24 Şubat, 2024, Cumartesi 13:37
Türk Eğitim Vakfı ve Mehmetçik Vakfı, hayatının konu edildiği Sanat güneşi lakaplı Zeki Müren filmine itiraz etti. Sanat güneşi lakaplı Zeki Müren’in hayatının filme çekilmesine mirasını bıraktığı Türk Eğitim Vakfı ve Mehmetçik Vakfı'ndan itiraz geldi. "Ayla" ve "Müslüm" filmlerinin yapımcısı Mustafa Mutlu’nun, Zeki Müren’in hayatını filme çekeceğini duyurması ortalığı karıştırdı. Zeki Müren'in yasal mirasçısı olan Türk Eğitim Vakfı ve Mehmetçik Vakfı, Sulh Hukuk Mahkemesi’ne dilekçe vererek, kendilerinden ‘olur’ alınmadığını, söz konusu film çekiminin durdurulmaması istedi.
İhtiyati tedbir kararı
Gazeteci Atakan Irmak’ın haberine göre, "Adım Saklı Kalsın" adlı film için Zeki Müren’in mirasçısı iki vakıf tarafından "ihtiyati tedbir" kararı talep edildi.
Zeki Müren kimdir?
Zeki Müren 6 Aralık 1931 yılında Bursa Tophane'de, Üsküp’den Bursa’ya göç eden bir ailenin tek çocuğu olarak doğmuştur. Ortaokulu bitirene dek Bursa’da yaşamıştır. Babası Kaya Bey ve annesi Hayriye hanımdır. Zeki Müren ilkokul yıllarında zayıf ve çelimsiz bir çocuktur. İlkokulu Osmangazi İlkokulunda başlamış daha sonra Tophane İlkokulu ve Akıncı ilkokullarında devam etmiştir. Zeki Müren’in müzik yeteneği ona ilkokul yıllarında müzikli müsamerelerde oynama fırsatı tanımıştır. Aldığı ilk rol bir müsamerede oynadığı çoban rolüdür. Zeki Müren’in müzik yeteneğini öğretmenlerinin dışında babası da farkına varmış ve onu bu konuda desteklemiştir.
Eğitim hayatı
Bursa’ da ilkokulu bitirdikten sonra yine Bursa’ da bulunan Tahtakale ortaokulunda tahsiline devam etmiştir. Ortaokul bittiğinde babası Kaya Bey’in de onayını alarak, İstanbul’ da bulunan Boğaziçi Lisesine geçiş yapmıştır. Boğaziçi Lisesini birincilik ile bitirerek mezun olan Zeki Müren, olgunluk sınavını da yüksek puanlarla kazanmış şimdiki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi güzel sanatlara başlamıştır. Güzel sanatlarda yüksek süsleme bölümünden mezun olduktan sonra da bu alanda desen çalışmaları yapmaya devam etmiştir.
Müzik kariyeri
Zeki Müren’in müziğe duyduğu ilgi ve babasının teşvikiyle Bursa’ da Tamburi sanatçısı İzzet Gerçeker’den usul ve solfej dersleri, Boğaziçi lisesinde okurken sinema yönetmeni ve yazar Arşavir, Alyanak’ın babası AgoposKrikor ve udi Krikor hocaların dersleriyle devam eder. Zeki Müren Şerif İçli, Refik Fersan, Kadri Şençalar ve Sadi Işılay gibi isimlerle müzik derslerini sürdürmüştür. Üniversitede okuduğu dönemde TRT İstanbul radyosunda açılan ve 186 kişinin katıldığı ses sanatçısı sınavını birincilik ile bitirmiş ve 1 Ocak 1951 yılında TRT’ de ilk konserini canlı olarak icra etmiştir. Konserde kendisine büyük üstatlardan oluşan bir saz heyeti eşlik etmiştir. Saz ekibinde Necdet Gezen, Şükrü Tunar, Hakkı Derman, Serif İçli, Refik Fersan bulunuyordu. İlk konserinin yankısını kısa sürede almış, Hamiyet Yüceses tarafından tebrik edildi.1951 yıllarında Anadolu’da Ankara radyosu dinlendiği için İstanbul radyosu net bir şekilde dinlenemiyordu. Bu nedenle Şükrü Tunar Zeki Müren’e bir plak kaydı yaptırıp, ilk plağı olan muhabbet kuşunu Anadolu’ ya dağıttı. Böylece Zeki Müren Anadolu’da da tanınmaya başlandı. Zeki Müren TRT İstanbul radyosunda verdiği ilk konserle beraber, radyoda sürekli Türk Sanat Musiki eserleri seslendirmeye 15 yıl boyunca devam etti. Bu programların çoğu canlı yayınlardı. Radyo programlarıyla beraber konser ve plak çalışmalarına da devam eden Zeki Müren, ilk konserini 26 Mayıs 1955 yılında verdi. Konserlerinde kendi tasarımı kıyafetler ve T şeklinde podyumla yeniliklere imzasını atarak konserlerine devam etmiştir.Zeki Müren on bir yıl boyunca Behiye Aksoy ile dönüşümlü olarak Maksim Gazinosu’nda sahne almış ve 1976 yılında Londra’ da bulunan Royal Albert Hall’da ilk Türk sanatçısı olarak konser vermiştir. Zeki Müren 600’ den fazla plak ve kaset yapmışv e ilk plağında okuduğu Şükrü Tunar’ a ait beste olan bir muhabbet kuşu şarkısı, müzik hayatının tırmanışında önemli bir yer tutar. Kendisine ait yaklaşık 300 eser bulunan Zeki Müren’in ilk bestesi olan "Zehretme hayatı bana cananım" şarkısını yaptığında 17 yaşındaydı. Devamında gelen "Şimdi uzaklardasın", "Bir demet yasemen", "Gözlerinin içine başka hayal girmesin", "Elbet bir gün buluşacağız" gibi şarkıları büyük beğeni toplamış, birçok sanatçı tarafından söylenmiştir. Zeki Müren 1955 yılında manolyam adlı şarkı ile Altın Plak Ödülünü almış, 1991 yılında Devlet Sanatçısı unvanı seçilmiştir.
Oyunculuk kariyeri
1954 yılında çekilen beklene şarkı filmiyle ilk oyunculuk deneyimini yaşayan Zeki Müren, kendi besteleriyle18 filmde de başrol oynamış ve filmdeki müziklerin bestelerini kendi yapmıştır. Sinema filmlerinden sonra 1965 yılında Çay ve Sempati adlı bir tiyatro oyununda, Arena tiyatrosunda sahne almıştır. Zeki Müren müzik, sinema ve tiyatronun dışında resim ve desen çalışmalarını uzun yıllar sürdürdü. Yaptığı resimler birçok ilde sergilendi. Konserlerde giydiği kıyafetlerin büyük bir kısmını tasarımı yine kendisine aittir. Ayrıca şiire olan ilgisi ona kendi şiirlerinden oluşan Bıldırcın Yağmuru şiir kitabını çıkartmıştır. Kitap da Bursa Sokağı, pembe yağmurlar, çim makası, kendimi arıyorum, son kavga, bu bestecikler sana alın yazım gibi şiirleri bulunmaktadır.
Hayatı
Zeki Müren ellili yılların şartlarını, kalıplarını zorlayan kıyafetleri, kendine has üslubuyla hep zirvede kalmayı başarmış bir sanatçıdır. Hayatı boyunca hiç evlenmemiş, zaman zaman kadınlarla anılmış olsa da, seçtiği kadınsı tarzla eşcinsel olduğu yönündeki kanaatleri hep taze tuttu ancak cinsel tercihi ile ilgili hiçbir zaman bir açıklamada bulunmadı. Zeki Müren tüm hayatı boyunca kuralına uygun ve ağdalı bir Türkçe kullanarak da hafızalara kazındı. Antalya’ da 1969 yılında Aspendos’ da verdiği konser sonrası Müziğin Paşası olarak anılmış ama bu lakabı neden verdiklerini bilmediğini açıklamıştır. Zeki Müren 1957-1958 yıllarında Ankara Piyade Okulunda altı ay, İstanbul Harbiye Temsil bürosunda altı ay, Çankırı’ da üç ay olmak üzere 15 ay askerlik görevini yapmıştır.
Vefatı
Geçirdiği kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı son altı yılının sahnelerden uzak geçmesine sebep olmuştur. Bodrum’ daki evinde inzivaya çekilir ve kendi tarifiyle kendini dinler. 24 Eylül 1996 yılında TRT İzmir televizyonunu hazırladığı bir programda kalp krizi geçirerek hayata gözlerini yumar. Her zaman söylediği sahnede ölmek isteği gerçekleşmiştir. Cenazesine oldukça büyük bir kalabalık katılmış, memleketi olan Bursa’ da Emirsultan mezarlığına defnedilmiştir. Vasiyeti üzerine tüm mal varlığı Türk Eğitim Vakfı ve Mehmetçik Vakfına bağışlanmış, bu sayede 2013 yılına dek yaklaşık 2251 üniversite öğrencisi burs alarak eğitimlerine devam etmiştir. Mehmetçik Vakfı 2002 yılında memleketi olan Bursa’ da Güzel sanatlar Anadolu Lisesini yaptırarak, birçok sanat dalıyla eğitime açılmıştır. Son yıllarını geçirdiği ev müze haline getirilerek 8 Haziran 2000 yılında hizmete açılmıştır.
Yorum Yazın