Yapay zeka destekli bir adalet sistemi, ancak nitelikli hukukçularla anlam kazanabilir. Bu nedenle hukuk eğitimi, yargı reformlarıyla paralel şekilde ele alınmalı ve toplumsal refahın temellerini güçlendirecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı, adalet hizmetlerinde yapay zeka kullanımını artırmayı ve hukuk eğitiminde kaliteyi yükseltmeyi hedefliyor. Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı kapsamında, 2025 yılı için yargıda dijital dönüşüm sürdürülecek, adalet hizmetleri alanında yapay zekanın kullanımı artırılacak. Yargılama faaliyetlerini destekleyici yapay zeka destekli öneri sistemleri geliştirilecek. Adalet hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması adına dijital teknolojiler daha fazla kullanılması hedeflenecek. Bu kapsamda e-Devlet üzerinden sunulan hizmetlere ilişkin UYAP portallarının üzerine çalışılan yeni arayüz çalışmaları tamamlanarak, kısıtlının taraf olduğu icra, hukuk ve idari yargıya ilişkin dava bilgilerinin vasi tarafından e-Devlet uygulamasında görülebilmesi sağlanacak.
Elektronik tebligat kullanması zorunlu olanların kapsamının genişletilmesi amacıyla da kamu kurum ve kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yürütülecek. Buraya kadarki kısım pozitif olmakla birlikte burada soyut kalan ve içeriğinin daha da açılması ve ağırlık veriklmesi gereken hukuk eğitimine ilişkin tam manasıyla metodik bir yaklaşım maalesef yok. Hukuk eğitimi yalnızca bugünün konusu değil, ülkenin geleceğini de şekillendiren bir alan. Toplumsal huzur ve refahın teminatı olan hukuk fakülteleri, nicelik yerine nitelik odaklı bir anlayışla ele alınmalı. Hukuk eğitimi çağın gereklerine göre mutlaka bir eylem planı çerçevesinde ele alınmalıdır.
Türkiye’de Hukuk Fakültelerinin Durumu
2024 YKS yerleştirme sonuçlarına göre, Türkiye’deki 88 hukuk fakültesine toplam 13.042 öğrenci yerleşti. Bu rakam, önceki yıllara kıyasla yaklaşık bin kişilik bir azalmayı temsil ediyor. Ancak vakıf üniversitelerindeki bazı hukuk programlarının kontenjan düşüşüne rağmen bu yıl dahi dolmadığı ve 600 boş kontenjan kaldığı görülüyor.
Hukuk fakültelerinin sayısındaki artış dikkat çekici. Türkiye'de:
* 1982-1999 yılları arasında her yıl ortalama 1,05,
* 2000-2009 arasında her yıl ortalama 2,6,
* 2010-2021 arasında ise her yıl ortalama 3,5 hukuk fakültesi açılmış durumda.
Ancak bu hızlı artış, kalite sorunlarını da beraberinde getirdi. Ağustos 2024 itibarıyla YÖK verilerine göre, hukuk fakültelerinde toplam 3.728 öğretim elemanı bulunuyor. Bu, öğrenci başına düşen öğretim elemanı oranının 1/21 gibi oldukça yüksek bir seviyede olduğunu gösteriyor. Daha çarpıcı bir veri ise toplam 557 profesörün yalnızca bazı fakültelere yoğunlaşmış olması; zira hiç profesörü olmayan hukuk fakülteleri de mevcut.
Hukuk fakültelerinin başarı sıralamalarındaki düşüş de dikkat çekici. Öğrencilerin başarı sıralamalarında 2 bin ila 15 bin arasında geriye gidiş olduğu görülüyor. En düşük sıralamayla yerleşen öğrenciler arasında ise vakıf üniversitelerindeki ücretli programlar başı çekiyor.
Bu tablo, 125 bin başarı barajının bir an önce yükseltilmesi gerektiğini gösteriyor. Ayrıca hukuk fakültelerinin öğrenci alımındaki kriterlerin daha da sıkılaştırılması ve eğitimin niteliğinin artırılması şart.
Hukuk fakültelerinde dijital dönüşüme uyum sağlayacak bir müfredat oluşturulması elzem. Dijital hukuk, yapay zeka etiği, veri koruma ve teknoloji hukuku gibi alanların ders programlarına eklenmesi, öğrencilerin hem günümüz ihtiyaçlarına cevap vermelerini hem de geleceği şekillendirmelerini sağlayacaktır.
YAPAY ZEKA VE HUKUK EĞİTİMİNİN BULUŞMA NOKTASI
Yargıda yapay zeka temelli sistemlerin geliştirilmesi, hukukçuların mesleklerinde daha donanımlı olmalarını gerektiriyor. Karar destek sistemleri ve dijital araçlar, adaletin hızlandırılması adına önemli fırsatlar sunsa da bu teknolojilerin etik boyutu, hukukçular için yeni bir uzmanlık alanı doğuruyor.
Bu bağlamda, hukuk fakültelerinde dijital dönüşüme uyum sağlayacak bir müfredat oluşturulması elzem. Dijital hukuk, yapay zeka etiği, veri koruma ve teknoloji hukuku gibi alanların ders programlarına eklenmesi, öğrencilerin hem günümüz ihtiyaçlarına cevap vermelerini hem de geleceği şekillendirmelerini sağlayacaktır.
Kalite Artışı için Birlikte Hareket Etmek
Hukuk fakültelerindeki kapasite aşama aşama düşürülüyor olsa da bu süreç daha hızlı ve kararlı adımlarla ilerlemeli. Kontenjan azaltımı, yalnızca bir başlangıç olabilir. Öğretim elemanı kadrolarının genişletilmesi, fakültelerin fiziksel ve dijital altyapılarının iyileştirilmesi ve uygulamalı eğitimin artırılması gibi çok boyutlu reformlar gereklidir.
Sonuç olarak, hukuk fakülteleri yalnızca öğrencilerin eğitim aldığı yerler değil, aynı zamanda ülkenin bugünü ve yarınına yön veren kurumlardır. Yapay zeka destekli bir adalet sistemi, ancak nitelikli hukukçularla anlam kazanabilir. Bu nedenle hukuk eğitimi, yargı reformlarıyla paralel şekilde ele alınmalı ve toplumsal refahın temellerini güçlendirecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
Ülkemizin, hukuk ihraç eden öncü bir ülke olması için, hukuk fakültelerinin çağa ayak uydurması büyük bir gerekliliktir. Bu dönüşüm, yalnızca Türkiye’nin değil, tüm dünyada adaletin doğru ve hızlı bir şekilde tecelli etmesini sağlayacak bir adım olacaktır.
Yorum Yazın