İnsansızlaştırma, güvencesizleştirme, sürgün ve cumhuriyet vatandaşı olmanın haysiyetini taşımak için gerek koşul olan kendine yetebilmeyi çiğnemeye çalışan zihniyettir sorun. Ümraniye öfkesi ayağa kalktı, değişim zamanı.
Onu uzun yıllar boyunca CHP’nin en üst düzeylerinde gördük. Adı açıklandığında en azından ben şaşırdım. Ümraniye gibi zor bir ilçeye aday olan Aykut Erdoğdu ile adaylığını ve ilçe sorunlarını konuştum. Erdoğdu, “Rant için insansızlaştırılan ilçenin kaderini değiştireceğiz” diyor
Siyasete ara verdiğinizi düşünürken, birden üstelik beklenmedik, zor bir ilçeden, Ümraniye’den belediye başkanı oldunuz. Nasıl oldu?
En çok merak edilen konu bu sanırım. Ümraniye’de yani sahada da en çok yanıtladığım soru da bu. Aslına bakarsanız bu soruya muhatap olmak beni gururlandırıyor, müktesebatımla ilgili olduğunu düşünüyorum. Yani insanlar hem eğitimimde hem devlet bürokrasisinde hem de Cumhuriyet Halk Partisi’nde ulaştığım konumlara bakarak, Ümraniye’den aday olmamı şaşırtıcı buluyor olmalı ki sıkça bu soruyla karşılaşıyorum.
O kadar üst düzey görevden sonra…
Sanırım Ümraniye’den aday olmamı “tenzili rütbe” olarak görüyor uzaktan bakanlar. Hem müktesebatımla uyumlu bir tercih olmadığını hem de “AK Parti’nin kalesi” yanlış tabirine teslim olarak zor bir işe kalkıştığımı düşünüyorlar, daha kolay olabileceğini varsaydıkları başka ilçelere nispetle. Oysa ben hem müktesebatım zorunlu kıldığı hem “Ak Parti kalesi” hiçbir yer olmadığını hem de coğrafyanın kader olmadığını gösterebilmek için fazlasıyla kendi evimde hissettiğim Ümraniye’den, ülkeme ve insanlarıma umut olmak istiyorum.
Müktesebatım zorunlu kılıyor çünkü beni cumhuriyet yetiştirdi ve bu millete borçluyum. Erzurum’da ilkokul okuyup ABD’nin sayılı üniversitelerinden Carnegie Mellon’dan dereceyle mezun olabilecek bir imkân zincirini bana sağlayan milletime borçlu hissettim, hissediyorum.
BU MİLLETE BORÇLUYUM
O yüzden mi aday oldunuz?
Müktesebatım zorunlu kılıyor çünkü beni cumhuriyet yetiştirdi ve bu millete borçluyum. Erzurum’da ilkokul okuyup ABD’nin sayılı üniversitelerinden Carnegie Mellon’dan dereceyle mezun olabilecek bir imkân zincirini bana sağlayan milletime borçlu hissettim, hissediyorum. Bu hissiyat beni hep kararlı kıldı. ABD’de büyük şirketlerde çalışıp bireysel konforumun peşinde koşmayı hiç düşünmedim. Ülkeme dönüp devletime hizmet ettim. Siyasete atılmadım, milletim için siyaset yapmayı seçtim. Bugün de İstanbul’un orta yerinde bir yanı Newyork öbür yanı Erzurum ki, ilkokulu okuduğum mahalleye benzeyen, sınıfsal çelişkinin zirveye ulaştığı hatta zulme dönüştüğü Ümraniye’nin bu halinin kader değil kötü yönetim olduğunu, Türkiye’ye örnek bir “Ümran Diyarı” olabileceğini gösterebilmek için kolları sıvadım. Siyasete atılmadığım gibi Ümraniye’yi de seçtim. Şayet değerli bir müktesebatım varsa, bunun faydalı olabileceği yer Ümraniye’dir.
Neden?
Yoksullukla varsıllığın kalın duvarlarla ayrıldığı, Finanskentin fildişi kuleleriyle Topağacı gecekonduları arasında geçilmez uçurumların oluştuğu Ümraniye’yi bölen duvarları yıkmak, geçilmez uçurumlara köprüler kurmak için Ümraniye’deyim. Bu keskin kontrastı görüp duyarsız kalmak, mülksüzleştirilmiş insanlarımın mücadelesine kayıtsız kalmak mümkün mü? Ancak gözlerimizi yumarak mümkün ve ben göz yummadığım için Ümraniye’deyim. Saraylardan görünmeyen Kazım Karabekir mahallesindeki derin yoksulluğa isyan için Ümraniye’deyim. Kahvaltı yapamadan okullarına gelen aç biilaç dersini anlamaya çalışan çocuklar için Ümraniye’deyim.
Geliri adil dağıtılmadığı için yoksulluğu kadermiş gibi sunulan… Coğrafya kader değildir. Kader tercihlerimizdir ve tercihimizi değiştirme iradesidir Ümraniye. Hiçbir despotun ne kalesi ne de arka bahçesidir…
Kadın emeğini EK GELİR görüp sömüren zihniyete karşı, kadın emeğini TEK GELİR gören bir devrim için Ümraniye’deyim. Yoksulluğu, suçun insan kaynağına dönüştürmüş zihniyete karşı, gençlere omuz vermek, ayağa kaldırmak için Ümraniye’deyim. “Gençliğini vermiş telafisiz çocuklarız” çığlığı duyulmayan gençlerin telafisi için Ümraniye’deyim.
Zor sorunlar hepsi..
Bakın bunlar teknik sorunlar değil. Yol, kaldırım, inşaat, mega proje değil. Çiğnen insan onuru, ezilen baba, çaresiz anne, fukaralık cehennemine itilmiş çocuklar… Bunlar teknik meseleler değil. Gözlerimizin önünde akan bunca drama göz yumacak mıyız yummayacak mıyız; insan mıyız değil miyiz sorusunun yanıtı. İnsan kalmak için Ümraniye’deyim.
Bize Ümraniye anlatın desem?
Bir yanım Anadolu, öbür yanım Manhattan. Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe… Böyle olmaz. Bu kader olamaz ki değil de. Kötücül ve köhne bir yönetimin sonuçları. Dolayısıyla Ümranlığına el koymuş bir despotluğa isyan Ümraniye. Bir Ümraniye öfkesi var. Beni de kuşatan ve fildişi kulelerden görülmeyen. Görünmeyen demiyorum, gizli saklı değil çünkü. Görülmeyen, göz yumulmuş bir Ümraniye… Geliri adil dağıtılmadığı için yoksulluğu kadermiş gibi sunulan… Coğrafya kader değildir. Kader tercihlerimizdir ve tercihimizi değiştirme iradesidir Ümraniye. Hiçbir despotun ne kalesi ne de arka bahçesidir…
Sahada tepkiler nasıl, kazanabilecek misiniz?
Sahada özellikle AK Parti seçmeni bu seçimi bizim kazanacağımızı söylüyor. Mevcut yönetim Ümraniyelileri çok yormuş. Çok bıktırmış.
Rant için insanlık mefhumunun takasa sunulduğu trajedidir temel sorun. İstanbul’un en değerli arazisi üzerindeki yoksulluktur sorun. Hafsalaya sığmayacak çelişkidir sorun.
TEMEL SORUN İNSANSIZLAŞTIRMA
İlçenin en temel sorunu ya da sorunları nelerdir?
İnsansızlaştırma sorunudur en başta. Rant için insanlık mefhumunun takasa sunulduğu trajedidir temel sorun. İstanbul’un en değerli arazisi üzerindeki yoksulluktur sorun. Hafsalaya sığmayacak çelişkidir sorun. Sürdürülebilir yoksullukta tutsak edilmiş, günü geldiğinde topraklarından sürülebilir kılınmış mülksüzlük, güvencesizlik, hukuksuzluk, adaletsizlik, vicdansızlık, zulümdür sorun… Diğerleri teknik sorun. Tıpkı atasözümüz gibi “aman cana gelmesin, mala gelsin zarar” deriz ya, her şekilde telafisi vardır, biliriz, inanırız ya… İşte Ümraniye’de asıl sorun “cana gelmiş zarardır” hem de mal, mülk rant uğruna. İnsansızlaştırma, güvencesizleştirme, sürgün ve cumhuriyet vatandaşı olmanın haysiyetini taşımak için gerek koşul olan kendine yetebilmeyi çiğnemeye çalışan zihniyettir sorun. Ümraniye öfkesi ayağa kalktı, değişim zamanı. Müstekbirlerin saltanatı bitiyor, bitecek çünkü Ümraniye öfkesi bu zülme sessiz kalmayacak, rıza göstermeyecek. Kuvayı milliye geleneğinden gelen bu milletin evlatları hiçbir işgale boyun eğmedi, azgın ekabire: “in oradan aşağı” demesini de bilir.
Peki çözüm önerileriniz var mı?
İnsandan yana olmak. Ezileni ayağa kaldırmaktan yana olmak. Zulme rıza göstermemek, adaletten ayrılmamak. Adalet, Allah’ın bir sıfatıdır, adaletten ayrılmayarak. Hak Allah’ın bir sıfatıdır, hukuktan ayrılmayarak. Zulümle abat olunmaz demiş atalarımız. Zulmün içinde abat olacağımızın propagandasını yapan zihniyet “gençliğini tüketmiş telafisiz çocuklar” diyarı kıldı Ümraniye’yi. Önce gençleri telafi edeceğiz onlar da geleceğimizi…
Son olarak 2029’da nasıl bir ilçe hedefiniz var?
Ümraniye, adı gibi Ümran diyarı olacak. İnsan onuruna yaraşır bir kent olacak. Bayramların bayram olduğu bir kent. Emekli dedelerin, ninelerin çaresiz kalmayıp, torunlarıyla bayramı bayram ettikleri bir Ümraniye. Özenilecek bir Ümraniye…
Yorum Yazın