Yanlış bilgi küresel bir tehlikeye doğru mu ilerliyor? Demokrasi kültürüne ciddi zarar verdiği düşünülen bilgi düzensizliği konusunda kamuoyunda dönen tartışmalar ve mücadele yöntemleri çeşit çeşit. Toplumsal bir olgu olsa da medya okuryazarlığı konusunda biz de bazı adımlar atabiliriz.Yanlış bilginin yayılmasında en kritik faktörlerden biri de medya okuryazarlığı ve eleştirel düşünme becerilerinin eksikliği. Birçok kişi güvenilir kaynakları güvenilmez olanlardan ayıracak ya da bilgiyi paylaşmadan önce doğruluğunu kontrol edecek araçlardan yoksun. Yanlış bilgi yaymanın altında yatan bir çok psikolojik etmen de var ama bu yazıda medya okuryazarlığı eksikliğine odaklanmak istiyorum.Olgu ve durumların kitleleri yönlendirmek amacıyla kasıtlı bir şekilde çarpıtılarak oluşturulduğu bilgi ve haberler, yıllardır özellikle sosyal medya üzerinden dolaşıma sokuluyor. Bunun en çok yapıldığı ülkelerden biri de Türkiye kuşkusuz. İnternet kullanıcıları olarak bilerek ve ya bilmeden bu medya ekosisteminde yanlış bilgi yayıp, dezenformasyon süreçlerine ortak olarak kamusal tartışma alanlarının zehirlenmesine sebep oluyoruz. Bu süreç kamuoyunda haberlerin de sağlıklı tartışılmasını, nihayetinde demokratik toplum süreçlerini baltalıyor. Şunu da unutmamak gerekir, sürekli bir kaos ve şiddet hâli, sert ve anti-demokratik siyasal ortam ve pandemi gibi küresel sağlık sorunlar eleştirel okuma-yazma pratiklerine sahip olmayan ve temel düzeyde medya okuryazarlığı olmayan kitleleri dezenformasyona karşı kırılgan hâle getirdi. Son yazımda da hatırlarsanız bu sert ve anti-demokratik siyasal ortamda sosyal ağları kullanış biçimimizi konuşmuştuk.Bu durum bazı raporlara da girmiş durumda. Akın Ünver’in “Türkiye’de Doğruluk Kontrolü ve Doğrulama Kuruluşları” raporunda Türkiye’yi “derin şekilde kutuplaşmış, bilgi/enformasyon akışının sınırlandırıldığı ve sansüre eğilimli OECD ülkelerinden biri” olarak tanımlıyor. Uzman medya kurumları, sendikalar ve sivil toplum örgütlerinden oluşturulmuş özerk komisyonlarca eğitim kurumları için medya okuryazarlığı müfredatı hazırlanması ve daha ilk basamaklardan itibaren medya okuryazarlığı derslerinin okutulmasının ciddi bir ihtiyaç olduğu bir döneme giriyoruz.Küresel ölçekte daha güncel bir raporda da yanlış bilgi sorunu önemli bir tutuyor. Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) geçtiğimiz günlerde yayımlanan Küresel Risk Raporu 2024'te, önümüzdeki iki yıl içinde beklenen en ciddi küresel risk olarak ortaya çıkan yanlış bilgi ve dezenformasyon olacağı tanımlanırken, bu bilgi düzensizliğinin hem yabancı hem de yerli aktörler tarafından toplumsal ve siyasi bölünmeleri daha da derinleştirmek için kullanılacağı vurgulanmış. Ayrıca önümüzdeki iki yıl içinde Bangladeş, Hindistan, Endonezya, Meksika, Pakistan, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere çeşitli ekonomilerde üç milyara yakın insanın seçim sandıklarının başına gitmesi beklendiğinden, yanlış bilgi ve dezenformasyonun ve bunları yaymak için kullanılan araçların yaygın kullanımı yeni seçilen hükümetlerin meşruiyetini zayıflatabileceği öngörülüyor.
İnternet kullanıcıları olarak bilerek ve ya bilmeden bu medya ekosisteminde yanlış bilgi yayıp, dezenformasyon süreçlerine ortak olarak kamusal tartışma alanlarının zehirlenmesine sebep oluyoruz. Bu süreç kamuoyunda haberlerin de sağlıklı tartışılmasını, nihayetinde demokratik toplum süreçlerini baltalıyor.
Yorum Yazın