İstanbul Barosu Başkan adayı anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, yol haritasını ve seçim listesini açıkladı.
Kaboğlu, “Anayasa'nın ihlali yoluyla yargının siyasallaşmasına karşı çıkmak baroların görevidir. İstanbul Barosu’nun birinci görevidir. Karşı çıkmazsak o zaman ne demokrasi siyaseti kalır ne de demokratik bir toplum kalır” dedi.
İstanbul Barosu’nun yeni başkanı, 19-20 Ekim tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde yapılacak seçimle belirlenecek. Değişim İçin Avukatlar grubundan adaylığını ilan eden anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Beyoğlu’ndaki İstanbul Barosu’nun Konferans Merkezi’nde yol haritasını ve seçim listesini açıkladı.
Programa İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi CHP Grup Başkanvekili Ülkü Sakalar, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Eren Ertin ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim de katıldı. Salonda sık sık “Hak, hukuk, adalet”, “Fikir, dayanışma, eylem” ve “Baroda değişim, yaşasın değişim” sloganları atıldı.
Can Atalay destek mesajı gönderdi
Türkiye İşçi Partisi’nden Hatay Milletvekili seçilen ancak vekilliği düşürülen hükümlü avukat Can Atalay da mesaj gönderdi. Atalay, şunları kaydetti: “Yaşananın bir çoklu kriz olduğunu vurgulamalıyız. Bu çoklu krizin en kritik halkası ise anayasanın da askıya alınması ile bambaşka bir aşamaya varan hukuksuzluk krizidir. Değerli hocam, insanlığın müşterek kazanımları doğrultusunda anayasal gelişmeler olabilsin, mevcut kazanımlar ise korunabilsin doğrultusunda emek vermeye, tüm meslek yaşamınızı kelimenin tam anlamıyla vakfettiniz. 2010 referandumu sonuçlarına ilişkin uyarılarınız, bu konudaki belki de en önemli eser olan kitabınızda, 2017 referandumunun yaratacağı ucube rejim ile ilgili önce demokrasi diyerek dikkat çekişiniz dün gibidir. 2010 anayasa değişikliği ve 2017 anayasa değişikliğiyle ilgili tüm uyarılarınızda haklı çıktınız. Önümüzdeki günler, anayasal bilgi kirliliğine dayanan, Anayasa'nın askıya alınması ve mevcut anayasaya uyuluyormuş gibi yeni anayasa dayatmasıyla geçecek gibi görünüyor. Tüm bu nedenle sizin ve arkadaşlarınızın uyarılarını, önerilerini ve itirazlarını daha da güçlü ifade etme iradesi çok değerlidir. Kararlılığınız ve ısrarınız için teşekkür ediyorum. Başarılar dilerim.”
“Asla geriye gitmeyeceğiz”
Kaboğlu da konuşmasında, 2023 genel ile 2024 yerel seçimlerine dikkat çekerek umudu kaybetmediklerini söyledi. Kaboğlu, “O kadar baskıya rağmen eğer en az yurttaşların yüzde 50’si hayır dediyse, diğer partilere oy verdiyse o zaman Cumhur İttifakı-Millet İttifakı, demek ki bizim halkımızda yoğun bir demokratik birikim var. Asla geriye gitmeyeceğiz. Daha ileriye gideceğiz. Bizim demokratik mücadele dinamiğimiz buna elverişlidir. Gerçekten 31 Mart’ta öyle oldu” dedi.
“Adil yargılanma hakkının gereklerini düzeltmemiz gerekiyor”
Başkan seçilmesi durumunda Adil Yargılanma Hakkı, Araştırma ve İhlalleri İzleme Merkezi kuracaklarını belirten Kaboğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu merkez aynı zamanda anayasa ihlallerini de izleyecek bir merkez olacak. Adil yargılanma hakkının gereklerini düzeltmemiz gerekiyor. İzlenmesi gereken Anayasa'nın ihlalidir. Anayasa Mahkemesi’nin kararını uygulamayan heyetin başındaki kişi başsavcılığa atandı; yasama, yürütme yargı iş birliğinde Adil Yargılanma Hakkı, Araştırma ve İhlalleri İzleme Merkezi’nin görevidir bunu izlemek, teşhir etmek. Ankara’da görülmekte olan Sinan Ateş cinayeti, bir siyasal davadır. Belki de gelecek yıllarda, 10 yıl önce tanık olduğumuz parti- cemaat kapışmasında ‘Ne istediler de vermedik’ hikâyesinin bir asimetrik boyutu ortaya çıkacak. Bir siyasal cinayetin nasıl örtbas edilmeye çalışıldığı bir parti tarafından ve yargının burada siyasal beka sorunu çerçevesinde nasıl araçsallaştırıldığı çok önemli. Son örnek Ekrem İmamoğlu davası. İmamoğlu davasının aslında konuşulması bile skandaldır. Olamaz böyle bir dava. Savcı ne yapıyor? Diğer skandalların ötesinde İstinaf Mahkemesi’ne ‘Dosya nerede’ diyor. Aslında o savcının ya da başsavcının o yazıyı yazdığı andan itibaren dava çökmüştür. İşte burada görüldüğü gibi yargının siyasallaşmasına, Anayasa'nın ihlali yoluyla yargının siyasallaşmasına karşı çıkmak baroların görevidir. İstanbul Barosu’nun birinci görevidir. Karşı çıkmazsak o zaman ne demokrasi siyaseti kalır ne de demokratik bir toplum kalır. Ondan sonra demokratik Cumhuriyet diye kendimizi aldatmaya devam ederiz.”
Kaboğlu’nun listesi
Yönetim Kurulu; Metin İriz, Arzu Becerik, Rukiye Leyla Süren, Mehmedali Barış Beşli, Ahmet Ergin, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarcı, Ekim Bilen Selimoğlu, Bengisu Kadı.
Disiplin Kurulu; Rıza Pehlevi Şat, Özgür Eryılmaz, Yeşinil Yeşilyurt, Fatma Hopikoğlu, Aslı Kavak.
Denetleme Kurulu; Özgür Öz, Bilge Sayıcı Pehlivan, Esra Bilen.
Delegasyon; Ali Galip Yıldız, Ertan Diler, Uğur Yetimoğlu, Haluk İnanıcı, Kemal Aytaç, Berrin Pırnar Demirci, Şengül Tarhan Buztaş, Ramazan Çakmakcı, Muhammet Ufuk Tekin, Özden Özdemir, Baran Doğan, İlknur Alcan, Fatma Hoşgör Tekeşin, Veysi Eski, Damla Atalay.
Baroda değişim için, daha güçlü ve hep birlikte! Fikir, dayanışma, eylem! #Değişimİçin@degisim_avukatpic.twitter.com/EKdjhhvwMf
— İbrahim Özden Kaboğlu (@ibrahimkaboglu) October 2, 2024
Yorum Yazın