Trump’ın zaferi, iklim değişikliğine uyum için küresel bir finansman anlaşmasının ele alınacağı Azerbaycan’daki iklim zirvesinden beş gün önce gerçekleşti. Trump’ın geçmiş dönemki iklim karşıtı icraatları gelecekte yapacaklarının teminatı olurken, petrol ve doğal gaz ihracatçısı ev sahibi Azerbaycan’ın iklim hedefleri kritik derecede yetersiz…
ABD’de yurttaşların çoğunluğunun Beyaz Saray’ın anahtarını bir kez daha Donald Trump’a vermesinin yankıları küresel anlamda süredursun, küresel iklim eyleminin en önemli toplantılarının düzenlendiği iklim zirvesinin Trump’ın zaferinin hemen ardından toplanıyor olması zirve üzerinde şimdiden bir kasvet yarattı.
Trump'ın Beyaz Saraya dönüşü, dünya liderlerinin Azerbaycan’da bir araya gelerek, zengin ülkelerin fosil yakıtlara dayalı büyümeyi bir kenara bırakıp, küresel bir finansman anlaşmasına varmalarından sadece beş gün önce gerçekleşti.
İflah olmaz bir iklim inkarcısı olan Trump’ın ikinci kez küresel iklim mücadelesine sırtını dönme ihtimali giderek güçlenirken, bundan sonraki küresel iklim eylemine AB’nin öncülük etmesi bekleniyor.
Trump’ın iklim meselesine yaklaşımı öteden beri biliniyor gerçi ancak Trump zafer konuşmasında fosil yakıtlar konusundaki tutumunu net şekilde bir kez daha ortaya koyarak, “Dünyadaki tüm ülkelerden, Suudi Arabistan'dan daha fazla sıvı altınımız, petrolümüz ve gazımız var. Rusya'dan daha fazlasına sahibiz” dedi.
Trump, ilk başkanlık döneminde Paris Anlaşması’ndan çekileceği sözünü vermiş ve bunu gerçekleştirmişti, ikinci başkanlık döneminde de anlaşmadan tekrar çekileceğinin sinyalini adaylığı sırasında vermişti.
Bu yılki COP29 toplantısının başarısını belirleyecek olan konu ise iklime hassas bölgelerde yaşayan milyarlarca insanın ihtiyaçlarının öncelenip öncelenmeyeceği hususu. Bu bölgelerde düşük karbon ekonomisine geçiş ve iklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle mücadele etmeleri için ihtiyaçlara dayalı yeni bir iklim finansı hedefi konulması bekleniyor.
Önce iklim zirvesine genel hatlarıyla bakalım…
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (United Nations Framework Convention on Climate Change - UNFCCC) 29’uncu Taraflar Konferansı (Conference of the Parties - COP) 11-22 Kasım tarihleri arasında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleşecek. COP, UNFCCC’nin en üst düzey karar alma organı olarak iklim siyaseti açısından müzakerelerin en üst seviyede yürütüldüğü organ olarak kabul ediliyor.
UNFCCC, 1992 yılında küresel sıcaklık artışını sınırlayarak iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaları için uluslararası işbirliği oluşturmak amacıyla imzalanarak, 1994 yılında yürürlüğe girdi. Türkiye’nin 2004 yılında onayladığı ve taraf olduğu Sözleşme’nin bugün 196 ülke ve Avrupa Birliği olmak üzere 197 tarafı bulunuyor.
Paris İklim Anlaşması gereğince, ülkeler Ulusal Katkı Beyanlarını (Nationally Determined Contributions - NDC) paylaşarak ulusal sera gazı azaltım hedeflerini açıklar. Taraf ülkeler, her beş yılda bir iklim hedeflerini güncelleyerek iyileştirir ve UNFCCC sekretaryasına sunar. Ülkelerin beyanları sonrası yapılan hesaplamalarla 1,5℃ hedefi arasındaki emisyon farkına, emisyon açığı (emissions gap) ismi veriliyor. BM Çevre Programı’nın (UNEP) son Emissions Gap Report 2024 raporuna göre, mevcut tüm NDC'ler uygulansa bile, dünya yüzyılın sonuna kadar 2.6°C ısınmaya doğru ilerliyor.
Sözleşmeye taraf 196 ülkenin yeni küresel iklim finansmanı, özellikle fosil yakıtlardan uzaklaşma yoluyla sera gazı emisyonlarını sonlandırma hedefleri, sıfır karbon ekonomilerine adil geçiş ve iklim hasarlarında en az sorumluluğa sahip oldukları halde bu hasarların yükünü çeken düşük gelirli ülkelerde iklim hasarlarını azaltma tedbirleri gibi konuları tartışacağı toplantıya katılacak.
Türkiye açısından bakıldığında, Türkiye’nin UNFCCC Sekretaryasına 2022 yılında sunduğu güncellenmiş ulusal katkı beyanı, 2030 yılına kadar artıştan yüzde 41 azaltım yapılacağını taahhüt ederken, toplamda emisyonların yüzde 30 artıracağına işaret ediyor.
Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, Trump'ın ABD zaferini ilan etmesiyle birlikte ABD’nin daha fazla petrol ve doğalgaz sondajı yapmaya çalışması ve Paris Anlaşması'ndan bir kez daha çekilmesi bekleniyor.
Jeopolitik belirsizliklere rağmen, bir önceki ABD Başkanı Joe Biden yönetimi tarafından belirlenen iklim politikalarının birçoğunun hem ülke içinde hem de UNFCCC bağlamında dirençli kalması bekleniyor. COP29'da Biden yönetiminin yeni bir iklim finansmanı hedefinin gerçekleştirilmesi sağlanabilecek mi, bu izlenecek önemli gündem başlıklarından biri olacak.
COP29 kritik bir döneme denk geliyor. Bakü'deki görüşmeler, ilk kez 2015 yılında Paris'te dile getirilen Yeni Toplu Sayısallaştırılmış Hedefi gerçekleştirme yetkisine sahip. Yıllar içinde artan ve milyonlarca kişiyi etkilemeye devam eden finansman açığının acilen ele alınması gerekiyor.
COP29 BİR FİNANS COP’U OLABİLECEK Mİ?
COP29'un yeni bir iklim finansmanı hedefi olan Yeni Toplu Sayısallaştırılmış Hedef (New Collective Quantified Goal on Climate Finance - NCQG) üzerinde anlaşmaya varması gerekiyor. Yeni hedefe ilişkin görüşmeler son üç yıldır devam ediyor ve Bakü'de kritik bir döneme girilecek.
Dolayısıyla bu açıdan bakıldığında COP29 kritik bir döneme denk geliyor. Bakü'deki görüşmeler, ilk kez 2015 yılında Paris'te dile getirilen Yeni Toplu Sayısallaştırılmış Hedefi gerçekleştirme yetkisine sahip. Yıllar içinde artan ve milyonlarca kişiyi etkilemeye devam eden finansman açığının acilen ele alınması gerekiyor.
OECD'ye göre 100 milyar dolarlık orijinal taahhüt ilk kez 2023 yılında yerine getirildi. Bu yıl ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin 1 ila 1,3 trilyon dolar arasında talepte bulunmasıyla trilyonlarca dolarlık bir iklim finansmanı hedefine ulaşmayı hedefliyor.
Bir anlaşmaya varılması, enerji dönüşümünde gelişmekte olan ülkelerin desteklenmesi açısından kilit önem taşıyor.
Öte yandan ev sahibi Azerbaycan, bir petrol ve doğal gaz ihracatçısı ülke olarak kritik derecede yetersiz bir NDC’ye sahip olarak değerlendiriliyor ve petrol ve doğal gaz yatırımlarını 2035 yılına kadar yüzde 14 oranında artırmayı planlıyor. Azerbaycan’ın girişimleri arasında 1 milyar dolarlık İklim Finansmanı Eylem Fonu da yer alıyor; başarılı bir şekilde başlatılması halinde fosil yakıt üreticisi ülkeler ve şirketler iklim finansmanına katkıda bulunacak.
Trump yönetiminin yüzlerce çevre koruma uygulamasını geri almaktan fosil yakıtların yaygınlaştırılmasına, Paris Anlaşması'nın terk edilmesine ve kömürün desteklenmesine kadar uzanan kötü sicili, ABD'nin iklim ve çevre konusunda herhangi bir liderlik rolü üstlenmeyeceğini, aksine inkar ve kuralsızlaştırma ile sekteye uğrayacağını ortaya koyuyor.
FOSİL YAKITLARIN KULLANIMDAN KALDIRILMASI BAŞKA BAHARA MI?
COP lider Troykası’ndan Azerbaycan ve Brezilya ile birlikte Birleşik Krallık’ın COP'un ilk günlerinde yeni iklim planlarını açıklamaları bekleniyor. Birleşik Arap Emirlikleri geçtiğimiz günlerde yeni bir NDC açıkladı, ancak uzmanlar bunun 1,5℃ hedefini karşılamakta yetersiz kaldığını belirtti. Şubat 2025'e kadar açıklanması gereken yeni NDC'lerin, ülkelerin fosil yakıtlardan 'uzaklaşmayı' taahhüt etmesi ve yenilenebilir enerji kapasitesi ve enerji verimliliği için hedefler belirlenmesi bekleniyor.
Diğer yandan, Trump yönetiminin yüzlerce çevre koruma uygulamasını geri almaktan fosil yakıtların yaygınlaştırılmasına, Paris Anlaşması'nın terk edilmesine ve kömürün desteklenmesine kadar uzanan kötü sicili, ABD'nin iklim ve çevre konusunda herhangi bir liderlik rolü üstlenmeyeceğini, aksine inkar ve kuralsızlaştırma ile sekteye uğrayacağını ortaya koyuyor. İkim eylemine ABD’nin liderlik etmesi mümkün olmayacağı için bu görevi AB üstlenecek gibi duruyor.
Bu açıdan bakıldığında iklim eylemi hem Avrupa hem de ABD için bir güvenlik ve liderlik meselesi olarak görülecek…
COP'ta çok taraflı işbirliği hayati önem taşıyor çünkü yeterli iklim finansmanı, ticaret politikalarının gelişmekte olan ülkelerin geçiş planlarını ve kalkınma hedeflerini engellememesini, aksine geliştirmesini sağlamak için bir ön koşul.
Ticaret konusunda artan endişeler, gelişmekte olan ülkeleri desteklemek için yapıcı çok taraflı işbirliğine ve iklim finansmanı konusunda iddialı taahhütlere duyulan ihtiyacı güçlendiriyor.
ABD'nin iklim ve ticaret politikaları konusundaki tutumundaki muhtemel değişim, AB ve BASIC ülkelerinin liderliği ve çok taraflı işbirliği için, karbon sınır ayarlama vergilerine odaklanan geçmiş COP gerilimlerinin üstesinden gelmek de dahil olmak üzere bir alan sağlıyor.
Elbette, Trump’la birlikte ABD’nin gelecekteki tutumu, diğer dünya güçlerinin harekete geçmekten kaçınmasına kılıf oluşturmamalı…
Son olarak, karbon emisyonları ve Paris Anlaşması hedeflerine yönelik ilerleme ölçümü için yıllık altın standart raporu olan Küresel Karbon Bütçesi, geçtiğimiz yılın küresel bir görüntüsü, 2024 projeksiyonları ve liderleri ve geride kalanları anlamaya yardımcı olmak için ülke düzeyinde verilerle 13 Kasım'da yayınlanacak.
Yorum Yazın