TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülen, AK Parti’nin “etki ajanlığı” düzenlemesinin de yer aldığı 23 maddeden oluşan torba kanun teklifinin 13 maddesi kabul edildi.
Kabul edilen maddelere göre, avukatlık stajları, noterlerin çalışma düzenine ilişkin değişiklikler, haklı sebeplere dayanarak isim değişikliği yapılması öngörülüyor.
Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, kanun teklifinin anayasaya aykırılığı ile ilgili önergeleri okuttu.
İlk önerge sahibi olan Saadet Partisi Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun söz aldı ve teklifin torba yasa usulüyle getirildiğini belirterek, "Ben bu metni incelediğimde, bir anayasa hukuku profesörü olarak başka bir güçlükle daha karşılaştığımı ifade etmeliyim ki o güçlük de gene teklifin belirlilik ilkesinin ihlal edildiğini göstermekte. Şimdi, teklifin çeşitli maddelerinde Anayasa Mahkemesi kararlarına referans verilmiş. Mesela, 9’uncu, 10’uncu, 11'inci ve 21'inci maddelerde bu yönde referanslar var. Hangi kararlar? 8 Kasım 2023 tarihli karar, 28 Eylül 2023 tarihli karar, 4 Mayıs 2023 tarihli karar. Bu kararların hangi paragraflarının düzenlenen maddeyle bağlantılı olduğu ifade edilmemiş. Oysa siz de bir hukuk profesörü olarak gayet iyi biliyorsunuz ki mahkeme kararlarında paragraf numarası vermenin asıl amacı nedir? Özellikle, bir kanun teklifi hazırlanırken veya bir hukuka aykırılık sorunu çözüme ulaştırılırken veya bir akademik çalışma yapılırken hangi paragrafa istinat ediliyorsa o paragrafın açık ve seçik anlaşılır kılınmasını sağlamaktır. Ben doğrusunu isterseniz burada referans verilen 3 kararı hızlıca okumaya çalıştım fakat bu ilgili maddelerle kararlar arasındaki bağı kuramadım. Dolayısıyla hem teklif sahibi olan milletvekili arkadaşlarımızdan hem de bu metnin hazırlanmasın da katkıda bulunan Adalet Bakanlığı bürokratlarından bunu talep ediyorum. Referansta bulunulan Anayasa Mahkemesi kararlarının hangi paragraflarıdır burada teklif metninin içerdiği maddelerle ilişki kurulan?" ifadelerini kullandı.
"Bu teklif halkın ihtiyacından ve gündeminden kopuk"
CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez ise şöyle konuştu: "Yüce Meclis sıfatı eğer Meclis kaliteli yasa yaparsa olur. Sürekli AYM'den dönen kanunlar yaparsak 'yüce' kısmını kullanmamaya başlayacağız. Bu Meclis anayasayı bizzat çiğneyen bir Meclis'tir. Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin bir girişim yapılmıştı, AYM ise 'yok hükmünde' kararı verdi. Biz Meclis olarak 1 Ekim'de güle oynaya açtık. Ben bunu utanç verici buluyorum. Bu Meclis'ten artık anayasaya aykırı olmayan bir kanun yapma isteğimiz artık hayal. Can Atalay'ın milletvekilliği yeminini etmesi için Adalet Komisyonu da öncülük etmelidir. Bu teklifte en az anayasanın on maddesine getirilen maddeler aykırı. Biz nitelikli kanun yapmak zorundayız. Siyasete biat etmiş anlayıştan vazgeçmemiz lazım. Bu yasa halkın gündeminde değil, halkın ihtiyacından ve gündeminden kopuk. Güzellemeler yapmaktan vazgeçelim eğitim, sağlık ve adalet sistemimizi düzeltelim. Türkiye'de problem, cezaların azlığı değil, verilen cezaların uygulanmaması."
8. madde Dijital Mecralar Komisyonu tarafından görüşülecek
Anayasaya aykırılık önergeleri, yapılan oylama sonucunda reddedildi. 8. maddede yer alan, "El yazısıyla imzalanarak hazırlanan noterlik işlemlerinin, güvenli elektronik imzayla bilişim sistemine kaydedilebilmesine ve kullanılabilmesine imkân tanınmaktadır" maddesinin görüşmelerinin Dijital Mecralar Komisyonuna gönderilmesi önergesi ise kabul edildi.
"Bu suç tipini muhalifleri cezalandırmak için elinizin altında tutacaksınız"
CHP Kars Milletvekili İnan Akgün Alp, "Türkiye'yi otokratik bir yönetime götürecek anlayışla karşı karşıyayız. Bu eylemleri somutlaştırmak mümkün değil. AK Parti iktidarında siyasi yarar her gün değişmekte. Sizin siyasi kıbleniz neresi? Bir gün kardeşim Esad bir gün düşman oluyor. Örneğin yurttaşın biri şöyle bir cümle kursa, 'Kanal İstanbul projesini savunanlar ahmaktır' dese bir de bu sözü söyleyen CHP'liyse bazıları için 2 yıl 7 ay, bazıları için değişen sürelerde cezalar verilecek. Bu projenin yapılıp yapılmamasında birçok yarar var dolayısıyla bu suç devletin iç siyasetine aykırıdır deyip bir de casusluk suçu vereceksiniz. Demek ki bu teklif bu şekilde yasalaşırsa bu suç tipi tüm muhalifleri cezalandırmak için elinizin altında tuttuğunuz bir otoriterleşme kanunu olarak işlev görecek" dedi.
Devletin iç ve dış siyasetindeki yarar kavramının muğlak bir ifade olduğuna vurgu yapan Alp, "Osman Kavala'ya veremediğiniz casusluk suçunu bu madde yürürlüğe girdikten sonra Gezi Parkı türü bir toplumsal olaya katılmış herkese bu cezayı uygulayabilieceksiniz. Bu düzenleme casusluk değil bal gibi de etki ajanlığı düzenlemesidir" diye konuştu.
"Casusluk yapanlara 3 yıl ceza veremezsiniz"
İkinci önerge sahibi olan CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül ise "Şimdi Türkiye'nin gündemi farklı, bize getirdiğiniz gündem farklı. Ve diyorsunuz ki, 'Biz daha 18 Ekim 2022’de Komisyondan geçirdiğimiz, Genel Kurul’dan geçirdiğimiz Dezenformasyon yasasını, 'O yasayla birlikte TCK 217/A’da halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymada kamu barışına karşı suçlarla beraber soruşturulan, Sansür Yasasının içinde bulunduğu 64 bin 402 şüpheli yetmedi size, yetmedi yani. 64 bin 402 şüpheli var Sansür yasasının da içinde bulunduğu kamu barışına karşı suçlara ilişkin soruşturulan. İşte burada, Adalet Bakanlığı'nın bütün verileri burada, yetmedi, şimdi Türkiye'nin gündemi buyken etki ajanı yasal düzenlemesini getiriyorsunuz ve diyorsunuz ki yine sansürcü, kime yönelik? Muğlak ifadeler. 'Geçen taslaktaki 2’nci maddeyi çıkardık biz.' Neyi çıkardınız? Araştırma yapan, Türkler hakkında çalışma yapanları çıkardık. Neyi getirdiniz? Açık ve net fiili belli olmayan, muğlak ifadelerle, 'Casusluk yasası' diyorsunuz; casus olan kişi vatan hainidir, vatan haini olan kişiye 3 yıl ceza veremezsiniz arkadaşlar ya, veremezsiniz. Casusluk yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına siz bu maddeden dolayı, etki ajanlığı maddesinden dolayı 3 yıl ile 7 yıl arasında ceza veriyorsanız sizin amacınız farklıdır. Siz aynı Dezenformasyon yasası gibi, korku ikliminde güvenlikçi bir yasa çıkardınız, aba altından sopa gösteriyorsunuz, diyorsunuz ki: 'Casusluk ile ilgili yedinci kısım suçları dışında başka bir suç işlendiği takdirde onun cezasını alacak, bunun da cezasını alacak.' Ne olacak? Cumhurbaşkanına hakaret suçunu işlediğini zaman hem onu alacak hem bunu alacak, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefette bulunduğu zaman hem onu alacak hem bunu alacak. Böyle bir şey olabilir mi?" diye konuştu.
"Kamuoyunun başka bir gündemi var ama maddeyi apar topar geçirme niyeti var"
Teklifin tümü üzerinde söz talep eden CHP milletvekili Turan Taşkın Özer teklifin anayasaya aykırı olduğunu belirterek şunları söyledi: "9. yargı paketinde getirmeyi planladığınız ancak kamuoyunda ve özellikle basında çok büyük eleştirilere neden olan “etki ajanlığı” maddesini bu düzenlemeyle yeniden komisyona sundunuz. Kamuoyunun başka bir gündemi var ama maddeyi apar topar geçirme niyeti var. Her ne kadar, yasa maddesinden etki ajanlığı ifadesi yer almasa da açıkça bir etki ajanlığı düzenlemesidir. Siyasi bir bakışla, bazı tutuklamaları yapamadığınız daha uygun ifade ile bir kılıfa uydurulamadığı için, bazı hükümleri bir kılıfa uydurup veremediğiniz için böyle bir yasal düzenleme istediğinizin de farkındayız. Öncelikle, teklif edilen madde kanun yapma tekniği ve Anayasa’ya uygunluk açısından da son derece sorunlu bir maddedir. Hukuki güvenlik ilkesi ile belirlilik ilkesi, hukuk devletinin ön koşullarındandır. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Doktrin açısından bakarsak davanın taraflarının medeni şekilde savunacakları adil yargılanma koşullarını sağlayacakları mekanizmaları sahip bir hukuki kesinlik…. Hukuki kesinlik ilkesinin geniş şekilde anlaşılması gerekir. Bu şekilde hukuk kuralları da kesin olmalıdır. Hukuk aracılığı ile kesinlik sağlanmalı, temel hak ve özgürlüklerin içerikleri kesin olmalı hukuk önünde kesinlik sağlanmalı ve hukukun kendi içerisinde tutarlı ve kesinliği sağlanmalıdır. Önümüzdeki kanun teklifinin bu koşullarının hiçbirisini taşımadığı açıkça görülmektedir.
"Bu maddenin muhalifler, gazeteciler, aktivistler için hazırlanmış olduğu açık"
Biz siz bu maddeyi geçirdiğiniz taktirde, AYM’ye taşınacak. Daha ileri gitmesi gerekirse AİHM’e gidilecek bu da yeni sorunların ortasına çıkmasına sebebiyet verecek. AİHM bizi bu anlamda mahkum edecek. Burada emsalini görüyoruz. Dolayısıyla teklif edilen bu madde sınırları belli olmayan, soyut kavramlar üzerine inşa edilmiştir. Biz hukukçular olarak anlayamadık. Burada suç tanımı nedir; bilmiyoruz. Örneğin Dışişleri Bakanlığı'nın dış politikasını eleştirmek, gündeme getirmek, haber yapmak suç teşkil edecek midir? Ben açıkçası bu maddeye baktığımda bunun cevabını veremiyorum. Burada cevap verebilecek olan kimse de yok. Maddenin özellikle muhalif kesimler açısından yeni bir baskı ve tehdit aracı olacağına, basının özgürlüğüne, özellikle yabancı basın kuruluşlarına ciddi sınırlamalar ve kısıtlamalar getireceğine, halkın haber alması adına çalışan gazetecilerin “ajanlıkla” suçlanacağına kuşku yoktur. Mevcut düzenlemeler ile AKP gibi düşünmeyenlerin büyük çoğunluğu terörist ilan ediyordunuz, yeni düzenleme ile de terörist diyemediklerinize ajan diyeceksiniz. Dün Esad'a Esed diyordunuz. Bugün Esed dediğiniz kişiye Esad diyorsunuz. Dün darbeci dediğiniz Sisi'yi bugün turkuaz halılarda Saray'da karşılıyorsunuz. Yani iktidarın siyasal yararları günlük olarak değişiyor. Pragmatist dış politika anlayışınız, bugün düşman dediğinizi yarın dost görebiliyor. O zaman kimi, hangi siyasal yararlar aleyhine davranmakla suçlayacaklar? Bu maddenin Türkiye'deki muhalifler, gazeteciler, aktivistler için hazırlanmış bir madde olduğu o kadar açık ki."
Komisyon kanun teklifi üzerinde görüşmelerine devam edecek
Kanun teklifinin anayasaya aykırılığı yönünden önergelerin reddedilmesinin ardından komisyonda bulunan milletvekilleri teklifin tümü üzerinde görüş ve önerilerini paylaştı.
23 maddeden oluşan kanun teklifinin 13 maddesi komisyonda kabul edildi.
Avukatlık Kanunu'nda değişiklik yapıldı
Teklifin tümü üzerine yapılan görüşmelerin ardından maddelerim görüşülmesine geçildi. Avukatlık Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngören 1. maddeye göre, avukatlık stajına fiilen engel olmamak şartıyla herhangi bir sigortalı işte çalışması, avukatlık stajının yapılmasına engel olmayacak.
Muhalefet partileri, barındırdığı eksiklerden arındırılması için 1. maddenin kanun teklifinden çekilmesini talep etti. CHP Aydın Milletvekili Süleyman Girgin, "Avukatın genci işsiz, emeklisi açlık sınırının altında maaş alıyor. Avukatların iş alanlarını genişletelim. Avukatlık mesleği halkın noteri. Noterleri de avukatlar haline getirirsiniz on sene sonra. Halkı savunanlara 'ekonomik zorluklarla uğraş' diyorsunuz. Bir de toplumsal davalardaki siyasi boyutu var Can Atalay gibi. Her yıl mesleğini yaptığı için 60 avukat şiddete uğruyor. TBMM'nin bazı konularda hassasiyetini koyması lazım" dedi.
Notelerin çalışma gün ve saatlerine düzenleme
Teklifte yer alan maddeye göre, "Noterlerin tatil gün ve saatlerinde çalışmasına ilişkin usul ve esaslar Türkiye Noterler Birliğinin mütalaası alınarak Adalet Bakanlığı'nca yürürlüğe konulan yönetmelikte düzenlenir" denildi. Teklife göre, Noterlik Ücret Tarifesi, her yıl mart ayı yerine ocak ayı başında düzenlenecek.
Türk Medeni Kanunu'nda değişiklikler
Teklife göre, adın değiştirilmesi haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebilecek. Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve Basın İlan Kurumu'nun ilan portalında ilan olunacak.
Teklifte yer alan diğer bir maddeye göre ise, boşanma davası reddinin kesinleşmesinden sonra ortak hayat sürdürmeleri temelinden sarsılmış çiftlerin yeniden dava açabilmesi için 3 yıl olan süre 1 yıla indirilecek.
Komisyon, 23 Ekim saat 11.30'da görüşmelere devam edecek.
Yorum Yazın