Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali'nde varlık satışına karşı yaklaşık 500 işçinin yer altına inerek başlattığı eylem üçüncü gününe girdi. 500 işçi yerin yüzlerce metre ise altında eylemini sürdürürken, yeryüzü çalışanı maden işçileri ise maden giriş alanında yaktıkları ateşte ısınmaya çalışıyor.
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde varlık satışına karşı yaklaşık 500 işçinin yer altına inerek 20 Kasım'da başlattığı eylem üçüncü gününe girdi. Maden baca ağzı olarak adlandırılan bölgede kurulan çadırlarda ise işçiler hem yağan yağmurun etkisinden hem de gece soğuğundan korunmaya çalışıyor.
"Bu kadar insan yarı yolda bırakılmasın"
Maden sahasında konuşan işçiler eylemin 3'üncü gününde taleplerini yineledi. Çayırhan Termik Santrali'nin varlık satışını istemeyen ve 9 yıldır maden işçisi olacak çalışan Kaan Öztürk açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Gerçekten burada canla baş verip mücadele etmeye devam ediyoruz. Herkesten Allah razı olsun. Herkes burada eşini, çocuğunu evde bırakıp bazı değerleri kazanmak için buraya geldi. Bu zorlu süreçte gerçekten hepimiz yağmur yağış demeden şu soğuklarda mücadelemize devam etmek istiyoruz. Olay bizim için kötü yerlere gidiyor görünebilir ama biz mücadeleyi bırakmak istemiyoruz. Herkes evine ekmek, çocuklarına kıyafet götürmek istiyor. Ben değerli büyüklerime buradan seslenmek istiyorum bu kadar insan yarı yolda bırakılmasın. Ne yapılması gerekiyorsa o yapılsın. Evlerden çıkartılacağız 4 ay süre veriliyor. Bu kadar insan bu kadar emek bu kadar işçi bir kalemde silinip atılabilecek hale gelmesin. Kış günü geldi zorlu şartlar herkes bunu göz önüne almasını istiyorum. Herkes birlik beraberlik içinde birbirine sahip çıkıyor. Bizi yalnız bırakmadıkları için herkese çok teşekkür ediyorum. Devlet büyüklerim aslında bu varlık satışının gerçekten olmaması gerektiğini düşünmeleri gerekiyor. Biz madenciler Türkiye’nin bazı yerlerinde yeri geldi depremde yeri geldi başka yerlerde birlikle her yere gittik. Bu memleket hepimizin memleketi sahip çıkmamız gerekiyor. Burası bir ekmek olacağı büyük bir enerji kapasitesi olan yer özelleştirilmemesi gerekiyor, devlet tarafından denetlenip desteklenmesi gereken bir ocağımız var. Sahip çıkılmalı."
"Mücadelemize devam edeceğiz"
9 yıldır maden işçisi olarak çalışan Enes Kağan Kaya yaptığı açıklamada, "Üçüncü güne girdik 'varlık satışına hayır' diyorum, 'özelleştirmeye hayır' diyorum. Biz burada maden ocağı işletiyoruz bu hepimizin madeni. Milletin komple geleceğimiz. Geleceğimizin devletimizde kalmasını istiyoruz. Buradan kar yaptığımızı düşünüyoruz zarar etmediğimizi düşünüyoruz. O yüzden varlık satışına hayır diyorum. Bunun için de mücadelemize devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
10 yıldır madende çalışan İlkay Camcı bölge halkından madene gelerek eyleme destek vermelerini talep ettiği konuşmasında, "Devletimizi yöneten büyüklerimizden buralara dokunmamalarını istiyoruz. Biz 3 yıldır emin olun bu şirket KİAŞ altında huzurlu çalışıyoruz. İş güvenliği ve diğer yönlerden hiçbir sıkıntı yaşamadık. Şimdi gelecek özelleştirmede hep bir endişe mutlaka duyacağız. Bölge halkının buraya gelmesini istiyorum ne kadar çok kalabalık olursak devletimizin büyükleri bizi duyacak" dedi.
10 yıldır çalışan madenci Murat Gençel, özelleştirme ile mağdur olan madencilerin yaşadıkları sorunları yaşamak istemediğini belirterek, "Biz sahipsiz kalmak istemiyoruz. Özelleştirmede hep sıkıntılar yaşanıyor. Özelleşen şirketler var görüyoruz arkadaşlarımızın canları da yanıyor mağdur olan arkadaşlarımız da var. Aynı şeylerin bizim başımıza gelmesini istemiyoruz. Mağdur kalmak istemiyoruz. Onlar gibi" ifadelerini kullandı.
"Bir devletin milletine yapabileceği en büyük zulümlerden bir tanesi"
22 yıllık madenci Ramazan Akan ise madenin varlık satışını "İnsanın kendi ayağına sıkması gibi bir şey" sözleriyle özetleyerek şöyle konuştu: "Ne diyebiliriz ki insanın kendi ayağına sıkması gibi bir şey. Bir devletin milletine yapabileceği en büyük zulümlerden bir tanesi diyebilirim. İşte öyle bir olay bu. Nallıhan, Çayırhan, Beypazarı benim çocukluğundan beri burada ekmek yiyen insanlar. Burada bozkırın ortasında bir geçim mücadelesi yapılıyor. Fakat bunu göremiyorlar mı, görmek mi istemiyorlar anlamıyorum. Böyle bir durumun ortasındayız. Araştırılıp bakılsın devletin dönemdeki iş kazası sayısıyla bir de özel şirketin sayısına bir bakılsa arada uçurumlar var. Şimdi burada üretim var herkes amirlerin memnun, biz de memnunuz."
Maden işçisi Cengiz Aksoy ise, "Varlık satışını, özelleştirilmesinin karşısındayız onu istemiyoruz. Biz kendimizi garantiye almak için KİAŞ’ta veya devlet bünyesinde kalmak istiyoruz. İşçi mağdur olmasın diye. Lojmanlardan çıkılacak diyorlar özelleştiği zaman, işçinin hakkının yenmemesini istiyoruz" dedi.
Yorum Yazın