CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, “CHP’nin adayı, Türkiye'nin önümüzdeki seçimlerdeki cumhurbaşkanı olacak. Bugünkü veriler bunu çok net gösteriyor. Daha herhangi bir seçim propagandasına bile başlamadan, seçime ilişkin vaatlere dahi başlamadan eğer biz birinci parti konumunda devam ediyorsak, yerel seçimlerden sonra devam ediyorsak, bunun seçimlere kadar devam edeceğini de görüyoruz. O nedenle bu konuda aceleci değiliz, doğru zamanı bekliyoruz ama bunu da bir kaosa çevirecek bir durumda da olmayacağız. Böyle bir şansımız, böyle bir lüksümüz de yok. Geçen seçimlerdeki çıkan sonuçlara bizim için ciddi bir tecrübe. Ama şunu söylüyoruz, diyoruz ki Mansur Yavaş ile Genel Başkanımızla Ekrem İmamoğlu ile bir tartışma bekleyenler çok bekler” dedi.
Bulut, bugün partisinin genel merkezinde gazetecilerle bir araya geldi. Bulut ilk olarak 4-8 Eylül tarihlerinde yapılan 20’nci Olağanüstü Tüzük Kurultayı’na ilişkin değerlendirmede bulundu. Bulut, şunları söyledi:
“Kurultayda her günün ayrı bir kıymeti vardı. 5 Eylül’deki komisyon, bugüne kadar ilk defa il başkanlarının tümünün imza koyduğu bir metin oldu. Komisyon bir hemfikirle tüzük kurultayına başladı. Bugünkü tartışmalara da aslında cevap veren bir durum, tüzük komisyonunda tüm il başkanlarının imza atması. Ertesi gün, yani 6 Eylül’de Tüzük Kurultayı başladı. Genelde tüzük kurultaylarında CHP’nin kurultay içerisindeki tartışmaları, kavgaları, ‘kim, kime ne söyledi’ diye bakılır. Her ne kadar basına kapalı olsa da basına sızar. Ama o gün de büyük bir olgunlukla CHP’ye yakışır, iktidar olmaya namzet bir partinin görüntüsünü çizdik. Tüzük kurultayı büyük bir sayıyla onaylandı. En çok tartışma olan konu, 52’nci maddeydi. 52’nci maddede karşı oy sayısı 36’ydı. Bunu özellikle vurguluyorum. Ertesi gün, yani 7 Eylül'de -normalde kurultaylar bir salonda yapılır- tam yedi salonda toplantı yapıldı. Çeşitli konularda, yerel yönetimlerden Türkiye'nin tüm meselelerini içeren toplantılar yapıldı. Aslında parti programının başlangıcını yaptık o gün. Parti programının nasıl bir parti programı olması gerektiğine ilişkin delegelerle bir toplantı yapıldı. İki mesaj içeriyor o toplantılar. Birincisi seçim dönemine kadar -ki Genel Başkan on aylık bir süre verdi- parti programının hazırlanması, bunun özellikle gölge kabine üyeleri tarafından yapılacağı, bir temelin atıldığı ifade edildi. İkinci mesaj da seçim startı verildi. Bir partinin seçim startının başlangıcı neler yapacağını planlamasıyla başlar. Bundan sonraki süreçte daha çok seçime ilişkin, daha çok gelecekte yapacaklarımıza ilişkin söylemlerimiz olacak. Sondan bir önceki gün Sosyalist Enternasyonal ile toplantılar yaptık. O günkü mesaj da dünyadaki sosyal demokrat partilerle olan bir iletişim ağının, yani partinin Avrupa’ya dönen yüzünü göstermek istedik. Haftaya Genel Başkanımız yine o anlamda ABD’ye gidecek. Tüm bunlar olurken de biz bir kampanya başlattık ve o gün de kampanyamızın ilk tanıtımını yaptık. ‘Var Bir Çaresi’ sloganımız. 31 Mart seçimlerinde toplum bize bir yetki verdi, birinci parti yaptı. O günün sorumluluğuyla 31 Mart'tan sonra, adına normalleşme diye ifade ettiğimiz bir sürece başladık. Biz bu uzlaşmayı, bu normalleşme arayışını Tayyip Erdoğan ile arayalım, onunla uzlaşalım diye bakmadık. Toplumun meseleleri, sorunları konusunda bir uzlaşma arayışımızdı. Tüm bunlara çözüm anlamında kendimizi sorumlu kıldık ve sonuçta temalı mitinglere başladık. Milletin bir anlamda kendini duyması ve o duyurmaya eşlik etmek istedik. Şimdi yeni bir evreye geldik. Bugün itibarıyla da CHP, topluma şu mesajı veriyor: Evet, sorularınızı duyduk. Bunu da duyurduk. Buna ilişkin çözümlerimiz de var. Ama sonuçta toplum kendisini yalnız, umutsuz ve gelecekle ilgili en küçük olumlu bir beklentisi yok durumda. O açıdan kampanyanın sloganı, ‘Var Bir Çaresi’.”
KAMPANYAYI DÖRT BAŞLIKTA İŞLEDİK: KENT LOKANTASI, ÇİFTÇİ DESTEĞİ, YURT VE KREŞ
“Var Bir Çaresi. Cumhuriyet Halk Partisi” sloganlı kampanya reklam filmlerini izleten Bulut, filmlerin gerçek kişilerle çekildiğini söyledi. Bulut, şöyle devam etti:
“Dört başlıkta işledik. Bir tanesi kent lokantası. Kent lokantasının şu anda yerel belediyeler birçok ilde hayata geçiriyor. İkincisi çiftçiye verilen destekler. Çiftçi üretim yapamıyor. Ekmeye hazır ama ektiği ürünü tarladan toplayamıyor. Üçüncüsü yurt meselesi. Üniversiteye giden öğrenci sayısında azalma var. Kontenjanlar dolmuyor. En büyük sorun barınma ve beslenme. Bu çocuklarımız ailelerinin aldığı maaş kadar giderleri var. Belediyelerimizin yatırımları devam ediyor. Ve son olarak kreş. Bunu da yine bir parti politikası olarak söylüyoruz. Elbette yerel yönetimler şu anda bu ihtiyaçları karşılamaya çalışıyor ama biz parti programımızın en önemli maddelerinden bir tanesi; yurtsuz öğrencinin kalmayacağı, tüm çocuklarımızın kreş ihtiyacının karşılanacağıdır. Birkaç güne kadar dijital mecrada yayınlayacağız. Televizyonda yayınlayamayacağız çünkü seçim bütçesi kullanıldı. Partilerin bu kadar güçlü bütçeleri yok.”
NORMALLEŞMEDEN NEDEN VAZGEÇELİM?
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bulut, CHP 7’nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tüzük kurultayına yönelik eleştirileri ve normalleşmeye ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine şunları söyledi:
“Genel Başkan’ın yapacağı eleştirilere, yorumlara bizim parti geleneği itibarıyla cevap verilmez. Böyle bir şey ne bana düşer ne de bir başka arkadaşıma. Genel Başkan zaten kendisi de ifade etti. ‘Bir partiyle ilişkili bir genel başkan olarak üzerime düşen, partiyle ilgili eleştirilerde bulunmak’, yapabilecek olumlu katkı neyse o konularda destek vereceğini ifade ediyor. Biz de onun bu değerlendirmesini, -eleştiri olarak alınırsa- bu eleştirilerini öyle karşılıyoruz. Kurultayda tüm il başkanlarının imzasıyla geçti ve Genel Başkanımız da tüm verdiği sözleri de yerine getirdi. Sözü yerine getirilmeyen hiçbir şey yok. Ön seçim maddeleri daha da netleşti. Örneğin bir önceki tüzükte, ‘Eğer bir ittifak varsa ön seçim yapılmaz’ diye bir madde var. Bunların hepsi kalktı. Bu tüzükte ön seçim için her türlü koşul var. Bölge barajı konuldu, bu da daha önce olmayan bir şeydi. O açıdan bakıldığında bir önceki tüzüğe göre, çok daha demokratik, çok daha ön seçimi mümkün kılan bir tüzük bu.
Ülkede gidişat açısından bakıldığında, büyük sorunlar var ve bu sorunların altında ezilen toplum var. Ayrışma, kutuplaşma bu kesimlere daha çok zarar veriyor. Örneğin normalleşmeyi sorduğumuzda, toplumda normalleşmeyi doğru bir adım olarak gören kesim oranı, yüzde 85’e kadar çıkmış durumda. Bu bile önemli bir mesaj. Kamuoyu, halk, toplum normalleşmeyi doğru gördü. Normalleşmenin doğru görüldüğü bir yerde neden bundan vazgeçelim? ‘Normalleşme evet, çok iyi oldu’ diyen saray yönetimi, şimdi aynı ilk günlerdeki gibi tekrar sertleşmeye başladı. Çünkü oy kaybını bir türlü engelleyemiyor. 31 Mart seçimlerindeki sonuç, yani birinci parti olma durumumuz bugün itibarıyla da devam ediyor. Anket sonuçlardan onu çok rahat görebiliyoruz. O açıdan CHP toplumun talepleri, istekleri ve reel durum üzerinden politika yapmaya devam edecek.
İKTİDARIN ELİNDE BAŞKA MALZEME OLMADIĞI İÇİN ANAYASA TARTIŞMALARINI KULLANIYOR
Bulut, “CHP olarak anayasa tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz? Bu konuda yeni bir durum var mı” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Ekim ayında en çok konuşulacak konu bu olacak. İktidarın elinde çok malzeme yok. Anayasa, toplumun ne kadar gündeminde diye kamuoyu anketiyle sormak lazım. Şu anda yeni bir veri yok. Ama gözlem olarak söyleyebilirim: Hiç toplumun gündeminde değil. Bu tür ihtiyaçlar şur dan gelir, gömlek dar gelir, yeni bir gömleğe ihtiyaç olur ama şu anda gömlek zaten bol. Bol bir gömleğe, ‘Bu dar geliyor bana, daha genişini alayım’ diyemezsiniz ki. Şu anda Anayasa’daki maddelerin çoğu uygulanmıyor bile. Can Atalay’dan yola çıkarak çokça örnek verebiliriz. Ben şunu da söylemiyorum: Toplumun tek gündemi ekonomi, gelir adaletsizliği değil elbette. Sonuçta bir güvensizlik var. Bu da çok önemli. Gelecekle ilgili kaygı duyma, umutsuzluk bunun alt ayrımlarında her şey var. Çünkü gündemde bunların hepsi bir sorun ama bu meselenin çözümünün iktidarın gündeme getirdiği anayasa değişikliğiyle olmayacağını çok iyi biliyoruz. Geçmiş dönemde getirdiği şekliyle getirirse kapılarımız kapalı çünkü yeni bir şey getirmiyorlar. Anayasa tartışmaları iktidarın elinde başka bir malzeme olmadığı için iletişimde onu kullanıyor. O nedenle ekim ayında bunu ısıtıp ısıtıp getirecekler gibi geliyor bana.”
ERDOĞAN İLE YARIŞMAYI TERCİH EDER POZİSYONDAYIZ
Bulut, “CHP’nin erken seçim için son tarihi hala Kasım 2025 mi? Toplumun erken seçim talebini ölçtürüyor musunuz” sorularına şu yanıtı verdi:
“31 Mart seçimleri sonrası bir kamuoyu yoklaması yaptığımızda erken seçim talepleri çok düşüktü. Her gün biraz daha artıyor, şu anda yüzde 50’nin üstüne çıkmış durumda. Yeni bir veri bu. Toplum artık bir an önce seçim olmasını istiyor. Ve bunun da Genel Başkanımızın tarif ettiği tarih itibarıyla maksimuma geleceği kanaatindeyim. Çünkü 31 Mart'tan bu tarafa kadar sürekli artan bir ivme, bu ivmenin düşecek gibi bir görüntüsü de yok. Öyle bir veri de yok. Yani getirdikleri ekonomik tedbirler bu ateşi söndürecek bir tedbir değil. O vesileyle gelecek senenin bu tarihlerinde bu oranların çok daha yüksek olacağı kanaatindeyim. Erken seçim talebi yüzde 50’nin üzerine çıkmıştır. Genel Başkanımız’ın ‘Bu tarihten sonra gelmeyin’ demesindeki kasıt şu: Bir hukuksuzluk var zaten Tayyip Erdoğan'ın adaylığına ilişkin. Zorlama, AYM’yi baypas etme gibi çeşitli yöntemler kullanılarak kendince bir yargı sistemi, hukuk sistemi oluşturmuş durumdalar. Bakıldığında hukuksuz bir durum ama biz Tayyip Erdoğan'ın rakip olmasından da çekinmiyoruz. Yani öyle de bir endişemiz de yok. Aksine onunla yarışmayı da tercih eder pozisyondayız. Ama bir sene sonra ne olur, erken seçim talebi son iki sene öncesine kadar devam eder mi, açıkçası onu biraz beklemek lazım.”
KİMSE İLK 4 MADDEYİ DEĞİŞTİRME CÜRRETİNDE BULUNAMAZ
Bulut, Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ın ‘Milli bayramlarımız kutlanıyor, kutlamayan iki tane parti var. Eğer biz milli ve dini bayramlarımızda ortaklaşamıyorsak burada bir sorun var ve bunlara mesafe konması gerektiğini düşünüyorum’ sözleri hatırlatılarak “CHP’nin bundan sonra DEM Parti ve HÜDA PAR’a karşı farklı bir duruşu olacak mı” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Kucaklaşma falan gibi bir politikamız yok. Bir realite üzerinden politika yapmaya çalışıyoruz. Sonuçta DEM Parti, yüzde 10’lar seviyesinde bir oyla gelmiş, Meclis’te olan, Meclis Başkan Vekili olan bir parti. Bunu şeytanlaştırdığında kime faydası var, ona bakmak lazım. Yani bir mesele varsa Türkiye Cumhuriyeti'nde, en doğru çözümün üretileceği yer Meclis. Bunlar orada çözülebilir. Eğer siz orada bu sorunları çözmezseniz sokaklarda çözülür hale geliyor, dağlarda çözülür hale geliyor. Ya da İçişleri Bakanlığı’na şaibeli bir isim getirdiğinizde mafya patlıyor gibi. Yani illegalite her zaman normali istemez. Onun üzerinde baskı kurmak ister. O nedenle bizim politikamız, aslı itibarıyla bu işin realite üzerinden olması. HÜDA-PAR ile ilgili de son iki gündür verdiği demeçler ortada. Buna ilişkin de biz cevabı veriyoruz. Bunlar kamuoyu önünde oluyor. Ama bir şiddet çağrısında bulunmak ya da ‘Onları kapatın’ demiyoruz. Bunu demokrasi yöntemleriyle çözmekte fayda var. Ama Anayasa’nın ilk dört maddesinin kaldırılabileceğine ilişkin bir beyanın ve bunun üzerinde tepinmenin de bu ülkeye bir faydası yok. Böyle bir şeye hiçbir güç erişemez. Hiç kimse Anayasa’nın ilk dört maddesini değiştirme cüretinde de bulunamaz, böyle bir şeye de başvuramaz. Kaldı ki iktidar yetkilileri de bunu ifade etti. O nedenle biz meseleyi biraz daha demokrasi çizgisi içerisinde değerlendirmeye çalışıyoruz.”
Bulut, HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun, “CHP dördüncü maddenin kurucu iradenin koyduğu bir madde olduğunu ifade ediyor ama bu madde 1982 Anayasası’nda eklendi. CHP Sözcüsü’nün bu konuyu daha detaylı incelemesini tavsiye ediyorum” açıklamasını ise şöyle değerlendirdi:
“Gündemde kalmaya devam etmeye çalışıyor. Ben onu öyle okuyorum. Çünkü orada ilk üç maddenin ne olduğunu herkes biliyor. Bu bu maddelere herhalde HÜDA PAR dışında karşı çıkan bir kesim, bir anlayış duymadım, görmedim. O vesileyle bu gündemde kalma telaşının verdiği çıkışlar. Bu bence bu kadarı yeterli onlara.”
MANSUR BEY İLE EN KÜÇÜK BİR SORUN YOK
“Mansur Yavaş’ın geçtimiz haftasonu bir güreş etkinliği oldu. O etkinlikte CHP’den protokol düzeyinde zayıf bir katılım vardı. İYİ Parti ise genel başkan ve başkan yardımcıları düzeyinde bir katılım gösterdi. Bu da gündem oldu. Son tüzük kurultayındaki tartışmalarla beraber Mansur Yavaş ve CHP arasında bir sorun mu var” ve “DEM Parti’nin de Anayasa’nın ilk dört maddesinde değişiklik önerdiği görüyoruz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz” sorularına şu yanıtı verdi:
“İlk dört madde bizim açımızdan net. Bunun dışında bir şey söyleyenlerin kendi fikirleridir. Onlarla işimiz olmaz. Biz o konudaki açıklamamızı başından beri söylüyoruz. Mansur Yavaş meselesi aslında şu: Kurultayda da gördünüz, her şey olduğu gibiydi. Orada ne bir şey saklandı ne bir şey gizlendi ne de rol yapıldı. Her şey olağan akışında oldu. Bunun ardından bir şey beklemek bence şu anda iyi niyetli değil. Çünkü Mansur Bey, her bu tür açıklamaların arkasından bir açıklamada bulunuyor zaten. Buradan herhangi negatif bir şey çıkmaz. Mansur Bey'in ifade ettiği aslında o kurultay konuşması da dahil olmak üzere, ‘İşimize bakalım. Eğer Cumhurbaşkanlığı seçimleri zamanı gelirse o zaman bu değerlendirmeleri, bu adaylıklar sürecini konuşuruz.’ Ama önemli olan bu ülkede herkes kendi alanında doğru işler yapması gerektiğini söylüyor. Bazen katılımlar düşük olabiliyor. Ama Mansur Bey ile en küçük bir sorun yok. Mansur Bey'e de sorabilirsiniz.”
MÜŞTERİYE GÖRE İŞ YAPMASINLAR
Metropoll Araştırma’nın son anketinde, CHP’nin birinci parti çıkmamasının sorulması üzerine Bulut, şu yanıtı verdi:
“Bizi bir öncekinde de birinci parti gösterdi. İkincisini de göstermedi. Ne yapalım yani şimdi onu düşman mı ilan edelim? Bir daha ki anketlere bakmak lazım. Yani gördüğüm kadarıyla bu kadar fark çok normal değil. Ama sonuçta bu şirket uzunca bir süredir Türkiye'de iş yapıyor. Yeni anketlerine de bakmak lazım. Birinci parti olduğumuz anketlerin toplamında var. Sahada da onu görüyoruz. O açıdan ara ara böyle anket şirketleri farklı sonuçlar verebilir. Bizi birinci çıkartırken ve çıkartmıyorken ki arasından bizim açımızdan hiçbir fark yok. Yeter ki bu konularda etik çalışma yapsınlar. Yeter ki müşteriye göre iş yapmasınlar.”
CHP'NİN ADAYI CUMHURBAŞKANI OLACAK
Erken seçim durumunda CHP’nin aday belirleme politikasının sorulması üzerine Bulut şunları söyledi:
“Geçen seçimlerde o kafa karışıklığı, seçimin sonucunu etkileyen birçok unsurdan bir tanesiydi. Daha basitten, daha açık gitmek gerekiyor seçimlere doğru. Her seferinde diyoruz ki CHP’nin yeni bir iletişim dili var. O da toplumun sorunlarını dile getiren ve onun üzerinde politika üretmeye çalışan bir dil diye. Şimdi orada en büyük tehlike şu: Çok kolay ya da hap daha çok izleyicilerin, okuyucuların dikkatini çeken konular, bu konuların üzerine basıyor. Örneğin sen işsizlik meselesini anlatıyorsun. Ama bir açıklama olunca ya da iki aday tartışması olunca o daha çok öne çıkıyor. Misal, biz erken seçim tartışmalarını, seçimin hemen arkasına atsaydık ‘duyuyoruz, duyuruyoruz’ mitinglerini yapma şansımız olmayacaktı. Çiftçinin içinde bulunduğu durumu anlatamayacaktık belki de. Biz de biliyoruz, CHP’nin adayı, Türkiye'nin önümüzdeki seçimlerdeki cumhurbaşkanı olacak. Yani Cumhurbaşkanı adayının ötesinde cumhurbaşkanı olacak. Bugünkü veriler bunu çok net gösteriyor. Daha herhangi bir seçim propagandasına bile başlamadan, seçime ilişkin vaatlere dahi başlamadan eğer biz birinci parti konumunda devam ediyorsak, yerel seçimlerden sonra devam ediyorsak, bunun seçimlere kadar devam edeceğini de görüyoruz. O nedenle bu konuda aceleci değiliz, doğru zamanı bekliyoruz ama bunu da bir kaosa çevirecek bir durumda da olmayacağız. Böyle bir şansımız, böyle bir lüksümüz de yok. Geçen seçimlerdeki çıkan sonuçlara bizim için ciddi bir tecrübe. Ama şunu söylüyoruz, diyoruz ki Mansur Yavaş ile Genel Başkanımızla Ekrem İmamoğlu ile bir tartışma bekleyenler çok bekler.”
ADI KONUŞULAN TÜM ADAYLARIMIZ ANKETLERDE ERDOĞAN'IN ÜZERİNDE
Bulut, “Adaylık konusunda isimli ya da isimsiz bir ölçüm yaptırdınız mı? CHP’den erken seçim hamlesi bekleyelim mi” ve “İmamoğlu hakkında siyasi yasak cezası çıkar mı, çıkarsa CHP’nin tavrı, tepkisi ne olur” sorularını da şöyle yanıtladı:
“Çok önemli bir durum. Kurullarımız toplanır. Bu burada benim ifade edebileceğim bir şey değil. Ama bu iktidar her türlü yönteme başvuruyor. Onu görüyoruz. Umarım böyle bir şeye yeltenmezler. Erken seçime ilişkin talepler, aslında yine söylediğim strateji üzerinden. Halkın talebi artıyor. Kamuoyundan erken seçim taleplerinin oranları arttıkça bizim de ona yönelik taleplerimiz artıyor. Bunu daha çok dile getiriyoruz. Cumhurbaşkanı adayımıza ilişkin şimdi çeşitli anketler yapıyoruz ya mesela partiler anketi, bir de isimler üzerinden anketler yapılıyor. Yani bizim tüm adı konuşulan isimler Tayyip Erdoğan'ın üzerinde şu anda anketlerde.”
İMAMOĞLU'NA SİYASİ YASAK İHTİMALİ
Bulut, “İmamoğlu’na siyasi yasak gelmesi durumunda, CHP bir eylem, bir aktivite, bir planlama yaptı mı” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Böyle bir şeyin olmasını ne isterim ne düşünürüm ne de kimseye yakışmaz böyle bir hukuksuzlukla, böyle bir kararın çıkartılması. Zaman gelince buna ilişkin reaksiyonlarımızı gösteririz. Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkanımıza ilişkin de birtakım işte eleştiriler oldu. Kimse cevap vermiyor dediler. Genel Başkanımız çıktı, en yüksekten ona cevap verdi. Hiç kimse endişe duymasın. Değil Ekrem İmamoğlu, herhangi bir yerde herhangi bir partilimize oluşacak haksızlıkta CHP anında yanında olur. İşte Can Atalay bizim partimizin milletvekili değil. İlk günden bu yana savunmaya devam ediyoruz. Ama yine söylüyorum böyle bir şeye umarım iktidar yeltenmez. Bunun hukuki bir durumu da yok. Yani Ekrem Bey ile ilgili bazen hukuki tartışma açmaya çalışıyorlar. Gram hukuki bir durum yok orada.”
NORMALLEŞMEYİ SEÇİM STRATEJİSİ OLARAK GÖRMÜYORUZ
Bulut, son olarak “Erdoğan ve Özel’in ABD’de aynı anda temasları olacak. 29 Ekim’deki resmi törende de karşılaşacaklar. Oralarda görüşme olur mu? 29 Ekim’de Özel, Cumhurbaşkanlığı sarayına gider mi” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Normalleşme gibi konuları bir seçim stratejisi olarak görmüyoruz. Bu ülkenin, memleketin ihtiyacı olarak görüyoruz. O yüzden de bu noktadan geri adım atacak halimiz yok. Biz mücadelemize, söylemlerimize devam edeceğiz. Yakın zamanda Numan Kurtuluş ile cenaze töreninde de bir tartışma vardı. Şunu hatırlatmaya çalışıyoruz: CHP protokol olarak ortada, Türkiye'nin ikinci partisi. O nedenle bu normalleşmede bile bunun ne kadar anormal olduğunu bile yeni yeni hatırlıyoruz. Sanki devletin sahibi bir parti var ya da devletin sahibi bir saray yönetimi var; onun dışındaki hiç kimsenin devletle bağı yok. Böyle bir şey olabilir mi? O günün durumlarına bakarız ama sonuç itibarıyla biz devlet kuralları, kaideleri, protokolleri neyse onu uygulamaya çalışacağız.”
Yorum Yazın