26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ve bunu takip eden Başkomutanlık Meydan Muharebesi, 30 Ağustos 1922'de zaferle sonuçlanarak Anadolu'nun dört bir yanında işgalci kuvvetlere karşı büyük bir zaferin elde edilmesini sağlamıştır. Kurtuluş Savaşı’nın askeri safhasının son aşaması olan bu zafer, sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yolda atılan en kritik adımlardan biri olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal kimliğini ve bağımsızlık ruhunu şekillendiren en önemli dönüm noktalarından birisi 30 Ağustos Zafer Bayramı’dır. Bu bayram, Türk milletinin Birinci Dünya Savaşı'nın ardından işgal altındaki topraklarını kurtarmak için verdiği amansız mücadelenin en önemli simgelerinden birisidir. 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ve bunu takip eden Başkomutanlık Meydan Muharebesi, 30 Ağustos 1922'de zaferle sonuçlanarak Anadolu'nun dört bir yanında işgalci kuvvetlere karşı büyük bir zaferin elde edilmesini sağlamıştır. Kurtuluş Savaşı’nın askeri safhasının son aşaması olan bu zafer, sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yolda atılan en kritik adımlardan biri olmuştur.
19. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı İmparatorluğu, iç ve dış sorunlar nedeniyle zayıflamış, toprak kayıpları ve siyasi istikrarsızlıkla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu için sonun başlangıcı olmuştur. Savaşın sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi (1918), Osmanlı Devleti’ni fiilen sona erdirirken topraklarının işgal edilmesine zemin hazırlamıştır. İstanbul ve İzmir başta olmak üzere birçok stratejik şehir, İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmiştir. Bu durum, Osmanlı Devleti’nin varlığına son vermekle kalmayıp, Türk milletini de esaret altına alma girişimlerini tetiklemiştir. Ancak, işgale karşı tepki kısa sürede örgütlenmiş ve Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Kurtuluş Savaşı başlatılmıştır. 1919'da Samsun’a çıkarak Millî Mücadele'nin kıvılcımını yakan Mustafa Kemal Paşa, Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleri gibi dönüm noktalarıyla Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini organize etmiştir. Misak-ı Milli kararları doğrultusunda, Anadolu'nun her köşesinde direniş hareketleri başlatılmış ve 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) açılmasıyla birlikte, Millî Mücadele resmen başlamıştır.
1922 yılına gelindiğinde, Türk ordusu büyük bir hazırlık içerisine girerken Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlık yetkisiyle yürüttüğü stratejik planlamalar sonucunda, düşmanı Anadolu'dan tamamen çıkarmak amacıyla Büyük Taarruz planı hazırlanmıştır.
Üç gün süren yoğun çatışmaların ardından, 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar’da gerçekleşen Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nde Yunan ordusu ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. 1 Eylül 1922'de Mustafa Kemal Atatürk, ordularına "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emrini vermiş bu emirle, Türk ordusu hızla ilerleyerek, 9 Eylül 1922'de İzmir'e girmiş ve İzmir'in kurtuluşuyla birlikte Yunan işgali sona ermiştir.
"ORDULAR! İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ’DİR, İLERİ"
26 Ağustos 1922'de Afyonkarahisar-Kocatepe bölgesinde başlayan Büyük Taarruz, Türk ordusunun uzun süredir sabırla beklediği büyük saldırının işareti olmuştur. Taarruzun hazırlıkları aylar öncesinden başlamıştır. Yunan ordusu, Eskişehir, Afyonkarahisar ve Uşak hattında güçlü savunma hatları kurmuştur. Türk ordusu, bu savunma hatlarını yarmak ve Yunan ordusunu bozguna uğratmak amacıyla gizli ve titiz bir hazırlık süreci geçirmiştir.
26 Ağustos 1922 sabahı, Türk ordusu Afyonkarahisar-Kocatepe bölgesinde topçu ateşiyle taarruza başlamıştır. Bu bölge, Yunan savunmasının en zayıf noktalarından biri olarak belirlenmiştir. Kocatepe'den taarruzun başlaması, Türk ordusunun planlarını gizli tutmayı başardığını ve Yunan ordusunu şaşırtmayı başardığını göstermiştir. Üç gün süren yoğun çatışmaların ardından, 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar’da gerçekleşen Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nde Yunan ordusu ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. 1 Eylül 1922'de Mustafa Kemal Atatürk, ordularına "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emrini vermiş bu emirle, Türk ordusu hızla ilerleyerek, 9 Eylül 1922'de İzmir'e girmiş ve İzmir'in kurtuluşuyla birlikte Yunan işgali sona ermiştir.
30 Ağustos zaferi, Türk milletinin var olma mücadelesinde elde ettiği en büyük başarı olarak tarihe geçmiştir. Savaş alanında elde edilen bu zafer, sadece bir askeri başarı olarak değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik konusundaki kararlılığının da bir göstergesi olarak görülmüştür. Zafer, Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri ve siyasi dehasının bir yansıması olmuştur.
Savaş stratejileri, askeri taktikler ve uluslararası diplomasi açısından da dikkatle incelenmesi gereken bir tarihi olay olan 30 Ağustos Zaferi, Türk milletinin bağımsızlık yolunda elde ettiği en önemli zaferlerden biridir. Bu zafer, Türkiye’nin uluslararası alanda tanınan bir devlet olarak varlığını sürdürmesine zemin hazırlamış Mudanya Ateşkes Antlaşması ve Lozan Antlaşması’nın imzalanmasıyla bağımsızlık mücadelesi uluslararası bir başarı olarak tescillenmiştir. Dolayısıyla 30 Ağustos Zaferi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına giden süreci hızlandırmıştır. 1 Kasım 1922'de Saltanat'ın kaldırılması, bu zaferin hemen ardından gelen en önemli siyasi gelişmelerden biri olurken Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen bu reformlar, modern Türkiye’nin temellerini atmıştır. Türk toplumunun her kesimi, zaferin ardından Cumhuriyet rejimini benimserken eğitim, hukuk, ekonomi ve kültür alanlarında gerçekleştirilen devrimler, 30 Ağustos Zaferi'nin getirdiği özgüvenle hayata geçirilmiştir.
30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin zaferle sonuçlandığı, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı bir dönemeçtir. Bu zafer, sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda bir ulusun yeniden doğuşunun, bağımsızlık ve egemenlik arzusunun en somut göstergesidir.
30 AĞUSTOS BİR DÖNEMEÇTİR
Kurtuluş Savaşı sırasında yaklaşık 600.000 kişi silah altına alınmıştır. Resmi verilere göre, Kurtuluş Savaşı’nda 10.000’den fazla asker şehit olmuş, binlerce sivil de hayatını kaybetmiştir.Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ndeise 200 bin askerden oluşan Türk kuvvetleri, yaklaşık 2.318 şehit, 9.360 yaralı zayiatı vermiştir. Yaklaşık 220 bin askerden oluşan Yunan kuvvetleri ise 10 binin üzerinde ölü, yaralı ve esir verirken 30 bine yakın Yunan askeri silahlarını bırakıp geri çekilmiştir.
30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin zaferle sonuçlandığı, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı bir dönemeçtir. Bu zafer, sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda bir ulusun yeniden doğuşunun, bağımsızlık ve egemenlik arzusunun en somut göstergesidir. Bu zafer, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde ve Türk milletinin ulusal kimliğinin şekillenmesinde oynadığı kritik rolle, ulusal hafızada her zaman özel bir yere sahip olacaktır.
Yorum Yazın