Siyasette yumuşama liderlerin ikili ilişkilerinde birbirleriyle konuşabilmesine başlamalarına indirgenecek bir şey değildir. Dahası bizi siyasilerin birbirileriyle konuşabilmesi kadar esas ihtiyacımız ‘hukuk’tur. Hukuk olmadan ne yumuşama ne de normalleşme olur.
Her zaman olduğu gibi Türkiye’de sıcak gündem konuları bitmiyor. Ancak sorun, çözülmesi gereken gündem konularının gündem yoğunluğundan dolayı sürekli ötelenmesi.Doğal olarak çözülmeyen her sorun sonraki bir zaman diliminde daha büyük bir sorun olarak yeniden karşımıza çıkıyor.
Ve siyaset çözüm değil sorun ürettikçe var olan sorunlar çözülmedikleri için büyüyor, kronikleşiyor.
Sorunlar kronikleştikçe hayatın parçası olup artık sorun olmaktan çıkıyor. Çünkü toplum sorunla yaşamayı öğreniyor. Zaman içinde kanıksanan her sorun, sorun olmaktan çıkmasa da hayatın bir parçası oluyor.
Ortada siyasetin içinde kimi güç odaklarının zamanında sahip oldukları gücün konsolide etmek için yararlandıkları kimi yapıların; siyasi iklim değiştiği için tasfiye edilmeye çalışılması üzerinden süren bir güç savaşı var.
SUÇU KİM ORTAYA ÇIKARACAK?
Son bir hafta içinde Ayhan Bora Kaplan Davası’nda yaşananları izliyoruz.
Ortada bir suç örgütünün varlığı iddia ediliyor. Yine bu örgütün işlediği suçların yargılanması söz konusu.Ancak aradan geçen zaman rağmen dava, hukuki değil siyasi saiklerle sürekli gündem oluyor. Dava hukukun konusu olarak değil siyasetin bir konusu olarak tartışılıyor.
Görevden almalar, karşılıklı suçlamalar, MİT’in devreye girmesi, bakanı, hükümeti, partileri hedef aldığı söylenen derin yapılanma iddiaları ve karşılıklı suçlamalar…
Peki bütün bu gelişmeler davada somut bir ilerleme olduğu için mi, suçlara ilişkin yeni hukuki olgularla ortaya çıktığı için mi yaşanıyor?
Hayır.Ortada siyasetin içinde kimi odaklarının sahip oldukları gücü konsolide etmek için yararlandıkları siyaset dışı yapıların; siyasi iklim değiştiği için tasfiye edilmeye çalışılması üzerinden süren bir güç savaşı var.
Hukuk burada gerçeklerin ortaya çıkarılması için değil siyasi güç mücadelesinde kullanılan bir araçtan başka bir şey değil ne yazık ki.
Ancak itiraf edelim ki, bu ve benzer sorunları yaşamaya devam etmemiz sürekli söz konusu olacak.
Çünkü var olan siyasi sistem hukuki değil keyfi. Ve hukuka dayanmayan, hukukun denetlemediği her sistemde olduğu gibi siyasetin içindeki farklı odaklar, siyasi alanlarını korumak, genişletmek için siyaset dışı yapılanmaları kullanmak isteyecek ve kullanacaklardır.
Ve bu sistem sürdüğü sürece aktörleri ve adları değişse de suç ve çıkar ortaklıkları var olacaktır.
Bu yapılarla gerçekten mücadele, iktidarın hukuku siyasi kaygılarla kullanılmasıyla değil, hukukun iktidardan bağımsız, iktidarı da denetleyebildiği ortamda olabilecektir.
Bu açıdan Ayhan Bora Kaplan Davası sürecinde ortaya çıkan her şey, yaşanan her tartışma hukuki olmaktan çok siyasi güç odaklarının kendi aralarındaki mücadelenin kamusal yansımasından başka bir şey olmayacaktır.
O yüzden bu tartışmalardan –benzer biçimde Sinan Ateş Davası için de aynısı söylemek mümkün- AKP ile MHP arasında bir kırılma yaratacağını beklemek fazlasıyla naiftir.
Çünkü, İktidar blokunu oluşturan parti ve siyasi yapılar için bu ortaklığın sürmesi her şeyden çok daha önceliklidir.
İki gün önce heyeti değiştiği için yeniden yargılama talebi sonrasında tahliye olması için umutlanılan Osman Kavala’nın yeniden yargılama talebi yeni heyet tarafından reddedildi. Açıkçası Osman Kavala kararında da gördük ki, siyasi iklimin “yumuşama” iktidarın siyasi gerçeklerine şimdilik uygun değil.
HUKUK MU DEDİNİZ?
Son dönemde siyasette “yumuşama”nın söz konusu olabileceği ifade ediliyordu. İktidar değil ama AKP kanadında bazı davalarda alınacak özgürlükçü kararlarla bu iklimin kalıcı hale gelmesi umut ediliyordu.
Dün Kobani Davası’nda bu olmadı.Yargılanan isimlere delillere göre değil siyasi güçleri oranında ceza verildi.
Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Alp Altınörs başta olmak pek çok isme ağır hapis cezaları verildi.
Bu davayı takip edene herkes biliyor ki, davanın açılma tarihi, davaya konu olan suçlamalar ve davanın kendisi hukuki olmaktan çok siyasi idi. Ve mahkeme kararları da öyle oldu.
Sadece bu değil, iki gün önce heyeti değiştiği için yeniden yargılama talebi sonrasında tahliye olması için umutlanılan Osman Kavala’nın yeniden yargılama talebi yeni heyet tarafından reddedildi.
Açıkçası Osman Kavala kararında da gördük ki, siyasi iklimin “yumuşama” iktidarın siyasi gerçeklerine şimdilik uygun değil.
Bu yazı yazılırken, 28 Şubat Davası’ndan hüküm giyen emekli generallerin sağlık durumları gerekçe gösterilerek tahliye edilmesi her halde hayal edilen yumuşamayı tek başına sağlamayacak. Hoş bu birileri için teselli olabilir.
Ama gerçek şu ki, Siyasette yumuşama liderlerin ikili ilişkilerinde birbirleriyle konuşabilmesine başlamalarına indirgenecek bir şey değildir.
Dahası bizi siyasilerin birbirileriyle konuşabilmesi kadar esas ihtiyacımız ‘hukuk’tur. Hukuk olmadan ne yumuşama ne de normalleşme olur. Aksi hale sürekli değişen gündemlerde çözülmeyen sorunlarla yaşamaya alışır ve çözümsüzlüğün bir parçası ve mağduru olmaya devam ederiz.
Yorum Yazın