Türkiye ekonomisinin geleceği, çağa ayak uydurmaya bağlıdır. Eğer yeni üretim tarzının gerekliklerine uygun yatırımlar yeterli düzeyde yapılmazsa, net ithalatçı pozisyon devam edecektir. Böylece, yetişmiş işgücü de gelişmiş ülkelere her yıl artan oranda kaptırılmaya devam edilecektir. Beyin göçü, Türkiye’nin en önemli ‘Beka Sorunu’dur.Endüstri 4.0 devriminin ekonomik birimler üzerinde önemli etkiler bırakacağını tahmin etmek zor değildir. Hane halkının tüketim alışkanlıklarını ve tercihlerini değiştirirken, firmaların değişen tercih ve tüketim alışkanlıklarına bağlı olarak üretim süreçlerinde değişmeler yapma gerekliliğini doğuracaktır.Yeni üretim tarzı, uluslararası rekabet gücünü etkileyerek dış ticaret yapısında da önemli değişmelere neden olacaktır. Bir diğer ekonomik birim olarak hükümetlerin de gelişen ve değişen süreç doğrultusunda ekonomik politikalar geliştirmesini zorunlu hâle getirecektir. Bu bağlamda, ülkelerin ekonomik politikalarında önemli değişme ve gelişmelerin yaşanacağı bir dönemin ilk yılları yaşanmaktadır.Endüstri 4.0 ile birlikte, gelişmiş ülkelerin Asya ülkelerine ve gelişmekte olan ülkelere düşük ücret avantajıyla kaptırdığı yatırımlarını geri çekebilme imkânına kavuşacaktır. Bu durum batının yeniden üretimin merkezi olmasına imkân tanıyacaktır. Bu gelişmeler doğal olarak, gelişmiş ülkelerde istihdamı arttırarak işsizliği azaltacak, ithalatı azaltıp ihracatı arttırarak dış ticaret dengesini iyileştirecek, sürdürülebilir ekonomik büyüme sağlayacaktır.Yeni üretim tarzına uyum sağlamayan ülkeler ise, mevcut işsizliğe, birçok mesleğin yok olmasıyla yeni işsizler ekleyecektir. Buna ek olarak, birçok istihdam pozisyonu nitelikli işgücü eksikliğinden dolayı boş kalacaktır. Öyle bir ortam yaşanacak ki, bir tarafta işsizlik ordusu olacak, diğer tarafta istihdam edilecek kalifiyeli eleman sıkıntısı yaşanacaktır.Gelişmekte olan ülkelere, cari işlemler açığı sorununa ek olarak ithalatları daha da artacağı ve uluslararası rekabet gücü kayıpları nedeniyle ihracatları azalacağı için ek yükler gelecektir. Cari açığın finansmanı için ihtiyaç duyulan yabancı sermaye ihtiyacı daha da artacaktır.Bu nedenler, endüstri 4.0 devriminin ve yeni üretim tarzının hafife alınmaması gerekmektedir.Türkiye’nin de bütün ülkelerde olduğu gibi bu süreçte başarılı olması için, eğitime önem vermesi gerekmektedir. Bu bağlamda hazırlanan strateji belgeleriyle önemli tespitlerin yapıldığı görülmektedir. Ancak, yapılan tespitlerin uygulanması süreci ve etkinliği büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, üniversiteler başta olmak üzere, tüm araştırma ve geliştirme kuruluşların başında içinde bulunduğumuz çağı anlayan, gelişmeleri takip eden, lider kalifikasyonuna sahip kişiler yer almalı ve çalışanların motivasyonunu arttırıcı uygulamalarla, verimlilik arttırılmalıdır.
Gelişmekte olan ülkelere, cari işlemler açığı sorununa ek olarak ithalatları daha da artacağı ve uluslararası rekabet gücü kayıpları nedeniyle ihracatları azalacağı için ek yükler gelecektir. Cari açığın finansmanı için ihtiyaç duyulan yabancı sermaye ihtiyacı daha da artacaktır. Bu nedenler, endüstri 4.0 devriminin ve yeni üretim tarzının hafife alınmaması gerekmektedir.Ayrıca, eğitim niteliğinin arttırılması için çok erken yaşlarda bireylerin yeteneklerinin gelişmesine odaklı bir eğitim sistemi üzerinde toplumsal uzlaşı sağlanmalıdır. Bu bağlamda, endüstri 4.0 sürecine uyum sağlamak, uzun vadeli yatırımlarla mümkündür. Bu nedenle, uzun vadeli yatırımların ve özellikle de araştırma ve geliştirme temelli riskli yatırımlar için gerekli hukuksal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.Türkiye’nin her şeyden önce endüstri 4.0’ın temelini oluşturan otomasyon ve bilişim sistemleri sürecini tamamlaması gerekmektedir. Nitekim orta ve yüksek düzeyde teknolojik üretimin katma değer içinde payı çok düşük düzeydedir. Bununla birlikte ticaretin payı sanayinin payına göre çok yüksektir. Bu durum Türkiye’nin endüstri 4.0 sürecine uyumda dezavantaja neden olmaktadır.Bu nedenle yüksek teknoloji üretimine öncelik ve yoğunluk verilmelidir. Her ne kadar batı ülkeleri, gelişmekte olan ülkelerden yatırımlarını geri çekmeye çalışsa da yazılımda gelişmiş ülkeler kadar olmasa da gelişmekte olan ülkelerin de rolü olacaktır. Özellikle, yazılım geliştirme belli bir mekân ve çalışma süresi içermemektedir. Bu nedenle, gelişmekte olan ülkelerdeki yetişmiş insan gücü bu sürece dâhil olacaktır. Bu bağlamda, bilişim ve iletişim sektörleri geleceğin sektörleri olacaktır.Özetle, Türkiye ekonomisinin geleceği, çağa ayak uydurmaya bağlıdır. Eğer yeni üretim tarzının gerekliklerine uygun yatırımlar yeterli düzeyde yapılmazsa, net ithalatçı pozisyon devam edecektir. Böylece, yetişmiş işgücü de gelişmiş ülkelere her yıl artan oranda kaptırılmaya devam edilecektir. Beyin göçü, Türkiye’nin en önemli ‘BEKA SORUNU’dur.
Yorum Yazın