CHP’de İmamoğlu’nun ateşini yaktığı ve 4-5 Kasım 2023’de gerçekleşen değişim kurultayında “değişim”, lider ve parti yönetimi ile sınırlı kalmış; değişimi tamamlayacak alternatif siyaset üretme, ideolojik yenilenme aradan geçen 2 yıla rağmen gerçekleşmemiştir. Bu açıdan 6 Nisan 2025’de yapılacak olağanüstü kurultay bu eksiği gidermek için fırsattır.
Maltepe’de, Özgür Özel’in verdiği sayıyla 2.2 milyon kişi, “Ekrem İmamoğlu’na Özgürlük Mitingi”’nde buluştu. Alan coşkulu idi. Bu coşku, sadece içerde değil alana giremeyenlerde, hatta biraz daha uzakta Maltepe içinde de vardı.
Miting sonrasında soru şu; bundan sonra ne olacak?
CHP kurumsal olarak nasıl bir yol izleyecek?
Bu aşamada, toplumda yükselen tepkileri siyasete taşıyacak öncülüğü gerçekleştirebilecek mi yoksa kendi içine mi dönecek?
Bu sorulara Özel, konuşmasında kısmen cevap verdi
Evet CHP, önümüzdeki hafta yapacağı olağanüstü kurultaydan bağımsız olarak, toplumda farklı kesimlerden iktidara karşı yükselen tepkilerin, siyasi taşıyıcılığını son bir hafta içinde olduğu gibi yapmaya devam etmelidir.
Bu taşıyıcılık, CHP’yi kitleselleştirdiği ölçüde, partinin de daha geniş toplumsal kesimler tarafından sahiplenilmesinin yolunu açacaktır.
CHP şunun farkında olmalıdır; meydanlara çıkan başta gençler olmak üzere farklı toplumsal kesimler, esas olarak Ekrem İmamoğlu’nun karşı karşıya kaldığı haksızlık özelinde kendi geleceklerine, uğradıkları haksızlıklara, baskılara da tepki vermektedirler. Kendi geleceklerine, özgürlüklerine ve daha önemlisi ülkeye sahip çıkmaya çalışmaktadırlar.
Özellikle gençler. Birçoğu AKP iktidar döneminde doğmuş, hayatlarında sadece bu iktidar görmüş ve en önemlisi de, bu ülkede kendine bir gelecek görmeyen gençler.
CHP bu gençleri sahiplenmeli ve siyasetinin öncüleri haline getirmeleridir. Onların sesini duymak yetmez, seslerini büyütmek, kendi sesi haline getirmelidir, CHP’nin sorumluluğu.
Aynı şekilde, işçilerin, emeklilerin, baskıya uğrayanların ve farklı taleplerle meydanlara çıkanların da.
Bunu sağlayabilmenin yollarından birisi, bu tepkileri canlı tutmak için, olabilecek her ilde miting seferberliği başlatmaktır. Bu mitingler, var olan toplumsal tepkileri canlı tutacağı gibi parti ile bu meydanlardaki toplumsal kesimler arasındaki mesafeyi kısaltıp, partinin onlar tarafında da sahiplenilmesine yol açacaktır.
Bugün sadece ekonomi alanında değil, eğitimi, yargı, temel halk ve özgürlükler, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi pek çok alanda derin sorunlar yaşıyoruz. Peki CHP, bu temel sorunlar konusunda ne diyor, çözüm olarak topluma ne öneriyor, alternatif politikası ne? Açıkçası CHP, nasıl bir Türkiye hayali olduğunu topluma sunmalı ve bunun siyasetini yapmalıdır.
SELFİ SİYASETİ DEĞİL GERÇEK SİYASET ŞART…
Ancak bu yetmez.
Gündelik, tepki siyasetini aşan bir siyasallaşmaya ihtiyacı var CHP’nin. Yani gerçek siyasete.
Gerçek siyasetten kastım da, sosyal medya siyaseti, selfi siyaseti değil, toplumun yaşadığı soruları kamusal alana, siyasete taşımaktır. Toplumla daha sahici bağlar kurmaktır.
Bugün sadece ekonomi alanında değil, eğitimi, yargı, temel halk ve özgürlükler, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi pek çok alanda derin sorunlar yaşıyoruz.
Peki CHP, bu temel sorunlar konusunda ne diyor, çözüm olarak topluma ne öneriyor, alternatif politikası ne? Açıkçası CHP, nasıl bir Türkiye hayali olduğunu topluma sunmalı ve artık bunun siyasetini yapmalıdır.
CHP ne yazık ki, bugüne kadar bu konuda toplumu ikna edecek bir siyasallaşma içinde olmamıştır.
Bunun iki nedeni var.
İlki, yeterli hazırlığın hızlı biçimde olmaması.
İkincisi parti yönetiminin bu alandaki taşıyıcılığının yetersizliğidir.
CHP’de İmamoğlu’nun ateşini yaktığı ve 4-5 Kasım 2023’de gerçekleşen değişim kurultayında “değişim”, lider ve parti yönetimi ile sınırlı kalmış; değişimi tamamlayacak alternatif siyaset üretme, ideolojik yenilenme aradan geçen 2 yıla rağmen gerçekleşmemiştir.
7-8 Eylül 2024’de gerçekleşen Tüzük Kurultay’ında parti programı için ilgili komisyonlar kurulmuş ama henüz somut çıktı üretilememiştir.
Ülke, her alanda bu kadar derin kriz yaşarken değişimin program ve politika alanında gerçekleşmemesi kabul edelim ki sorundur ve bir an önce çözülmedir.
İkincisi ve bunun kadar önemli olan da üretilecek bu politikaların, bu politikaları içselleştirmiş bir kadro ile topluma taşınmasıdır.
İtiraf edelim ki, bu alanda da 5-6 Kasım 2023’te gerçekleşen olağan kurultayda seçilen PM, sayısı 1-2 elin parmağını geçmeyenleri bir kenara bırakırsak geçmiş dönem performansı ne yazık ki yeterli değildir.
Bu açıdan 6 Nisan 2025’de yapılacak olağanüstü kurultay bu eksiği gidermek için fırsattır. Partinin içinde de, çeperinde de bu alanda yetkinliği olan pek çok siyasetçinin varlığını biliyoruz. Eğer olağanüstü kurultayda PM’ni yeni dönemin siyasallaşmasını taşıyacak isimler yerine bize yakın isimler olsun tercihi yapılırsa büyük hata olur.
Yeni PM sadece mevcut yönetimin değil, Ekrem İmamoğlu dahil parti içi muhalefetin sesini de içine alacak bir kapsayıcılığa sahip olmalıdır. Dahası toplumda yükselen siyasal talebe karşılık verecek bir PM’nin belirlenmesi önem kazanmaktadır.
Bu açıdan, bugün sayfamızda yer alan Hasan Bülent Kahraman’ın yazısının sonunda ifade ettiği; “CHP’yi, CHP’ye müdahale etmek için desteklemeli” tespiti değerlidir.
CHP, kurumsal olarak eğer siyasal ve toplumsal muhalefetin öncüsü olacaksa, içindeki kadar çeperindeki çeşitliliği de kapsamak durumundadır. Dahası bu yapının parçası olmak isteyen herkese de niteliği ölçüsünde kapısını açmak durumundadır.

Yorum Yazın