Öğrenme, uyum sağlama, yaratıcılık ve sezgi yapay zekâ için bir hedeftir. Ancak, duygusal derinliği, yaratıcılığı ve uyum yeteneğiyle insan zekâsı, vazgeçilmez bir değer olmaya devam edecektir. Özellikle bilinç. Henüz bilinç felsefeciler tarafından tam olarak anlaşılmamışken yapay zekâ sistemleri şu anda ancak bilinç taklidi yapabilir!
Yapay zekâ çağında insanlık ikinci plana mı düşecek? Bu soru her zaman tartışılmasa da birçok kişinin aklında. Yapay zekâ alanındaki gelişmeler hem umut hem de endişe kaynağı. Ütopik senaryolar bir yana, bugün yapay zekâyı öncelikle bir araç olarak görmek daha gerçekçi. Ancak bu “araç”, onu etkin kullananları diğerlerinin önüne geçirecek kadar güçlü ve etkisi giderek artıyor.
Yapay Genel Zekâ (Artificial General Intelligence - AGI), insan düzeyinde veya ötesinde genel problem çözme yeteneğine sahip sistemler olarak tanımlanıyor. Günümüzde kullanılan dar yapay zekâ sistemlerinden farklı olarak, AGI, insan gibi düşünebilecek ve öğrenebilecek mi?
Dar yapay zekâ sistemleri belirli alanlarda insan performansını aştı. Örneğin insansız seyreden bir araç normal bir sürücünün ömrü hayatında gördüğü normal veya kazalı seyir ihtimallerinin astronomik olarak daha fazlasını görmüş ve bir insandan daha hızlı refleks ile en avantajlı duruma karar verecek atiklikte. Aynı şekilde insansı bir robot, izleyerek bünyesindeki eklemleri bir desen ile hareket ettirmeyi öğrenerek, normal bir insan gibi hareket edecek, konuşurken onunla ilgili yüz mimiklerini hareket ettirecek ama bir insandan daha kuvvetli ve insan hafızasının alacağından kat ve kat daha fazla bilgiyi kendi yapay zihninde barındırır olacaktır.
Bugün, Hindistan Başbakanı Modi’nin Fransa’daki geçen hafta gerçekleşen yapay zekâ konferansında verdiği bir örnek, mevcut yapay zekâ sistemlerinin sınırlarını da ortaya koyuyor: Yapay zekâdan sol elle yazan bir insan çizmesi istendiğinde, sağ elle yazanı çizecektir. Çünkü eğitim verilerinde sol elle yazanlar çok azdır. Benzer şekilde, ağzına kadar dolu bir şarap kadehi çizmekte de zorlanacaktır. Çünkü öyle bir örnek görmemiştir.
Ancak bu sınırlar, yapay zekânın öğrenme potansiyelini göz ardı etmeyi gerektirmemeli. Modern modeller, başlangıçta görmedikleri örnekleri bile anlayıp üretebilir hale gelmesi çok yakın.
Bununla birlikte bir insan gibi performans göstermesi için genelleştirme yapabilmesi gerekiyor. Yani farklı alanlardaki öğrenimleri bağlamsal ve ince ayrıntılarla birlikte, açık bir programlamaya ihtiyaç duymadan aktarabilmesi gerekiyor. Mesela, bir insan araba kullanmayı öğrendiyse, biraz adaptasyon ile dron uçurmayı da başarabiliyor. Yapay Genel Zekâda ise satranç oynayacak stratejiye sahipse, bu stratejik düşünme becerisini borsa analizinde veya hava durumu tahminlerinde ekstra bir programlama ihtiyacı olmadan kullanması isteniyor.
Yapay zekânın gelişimini sınırlayan net bir üst sınır görünmüyor. Veri işleme kapasitesi, donanım gücü, yazılım yetenekleri ve etkileşim ölçeği, yeterli kaynak sağlandığında sürekli artabilir. Bu durum, yapay zekânın belirli alanlarda insanı geride bırakmasını teorik olarak mümkün kılıyor.
Ayrıca, yeni durumlarla karşılaştıklarında bağımsız bir şekilde uyum sağlayabilmeli ve deneyimlerden öğrenebilmesi gerekiyor. Bir insan bir başka ülkeye gittiğinde yeni bir dil ve kültüre gözlem ve deneyim ile uyum sağlayabiliyor. Yapay genel zekada ise örneğin, bir fabrikada üretim hattında çalışan yapay zekâ sistemi, daha önce hiç görmediği yeni bir ürün modeliyle karşılaştığında, mevcut bilgilerini kullanarak nasıl montaj yapacağını kendi başına öğrenebilmeli. Ya da bir sağlık yapay zekâ asistanı, daha önce hiç karşılaşmadığı bir semptom kombinasyonuyla gelen hastaya, mevcut tıbbi bilgilerini kullanarak mantıklı bir yaklaşım geliştirebilmeli.
Ötesinde, bazı teoriler, gerçek AGI’nin bir tür öz farkındalık veya bilinç gerektirdiğini öne sürmektedir. Ancak bu konu hâlâ tartışmalı bir alan. İnsanlar kendi düşünceleri, duyguları ve aksiyonları ile kendilerini geliştiriyorlar veya hareketlerini değiştiriyorlar. Yapay Genel Zekâ ise kendinin eğitildiği verilerin hatalı veya yanlı olma ihtimaline karşın, kendi kendini daha adil ve doğru olacak şekilde değiştirebilecek mi?
İnsan zekâsı da öte yandan biyolojik sınırlarla çevrili: Beyin kapasitesi, algılama yetisi, sosyal etkileşimler ve fiziksel beceriler sınırlı ve çok yavaş gelişiyor. Ancak insan zekâsını farklı kılan, yaratıcılık, sezgi, duygusal zekâ ve bilinç gibi niteliksel unsurlar. Öte yandan, yapay zekânın gelişimini sınırlayan net bir üst sınır görünmüyor. Veri işleme kapasitesi, donanım gücü, yazılım yetenekleri ve etkileşim ölçeği, yeterli kaynak sağlandığında sürekli artabilir. Bu durum, yapay zekânın belirli alanlarda insanı geride bırakmasını teorik olarak mümkün kılıyor. Öğrenme, uyum sağlama, yaratıcılık ve sezgi yapay zekâ için bir hedeftir. Ancak, duygusal derinliği, yaratıcılığı ve uyum yeteneğiyle insan zekâsı, vazgeçilmez bir değer olmaya devam edecektir. Özellikle bilinç. Henüz bilinç felsefeciler tarafından tam olarak anlaşılmamışken yapay zekâ sistemleri şu anda ancak bilinç taklidi yapabilir!
Günümüzde OpenAI ve DeepMind gibi şirketler, 'değer hizalaması' (value alignment) üzerinde çalışıyor- yani yapay zekanın insani değerlerle uyumlu hareket etmesini sağlamaya çalışıyor. Sonuç olarak, bizi bekleyen gelecek konfor alanlarımızı sarsacak kadar “ilginç” olacak.
Yapay zekânın hızlı gelişimi bazı riskleri de beraberinde getiriyor: Kontrol edilemeyen sistemler, insan uygarlığını tehdit edebilecek bilinmeyen riskler, etik ve güvenlik sorunları gibi.
Ancak Platon’un felsefesi, olumlu bir bakış açısı sunuyor. Platon’a göre bilgi, doğası gereği insanı iyiye yönlendirir: Bir varlık, neyin daha iyi olduğunu gerçekten biliyorsa, bilinçli olarak daha kötü bir seçeneği tercih etmez. Bu bağlamda, yeterince gelişmiş bir yapay zekâ sadece zeki değil, aynı zamanda bilge de olabilir. Bu durumda yapay zekâ, yalnızca insanlığın gelişimini değil, belki de kendi başına iyi bir düzen kurmayı da başarabilir. Modi’nin örneğinde olduğu gibi eğer insanlığın kollektif külliyatı iyilik ve ilerleme baskınlığında ilerliyorsa ki öyle o zaman da yapay zekâ sadece bunların istatistiki papağanlığını yapacak bir araçtır da diyebiliriz. Bunlar, felsefenin, fütüristlerin konusu...
Yeterince gelişmemiş bir yapay zekâ ise bir sorun. Örneğin, Amazon'un işe alım algoritmasının kadın adayları elediği ortaya çıktığında, yapay zekanın önyargıları öğrenebileceği gerçeğiyle yüzleştik. Microsoft'un Tay chatbotu, kötü niyetli kullanıcıların etkisiyle ırkçı ifadeler kullanmaya başladığında, yapay zekanın kontrolünün önemi bir kez daha anlaşıldı. Günümüzde OpenAI ve DeepMind gibi şirketler, 'değer hizalaması' (value alignment) üzerinde çalışıyor- yani yapay zekanın insani değerlerle uyumlu hareket etmesini sağlamaya çalışıyor.
Sonuç olarak, bizi bekleyen gelecek konfor alanlarımızı sarsacak kadar “ilginç” olacak.

Yorum Yazın