Herkesin bayramını kutlarım. Bu bayram ülkemizde güzelliklerin başlangıcı olur inşallah!
Nisan ayına girerken dünya gündeminde bir değişiklik yok. Trump’ın gel gitleri, Çin’in büyüme kargaşası, Rusya – Ukrayna barış görüşmelerinin gel gitleri. Piyasalar dalga dalga dalganıyor, varlıktan patlayacak kadar şişmiş olanlar yine pahalıdan verip ucızdan alıyorlar. Sadece petrol ürünlerinde son bir buçuk yıllık hareketleri izleyin; ne demek istediğimi anlarsınız.
Türkiye bıçak sırtında; Türkiye’nin ekonomik yaşamının nasıl kırılgan olduğunu bir kez daha gördük. 2003 ile 2008 yılları arasında büyük bedeller ödeyerek getirdiğimiz yabancı sermayeyi har vurup harman savurduğumuz, asfalta, betona gömdüğümüz için boyumuzu aşan yabancı paraya mahkum olduk. Parası olan, hatta kredibilitesi olan elin Japonu, Almanı, Arabı kredi çekip Türkiye’de yabancı parasını Türk Lirasına çevirdi, bizden deli paralar kazandı, biz de onlara olan borcumuzu ödeyebilmek için torunlarımızın torunlarını ipotek ettik. 2013 de, 2018 de, 2020 de, 2023 de ve nihayet 2025 de ipotek etmeye devam ediyoruz.
Tüm bu gelişmelerin sebebi, açık açık “Ben ekonomistim, ekonominin sorumlusu benim, ben” diyen yetkili varken sürekli başka aktörlere ceza kestik. Şimdi de sırada Şimşek var. Şimşek’in ülkeye yabancı sermaye sokması, MB ile birlikte uygulamaya çalıştığı politika günü kurtarmaktı, zaman kazanmaktı. Belki yabancılar ve yerli rantiyeciler Türkiye’nin sırtından deli para kazanacaklardı ama bu arada Türkiye bir şeyleri düzene sokabilirdi. Adalet, hak, hukuk olmayan bir ülkeye kalıcı yabancı gelmez, vur kaççılar gelir.
Yeni ekonomik programımız belliydi. Ülke eroinman gibi dövize ve ithalata bağımlı. MB kasası bedeli ne olursa dolu olmalıydı. Ülke uyuşturucu yokluğuna düşüp krize girmemeliydi. Rantiyecilere “Getirin dövizinizi. Kasamızda tutacağız, size rüyanızda göremeyeceğiniz kazancı vereceğiz. TL nin değerlenmesine de izin vermeyeceğiz. İstediğiniz zaman döviz kuru riskini yaşamadan paranızı ve deli kazancınızı alıp ülkenize döneceksiniz” dedik.
Dediklerimize rantiyecileri ikna etmek için bir yıl uğraştık. Sonra Z kuşağı birden patladı. Dumandan göz gözü görmedi. Rantiyeciler gördü ki kamunun günlük döviz satışı yarım saatte bitiverdi. Bir yıl da toplanan paranın beşte biri üç günde eriyiverdi. Kafalarda “MB nın rezervleri krizi önelemeye yetmeyecek galiba” kuşkusu uyandı.
Şimdi ne olacak? Bu büyüklükte bir karmaşaya sebep olduğunuzda, güveni kazanmak ciddi zaman alacaktır. Zaten güven zor kazanılmıştı, yeniden kazanılması daha zor olacaktır. Rantiyeciler hemen çıkmaz. MB, bankalara verdiği gecelik faizi, bankalar vatandaşa verdiği aylık faizi anında artırıverdi. “Gel kardeşim, bu kazancı dünyanın hiç bir yerinde illegal işlerden bile kazanamazsın” dediler. Türkiye’nin kolu kanadı kırık, üretim yapamıyor, parası değerli kaldığı için ihracat yapamıyor, dövize eroinman gibi bağımlı, MB kasası halen dolu ve halen deli kazanç var. İki yıllık tahvil faizleri %45 üstüne çıktı. Halen %30 enflasyonla yılı bitirme hedefi var. Güzel para var bu ülkede. Dünyada ise azgın bir para. Milyonda biri bu riski alıp Türkiye’de kalmaya devam edecektir. Yenisi bir süre gelmez, eskileri krizin boyutunu takip edeceklerdir. Bir tökezleme daha çil yavrusu gibi ülkeden çıkmalarına sebep olur.
İktidarın iki seçeneği var. Ya İmamoğlu, Özdağ, Demirtaş başta tüm muhalif zihinleri serbest bırakıp ülkede adalet ve eşitliğe geri dönerek erken seçim ışığı yakacak ya da daha otoriter rejim vatandaşı nefes alamaz hale getirecek, kimse korkusundan evinden çıkmayarak kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyecek ve iktidar istediği gibi at koşturup rantiyecilere güven verecek.
21.03.2025 TCMB ve BDDK verilerine göre;
Yabancı porföy; ilgili hafta 440 milyon dolarlık hisse ve 444 milyon dolarlık tahvil sattılar. Yabancı hisse portföyü üç günde 36 milyar dolardan 29 milyar dolara düştü. Türk şirketlerinin toplam değerinde düşüşü düşünün artık. Bist 100 değeri 3 dolardan bir anda 2,30 dolara düştü.
MB ve DTH; MB nın her üç rezervi de ilgili hafta ciddi azaldı. 8 milyar ile 13 milyar dolar arasında azalış var. Kamuoyunda konuşulan rakamlar kamu bankaları vasıtasıyla piyasaya sürülmüş olabilir. Sattıkları dövizi sattıkları rakamın altından alıp kar yazabilirler ama daha yüksekten geri alırlarsa zarar yazacaklar bunu da bütçe ile bizler ödeyeceğiz.
DTH hesapları da ilgili hafta 3 milyar dolar vatandaşların, 3 milyar dolar şirketlerin olmak üzere toplamda 6 milyar dolarlık bir artış göstermiş. Vatandaş Şubat ayında şimdilik 6 milyar dolar döviz hesaplarını artırdı. En son 2024 Mart ayında toplam 8 milyar dolar artırmıştı ve bu işten ciddi kayıp yaşamıştı. Bakalım bu sefer neler olacak?!
Krediler; ilgili hafta kredi kullanımı yine normal seyir etti. MB, bankalara sağladığı gecelik paranın faizini 400 baz artırdı. Bankalar da kısa vade mevduat oranlarını hemen hemen aynı oranda artırdı. Bakalım MB gösterge faizini artıracak mı?
Dünya emtia endeksi; Yedi hafta önce; “bir müddet 103 puan ile 107 puan arasında oyalanacaktır. Sonraki hedefi 110 puan olacaktır sanırım” tahmininde bulunmuştum. Geçen haftayı yine 106 puana yakın kapadı.
Dolar/TL; Geçen haftayı sakin geçirdi. Talepler karşılandı sanırım. Rezervler azalmaya devam etti mi, haftaya göreceğiz. Teknik analiz çok sıkıntılı bir döneme girilebileceğini işaret ediyor. Talep artarsa, güven sağlanamazsa bir, iki ay içinde 47 liraları görebiliriz. Haftaya 37 liranın altına inmezse bu olasılık güçlenir.
ABD 10 yr tahvil; %4,30 altında kalırsa hedef %3.95. Geçen haftayı da %4,25 den kapadı.
Eur/Usd; İki hafta önce; “1,0870 direncini kırmaya çalışıyor. Bir süre daha kıramazsa sert bir gevşeme olabilir” demiştim. 1,0730 seviyesini görüp haftayı 1,0830 seviyesinden kapadı. Euro lehine ya da aleyhine sert ivmelenebilir gibi duruyor.
Bist100; Geçen hafta; “ 8600 destek ama ana destek 7200 puanda. 8600 puana emin olamıyorum ama 7200 puanın aşağı kırılması bana göre zor. Dolar bazında bu hafta yeniden 2,60 dolar üstüne çıkamazsa düşüş devam eder. 2,42 dolar üstünde kalmayı becerirse en azından düşüş biter, yataya geçeriz” demiştim. 8600 puan üstünde kaldı. Dolar bazında ise 2,50 dolar seviyesinde. ABD, Avrupa, Asya borsaları da zevksiz. Oradan çıkan paranın küçük bir kısmı bizim borsamıza gelebilirdi ama son karmaşadan sonra gelir mi, emin değilim.
Ham ve brent petrol; Üç hafta önce söylediğim gibi diplerinden yukarı hareketlendiler. Son iki yıldır olduğu gibi Ham petrolü yine 66 dolar civarından aldılar. Geçen hafta 70 doları görüp 69,36 dolardan kapadı. Brent petrol ise 70 dolardan alıp 74 dolara getirdiler.
TR Tahvil; Satış yemeye devam etti. İki yıllık tahvil faizleri %50 seviyelerine yaklaşınca bir miktar alış geldi. 10 yıllık tahvil faizleri haftaya alış ile başladıysa da sonrasında haftayı satışla bitirdi
Geçen sene bu zamanlarda “tahvil alın, 2 yıllık tahvil faizleri %37 altını görecek, on yıllık tahvil faizleri %25 seviyelerini görecek” diye yazmıştım. Dediğim yerleri gördü ama bir daha buraları görür mü, artık bunu yazamıyorum.
Gümüş; 34,90 doların üstüne çıkıp bir, iki hafta üstünde tutunabilirse hedefi 40 dolar ile 47 dolar arasında bir yer olacaktır. 37 ile 38 dolar arasında bir direnç var aslında ama uzun süre dayanabileceğini sanmıyorum.

Yorum Yazın