Vazgeçerek sürekli yenilenir insan. Hangi kapıdan gireceğimizi seçerken diğer yollardan vazgeçeriz. İnsan vazgeçerek kendini yaratır. Kaybetmekten korkmadan gerektiği zaman vazgeçebilmeyi bilmek gerekir. Hayatta doğru zamandaki vazgeçişler kazandırır.
Kaybetmek pek sevdiğimiz bir kelime değil. Hal böyle olunca ne vazgeçmek ne de vazgeçilmek istiyoruz. Kahramanlık efsaneleri vazgeçmeyenlerle dolu. Yolunda istikrarla yürüyenleri, önündeki engelleri büyük bir sabır ve dirayetle göğüsleyip isteklerinde ısrarcı olanları seviyoruz. Vazgeçersek kaybederiz ve bize göre başarı öykülerini kazananlar yazar, kaybedenler değil!
2002 yılında Nobel ödülü alan Daniel Kahneman’ın Amos Tversky ile birlikte geliştirdiği kayıp teorisi insanların kayıplardan nasıl kaçındıklarını anlatıyor. Teoriye göre kayıpların insana yaşattığı üzüntü kazançların hissettirdiğinden çok fazla. Günümüz dünyasından bir örnek verelim; Farzımisal sosyal medya platformlarının birinde 200 takipçiniz olsun, eğer 3 takipçi eksilirse yaşadığınız üzüntü, 10 takipçi kazandığınız mutluluktan çok dafa fazla olacaktır. Çünkü bizi duygusal anlamda sarsan şey kaybetmektir. Ekonomik kulvarda önemli bir rol oynayan teoriye başka bir örnek verelim; bir kişi borsada hisseleri düşmekteyken bir türlü hisselerini satmayı bilemez. Kaybetme korkusu yüzünden hisseleri elinde tutar ve kaybını telafi edeceği zamanı bekler. Genellikle sonunda daha çok kayıp yaşar. Bu teori yakın romantik ilişkilerde de geçerlidir. Derin mutsuzluk içinde süregelen ilişkimizi bu yüzden bitiremeyiz. Çünkü mevcut olanı korumak isteriz. Özellikle güvenli bağlanma biçimine sahip olmayan kişiler kaybetme korkularından dolayı tatminsiz oldukları ilişkiyi sonlandıramazlar.
Buda’ya göre bırakmak ve vazgeçmek acıdan kurtulmanın bir yoludur. Beklentiler ve isteklerden özgürleşme böyle mümkündür. Bağımlılıklardan, alışkanlıklardan, sarmala girmiş düşünce modellerinde vazgeçmek ruhsal aydınlanmaya doğru giden bir yoldur.
BUDA’YA GÖRE VAZGEÇMEK ACIDAN KURTULMANIN BİR YOLUDUR
Vazgeçmeyenleri severiz, çünkü onların güvenilir olduğuna inanırız. Onların istikrarlı bir yapıya sahip olduğunu varsayarız, azimle ve kararlılıkla yolundan yürüyenleri seçeriz. Vazgeçmeyenlerin genellikle empatileri kuvvetlidir. Kaçanları sevmeyiz biz. Biraz derinlere baktığımızda altta yatan başka kırıntılar vardır oysa. Kaybı sevmeyen ve vazgeçmeyen tip gizli bir narsist olabilir. Kendi duygularını gözardı edip kendini feda ederken onaylanma ihtiyacı içinde yapıyordur eylemlerini. Aslında kendisi vazgeçilmez olmaya çalışıyor olabilir vazgeçmezken. Oysa vazgeçmenin gücü tartışılmaz: Seçimler arasında kaldığımızda vazgeçmekle yepyeni bir hikaye yaratırız. Vazgeçerek sürekli yenilenir insan. Hangi kapıdan gireceğimizi seçerken diğer yollardan vazgeçeriz. İnsan vazgeçerek kendini yaratır. Kaybetmekten korkmadan gerektiği zaman vazgeçebilmeyi bilmek gerekir. Hayatta doğru zamandaki vazgeçişler kazandırır.
Vazgeçmemek yanında bir beklentiyi de getirir. Buda’ya göre bırakmak ve vazgeçmek acıdan kurtulmanın bir yoludur. Beklentiler ve isteklerden özgürleşme böyle mümkündür. Bağımlılıklardan, alışkanlıklardan, sarmala girmiş düşünce modellerinde vazgeçmek ruhsal aydınlanmaya doğru giden bir yoldur. Duygusal yüklerinden vazgeçebilir misin? Korkularını bir kenara bırakıp kayıplarını kabul edebilir misin? Kaybı kabul ederek vazgeçmek, belirsizliği içselleştirme sürecinde olduğunu anlatır. Kazanacağım diye her bırakışı bir başarısızlık olarak yaftaladığında tabii ki vazgeçmezsin. Anı yaşamak, ancak vazgeçenlerin kazanacağı bir deneyimdir. Her an bırakışta olun. İlişkinizi o mükemmel sandığınız halini korumaktan vazgeçin mesela. Bırakın şaşırtsın sizi yaşam. Duygusal yüklerinizden ancak böyle arınabilirsiniz. Sonunda tek varacağınız gerçek yaşamın döngüselliğidir; bugünün kaybı sandığınız şey yarının kazancı olacaktır emin olun!
Yorum Yazın