Bu gelişmeden benim gibi memnun olmayanların olduğunu biliyorum. Bu tercihin sonucunda AKP-MHP’nin, iktidarını daha da pekiştireceğini, despotizmini daha da artıracağını, hayatlarımızı daha da zorlaştıracağını biliyorum. Ama, Kürtlerin yıllardır çektikleri eziyetlere az da olsa destek vermeyi düşünmeyen sol, sosyal demokrat ve seküler çevreler artık bunları düşünmek durumunda!
HDP’nin “Türkiyelileşme” projesi Türkiye’de huzur, demokrasi ve özgürlük isteyen insanlar için büyük bir şanstı. Tabii ki kimilerinin sandığı gibi bu proje Kürtlerin Türkleşmesi için önerilmemişti. Aksine, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana, yan yana yaşayan farklı kimliklerden insanlarımızın bir birlikte yaşama hâline ulaşması için önerilmişti. Yani asimile edici değil, kutuplaştırıcı değil ama bütün farklı insanlarımızın farklılıklarını da yaşayabilecekleri yeni bir Türkiye için önerilmişti.Ama olmadı. Öyle görünüyor ki bu süreç bitti.
Bitti, çünkü bugün DEM partide temsil edilen Kürt siyaseti bir yol ayrımına geldi. Hemen hemen her yerde kendi adaylarını çıkararak yerel seçimlere girme kararı verdi. Bu kararın nasıl sonuçları olacak 1 Nisan’da hep birlikte göreceğiz ama şimdiden de olsa görünen o ki DEM yüzünü daha çok Kürtlere dönmüş oldu.
DEM’in İstanbul’la ilgili kararı çeşitli çevrelerde farklı nedenlerle memnuniyetle karşılandı. Meral Daniş Beştaş ve Murat Çepni’nin İstanbul’dan aday gösterilmeleri Murat Kurum’un kazanma şansını arttırırken Ekrem İmamoğlu’nun şansını azaltmış oldu. Ama ilginçtir, bu olasılığa rağmen bazı CHP’liler bu durumdan memnunlar. Öyle ya bu durum, AKP’nin ikide bir “teröre, teröre!” diyerek yapacağı saldırıları önleyeceği gibi İYİ Partili seçmenleri de İmamoğlu’na yöneltebilir. Yani sonuçta tersten de olsa DEM’in kararı bizim işimize yarayacak gibi.
Böyle düşünüyorlar.
İŞİN PÜF NOKTASI
Oysa işin püf noktası da burada! DEM Parti'nin “Türkiyelileşme” projesinin en önemli kapsama alanı, “sosyal demokrat” olduğunu söyleyen CHP ile kendilerinin “sol” olarak gören TİP, TKP, EMEP gibi partilerin de içinde olduğu çevreler. Kendine sol diyen bu çevrelerin ortak özellikleri ise “Kürtlere” mesafeli oluşlarıdır desem çok yanlış yapmış olmam. O nedenle de HDP, 10 küsur yıldır “Türkiyelileşme!”, “Türkiyelileşme!” diyerek bir tür “sosyal barış” peşinde koşarken, bu, Türkiyeli sol (!) çevreler, bu çabaları engellemek için çırpınıp durdular. Engellemek için çırpınıp durdular cümlesi çok sert bir cümle olarak görünebilir. Belki bazı davranışlarının amacı engellemek değildi diye de düşünebilirsiniz. Ama son kertede işlevleri engellemeye dönüşmüş oldu.
Doğrusu işlerin bu aşamaya gelişinde DEM partinin yönetimi de kusurludur bence. Kusurludur çünkü “Türkiyelileşme” projesinin muhatabı bu tür, kendilerine “sol” diyerek özgürlükleri savunduklarını söyleyen parti çevreleri değildi. Bu projenin muhatapları toplumdaki sınıf, kimlik ya da inanç nedeniyle “mağdur” olan halk kesimleriydi ki bu partilerin bu kesimleri temsil etme durumları hiç yoktu. Ona rağmen DEM yönetimi bu durumu dikkate almayarak yürüdü gitti.
İşte bu gerçek karşısında, bu ülkede yaşayan Kürtler, nüfusun önemli bir kısmının taleplerini dikkate almayan bu “Türklere” karşı tavır alma ihtiyacı hissettiler. Doğru ya da yanlış! Ama bunu yaptılar. Her yerde, daha önce koşulsuz destek verdikleri CHP ve sol çevrelere rağmen kendi adaylarını çıkardılar.
Bu gelişmeden benim gibi memnun olmayanların olduğunu biliyorum. Bu tercihin sonucunda AKP-MHP’nin, iktidarını daha da pekiştireceğini, despotizmini daha da artıracağını, hayatlarımızı daha da zorlaştıracağını biliyorum. Ama, Kürtlerin yıllardır çektikleri eziyetlere az da olsa destek vermeyi düşünmeyen sol, sosyal demokrat ve seküler çevreler artık bunları düşünmek durumunda!Öyle ya Türkiye’nin yıllardır yaşadığı demokrasi sorununu çözmek yalnızca Kürtlerin işi değil. Biraz da onlar uğraşsınlar!
Artık “Alavere dalevere Kürt Memet nöbete!” zamanı geçti.
Yorum Yazın