Son aylarda herhalde en çok yabancıların sıcak para girişleri konuşuldu. Yüksek faize gelen yabancıların carry trade yoluyla çok yüklü faiz geliri elde ettikleri, bunun da ülke kaynaklarının heba edilmesine yol açtığı dile getirildi, getirilmeye de devam ediliyor. Carry trade için alternatif olarak da doğrudan yatırımların artması gerektiği üstünde duruluyor.
Doğrudan yatırım gelmesine kim itiraz edebilir ki, keşke daha çok gelse.
Gelse de Türkiye net doğrudan yatırımda eksiye doğru gitmekten kurtulsa.
Son cümle sizi belki de şaşırttı. Muhtemelen siz de doğrudan yatırımdaki gidişatın eksiye doğru olduğunu pek düşünmüyordunuz.
Oysa öyle değil... Yıllardır değil...
Yıllık bazda çift haneli net yeni yatırım dönemi çok geride kaldı. Gerçi Türkiye çift haneli net yeni yatırımı öyle çok da fazla görmüş değil ya... Ama son yıllardaki gidiş çok daha fena ve negatife doğru.
Üstelik ödemeler dengesi istatistiklerine eklenen bir kalem net doğrudan yatırımın daha yüksek görünmesini sağlıyor. Merkez Bankası 2017 yılından bu yana olan dönem için yurt içi yerleşiklerin yurt dışındaki gayrimenkul alımlarını da açıklamaya başladı. Ödemeler dengesi istatistiklerinde daha önce tümüyle yurt dışında yapılan yatırım gibi yer alan kalemin içinde yurt içi yerleşiklerin dışarıdaki gayrimenkul yatırımının da bulunduğu açıklanmaya başlanınca gerçek yatırım çıkışının daha düşük olduğu anlaşıldı. Örneğin bu yılın ilk dokuz ayında yurt dışında yapılan net yeni yatırım 2.1 milyar dolar, aynı dönemde yurt dışında alınan gayrimenkullerin tutarı da 1.5 milyar dolar. Eski uygulamada yurt dışı yatırım 3.6 milyar dolar olarak görünüyordu. Bu da yeni yatırım girişi ile çıkışı arasındaki farkın küçük görünmesi sonucunu doğuruyordu. Şimdi gayrimenkul ayrı bir kalem olarak gösterildiği için yurt dışında yapılan gerçek yeni yatırımı görme şansı yakalandı. Yani yurt dışı yatırım için giden dövizin aslında daha düşük olduğu ortaya çıktı.
Ancak böyle olduğu halde yine de net giriş azalma eğiliminde, hem de belirgin şekilde.
Önce metodoloji...
Doğrudan yatırımın tanımını çeşitli şekillerde yapmak mümkün. Ancak ben Merkez Bankası’nın açıkladığı doğrudan yatırım tutarını biraz ayıklıyorum.
Doğrudan yatırımda bir toplam giriş var, bir de toplam çıkış. Giriş, Türkiye’nin yükümlülüğünün artması olduğu için “yükümlülük oluşumu”, çıkış ise Türkiye’nin yurt dışında varlık elde etmesi olduğu için “varlık edinimi” başlığında geçiyor.
Ben doğrudan yatırımları yeni bir tanımla ele aldım. Giriş ve çıkış tutarlarını bazı alt kalemlerden arındırarak netleştirdim.
Gerek giriş, gerekse çıkış tutarları dört alt kalemden oluşuyor. Bunlar “yeni yatırım, tasfiye, sermaye girişi-çıkışı ve gayrimenkul”.
Yeni yatırım; yatırımcının karşı ülkede sıfırdan bir yatırım yapması, herhangi bir işletmenin sermayesinde en az yüzde 10 paya sahip olması veya yönetimde söz sahibi duruma gelmesi olarak tanımlanıyor.
Tasfiye, adı üstünde tasfiyeye konu sermaye tutarını gösteriyor.
Sermaye giriş-çıkışı, yabancıların Türkiye’deki, yerli şirketlerin ise yurt dışındaki şube, iştirak, bağlı ortaklık ya da ana ortağa yaptıkları kredileri ve geri ödemeleri ifade ediyor.
Ben bu kalemler içinden yalnızca “yeni yatırımları” esas alarak gelen ve giden tutarı karşılaştırdım. Sermaye kaleminde yer alan tutar yeni yatırım değil, gayrimenkul gerçek anlamda yatırım bile değil. Dolayısıyla bu kalemleri ayrı tuttum ve yeni yatırımlara baktım.
16 milyarlardan 2 milyarlara...
2006 ve 2007 yılları... Türkiye net yeni yatırımlar yoluyla yıllık 15-16 milyar dolar kaynak çekebilir durumdaydı. Sonra bu tutar gerilemeye başladı. Daha önce de detaylı bir şekilde aktardığım gibi yurt dışında edinilen gayrimenkullerin ayrı bir kalem olarak gösterilmesinin avantajına rağmen net giriş her geçen yıl azaldı.
10 milyar doların üstündeki son giriş 2011 yılında gerçekleşti ve bir daha çift hane görülemedi.
Bu yılın ilk dokuz ayındaki tutarlar dramatik bir duruma işaret ediyor. Dokuz aydaki net yeni yatırım girişi yalnızca 3.9 milyar dolar. Bu dönemdeki net çıkış ise 2.1 milyar dolar oldu. Böylece net yeni yatırım girişi 1.8 milyar dolarda kaldı.
Eksiye dönme riski var
Türkiye’yi doğrudan yatırım konusunda olumsuz bir gelecek bekliyor gibi...
Bir taraftan yabancı sermaye yeni yatırım için Türkiye’yi tercih etmiyor.
Diğer taraftan yurt içinde yerleşik firmalar çeşitli nedenlerle yurt dışında yatırım yapmaya yöneliyor.
Gelen yatırım azalırken, giden yatırımın artması gibi bir eğilim yaşanıyor ve sonuçta yıllık bazda 15-16 milyar dolarlardan 2 milyar dolar civarına inildiği gözleniyor.
Bu gidişle gün gelecek o 2 milyar dolar da aranır olacak. Birkaç yıl sonra net yeni yatırım girişinin negatife döndüğünü görürsek şaşırmayalım.
----
Bu yazı, yazarın izniyle https://www.ekonomim.com/yazar/alaattin-aktas/30 adresinden alınmıştır.
Yorum Yazın