Türkiye’deki 17 bankanın fosil yakıt projelerine aktardığı fonları inceleyen rapor, kömür yatırımlarından tamamen çıkma kararı alan 4 banka ve net sıfır hedefi kapsamında yenilenebilir enerji projelerine yönelme taahhüdü olan 12 banka olduğunu gösteriyor. Mesafe alınmış olsa da atılması gereken çok fazla adım var…
İklim değişikliğiyle mücadelede karşımıza çıkan olağan şüpheliler elbette kömür, gaz, petrol başta olmak üzere fosil yakıt endüstrisi, onun ardından da demir-çelik, otomotiv ve madencilik gibi karbon emisyonu yüksek sektörler geliyor. En az onlar kadar kritik ve son derece yakından izlenmesi gereken sektör ise finans ve bankacılık sektörü.
Maalesef, küresel ölçekte düşük karbonlu bir ekonomi modeline geçişin kaçınılmaz olduğunun genel kabul gördüğü bir dünyada, pek çok banka fosil yakıt projelerini ısrarla desteklemeyi sürdürüyor, üstelik iklim kriziyle mücadele yaklaşımlarını şeffaf bir şekilde açıklamanın çok uzağında kalmış durumdalar…
Bu da bize bankaların hala fosil yakıt projelerini fonlamama sözü vermeyerek, “kirli hesaplarını” sürdürme isteği içinde olduklarını gösteriyor.
Diğer yandan, banka müşterilerinin, birikimlerinin gelecek nesillere yaşanılabilir bir dünya bırakmak için kullanılmasını talep etme hakkı var. Bireyler, bankalarının iklim krizini fonlamasını durdurabilecek güce sahip. Yurttaşlar, birikimleriyle hangi projelerin fonlandığının hesabını bankalardan sorabilme hakkına sahip. Ne yazık ki, Türkiye’de bu bilinç seviyesinin epey uzağındayız, giderek derinleşen ekonomik kriz ve geçim derdi yurttaşın bu tür talepleri gündeme getirmesinin önünde çok büyük bir engel oluşturuyor.
İklim İçin 350 Derneği ve Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA), “Türkiye’deki Bankaların İklim Değişikliğine Yaklaşımı” başlıklı raporunun üçüncüsünü yayınladı.
Türkiye’nin bankacılık sektörü, fosil yakıt finansmanından uzaklaşıp temiz enerjiye yöneliyor mu? Bu rapor sayesinde Türkiye’de bankaların üç yıldır kaydettiği gelişmeler istikrarlı bir şekilde takip ediliyor.
İklim değişikliği, günümüzün en acil, en önemli ve en hızlı aksiyon alınması gereken küresel sorunlarından biri olarak karşımızda dururken, bu durum, finans sektörü dahil olmak üzere tüm ekonomik aktörlerin bu konuda aktif pozisyon almasını zorunlu hale getiriyor.
Hem Türkiye’nin iklim kriziyle mücadelesi hem de yeşil dönüşüm süreci açısından bankaların hangi projelere kaynak aktardığı her zamankinden çok daha kritik bir konu. Düşük karbonlu yatırımları destekleyen yeni finansman imkanları ve yenilikçi araçlar hızla ortaya çıkarken, ana akım finansmanın da fosil yakıtlardan uzaklaşarak net sıfır hedeflerine yönelmesi büyük önem taşıyor.
Mesela, olumlu olarak değerlendirebileceğimiz bir gelişme geçtiğimiz günlerde Türkiye Bankalar Birliği’nden (TBB) geldi. TBB, bankaların iklim değişikliğine yönelik değerlendirmelerinde kullanılmak üzere “Isı Haritası Metodolojileri Oluşturulmasına İlişkin Rehber” dokümanını yayımladı. Rehberde, enerji, demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre, inşaat, tarım, lojistik, otomotiv ve cam sektörlerinin iklim riskleri analiz ediliyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) geçtiğimiz aylarda yayımladığı sürdürülebilir bankacılık soru setine dayanan “Türk Bankacılık Sektöründe Çevresel ve Sosyal Sürdürülebilirlik” raporu da, Türkiye’de bankacılık sektörünün iklim risklerini takip ettikleri ve fosil yakıt sektörünü riskli bir alan olarak değerlendirdikleri halde fosil yakıtlara yönelik kredilerin devam ettiğini gösteriyor.
Rapora göre, toplam sektör aktifleri içinde yüzde 62 paya sahip olan 20 banka, risk yönetiminde iklimle bağlantılı riskleri dikkate alıyor ve 12 tanesinin (yüzde 46) bu yönde yazılı bir stratejisi ve politikası var. Ancak sadece 5 banka (yüzde 23) söz konusu risk yönetiminde bir karbon fiyatını kullandığını ya da referans aldığını ifade etmiş görünüyor.
Fosil yakıtlar özelindeki bulgular, bankacılık sektörünün fosil yakıtlar konusundaki risk algısının yüksek olduğuna işaret ediyor. Geçiş riskleri açısından “yenilenebilir olmayan enerji” sektörü, 13 banka (yüzde 49) tarafından en riskli ilk 5 sektör arasında sıralanmış. Söz konusu sektörü risk bakımından ilk sırada değerlendiren 5 bankanın toplam aktif payı ise yüzde 27.
Diğer sektörlere göre daha riskli görülen fosil yakıt sektörlerine bankalarca kullandırılmış ticari ve kurumsal nakdi krediler 2022 yılı sonu itibarıyla toplam kredilerin yüzde 2’sine (151 milyar TL) denk gelen bir hacimde olduğu raporlanıyor.
Bu kredilerin yüzde 45’lik payının kömüre dayalı enerji üretimi alanında kullandırıldığı, bu alanda kullandırılan nakdi kredilerin yüzde 45’inin özel sermayeli bankalar, yüzde 34’ünün kamusal sermayeli bankalar ve yüzde 21’inin yabancı sermayeli bankalar tarafından kullandırıldığı da rapordaki önemli tespitler arasında sıralanıyor.
Dolayısıyla, finansman anlamında alınması gereken çok yol, değiştirilmesi ve dönüştürülmesi gereken çok fazla parametre var. Bu açıdan, “Türkiye’deki Bankaların İklim Değişikliğine Yaklaşımı” raporu, Türkiye’deki bankacılık sektörünün bu alandaki ilerlemesini ve eksikliklerini gözler önüne seriyor.
Rapora göre, bankaların iklim risklerini dikkate alma eğilimi artıyor olsa da, fosil yakıtlara yönelik kredi verme olanakları tamamen ortadan kalkmış değil. Daha önceki raporlarda olduğu gibi 2024 yılı raporunda da, 17 bankanın iklim değişikliğine dair tutumu beş ana başlık altında incelendi: Fosil Yakıt Varlıkları/Yatırımlarıyla Etkileşim Düzeyi, “Net Sıfır” Hedef Tarihi, Karbon Ayak İzi, Temiz Enerji Yatırımları ve ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) Derecelendirmeleri.
Bankaların yayımladığı raporlar dikkate alındığında, 17 bankanın sürdürülebilirlik ve iklim kriziyle mücadele kapsamında yürüttükleri faaliyetler farklı şekillerde ilerleme kaydetti. Ancak önceki raporlama dönemlerine kıyasla 2023’te ivme bir nebze düştü.
Olumlu gelişmeler şöyle sıralandı…
İlk raporun ardından yeni fosil yakıt projelerini finanse etmeme taahhüdünde bulunan banka sayısı 7’den 11’e yükseldi. Türkiye’nin 2053 yılı net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda çoğunlukla 2050 itibarıyla portföylerini “net sıfır” hedefine uygun hale getireceğini açıklayan bankalara 2023’te Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası (TKYB) eklendi.
Böylece söz konusu 17 bankadan “net sıfır” hedefine uygun hareket eden banka sayısı 12 oldu.
Sadece altı banka kömür yatırımlarından tamamen çıkma kararı aldı. Bu bankalar arasında Akbank (2040), Garanti BBVA (2040), Türkiye İş Bankası (2040), QNB Türkiye (2030) ve Türkiye Ekonomi Bankası (2030) ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (2035) yer alıyor.
Rapora göre, uzun vadeli “net sıfır” hedeflerini destekleyici nitelikte olan, karbon ayak izi ve temiz enerji yatırımları konularında ara hedefler açıklayan bankaların, bu hedeflerini bilime dayalı bir metodolojiye uygun olarak taahhüt etmesi ve onaylatması ise olumlu gelişmeler arasında yer aldı.
Eksiklikler ve ihtiyaçlar ise şöyle ifade edildi…
Standartlaşma Gerekliliği: Bankalar arasındaki farklı yaklaşımlar, sektör genelinde standardize edilmiş raporlama ve kapsamlı sürdürülebilirlik stratejilerine olan ihtiyacı gösteriyor.
Fosil Yakıtlardan Çıkış Stratejisi Eksikliği: Henüz tüm bankaların fosil yakıtlardan çıkış stratejisi bulunmuyor. Özellikle kamu bankalarının bu alanda adım atması büyük önem taşıyor.
Dönüşüm için Finansman: 2023 yılında büyük ölçekli yenilenebilir enerji yatırımlarının finansmanı açısından önceki dönemlere kıyasla ivme kaybedildiği gözlemleniyor. Yeni finansman imkanları ve yenilikçi araçların ortaya çıkması ise dönüşüm için gerekli en önemli unsurlardan.
Bankacılık sektörü, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynuyor. Raporda yer alan bulgular, sektörün iklim risklerini daha fazla dikkate almaya başladığını gösterse de, fosil yakıtlara yönelik kredilerin devam ediyor olması ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Raporda öneriler ise şu şekilde ifade edildi…
Kamu Bankalarının Rolü: Kamu bankalarının fosil yakıtlardan çıkış stratejilerini belirlemesi ve uygulaması, sektörün yeşil dönüşüm sürecine ivme kazandırabilir.
Standart Raporlama: Sektörde standartlaşmış raporlama ve sürdürülebilirlik stratejilerinin oluşturulması, bankaların iklim değişikliğiyle mücadelede daha etkin olmalarını sağlayacaktır.
Yeşil Finansmanın Artırılması: Bankaların temiz enerji yatırımlarını ve yeşil finansman ürünlerini artırmaları, Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşmasında kritik öneme sahiptir.
Türkiye’nin en büyük 17 bankasının iklim değişikliğine yaklaşımını değerlendiren bu rapor, sektördeki olumlu adımların yanı sıra atılması gereken önemli adımların da olduğunu gösteriyor. Bankacılık sektörünün iklim değişikliğiyle mücadelede daha aktif bir rol üstlenmesi, hem finansal risklerin azaltılması hem de sürdürülebilir bir gelecek için hayati önem taşıyor.
Yorum Yazın