Ekonomi yönetimi bunalımdan çıkışın, turizm sektöründen gelecek dövizler ile aşılacağı beklentisinde ise Türkiye’nin işi gerçekten çok ama çok zor demektir.
Cumhuriyet tarihinin en büyük sermaye transferinin ardından, eksiye geçen döviz rezervi dengesini sağlamak amacıyla görülmemiş oranda yüksek faizle borçlanan, hazine ve maliye yönetiminin umudunu turizmden gelecek dövize bağladığı öne sürülüyor.İktidar seçimlerde sonra çözümün; ekonomistlerin moda deyimiyle “carry trade” - “vur kaç”- yaklaşımıyla sağlanacağı varsayımında ısrarcı. Rezerv negatiften artıya geçirilirken, yüksek faiz uygulamasıyla, “Türk lirasının” değer yitirmesi engelleniyor. Hedefin enflasyonu düşürmek olduğu öne sürülüyor. Böylece kısa vadeli dövizlerini bozduranlara, Lira cinsinden yıllık en az %50 getiri sağlayan bu model ile işlerin yolunda gittiği vurgulanarak, kamuoyu etkilenmeye çalışılıyor.
Uluslararası piyasalardaki faiz oranlarının 4-5 katı üstünde olan bu uygulamanın, yurt içinde girdileri arttırması sonucunda yükselen maliyetler, mal ve hizmet üreten sektörleri rekabet açısından çok zor duruma düşürüyor.
Fiyat elastikiyeti dışında uzun yıllardır rekabet edecek başka yöntem bulmaktan uzaklaştırılan, turizm sektörü de yukarıda özetlenen nedenlerle zor bir dönem geçirmeye aday.
Turizmciler artan enerji, yiyecek fiyatları ve özellikle alkollü içeceklerde uygulanan haksız vergiler yüzünden, kendi iç pazarlarındaki tatilci potansiyelini yitiriyorlar. Yatak kapasitesinin % 70'i güneş, deniz ve kum üçlemesine göre tasarlanan konaklama sektöründe, yılın sınırlı bir döneminde yoğunlaşan iç talep, son bayram tatilinde görece makul fiyatlarla hizmet sunan komşu ülkeye yöneldi.
Yunanistan ile gerilen dış ilişkileri normalleştirme adına yapılan girişimler, bu ülkenin günübirlik, sadece belirli bir bölge için verdiği ve diğer Schengen Ülkelerini kapsamayan vize uygulaması, Türkiye’de iç talebin önemli bir bölümünü Kurban Bayramında 12 Ada’ya taşıdı.
Özellikle Güney Ege’ye ilgi gösteren bu ziyaretçi profilinin, Yunanistan’a yönelmesi üzerine -söylentilere bakılırsa- 10 hatta 20 kat arttırılması düşünülen, "Yurtdışına Çıkış Harcı" ile en azından caydırılması amaçlanıyor olmalı.Geçmişte üç yılda bir kez izin verilen, yurtdışına çıkacaklara ancak 100 ABD Doları döviz tahsis edilen dönemleri anımsatan, bu uygulamanın sonunun nereye varacağı kuşkusuz bilinemiyor.
Ancak ekonomi yönetimi bunalımdan çıkışın, turizm sektöründen gelecek dövizler ile aşılacağı beklentisinde ise Türkiye’nin işi gerçekten çok ama çok zor demektir.
Yorum Yazın