İlgili başkanın geçmişine bakıldığında ve o geçmişindeki başarılarını istikrarlı bir şekilde kamuoyunun dikkatine çekme gayreti içine defalarca girmiş olduğu düşünülünce, magazinel nitelikler taşıyan bu röportajın da, geçmiştekiler gibi Sayın Hafize Gaye Erkan’ın kişiler ikbalinin inşasına hizmet eden bir röportaj olduğu anlaşılıyor.
Modern merkez bankacılığında “kurumsal iletişim” son derecede önemlidir. Ancak bu iletişim merkez bankalarının uyguladığı para politikasına yönelik olmalıdır.İletişimin merkez bankacılığındaki önemini arttıran ise, bankanın faiz ve likidite kararlarının herhangi bir ekonomik maliyet doğurmadan, bankanın kendi politikasıyla uyumlu etkileri oluşturmasına yardımcı olmasıdır.Bu nedenle merkez bankalarının siyasetten bağımsız, para politikasının “şeffaflığı” ve “hesapverilebilir” olması önerilir. Para politikasına yönelik “iletişim” ise, bu şeffaflık koşulunun bir gereğidir.
Merkez bankaları bu iletişimi, her ay düzenli olarak yaptıkları para politikası kurulu toplantılarının ardından faiz kararlarına yönelik kamuoyuna yaptıkları yazılı açıklamalarla ve/veya toplantı tutanaklarını kamuoyuna açıklayarak yaparlar. Belli aralıklarla hazırlayıp kamuoyuna sundukları “enflasyon raporları” da bu iletişimin bir parçasıdır.Konu para politikası ve bu politika yönelik kararların gerekçelerini kamuoyuna açıklamak olunca, merkez bankalarının bu karalarının “kişiliklerden” arındırılmış, bankaların kurumsal duruşlarını temsil eden kararlar olmasına özen gösterilir.
Hatta bu amaçla merkez bankalarının başkanları verecekleri mesajların ve uyguladıkları para politikası üzerine yaptıkları değerlendirmelerine dayanan iletişimin “etkinliğini” arttırmak için kamuoyundan kendi kişilikleriyle görünür olmak istemez ve özel yaşamlarının ise magazin konusu olmasından kaçınırlar.
Bu, özellikle Türkiye gibi merkez bankasının ciddi “güvenilirlik açığı” olduğu bir ülkedeki bir merkez bankası için çok daha önemlidir.Zaten ülkemizdeki merkez bankacılığı tarihine bakıldığında, bugüne kadar görev yapan başkanların hemen hemen hepsinin de bu kurallara riayet ettikleri ve kendi kişisel yaşamlarının magazinsel boyutunun hiçbir zaman bankanın amaçlarının önüne geçmesine izin vermedikleri görülmüştür.
Ancak yeni TCMB Başkanı Sayın Hafize Gaye Erkan, dün Hürriyet gazetesinden Sayın Ahmet Hakan’a verdiği mülakatta bu kuralların bir istisnasını oluşturdu. Ülkemiz için son zamanlarda önemi çok artmış böyle bir kurumun başındaki bir “bürokratın” (seçilmiş bir siyasetçi olmayan), “PİAR” görüntüsü veren bir röportaja konu olması anlaşılamamıştır. Bugüne kadar görev yapmış önceki başkanların oluşturduğu teamüllerle de hiç uygun değildir.
Dahası Sayın Erkan’ın bu röportajda yaptığı açıklamaların mevcut Maliye ve Hazine Bakanı’mızın kamuoyuna vermeye çalıştığı mesajlarla çelişen tarafları vardır. Bu da bir süreden beri Sayın Mehmet Şimşek’in kamuoyuna kira artışları konusunda vermeye çalıştığı mesajın etkinliğini azaltmıştır. Bu nedenle röportajda yürütülen para politikasını destekleyen bir iletişim yapma endişesi duyulmadığı, aksine Sayın Başkan’ın röportajı sırf “şahsi” nedenlerle verdiği anlaşılmaktadır.
TCMB’nin şu andan yürüttüğü politikalarda henüz kayda değer bir sonuç alınmadan, böyle bir röportaj verilmesi hem anlamsız hem de zamansız görülebilir. Burada kurumsal amaçlara hizmet eden hiçbir katkıda bulunulmamıştır.
YTCMB bizlerin bilmediği bir dış kaynağa mı ulaşmıştır ki önümüzdeki dönemde ek sıkılaştırma ve vergilemeye gerek duymadan, iktidarın seçim harcamaları kolayca finanse edilecektir? Böyle bile olsa, bir merkez bankası başkanının bu şekilde konuşması onun yaptığı görevi “siyasallaştıran” bir nitelik taşımaktadır.
TCMB VE SİYASET
Ayrıca Sayın Başkan röportajda kendi hayatına ilişkin vermiş olduğu “magazinsel” bilgiler ile bankanın kurumsal olarak para politikasına yönelik verilmek istenen mesajların önüne geçmiş ve bu durumun bankanın gelecekte alabileceği kararların sağlıklı iletişiminin yapılmasını zaafa uğratacak kısıtlar oluşturmuştur.
Bir merkez bankası başkanının kamuoyuna göstermesi gereken duruşa aykırılıkların yanında, Sayın Başkan’ın söylediklerinin de son derecede talihsiz ve kamuoyu zihinlerinde karmaşaya neden olabilecek niteliktedir.
Öncelikle ilgili gazetende röportajın başlığında bulunan “Vatandaş yeterince kemer sıktı” şeklinde özetlenen Başkan’a ait açıklamanın, Sayın Mehmet Şimşek’in politikalarıyla uyumlu olmadığını düşünüyorum. Dahası bu açıklamanın, “vatandaşça” bir açıklama olduğu ve bir “yetki aşımına” işaret ettiğini de iddia edebiliriz. Zira bir merkez bankası başkanının maliye politikası ile görüşlerinin yer alacağı yer kurumunun hazırlayacağı Enflasyon Raporları’dır. Yoksa basın üzerinden yapılacak bir tartışma bunun yeri değildir.Diyelim ki seçimler nedeniyle yapılacak harcamaların finansmanında zorluklarla karşılaşıldı ve bu harcamaların finansmanı için ek vergileme yapılmasına gerek duyuldu. İç talep artışına yol açacak u gelişme sonucunda TCMB yeteri kadar sıkılaşmanın yapıldığını ve bu yüzden bu maliyetin vatandaşa yansıtılmaması gerektiğini mi savunacak? Böyle bir savunma yapacaksa, siyasilerin ve Sayın Bakanın bundan haberleri var mıdır?Ya da TCMB bizlerin bilmediği bir dış kaynağa mı ulaşmıştır ki önümüzdeki dönemde ek sıkılaştırma ve vergilemeye gerek duymadan, iktidarın seçim harcamaları kolayca finanse edilecektir? Böyle bile olsa, bir merkez bankası başkanının bu şekilde konuşması onun yaptığı görevi “siyasallaştıran” bir nitelik taşımaktadır. Özellikle siyasetten bağımsız olmasını istediğimiz bir kurumun başkanı, böyle bir açıklama yaparak bizzat kendi kurumunu siyasetin içine çekmektedir. Bunun kabul edilebilir bir davranış olduğunu düşünmüyorum.
Bir diğer sorunlu husus ise, Sayın Başkan’ın kiraların yüksekliğine dikkat çekerken yaptığı açıklamadır. Bizzat Sayın Mehmet Şimşek’in oluşturmak istediği imaja ters bir açıklama yapmıştır Gaye Hanım; bilerek veya bilmeyerek. Oysa çok kısa süre önce Sayın Bakan kiralarda düşüşün başladığını kamuoyuna duyurmuşken, Sayın Gaye Erkan’ın ortaya çıkıp da bunu yalanlayacak şekilde, “İstanbul’da kiraların yüksekliği nedeniyle annesinin yanında kalmaya devam ettiğini” söylemesi kabul edilemez. Sanırım bununla bir yandan ülkemizde hala önemsenen aile birlikteliği ve dayanışmasına verilen öneme dayanarak, hala annesinin evinde yaşadığını belirten Sayın Erkan, kamuoyu nezdinden kendi lehine popülist bir algı oluşturmak istemiş, diğer yönüyle de, istemeden olsa da, Mehmet Bey’in kiralar konusundaki iddialarını yalanlar bir pozisyona düşmüştür.
Bu röportajın uygulanmakta olan ekonomi programına yönelik beklentileri yönetmeyi amaçlamadığı çok açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Aksine röportajın son derecede kişisel iletişim amaçlı olduğu görülürken, bundan kamuoyu nezdinde bu kişisel fayda elde edilmesini sağlayacak popülist bir yaklaşım benimsenmiştir.
Yorum Yazın