Hatırlamamız gereken bütün değerleri unuttuğumuz ve yitirmek üzere olduğumuz bir çağda, Ramazan ayı gibi manevi atmosferi kuvvetli olan zamanlar, daha bir önem arz etmektedir. Ülkemizde olan biten her şeyin siyasetle alakalı olduğunu bilerek ve kabul ederek, en azından Ramazan ayının bunun dışında kalmasını ümit etmekten öteye gidemiyoruz elbette.
Tüm Müslüman aleminde kutsal kabul edilen bir Ramazan ayına daha girmiş bulunmaktayız. İslamın beş şartından biri olan oruç ibadetini yerine getirirken aynı zamanda Ramazan ayının manevi olarak iyileştirici bir yanının da olduğunu bilmekteyiz. Kendimizi ve yaşantımızı gözden geçirmek için sunulan bir fırsat olan bu mübarek ay, yine var olan eksikliklerimizi tespit edip onarmak için de bir vesiledir.
Ramazan ayı boyunca, yalnızca oruç tutmaya niyetlenmez müslümanlar. Kalp kırmamaya, öfke ve nefretten uzak durmaya, kötü davranışlarını terk etmeye, daha çok iyilik yapıp gönül almaya, zamanını verimli ve faydalı işler için harcamaya, kendi içsel yolculuklarında manevi bir huzurla arınmaya da niyetlenirler aynı zamanda. Oruç tüm bunları gerçekleştirmek için bir aracı, bir hatırlatıcı görevini üstlenmektedir. Bu nedenle, yalnızca aç ve susuz kalmaktan öte, bu güzel ve huzur dolu manevi ayın sunduğu tüm fırsatları görmekte yarar vardır.
Bireylerin neye inandığı, inandığı dinin gerekliliklerini ne kadar yerine getirdiği yalnızca kişilerin kendisini ilgilendirmektedir. Bu noktada kimsenin sizinle aynı şeylere inanmasını ve o doğrultuda yaşamasını bekleyemezsiniz. Hoşgörü, tüm inançların içinde yer alan, alması gereken, en temel olgudur. Zira, bunun dışındaki her tutum ve davranış, hadsizliğin en belirgin göstergesidir. Bu nedenle, Ramazan ayı, içinde barındırdığı bu hoşgörü sebebiyle, tüm inançları manevi atmosferine davet etmektedir; mezhebiniz, dininiz, ya da dini yaşama şekilleriniz ne kadar farklı olursa olsun, her insanın kendine göre bir anlam çıkaracağı, kendine göre yaşayabileceği, bir huzur ayına dönüşebilmektedir.
Kültürümüzde de Ramazan ayının oldukça güzel bir yeri vardır. Bu ay, kurulan sofralar, o sofralarda oluşan birliktelikler ve muhabbetler yüzyıllardır kültürümüzün bir parçası haline gelmiş ve bugüne kadar devam etmiştir.
Yardımlaşma, ihtiyaç sahibi insanlara el uzatabilme, onlara sofralarını ve gönüllerini açabilme gibi bir teşviklerde bulunan bu güzel ay, bu yönüyle de kültürümüzde oldukça önemli bir yere sahiptir.Eşitliğin her anlamda mümkün olduğunu hatırlamanın yanı sıra, paylaşmanın, sahip olduklarının yalnızca sana ait olmadığını fark etmenin de güzelliğini taşır Ramazan ayı. Duymasını ve görmesini bilenler için tüm insanlığa en erdemli mesajlarını ulaştırmak ister.Hal böyleyken, bu yıl, Ramazan ayının ülkemizdeki seçimlere denk gelmesini bir talihsizlik olarak görmekteyim.
Maruz kaldığımız siyasi propagandaların gürültü kalabalığında huzur bulmanın zorluğu bir tarafa, siyasi propaganda yapmak için Ramazan ayının kullanılıyor olması içimi acıtmaktadır.
Öyle ya, tüm kötülüklerden arınmış, arındırılmış bir insan hali tasvir edilirken bunun içinde, riya, gösteriş ve dinin dünyalık menfaatler uğruna istismar edilmesi durumları, kötülük olarak kabul görmemiş midir?
Ya da biz; doğal olmayan her şeyi doğallaştırmayı başardığımız şu hayatlarımızda, riyanın, tüm inançlarda en sevilmeyen ve istenmeyen hasletlerden biri olduğu gerçeğini de normalleştirmiş olabilir miyiz?
Eğer öyle olmasaydı, her Ramazan, siyasilerin asla ihmal etmediği, ihtiyaç sahibi ailelerin evlerindeki yer sofralı iftar görüntülerine tepki gösteriyor olurduk.Ya da seçime girecek olan adayların camilerden çıkmıyor oluşlarına.. .
Bu Ramazan, uzayan iftar çadırı kuyruklarından bahsetmek gerekir. Çadırların önünde iftar yapabilmek için metrelerce uzayan kuyruklar, ülkemizde yaşanan ekonomik krizin boyutlarını gözler önüne sermekle birlikte, halkın parasıyla halka sunulan siyasi bir showa da dönüşmektedir. Taraf ayırmaksızın her parti, kendi reklamını ve tanıtımını yapan görsellerle çadırları süslemekte, çekincesizce, alacakları oy uğruna, iftar sofralarına siyaseti dahil edebilmektedir
Kimse kimsenin ibadetine karışamaz elbette; gitmek isteyen gidebilir. Lakin, ibadethaneler yalnızca ibadet amacı ile kullanılan ve kutsal kabul edilen yerler değil midir?
Siyaset uğruna bu mekanların kullanılıyor olması, sizde de ‘‘en azından Ramazan’da olmasın’’ hissiyatı uyandırmıyor mu?
Bu Ramazan, bu durumların hepsine daha fazla maruz kaldık, fakat yine garipsemedik. Çünkü bizim için normaldi artık, normal olmayan her şey…
Bir de bu Ramazan, uzayan iftar çadırı kuyruklarından bahsetmek gerekir. Çadırların önünde iftar yapabilmek için metrelerce uzayan kuyruklar, ülkemizde yaşanan ekonomik krizin boyutlarını gözler önüne sermekle birlikte, halkın parasıyla halka sunulan siyasi bir showa da dönüşmektedir. Taraf ayırmaksızın her parti, kendi reklamını ve tanıtımını yapan görsellerle çadırları süslemekte, çekincesizce, alacakları oy uğruna, iftar sofralarına siyaseti dahil edebilmektedir.
Yapılan her hizmetin, ülkede yaşayan vatandaşlardan alınan paralarla yapıldığı unutularak, insanların kendi paralarıyla yedikleri yemek için, o partiye minnet duymaları beklenmektedir.
Oysa ki o sofraların, içinde hiç bir menfaatin, çıkarın, beklentinin yer almadığı, yalnızca birlikte olmanın, ihtiyaç sahiplerine uzanabilmenin vesile sayıldığı sofralar olması gerekmez miydi?
Tüm bu beklentilerimin, bir çok kişi tarafından, fazla romantik ya da ütopik görüleceğinin farkındayım. İtirazım da tam olarak bu düşünceye sahip olan kişileredir. Ne fazla romantik ne de olması imkansız beklentilerdir bunlar. Bu bahsettiklerim, tam olarak, olması ve uygulanması gerekenlerdir. Tüm değerlerin teker teker yok sayıldığı, kişilerin kendine göre yeni din ve inanç sistemi oluşturduğu, herkesin bir diğerine laf ettiği ama asla kendisini görmediği bir zamanda, evrensel değerleri ve doğruları hatırlatmak bir vazifedir. Hatırlamamız gereken bütün değerleri unuttuğumuz ve yitirmek üzere olduğumuz bir çağda, Ramazan ayı gibi manevi atmosferi kuvvetli olan zamanlar, daha bir önem arz etmektedir.
Ülkemizde olan biten her şeyin siyasetle alakalı olduğunu bilerek ve kabul ederek, en azından Ramazan ayının bunun dışında kalmasını ümit etmekten öteye gidemiyoruz elbette.
Samimiyet ve huzurla geçireceğiniz bir Ramazan olmasını temenni ederim…
Yorum Yazın