Özellikle de sosyal medyanın dünyanın her alanında artan kullanımı ve bilhassa genç nüfusta karşılık bulduğu ilgi, siyasilerin başarısında önemli bir paydaş olan genç seçmene yönelik iletişim stratejilerinin de yeniden şekillendirilmesini gerekli kılmıştır. Bu gerçekliğin en görünür olduğu siyasi konjonktür ise şüphesiz ki Amerika Birleşik Devletleri’dir.
“Anketlere baktığınızda Kamala Harris’in bile son zamanlarda neden podcast yayıncılarıyla sık sık röportaj yaptığını anlayabilirsiniz. Günlük olarak siyaseti ve konvansiyonel medyayı takip etmeyen, herhangi bir siyasi görüşü olmayan fakat oy verecek olan erkekler, seçim sonuçlarında fark yaratabilecek en muhtemel blok olarak görünüyorlar. İşte bizim de peşinde olduğumuz kitle tam olarak bu kitle.”
Donald Trump’ın 2016’daki ilk seçiminden bu yana başdanışmanlığını yürüten Jason Miller’ın, geçtiğimiz günlerde Politico ile gerçekleştirdiği söyleşide yapmış olduğu çarpıcı açıklamalardan bir tanesi de bu sözlerdi[1]. 2024 ABD Başkanlık Seçimini tarihindeki diğer seçimlerden ayıran pek çok olay ve gelişmeden bir tanesi de her iki başkan adayının da geleneksel medya teamülleriyle uyuşmayan yenilikçi medya stratejileridir. Neredeyse tüm dünyada geleneksel yayın organlarının siyasi kimliklerle iç içe geçmesi ve bilgiyi objektif bir biçimde yansıtmak yerine elde edilen bilginin istenilen şekilde manipüle edildiği birer propaganda enstrümanları haline gelmesi, özellikle de ABD toplumu nezdinde bilgi edinmenin geleneksel yolu olan televizyon kanalları ve gazeteler gibi yayın organlarına olan güveni ciddi oranda zedelemiştir.
Özellikle de sosyal medyanın dünyanın her alanında artan kullanımı ve bilhassa genç nüfusta karşılık bulduğu ilgi, siyasilerin başarısında önemli bir paydaş olan genç seçmene yönelik iletişim stratejilerinin de yeniden şekillendirilmesini gerekli kılmıştır. Bu gerçekliğin en görünür olduğu siyasi konjonktür ise şüphesiz ki Amerika Birleşik Devletleri’dir. Özellikle de izleyici kitlesini genç erkeklerin oluşturduğu podcast yayınları, ABD özelinde oldukça popüler hale gelerek milyonlarca kişiye ulaşmanın alternatif bir biçimini oluşturmuştur. Kurallar çerçevesinde gerçekleştirilen, zaman ve konu kısıtlarının olduğu röportajlardan uzak bir profil çizen podcast yayınları, pek çok konuya değinilen ve çoğunlukla zaman kısıtının olmadığı, söylem olarak resmi bir dilin benimsenmesini gerekli kılmayan, doğal sohbet ortamlarında gerçekleştirilen esnek sohbetler minvalindedir. Bu sayede siyasiler, miting ortamlarında, televizyon kanallarında ve geleneksel röportajlarda kurallı ve kısıtlı siyasi söylemleri arasında genç seçmenlere yönelik ortaya çıkaramadıkları insancıl ve “informal” yönlerini podcastlerde göstererek oy potansiyellerini artırmayı hedeflemektedirler.
Esasında podcast kavramının günümüz dünyasında benimsenmesinin ve yaygınlaşmasının başat nedenlerinden biri de The Joe Rogan Experience adıyla öncesinde Youtube, sonrasında da Spotify üzerinden yayınlarına devam eden Joe Rogan’dır. Yalnızca Spotify üzerinde yaklaşık 15 milyon takipçisi olan Rogan[2], takipçi sayısından çok daha fazla kişiye gerçekleştirdiği podcastler ile ulaşmaktadır. Farklı meslek ve alanlardan çeşitli insanları kanalına davet eden Rogan’ın genellikle genç erkeklere yönelik insanlarla sohbet ettiği belirtilebilir. Keza yayınına davet ettiği 1,137 konuşmacının %89’unu erkekler oluştururken, %11’ini kadınlar oluşturmaktadır.
Dünyanın en bilinen dövüş organizasyonlarından biri haline gelen UFC’de de aktif olarak görev alan Rogan’ın kanalına davet ettiği konuşmacılar, aktif dövüşçülerden emekli askerlere, bilim insanlarından siyasilere kadar çok geniş bir çerçevede yer alan ve genellikle sağ tandanslı erkeklerin ideolojilerine uygun görüşleri olan insanlar olduğunu belirtmekte fayda vardır. Belki de Trump’ın mobilize etmek istediği seçmenlere yönelik etkili bir araç olabileceğinden dolayı, Joe Rogan’ın Trump’ı kanalına davet etmesi gerektiği yönündeki söylemler hız kazanmaktaydı. Keza Rogan’ın hitap ettiği izleyici kitlesi göz önüne alındığında, kendisinin de – açıkça belirtmese de- Cumhuriyetçi Parti’ye yakın bir profil çizdiği belirtilebilir. Öyle ki, halen kanalında en çok izlenen yayınların başında Elon Musk ile gerçekleştirdiği iki konuşma yer almaktadır. Trump’ın en yakın destekçilerinden olan ve seçilmesi halinde yeni Trump yönetiminde görev alacağı bilinen Musk’ın Rogan’la olan yakın ilişkisi Trump’ın geçtiğimiz günlerde Rogan’ın kanalında yer almasının temel nedenlerinden biri olarak gösterilebilir.
Esasında Cumhuriyetçi Parti’nin genç kitleler arasında Demokrat Parti’den daha güçlü yer tutmasının bir sebebi de günümüzde genç erkeklerin hayranlık duyduğu pek çok ismin Cumhuriyetçi tabanda yer almasıdır. Elon Musk’ın yanısıra UFC’nin sahibi Dana White, tartışmalı söylemlere imza atan Andrew Tate, FOX News’ten ayrılıp sosyal medya üzerinden yayınlarına devam eden Tucker Carlson gibi genç sağ seçmenlerin takip ettiği isimlerin Trump’a olan desteklerini açıklamaları, The Joe Rogan Experience gibi sağ seçmene yönelik podcast kanallarının Trump’ı davet etmelerinin önemli nedenlerinden biri haline gelmiştir. Keza bu yazının yazıldığı günün öncesi, kanalında ilk kez Trump’ı ağırlayan Joe Rogan’ın, UFC’den bahsederken Trump’a “Belki de şu an burada olmanın sebebi Dana White” demesi bu durumun en belirgin göstergelerindendir. Keza The New Yorker’in analizine göre:
Bu görüşmelerin çoğunun arkasındaki isim, UFC'nin CEO'su ve Trump’ın en büyük destekçilerinden biri olan Dana White’tır. Tıpkı Trump gibi o da, dövüş, kadınlar ve lüks araçlara takıntılı genç erkekler için alfa-erkek bir mentor olarak öne çıkmaktadır. Bu ilgi alanları doğrudan siyasi bir bağlılığı ifade etmese de White ve onun himayesindekiler, Trump’ın servetini ve azmini onun üstünlüğünün bir kanıtı olarak görmektedirler.[3]
Dolayısıyla Trump’ın sık sık UFC maçlarına katılması, onun Amerikalı genç erkekler arasında da artan bir ilgiyle izlenen UFC ile birlikte anılmasına ve böylece Dana White’nin açıkça desteğiyle beraber popüler bir figür olmasına yol açmıştır.
Podcastlerin özellikle de genç insanlara ulaşma konusunda geleneksel medyayı geride bırakması, Trump’ın Rogan ile olan sohbetinde de sıklıkla vurgulanan unsurlardan biri olmuştur. Trump’ın konu özelinde “Artık kimse CNN’i izlemiyor. Genç insanlar artık senin gibi önemli podcast yayıncılarını dinliyorlar” sözleri, Trump’ın seçim kampanyasının iletişim stratejisini açıklar niteliktedir.
TRUMP: GENÇ İNSANLAR ARTIK PODCAST YAYINCILARINI DİNLİYORLAR
Siyasilerin her geçen gün podcastlerde daha fazla yer bulmalarının bir diğer nedeni de insanlara dokunabilecek çok çeşitli konulardan bahsedebilme şansıdır. Keza Trump’ın Joe Rogan’a konuk olmasının akabinde pek çok mecrada yayılan görüşlerden biri de Trump’ın dövüş sporlarından çeşitli konulara uzanan geniş bir yelpazede fikir üretip sohbet edebilme yetisiydi. Trump’ın başdanışmanı Miller’ın bu konu özelinde yine aynı söyleşideki şu ifadeleri önem arz etmektedir:
“Podcastler, Youtube kanalları ve yeni iletişim araçlarına baktığınızda, seçmenlere oldukları yerde ulaşabilme olanağını görüyorsunuz. On milyonlarca seçmenin gelişmelerden haberdar olmak için Politico’yu okumayacaklarını veya CBS haber kanalını izlemeyeceklerini biliyoruz. Dolayısıyla haberleri sosyal medyadan veya podcastlerden öğrenen milyonlarca Amerikalı söz konusu. İnsanların kendi ilgilerini çeken konular özelinde bilgi edinebilmeleri böylece medyanın [insanları bilgilendirme] tekelinin de elinden alınmasına yol açtı.”
Seçim kapmanyasının başından itibaren yalnızca sosyal medya kanallarında değil aynı zamanda konvansiyonel medyada da yeteri kadar röportaja katılmamakla eleştirilen Harris’in, Trump’ın gösterdiği “her an her yerde olabilme yetisi” karşısında popülerlik kaybettiği belirtilebilir. Podcastlerin özellikle de genç insanlara ulaşma konusunda geleneksel medyayı geride bırakması, Trump’ın Rogan ile olan sohbetinde de sıklıkla vurgulanan unsurlardan biri olmuştur. Trump’ın konu özelinde “Artık kimse CNN’i izlemiyor. Genç insanlar artık senin gibi önemli podcast yayıncılarını dinliyorlar” sözleri, Trump’ın seçim kampanyasının iletişim stratejisini açıklar niteliktedir.
Aynı podcast yayınında Trump’ın Rogan’a, “Oğlum Barron Trump sana dair her şeyi biliyor. Sürekli senden bahsediyor” sözleri, esasında özellikle de genç erkekler arasında Joe Rogan gibi isimlerin artan bilinirliğini gözler önüne sermektedir. Keza Trump’ın 18 yaşındaki oğlu Barron Trump’ın, Trump ekibinin yeni siyasal iletişim stratejisinde rol aldığı ve babasının çıkması gerektiği yayınlar konusunda ekibine önemli fikirler verdiği bilinmektedir[4]. 18 yaşındaki Barron Trump’ın ABD başkanlık seçiminde iletişim stratejileri konusunda söz sahibi olması salt adayın oğlu olmasıyla açıklanmaması gereken bir durumdur. Bu durum, Trump ekibinin genç seçmenleri kazanmaya yönelik adımlarının müstakil bir politika olduğunu ve önem atfedildiğini göstermektedir.
Bununla birlikte Harris’in de başka bir gün için Rogan’ın yayınına davet edildiğini belirtmekte fayda vardır. Ancak açıklanmayan sebeplerde Harris’in bu teklifi kabul etmediği konuşulmaktadır. Biden yönetiminin yanlışlarında paydaş olmasından dolayı Harris’in kampanya yönetimi, adaylık sürecinin başından itibaren Harris’i zor sorularla muhatap etmemek adına katıldığı röportaj ve yayınları kısıtlı tutma politikası izlemekteydi. Ancak son zamanlarda bu duruma yönelik artan tepkiler artık salt tepki olmaktan çıkmış ve Harris’in oy potansiyelini olumsuz anlamda etkilemeye başlamıştı.
Bu duruma yönelik adım atmaya karar kılan Harris ve ekibi, geçtiğimiz günlerde geçmişe kıyasla daha sık röportaj yapma ve daha fazla podcaste konuk olma politikasını hayata geçirmişlerdi. Bu çerçevede risk alarak izleyici kitlesini büyük oranda Cumhuriyetçi Parti seçmeni oluşturan FOX News’e geçtiğimiz günlerde konuk olan Harris, belki de kampanya sürecinin en kötü röportajını geçirmiş ve oy potansiyeline ciddi anlamda zarar vermişti. Öyle ki, Harris’in ekibinin röportaj esnasında araya girerek yayını kesmek istemeleri[5] günlerce konuşulan gelişmelerden biri olmuştur.
Bu bağlamda, günümüz dünyasının önemli bir bilgi edinme aracı olan podcast konseptinden Harris’in yeterince faydalanamadığı; faydalanmak üzere bulunduğu girişimlerden de kayıplarla çıktığı belirtilebilir.
PODCAST KONSEPTİNDEN HARRİS’İN FAYDALANAMADIĞI SÖYLENEBİLİR
Dolayısıyla Harris’in Trump kadar doğal bir konuşmacı olmadığı ve zorlu sorular karşısında izleyenleri tatmin edebilecek cevaplar verme potansiyeline sahip olmadığı muhtelif şekillerde ortaya çıkmıştır. Trump ekibinin günlerdir üzerinde durduğu bir diğer olay ise Harris’in belki de en olumsuz yanını teşkil eden, Biden yönetimindeki başkan yardımcılığı rolüdür. Geçtiğimiz günlerde katıldığı bir programda Harris’e yöneltilen “Biden’dan farklı olarak ne yapardınız?” sorusuna, “Şu an aklıma gelen bir şey yok. Biden’ın aldığı her karara ben de ortaktım” sözleri, Harris’in zorlayıcı sorular karşısında anlık manevra kabiliyetinin Trump kadar gelişmemiş olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Bu bağlamda, günümüz dünyasının önemli bir bilgi edinme aracı olan podcast konseptinden Harris’in yeterince faydalanamadığı; faydalanmak üzere bulunduğu girişimlerden de kayıplarla çıktığı belirtilebilir. Joe Rogan’ın Trump’ı konuk ettiği programın sonlarında Rogan, Harris’le tekrardan konuşacağını; samimi, siyasi teamüllerden uzak ve salt konuğunu tanımaya yönelik bir program gerçekleştirmek isteyeceğini söylemiştir. Dolayısıyla Harris’in üzerindeki “medyaya konuşamama” baskısının seçime 10 gün kala artarak devam edeceğini belirtmekte fayda vardır. Keza Trump, belki de katıldığı her podcast ve “informal” programda, Harris’in “bu tarz etkinliklerde bulunamayacağını” ve “yeteri kadar zeki olmadığını”[6] belirtmeye devam edecek ve Harris’e yönelik toplumdaki olumsuz algıyı körükleyecektir.
----
[1] https://www.politico.com/news/magazine/2024/10/26/trump-podcast-campaign-2024-elections-00185619
[2] https://www.bbc.com/news/articles/cy8nn0913e8o
[3] https://www.newyorker.com/news/the-lede/how-podcasts-are-transforming-the-presidential-election
[4] https://abcnews.go.com/Politics/donald-trumps-gen-son-barron-serving-unofficial-podcast/story?id=115067138
[5] https://www.dailymail.co.uk/news/article-13968765/kamala-harris-bret-baie-fox-news-interview.html
[6] https://www.washingtonpost.com/politics/2024/10/21/trump-harris-dumb-stupid-low-iq/
Yorum Yazın