Özgür Özel Alevi vatandaşlara eşit yurttaş muamelesi yapılmadığını söylüyor, çok doğrudur. Alevilere devlet, bir anayasal devlet kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı maalesef eşit yurttaş muamelesi yapmamaktadır ama kanımca Sayın Özgür Özel’in Alevilere eşit muamele yapılması talebinin CHP dünyasındaki yanıtı çok ama çok yanlıştır, tartışacağız. Benzer bir biçimde Özgür Özel’in “Cemevleri Aleviler için ibadethanedir, bizler için de ibadethane olacaktır” ifadesi çok doğrudur ama bu soruna CHP’nin ve Özel’in ürettiği yanıt ve çözüm sorunun kendisi kadar yanlıştır.
Başlıkta “bence” ifadesini kullanıyorum, başka yazılarımda da “kanımca” ifadesini çok kullanmışımdır çünkü bu (Alevi konusu) ve benzeri konularda mutlak gerçeği temellük ettiğimi söylemek kolay değildir.
Aşağıdaki görüşlerimin belirli kabuller üzenine inşa edilmiş olduğunu, bu kabullerin tartışılabileceğini yazarak başlayayım yazıya.
Konu kolay bir konu değil, iddiam kendine sosyal demokrat diyen bir partinin genel başkanının, siyaset rüzgarını bu konjonktürde arkasına almış gibi duran bir parti başkanının, alevi kesimle yakınlığı bilinen bir partinin, CHP’nin Genel Başkanının bile konu Aleviler olduğu zaman en temel hukuk ilkelerinde bile nasıl yanlış yaptığını sergilemek.
Burada derdim Özgür Özel’in yanlışını sergilemek değil tabii, bir galat-ı meşhuru* göstermek ve tartışmaya açmak.
16-18 Ağustos arası gerçekleştirilen Uluslararası Hacı Bektaş Veli'yi Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinliklerinde konuşma yapan CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel özetle aşağıdaki görüşü yansıttı:
“CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Uluslararası Hacı Bektaş Veli'yi Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinliklerinde konuştu. Özel, "Alevi vatandaşlara eşit yurttaş muamelesi yapılmamakta, ayrımcılığa tabi tutulmakta, ötekileştirilmekte ve haklı talepleri duymazdan gelinmektedir. Cemevleri Aleviler için ibadethanedir. Bizler için de ibadethane olacaktır" dedi.”
Özgür Özel’in ifadesinde çok doğru yaklaşımlar da var ama bu doğru yaklaşımlar en azından çok eksik çünkü arkalarında aynı zamanda büyük yanlışlar da barındırıyorlar.
Özgür Özel Alevi vatandaşlara eşit yurttaş muamelesi yapılmadığını söylüyor, çok doğrudur. Alevilere devlet, bir anayasal devlet kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı maalesef eşit yurttaş muamelesi yapmamaktadır ama kanımca Sayın Özgür Özel’in Alevilere eşit muamele yapılması talebinin CHP dünyasındaki yanıtı çok ama çok yanlıştır, tartışacağız.
Benzer bir biçimde Özgür Özel’in “Cemevleri Aleviler için ibadethanedir, bizler için de ibadethane olacaktır” ifadesi çok doğrudur ama bu soruna CHP’nin ve Özel’in ürettiği yanıt ve çözüm sorunun kendisi kadar yanlıştır.
Konuya çok yaygın bir yanlıştan başlayarak girmek isterim doğrusu.
Çok haklı nedenlerden, laik devlet ilkesi ayaklar altındadır, Türkiye’de laiklik meselesi çok büyük tartışmalara konu olmaktadır.
Ancak, merkezi bütçeden maaş alan 150 bin çalışanı olan bir anayasal kurum Diyanet İşleri Başkanlığı (Madde 136) orada iken, devletin laikliği anlamsız bir tanımlamadır.Özgür Özel’in “Alevilere eşit yurttaş muamelesi yapılmamaktadır” teşhisi bence de çok doğrudur ama getirdiği çözüm önerisi baştan aşağıya yanlıştır.
ÖZEL’İN TEŞHİSİ DOĞRUDUR AMA ÇÖZÜM ÖNERİSİ YANLIŞTIR
Laikliğe yönelik tartışmaların çok önemli bir bölümü genel idare içinde anayasal bir devlet kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) tartışma zeminine çekilmeden gerçekleşmektedir. Bu satırların yazarının çok temel bir kabulü DİB meselesini tüm boyutlarıyla, anayasal boyut, finansman boyutu, teşrih masasına yatırılmadan laiklik tartışmalarını yürütmenin çok ama çok anlamsız olduğudur, boş tartışmalardır, genel sistem tercihine teslim olan tartışmalardır, Amerikanca argo tabiri ile “bullshit” tartışmalardır.
Laiklik yurttaşlar için tek tek, toplum için tanımlanmış bir kavram değildir, laiklik devletin bir niteliğidir.
Ancak, merkezi bütçeden maaş alan 150 bin çalışanı olan bir anayasal kurum Diyanet İşleri Başkanlığı (Madde 136) orada iken, devletin laikliği anlamsız bir tanımlamadır.
Özgür Özel’in “Alevilere eşit yurttaş muamelesi yapılmamaktadır” teşhisi bence de çok doğrudur ama getirdiği çözüm önerisi baştan aşağıya yanlıştır.
Evet, Anayasaya göre devlet DİB üzerinden, camilerdeki imamlar ve müezzinler üzerinden Sünni Müslümanlara kamu hizmeti (!) üretmektedir ama aynı hizmeti Alevi ve başka inançlardan yurttaşlara götürmemektedir.
Bu durum gerçekten Alevileri eşit yurttaş olarak tanımlamaya engel bir durumdur ancak bu sorunun çözümü Alevi ibadethanelerine de mezheplerine göre din görevlileri tayini değildir, camilere tayin edilen din görevlilerinin finansmanını belki yine kamusal kaynaklardan ama merkezi bütçe dışından yapmaktan geçmektedir.
Yukarıdaki cümlenin başlarındaki “kamu hizmeti” kavramının sonuna bir ünlem işareti koymuştum çünkü laik bir devlette temel sorun din hizmetinin bir kamu hizmeti olarak tanımlanmasıdır.
İkinci olarak, evet, Özgür Özel yine doğru söylemektedir, cemevleri ibadethanedir, Aleviler ya da başkaları için ibadethanedir, camiler de ibadethanedir, hem Sünni Müslümanlar hem de Sünni olmayanlar için ama konu, sorun zaten camilerin ve cemevlerinin ibadethane olup olmadıkları değil, herhangi bir ibadethaneye resmiyet atfetmektir, cemevlerinin resmi ibadethane olması gerektiğini bir siyasal talep olarak dile getirmektir.
SORUN CEMEVLERİNİN İBANETHANE OLUP OLMADIKLARI DEĞİL
Kamu hizmeti vergilerle finanse edilir, temel mali kuraldır, din hizmetinin ise laik bir devlette vergilerle finansmanı laiklik ilkesinin ayaklar altına alınmasıdır.
İkinci olarak, evet, Özgür Özel yine doğru söylemektedir, cemevleri ibadethanedir, Aleviler ya da başkaları için ibadethanedir, camiler de ibadethanedir, hem Sünni Müslümanlar hem de Sünni olmayanlar için ama konu, sorun zaten camilerin ve cemevlerinin ibadethane olup olmadıkları değil, herhangi bir ibadethaneye resmiyet atfetmektir, cemevlerinin resmi ibadethane olması gerektiğini bir siyasal talep olarak dile getirmektir.
Sosyal demokrat bir siyasal partinin, hukukun evrensel ilkelerini savunan bir partinin ibadethanelere ilişkin siyasal talebi tüm ibadethanelerin resmi ibadethane olma keyfiyetini ortadan kaldırmaktır ama CHP camilerin resmi ibadethane olmalarına karşı çıkmak yerine cemevlerinin de resmi ibadethane olmasını savunmaktadır, bu talep doğru bir laiklik tanımına da, sosyal demokrasiye de aykırıdır.
İbadet ve resmiyet kelime olarak kafiyelidirler ama anlam olarak tezattırlar.
Malum, CHP seçmeni ağırlıklı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın mevcut işleyişine muhaliftir.
Bir kamuoyu araştırma şirketi CHP seçmeni üzerinde bir araştırma yapsa, Diyanet İşleri Başkanlığına mı, yoksa DİB Başkanı mı Prof. Dr. Ali Erbaş’a mı karşısınız diye bir soru sorulsa, çıkacak sonuçtan büyük ölçüde eminim, CHP seçmeni büyük oranda DİB’in anayasal statüsüne, vergilerle finansmanına değil, DİB’in mevcut yöneticilerinin söylemlerine muhaliftir.
Bir de meseleye bu açıdan bakalım, sakın Türkiye’nin laikliğe yönelik en büyük meselesi bu olmasın?
---
*Belirli çevrelerde çok yaygın olarak doğru bilinen ama doğruluğu çok tartışmalı kelime, görüş
Yorum Yazın