CHP'ye yakın siyasal yorumcuların, akademisyenlerin, gazetecilerin birçoğu; hiçbir DEM Parti yetkilisinin Özdağ'ın gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına tepki göstermemesini sorgulayarak, AK Parti ile geliştirilmek istenen yeni çözüm süreciyle ilişkilendirerek, açık veya üstü örtük muhalefet saflarını bölmekle itham etmekteler. Ancak bunu iddia edenlerin, Özdağ ile neredeyse aynı saatlerde gözaltına alınan Ezilenlerin Sosyalist Partisi merkez yöneticileri ya da bir gün önce tutuklanan altı Kürt gazeteci neden hiç akıllarına gelmedi.
Türkiye'de son yıllarda insanların mesailerine olağan bir günle başlamaları mümkün olmuyor. Her güne üzücü, acı, ülkeyi sarsan yeni bir gelişme veya tatsız olayla başlar olduk. Sarsılmayı, şok yaşamayı toplum olarak zorunlu sever olduk.
Bolu Kartalkaya yangınının toplumsal acısı ve yasıyla iktidarın değişik muhalif kesimlere yönelik operasyonları, yol temizliği birbirine karıştı. Türkiye acısını hakkıyla yaşayamayan, yasını tutamayan bir ülke. Ya da çoğu kesim kendi mahallesinin derdiyle meşgul demek daha doğru.
Hafta başı, muhalefet yeni gözaltılar, soruşturmalar ve tutuklanmalarla sarsıldı. İktidar partisi, muhalif saflarda yol temizliği yapmakla ve muhalifleri dizayn etmekle meşgul.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir kez daha cumhurbaşkanı seçilmesine kilitlenmiş bir haldeler. Yasa, hukuk, sözde de olsa yargı bağımsızlığı, etik değerler, devlet işleyişinde kurumsallık, politik sürdürülebilirlik gibi şeyler hak getire. Erdoğan'ın yeniden seçilmesi söz konusu olduğunda gerisi teferruat kalıyor.
Bu nedenle başarısız olacağını şimdiden kestirmek veya iddia etmek mümkün değil. Hatta Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın gözaltına alınması ve tutuklanması nedeniyle gösterilen tepkilere, yapılan açıklamalara baktığımızda başarıyla çıkacak yolda ilerlediğini görüyoruz.
CHP'ye yakın siyasal yorumcuların, akademisyenlerin, gazetecilerin birçoğu; hiçbir DEM Parti yetkilisinin Özdağ'ın gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına tepki göstermemesini sorgulayarak, AK Parti ile geliştirilmek istenen yeni çözüm süreciyle ilişkilendirerek, açık veya üstü örtük muhalefet saflarını bölmekle itham etmekteler.
Daha da ötesinde, bu tutumun tutarlı bir düşünce ve ifade özgürlüğü tutumu ve demokratik bir tutum olmadığı iddia edilmektedir. Ancak bunu iddia edenlerin, Özdağ ile neredeyse aynı saatlerde gözaltına alınan ve bu yazı yazıldığında henüz hakim karşısına çıkarılmayan Ezilenlerin Sosyalist Partisi merkez yöneticileri ya da bir gün önce tutuklanan altı Kürt gazeteci neden hiç akıllarına gelmedi. Unutkanlık mı, değersizleştirmek mi, yoksa iktidarın bunları “terör” parantezine almasını rıza göstermelerinden veya paylaşmalarından olabilir mi? Değilse fazla olunmuyor mu?
İktidarında tam da istediği kanımca bu olsa gerek. Muhalefeti iktidar kendi çizgisinde hizalanmaya zorluyor. Politik olarak farklı kesimler arasına gama sokmaya çalışıyor.
Muhalefet partileri arasında birçok konuda farklılık oldukça kapsamlı ve derin. Fazla zahmete gerek yok. Mesele mümkün olduğu kadar ortak paydayı çoğaltmaya çalışmak veya istekli olmaktır. Ya da İktidarın işini kolaylaştıracak tarzda tutum takınmakta düğümlenmektedir.
Zafer Partisi ve İYİ Parti yetkilileri ise Özdağ'ın tutuklanması sonrası siyaseti tam da iktidarın arzu ettiği gibi tanımladılar. Kürt seçmen ve DEM Parti’yi kastederek “bir tarafta bebek katil Apo'cular, diğer tarafta milleti, bayrağı, vatanı savunan Türk milliyetçileri, Atatürkçüler, vatanseverler” diye muhalefeti, 1 Ekim'de MHP lideri Devlet Bahçeli'nin hamlesiyle başlayan sürece karşı kendilerince saflaştırmaya çalışıyorlar.
Türk milliyetçileri, statükocu cumhuriyetçilerin her zaman olduğu gibi Kürt karşıtlığı ekseninde siyasal güç olma politikaları, Türk Kürt kardeşleşmesi çabalarına set çekme biçiminde gelişeceğine dair işaretler oldu.
Bu aynı zamanda Kürt hakları karşıtlığı ekseninde, tek adam rejimine, Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemine doğru yola çıkıştır. 2023 genel seçimlerindeki İYİ Partinin tutumu ve son bir yıldır bazı milletvekillerinin nihayetinde İktidar partisiyle buluşma yolculuğunun devam ettiği anlaşılacaktır. Bu şaşılacak ve beklenmeyen bir şey değildir.
Muhalefetin büyük sorunu, bu Türk milliyetçisi, ırkçısı partilerin ve çevrelerin Kürt, barış, çözüm karşıtı tutumlarının ana muhalefet partisi ve iktidar yolculuğuna çıkan CHP yönetimi tarafından da paylaşıyor olmasıdır. En azından böylesi bir algı ve görüntü oluşmasına rıza göstermesidir.
Çünkü bu, DEM Parti seçmeninin CHP'den uzaklaşmasına hizmet etmektedir.
İktidar partisinin, 2028 seçim stratejini, Türk milliyetçilerini MHP üzerinden konsolide etme, Kürt demokratik seçmeni ana muhalefet partisi CHP’den uzaklaştırma veya gerekirse üçüncü aday veya güç olarak seçimlere katılmalarını sağlama ve kendisini terk eden Kürt ve Türk muhafazakar seçmenle barışma üzerine kurduğu anlaşılıyor.
CHP yönetiminin zamanı daralıyor. Başarı için sorunların çözüm perspektifine ihtiyaç var. İktidarın sıkışık hali, bölgesel muhtelif gelişmeler ana muhalefet partisine fırsatları sunuyor. Bunlardan biri de Kürt sorununun farklı boyutlarına ilişki parlamenter zeminde somut alternatif çözüm projeleri sunulmak suretiyle oyun kurucu pozisyon kazanmasıdır.
CHP YÖNETİMİNİN ZAMANI DARALIYOR
1 Ekim hamleleri Kürt seçmende bir ilgi uyandırdı. İktidar, yeni kimi makyajsal hamlelerle bunu kalıcılaştırmayı çok kolay başarabilir. CHP'nin barış, Kürt konularında muhalefet etmeyi sadece itiraz etmeye indirgeme siyasetsizliği, çıkmaz sokak.
2023 seçimlerinde stratejisini Türk Milliyetçiliğinin sırtını sıvazlamanın sonucu nasıl bir sonuç doğurduğu ortada.
Kürtlere, Suriyelilere nefret söylemi, hak karşıtlığı, merkez üstü bir partinin liderine gösterilen ihtimam Türkiye'nin hak, hukuk, adalet ve evrensel değerlere, temel insan haklarıyla buluşmasının imkansızlığı veya bunların kıymetsiz bir şey olduğunu anlatan bir hikayeden öte bir şey değildir.
Hangi bahaneyle olursa olsun nefret söyleminin nefret suçu oluşturduğu ve ifade özgürlüğünün sınırlarını belirleyen bir şey olduğunun uluslararası arenada yoğun olarak tartışıldığı bir dünyada, ölümlerin önüne geçilmek için gösterilecek çabaları iktidar nimetlerinden yararlanmak için yalan, yanlış bir biçimde yaftalamak, suçlamak muhalefete kaybettirir, iktidara kazandırır.
CHP yönetiminin zamanı daralıyor. Eski yöntemlerle ancak iktidarın politik rehberinin kapsama alanı içinde siyaset yapılabilir. Başarı için sorunların çözüm perspektifine ihtiyaç var. İktidarın sıkışık hali, bölgesel muhtelif gelişmeler ana muhalefet partisine fırsatları sunuyor.
Bunlardan biri de Kürt sorununun farklı boyutlarına ilişki parlamenter zeminde somut alternatif çözüm projeleri sunulmak suretiyle iktidarı itiraz eden konuma sürükleyerek oyun kurucu pozisyon kazanmasıdır. Türkiye içinde bulunduğu ortama bunun için çeşitli nedenlerle fazlasıyla uygun.
Yorum Yazın