Trump yönetimi, Elon Musk’ın etkisiyle, seçim sonrası tüm eyaletlerde geçerli olacak bir izin ve yönetmelik düzenlemesi yapmayı planladığını şimdiden açıkladı. Bugün San Francisco, eski ve yeni ulaşım teknolojilerini harmanlayarak tramvaylardan modern otobüslere, insanlı ve insansız araçlardan yol kenarındaki scooter’lara kadar geniş bir yelpazeyi kullanıyor.
Yaklaşık 24 yıl sonra otonom aracı tekrar deneyimledim! Tesla’nın Cybertruck’ını Silikon Vadisi’nde kullandım. Tesla, ismimi ve e-posta adresimi aldı, Türk ehliyetimi kabul etti, ancak telefon numaramı sisteme ekleyemedi. Yine de arabayı teslim ettiler.
Tesla’yı kullandım diyemeyeceğim bir nevi o kullandı. Otoyola girdik, çıktık, alışveriş merkezine getirdi, geri götürdü. Sürekli resim çektiğim, videoya aldığım, elimi direksiyona koymadığım içinde yolun sonlarına doğru beni cezalandırdı ve otonom sürüşten çıktı bir daha da girmedi.
Neden 24 yıl önce? Doktora konum, insansız araçlar arasındaki haberleşme protokolünü tasarlamaktı. Kaliforniya Ulaştırma Bakanlığı’ndaki PATH adlı bir projede, insansız araçların konvoy şeklinde otobanlarda hareket etmesi planlanıyordu. Konvoydaki araçların, güvenli ve kesintisiz bir şekilde haberleşmesi gerekiyordu çünkü herhangi bir araç konvoya dahil olabilir ya da çıkabilirdi. Bu amaçla “Wireless Token Ring Protokolü’nü” geliştirdik. O dönem, Buick LeSabre marka araçlar modifiye edilmiş, bagajlarına dizüstüler daha başlangıç aşamasında olduğu için büyük bilgisayar kasaları konulmuştu. Araçlar kablolarla doluydu, direksiyonun üzerine elektrik motoru montelenmişti ve fren ve gaz elektro-mekanik sistemlere el yordamıyla döndürülmüştü. GPS güvenilir değildi onun için şeritlere mıknatıslar döşenmesi planlanmıştı. Demo başarılı oldu yollarda km’ler yapıldı ama ticarileşemedi. ABD’nin ulaştırma bakanlığı fonu daha acil konular için erken kesti. Araştırma projesi olarak kaldı. Çıktıları otonom teknolojilerinin bir nevi alt yapısını da oluşturdu. Şerit takip, ABS gibi belli noktalarda araçların bir parçası oldu. Manyetik yollar örneğin kar kürüme araçlarının ve görme özürlülerin otobüse yaklaşması için bir kurtarıcı oldu, yolu her hava şartlarında “görebildiler”.
Amerika’nın Savunma Sanayi Müsteşarlığı, otonom araç teknolojilerinin geliştirilmesini hızlandırmak ve askeri gereksinimlere uyarlanmasını sağlamak amacıyla Grand Challenge adlı bir yarış düzenledi. Üniversitemizde Anthony Levandowski, Berkeley takımını Ghost Rider adıyla kurdu ve bu yarışa bir motosikletle katılmayı hedefledi.
GRAND CHALLENGE
Otonom araçların ikinci evresine de ilkinde olduğu gibi kenarından dahil oldum. Amerika’nın Savunma Sanayi Müsteşarlığı (DARPA), otonom araç teknolojilerinin geliştirilmesini hızlandırmak ve askeri gereksinimlere uyarlanmasını sağlamak amacıyla Grand Challenge adlı bir yarış düzenledi. Üniversitemizde Anthony Levandowski, Berkeley takımını Ghost Rider adıyla kurdu ve bu yarışa bir motosikletle katılmayı hedefledi. İki tekerli Honda RX motosiklet, gyroscope ile dengede tutulup GPS verisiyle yönlendirildi, düşerse bir robot koluyla kaldırılması planlandı. Diğer takımlar ise dört tekerlekli araçlarla yarıştı.
İlk yarış, 13 Mart 2004’te Kaliforniya’dan Nevada’ya uzanan zorlu çöl rotasında yapıldı, ancak hiçbir takım rotayı tamamlayamadığı için 1 milyon dolarlık ödül verilmedi. Bir yıl sonra, 8 Ekim 2005’te Stanford takımı, 132 millik çöl parkurunu 6 saat 53 dakikalık sürede tamamlayarak 2 milyon dolarlık ödülü kazandı. Bu yarışta toplamda beş takım başarılı oldu. Yarışmalar, otonom araçların gerçek bir teknolojiye dönüşmesine katkı sağladı ve bir on yıl içinde bu filoların 21. yüzyılın ilk çeyreğinde gerçeklik kazanmasına zemin hazırladı.
Ben 4G’de kendi şirketimi kurmak için bu sürecin başlarında ayrılmıştım. Anthony, yarış sonrasında Stanford takımından davet aldı ve sokakların resimlerini çekecek bir düzenek geliştirmek için StreetView projesine başladı. Bu proje daha sonra Google tarafından başlamadan satın alındı ve Anthony, Google’daki ek sürelerinde insansız araç projesini tekrar başlattı.
2010’lu yıllarda, GPS neredeyse hatasız çalışır hale gelmişti, yapay zekâ ve görüntü işlemede büyük ilerleme kaydedilmişti. Lidar adlı aracın tepesine konuşlandırılmış cihaz, lazer ışınlarıyla çevrenin üç boyutlu haritasını oluşturup nesnelerin konumunu ve mesafesini hassas bir şekilde tespit edebiliyordu. O dönemde araçlar “drive by wire” yani elektrikle sürüş teknolojisine geçmişti ve Toyota Prius gibi hibrit araçlarda vitesler düğmeyle değiştirilebiliyordu. İlginçtir ki, zaman içinde araç kameralarının anlayamadığı görselleri biz web sayfalarına giriş yaparken CAPTCHA üzerinden otobüs, yaya yolu ya da trafik ışığı işaretleyerek sisteme öğrettik.
Araç, bireysel hareket yeteneği kazandığı için, otoban veya tali yol fark etmeksizin kendi başına yol alabildi. Konvoya ve yolu “görmek” için manyetik özellikli yollara gerek kalmamıştı. Bu teknoloji, ilk olarak 2016’da Arizona’da sonra da 2020 yılında San Francisco sokaklarında Waymo adlı sürücüsüz taksi hizmeti olarak ticarileşti. Bir uygulama ile çağırdığınız araç, sürücü olmadan sizi bir yerden başka bir yere götürebiliyor. Waymo, Level 4 otonom sürüşe ulaştı; yani insan müdahalesine ihtiyaç duymuyor. İlginç olan sürücüsü olmamasına rağmen Uber’den biraz pahalı ama sürücüye verilen bahşiş ile aynı değerlere geliyormuş!
Anthony’nin Uber’le bağlantılı olan Google’dan boşanma süreci ise büyük kavgalı oldu: Uber’in kurucusu Travis Kalanick görevden alındı, Anthony ise Trump’ın affıyla hapse girmekten kurtuldu. İlgilenenlere başka bir magazin ve teknoloji rekabeti konusu!
Şimdi denediğim otonom araç, 2016’li yıllarda Lidar teknolojisi olmadan geliştirilmeye başlandı ve birçok deneme ile kazanın ardından ilerleme kaydetti. Tesla, kamera ve yapay zekâ yardımıyla daha güvenli bir otonom sürüş hedeflediğini belirtiyor, ancak sistem hâlâ Level 2 seviyesinde, yani insan müdahalesi gerekiyor. Geçenlerde lansmanı yapılan direksiyonsuz taksi bu sürecin Level 4 noktası. Deneyimimde araç otonom sürüşe geçtiğinde, benim araca dokunmaya cesaret edememem, onun benden daha iyi olduğu gerçeğini kabul etmemi sağladı. Bu teknoloji 5G’nin kesintisiz ve güvenli haberleşmesiyle tanıştığında ise araçlar otonom ve uzaktan hibrit bir şekilde kullanılabilecek.
İlginç olan ise, bu araçların birbirleriyle hâlâ haberleşmeye ihtiyaç duymamasıdır. Akademi, uzun yıllardır araçlar arası haberleşme üzerinde çalışılırken, bu hali hazırda araçlar arasındaki iletişim ihtiyacı olmaması dikkat çekici bir durum. Muhtemelen otonom araç sayıları arttıkça sistemin bir parçası olacak.
Anthony, Google’ın otonom araçlarını test edebilmek için Nevada eyaletinde lobi faaliyetleri yürüterek gerekli izinleri almayı başarmıştı. Şimdi ise Trump yönetimi, Elon Musk’ın etkisiyle, seçim sonrası tüm eyaletlerde geçerli olacak bir izin ve yönetmelik düzenlemesi yapmayı planladığını şimdiden açıkladı.
Peki, herhangi bir şehrimiz neden bu otonom teknolojiyi denemek için bile uygulamıyor? Bizi engelleyen nedir? En azından birkaç aracı sokaklarımızda test etmek mümkün olabilir. Dünyanın bu konuda olgunlaşmasını beklemek yerine, tam tersini yaparak bu teknolojilere kapılarımızı açmalı, hızlı ve etkili regülasyonlarla öncülük ve ev sahipliği yapmalıyız.
BİZİ ENGELLEYEN NEDİR?
Bugün San Francisco, eski ve yeni ulaşım teknolojilerini harmanlayarak tramvaylardan modern otobüslere, insanlı ve insansız araçlardan yol kenarındaki scooter’lara kadar geniş bir yelpazeyi kullanıyor. Ancak paylaşımlı yolculuk uygulamaları, özellikle Uber, 2016 yılında San Francisco’nun köklü taksi şirketi Yellow Cab’in iflas etmesine yol açmıştı.
Peki, herhangi bir şehrimiz neden bu otonom teknolojiyi denemek için bile uygulamıyor? Bizi engelleyen nedir? En azından birkaç aracı sokaklarımızda test etmek mümkün olabilir. Dünyanın bu konuda olgunlaşmasını beklemek yerine, tam tersini yaparak bu teknolojilere kapılarımızı açmalı, hızlı ve etkili regülasyonlarla öncülük ve ev sahipliği yapmalıyız. Otonom araç sorumluluğu, kaza ve yol kurallarının ihlali durumunda kimin sorumlu olduğunu belirleyecek gelişen bir hukuk alanıdır. Bu, mevcut sorumluluk yasalarının evrimini gerektirebilir ve zarar, yaralanma, çıkar çatışmaları gibi durumları adil bir şekilde ele alacak bir yasal çerçeve oluşturulmalıdır. Teknolojiyi kullanmak teknolojiyi üretmek için “spillover” yani yayılma etkisi de getirir.
Yorum Yazın