Eğer isyan Batı Şeria’ya da sıçrarsa İsrail için daha zor günler başlayacak demektir. İç savaş tanımı bile yapılabilir bu durumda. Asıl savaş o zaman yaşanır ve Filistinliler için tarihi bir süreç başlar.
Her şey Netanyahu’nun Batı Şeria’da dozajı nerede tutacağına bağlı.
ABD ve diğerleri grubunun barış için çaba sarf ediyorlarmış gibi devam ettirdikleri süreç her geçen gün yeni Filistinli ölümleri ile devam ediyor.
Filistinliler açısından değişen bir durum yok yani, İsrail bütün dünyanın gözü önünde saldırılarını sürdürüyor.
Netanyahu zor zamanlar yaşıyor elbette - Filistinli ölümlerinin artmasından dolayı değil, onlar Arap - İslam ülkeleri dahil kimsenin umurunda değil, Netanyahu İsrail’in taammüden kendi rehine vatandaşlarını öldürmesinden dolayı zor zamanlar yaşıyor.
İsrailliler, kendi kabine üyeleri, muhalefet, eski bakanlar, generaller Netanyahu’ya yükleniyor.
Bu durum Netanyahu’yu ve yanındaki inanmış ekibi daha da agresifleştiriyor.
Lübnan’da Hizbullah’ın misilleme saldırısı sonrası İsrail’in saldırması için sebep yoktu aslında ancak saldırılar devam etti. Üstüne Suriye’de Hama - Misyaf bölgesine yönelik son saldırı geldi.
Bu saldırılar İsrail’in durmayacağını gösteriyor. Lübnan ile sınır yeterince ısınmış durumda, İsrail’de çeşitli senaryolar tekrar konuşulmaya başlandı.
Tüm bunların üstüne birkaç haftadır Batı Şeria da saldırılardan nasibini almaya başladı.
Batı Şeria ultra faşist hükümetin asıl hedeflerinden biriydi 7 Ekim’den önce. Netanyahu’nun yeni hükümeti iş başına gelir gelmez Nablus başta olmak üzere baskınlar düzenlemeye başlamıştı.
Ancak HAMAS’ın sürpriz saldırısı tüm hesapları alt üst etti ve tüm dikkatler Gazze Şeridi’ne çevrildi.
Senaryolar Gazze Şeridi üzerine yazıldı ve saldırıların bu coğrafya ile sınırlı kalacağı öngörüldü. Ancak öyle olmayabileceği yönünde işaretler var. Zira Netanyahu Gazze’den istediği sonucu alabilmiş değil.
NETANYAHU GAZZE’DE İSTEDİĞİ SONUCU ALABİLMİŞ DEĞİL
Gazze şeridi her zaman daha isyankar, daha şiddet yanlısı, daha militaristti, buna karşılık rahatsızlıklar yaşansa da Batı Şeria daha munis, daha uzlaşmacı, daha diplomasi yanlısı Abbas yönetimine ev sahipliği yapıyordu.
Senaryolar Gazze Şeridi üzerine yazıldı ve saldırıların bu coğrafya ile sınırlı kalacağı öngörüldü.
Ancak öyle olmayabileceği yönünde işaretler var. Zira Netanyahu Gazze’den istediği sonucu alabilmiş değil. Bunun ile sonucu Mahmut Abbas açısından öğretici olabilir: Munislik, uzlaşmacılık işe yarayan yöntemler değil, savaşmak da bir seçenek.
Batı Şeria ile Gazze arasında şöyle bir fark da var: Gazze konsantre Filistin(li), Batı Şeria’da ise Oslo anlaşmaları gereği Yahudi yerleşim birimleri de var. İsrail’in Gazze’de hiç sözü yoktu ama Batı Şeria’da var. Netanyahu Batı Şeria’da genişlemeye devam ediyor. Yani buradan İsrail’in beklentisi yüksek.
Görünen o ki planlar hazır el değmişken Batı Şeria’da da kalıcı sonuçlar almak, son saldırılar bunu gösteriyor.
Tabii bu saldırıların Gazze’den farklı/kopuk olduğu düşünülmemeli. Eğer isyan Batı Şeria’ya da sıçrarsa İsrail için daha zor günler başlayacak demektir. İç savaş tanımı bile yapılabilir bu durumda. Asıl savaş o zaman yaşanır ve Filistinliler için tarihi bir süreç başlar.
Her şey Netanyahu’nun Batı Şeria’da dozajı nerede tutacağına bağlı. Bunlara Suriye saldırıları, Lübnan sınırındaki atışlar, dron saldırıları, ateşkes görüşmelerindeki ilerleme / tıkanma, Filadelfia koridoru ısrarı gibi faktörleri de eklemek lazım. Her biri diğerleri için tetikleyici olabilir ya da diğerlerinin sonucu veya pazarlık malzemesi olabilir.
Bunların her biri ayrıca savaşı yayacak kıvılcımlar da olabilir. Netanyahu durdurulursa ne ala.
Yorum Yazın