Murat Kurum’un, seçim vaatlerini ve projelerini açıkladığı İstanbul vizyon tanıtım toplantısında Kanal İstanbul’dan hiç bahsetmemesi tesadüf mü? Mesela Kurum, seçildiği takdirde, İBB’nin yeniden Kanal İstanbul’un inşası için iktidarla uyumlu bir işbirliği içinde olacaklarına dair neden en ufak bir açıklama yapmıyor?Türkiye gündemi 31 Mart yerel seçimlerine kilitlenmiş durumda. AKP açısından kelimenin tam manasıyla İstanbul’u almak, Türkiye’yi almak anlamına gelecek. Bu seçimlere damgasını vuracak kentlerin başında gelen İstanbul’a hem iktidar hem de muhalefetin farklı kanatları talip.İstanbul Belediye Başkanlığı yarışında CHP’nin mevcut İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve AKP’nin eski Çevre, Şehircilik, İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un ardından İYİ Parti İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu, “Ben de varım” dedi.Anketlerdeki oy oranları değişim gösterir mi ya da seçmen davranışları nereye doğru evrilir onu şimdiden bilmek zor ancak, 31 Mart’a kadar özellikle İstanbul’da gündemi belirleyecek konular aşağı yukarı belli.İstanbul özelinde seçim meydanlarında en çok konuşulacak konulardan birinin Kanal İstanbul olacağını şimdiden söylemek mümkün. Bunun ilk emarelerini bu hafta yapılan konuşmalarda da gördük.2009’da Beylikdüzü CHP İlçe Başkanlığı ile siyaset hayatına atılan Ekrem İmamoğlu, 2014 yerel seçimlerinde Beylikdüzü’ne Belediye Başkanı seçildi. Ardından bu kariyer onu 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna taşıdı.Murat Kurum ise Kasım 2009’da TOKİ’ye bağlı Emlak Konut GYO’nun Genel Müdürü oldu. Kurum, siyasete ilk kez 2018’de o dönemki adıyla Çevre ve Şehircilik Bakanı, yeni adıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olarak girdi. Bu görevde tam 5 yıl kaldı, pek çok tartışmalı karara imza attı.Buğra Kavuncu’dan da kısaca bahsedecek olursak, kamuoyu Kavuncu'nun ismini, Ekrem İmamoğlu'nun kazandığı 2019 yerel seçimlerinde, o dönemki CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile uyumlu çalışmasıyla duymuştu. İmamoğlu için o dönemki seçim çalışmalarına destek verdi. Daha sonra 2023 genel seçimlerinde milletvekili oldu.Hatırlanacağı üzere, Kanal İstanbul projesi ilk kez 27 Nisan 2011'de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2011 genel seçimleri öncesinde kamuoyuna açıklandı.Bu proje 13 yıl boyunca içerik ve boyut değiştirse de gündemden hiç düşmedi, muhalefetle iktidar arasında bıçak sırtı tartışmaların önemli gündem başlıklarından biri oldu.Seçmen davranışlarını olumlu etkilemediği ya da seçim meydanlarında projeden bahsetmenin artık oya tahvil olmadığı AKP nezdinde denenerek görüldü.Yıllar içinde Kanal İstanbul projesiyle ilgili görülen en temel tespit şu ki, kamuoyunda yarattığı alerjiyle artık bu projeden bahsetmenin yurttaş nezdinde oy değeri olmaması.Geçen hafta İmamoğlu ve Kurum arasında geçen Kanal İstanbul polemiği de bunun en net göstergesi.Murat Kurum’un, seçim vaatlerini ve projelerini açıkladığı İstanbul vizyon tanıtım toplantısında Kanal İstanbul’dan hiç bahsetmemesi tesadüf mü?Mesela Kurum, seçildiği takdirde, İBB’nin yeniden Kanal İstanbul’un inşası için iktidarla uyumlu bir işbirliği içinde olacaklarına dair neden en ufak bir açıklama yapmıyor?Geçen hafta yurttaşlarla sohbetinde Kurum, “Birçok mega projemiz olacak” deyince, gazeteciler de haklı olarak, “Mega projelerden biri de Kanal İstanbul mu?” diye sordu.İstanbul projesi hakkında, "İstanbul'un gündeminde olmayan hiçbir şey bizim gündemimizde olmayacak dedik. İstanbul halkı neyi istiyorsa, neyi bekliyorsa biz de hep onların isteği ve dilekleri doğrultusunda çalışacağız ve bu beklentileri karşılayacak projeler yapacağız. Öncelik sıralaması olacak” dedi.Bu sözler elbette İmamoğlu’na da soruldu. İmamoğlu, “Seçimler nelere muktedir, oy almak nelere muktedir. Bu kadar hararet niye böyle bir anda söndü? Yani hep milletin dediği olur. Doğru söylüyor, milletin gündeminde ne varsa o olur. Milletin gücü, sandığın gücü, bir anda bu tür iradenin kendinde olmadığı, yöneticilerin bir anda sesini kısabiliyor. Dün söylediklerinin tersini söyleyebiliyorlar” cevabı verdi.
Murat Kurum, her ne kadar bugünlerde “halkın istemediği bir şey gündemimizde olmayacak” dese de kısa bir arşiv taramasıyla geçmiş dönemlerde ısrarla bu projenin tamamlanacağından bahsettiğini görebiliriz.Arşiv unutmaz derler ya, Kurum, her ne kadar bugünlerde “halkın istemediği bir şey gündemimizde olmayacak” dese de kısa bir arşiv taramasıyla geçmiş dönemlerde ısrarla bu projenin tamamlanacağından bahsettiğini görebiliriz.Arşivlerde çok eskiye değil, daha yakın geçmişe gidelim.Kanal İstanbul Projesi için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yeterli bulunduktan sonra 23 Aralık 2019'da askıya çıkarılarak kamuoyunun görüşüne açıldı. Raporun askıda olduğu 10 gün boyunca projenin iptalini isteyen yurttaşlar, İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanında dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na bağlı il müdürlükleri önünde uzun kuyruklar oluşturarak itiraz dilekçesi verdi.17 Ocak 2020’de Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Kanal İstanbul’un ÇED Raporu'nu onayladıklarını açıklayarak, “ÇED sürecini, planlama sürecini bakanlığımızın yürüttüğü, yine uygulama süreçlerinde imar uygulamalarının bakanlığımız nezdinde yapılacağı ve asrın projesi diyeceğimiz Boğaziçi'ni, İstanbul Boğazı'nı koruma ve kurtarma projesidir. Boğazımızın özgürlük projesidir. İstanbul'umuzun medeniyet projelerinden bir tanesidir. Kanal İstanbul projesi içerisinde de hem akıllı şehir uygulamalarını gerçekleştireceğiz hem de kanalın iki yakasında 500 bin nüfusunu aşmayacak, yatay şehirleşme örneği gösterecek, örnek bir şehircilik modelini uygulayacağız” ifadelerini kullandı.Kurum’un bu açıklamalarına karşı İmamoğlu, Kanal İstanbul’un felaket, ihanet ve cinayet projesi olduğuna dikkat çekerek, projenin derhal iptal edilmesi çağrısında bulunmuştu.Karşılıklı söz düellosu bir süre böyle devam etti.İmamoğlu’nun projenin "İstanbul'un su kaynaklarını yok edeceğini" belirtmesi üzerine, Kurum, Mart 2021’de "İstanbul'un su kaybı yaşayacağı iddiası kesinlikle bilimsel değildir, tamamıyla gerçek dışıdır” ifadelerini kullanmıştı.Kurum, Kasım 2021’de Kanal İstanbul projesine gelen eleştirilere, "Kanal İstanbul'u kime sordunuz diyenlere cevabımız şu; milletimize sorduk. Yüzyılın en büyük, Cumhuriyet tarihinin en muazzam projesi Kanal İstanbul'u defalarca anlattım. Kanal İstanbul, Cumhurbaşkanımızın milletinin onayına sunduğu, milletin de onay verdiği büyük bir projedir. Yüzde 52'si yeşil alanlardan oluşan Türkiye'nin en çevreci şehircilik projesidir. Yapacağımız rezerv konutlarla İstanbul'u depreme hazırlayan büyük bir dönüşüm projesidir” yanıtını vermişti.Proje son olarak, TMMOB’nin açtığı yürütmeyi durdurma davasına karşı Danıştay’ın yeniden bilirkişi atama kararıyla gündemde.AKP’nin kurduğu rant, talan, israf düzeni artık bu çılgınlığı kendinden menkul projeyi vaatler arasında ağıza alamayacak hâle getirmiş.
Kanal güzergahındaki araziler 8-10 kere el değiştirdi, fiyatlar astronomik yerlere fırladı, Arap sermayesi arsa kapatma yarışına girdi, hepsi birer lojistik faciası yaratacak köprüler ballandırılarak anlatıldı, göstermelik temel atma törenleri düzenlendi.Kanal güzergahındaki araziler 8-10 kere el değiştirdi, fiyatlar astronomik yerlere fırladı, Arap sermayesi arsa kapatma yarışına girdi, hepsi birer lojistik faciası yaratacak köprüler ballandırılarak anlatıldı, göstermelik temel atma törenleri düzenlendi.Bölgeyi Araplara rant dağıtım aracına dönüştürmek dışında çivi çakılmamış bir inatlaşma oyun alanına döndürdüler, burada yaşayanlar açısından pek çok mağduriyet yarattılar.Kanal İstanbul projesinin toplam maliyeti resmi olarak 15 milyar dolar olarak açıklandı. O dönemde bunun karşılığı 75 milyar TL idi. Bugün itibariyle dolar kurunu 30 TL olarak alırsanız maliyet kabaca 450 milyar TL’ye geldiğini görebiliriz.Sonuç, bu projeye bugüne kadar ne ciddi bir yatırımcı çıktı ne de yerli ya da yabancı kaynak bulunabildi. Tek amaç, İBB kaynaklarının bu projeye aktarılabilmesinin yolunu bulabilmek. Bunun için bu kez projeden bahsetmeyerek bunu yapmaya çalışacaklar gibi görünüyor.
Yorum Yazın