Türkiye'nin yıllardır büyük bir dikkatle takip ettiği Münih Güvenlik Konferansı bu yıl 'Diyalog Yoluyla Barış' temasıyla toplanıyor. Bu yıl 61.si yapılacak güvenlik politikaları açısından uluslararası öneme sahip olan konferansın açılış konuşmasını Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier yapacak.
KRİTİK BİR DÖNEM
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ve İçişleri Bakanı Nancy Faeser'in de katılacağı alanında zirve sayılan konferansta Savunma Bakanı Boris Pistorius’un 'Sismik Değişimler: Avrupa’nın Savunma Konusundaki Artan Sorumluluğu' başlıklı panelde yapacağı konuşmaya, bu yılki buluşmanın en önemli konusu olarak bakılıyor. Donald Trump’ın ikinci başkanlık ve Avrupa Parlamentosu yeni yasama döneminin başlıyor olması ile Almanya’daki genel seçimlere bir hafta kalması da böylesine kritik bir konferansın önemini artırıyor. Prof. Tobias Bunde ve ekibi tarafından konferansa sunulacak bir raporda ise dünyanın giderek daha çok kutuplu bir yapıya evrildiği analiz edilirken Çin’in küresel siyasetteki rolü, Hindistan’ın yükselen güç olarak etkisi ve Japonya, Brezilya ile Güney Afrika’nın küresel düzendeki yerleri de ele alınıyor. Raporda ayrıca Avrupa'nın; yeniden şekillenen uluslararası düzeydeki rolüne de değiniliyor.
TRUMP, ADIYLA RAPORA GİRDİ
Raporun ilginç olan bölümüne ise 'Çok Kutupluluk' başlığı altında rastlanıyor. Raporda ABD olmadan birçok ciddi tehdit ile mücadele edilemeyeceğine vurgu yapılırken, dünyanın gerilim ve belirsizliklerin arttığı bir döneme girdiği ifade ediliyor. Donald Trump'ın Grönland ve Panama'da toprak satın alma ve Gazze Şeridinin üzerine konma planlarının 'korunulması gereken risk' olarak algılandığı raporda Amerika'nın çıkarlarını koruma uğruna Çin'e karşı yükselteceği ekonomik savaşın, müttefik ülkeleri zora sokabileceğine de dikkat çekiliyor.
RUSYA VE ÇİN YERİNİ KORUYOR
Rusya'nın bir Avrasya düzenine lider olmak istediğinin de ele alındığı raporda yıpratıcı bir savaşla karşı karşıya bulunan Moskova'nın 'emperyalist çabalarını' sürdürüp sürdüremeyeceği konusunda belirsizlik yaşadığına değiniliyor. Güvenlik Raporu'nun ağırlıklı olarak ABD, Çin ve Rusya-Ukrayna savaşı çerçevesinde ele alındığı görülüyor. Güvenlik Konferansı'nın sonucu kadar önemli olduğu değerlendirilen raporda daha çok kutuplu dünyanın en kötü senaryosunun gerçekleştiğine, ortak kuralların, çok taraflı iş birliğinin bulunmadığına ve çatışmaların giderek arttığı bir dünyanın oluştuğuna dikkat çekiliyor.
Münih Güvenlik Konferansı öncesi açıklanan rapora göre Almanya, ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Brezilya, Japonya, Kanada, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'da anketler de yapıldı. Çoğunluğu Batılı söz konusu anketlerde, bakışların olumlu yönde en çok değiştiği ülkeler Türkiye'nin yanı sıra Güney Kore, Polonya ve İngiltere oldu.
Rapora göre Fransa hariç anket yapılan tüm ülkelerde Türkiye'yi "müttefik" görenlerin oranı, "tehdit" olarak görenlerden fazla çıktı. Türkiye'yi "müttefik" görenlerle "tehdit" görenler arasındaki fark İngiltere ve Japonya'da 28'er puan, Çin'de 26 puan, Hindistan'da 25 puan, Güney Afrika'da 19 puan, ABD ve Kanada'da 14'er puan, Brezilya'da 10 puan, İtalya'da 5 puan ve Almanya'da 2 puan oldu. Ancak sadece Fransa'da 2 puan farkla, Türkiye'yi "tehdit" görenlerin oranı "müttefik" görenlerden yüksek çıktı.
TRUMP PUTİN TELEFON GÖRÜŞMESİ
2 Şubat'ta ABD Başkanı Trump ve Rusya lideri Putin arasında yapılan telefon görüşmesi Münih Güvenlik konferansına bir gün kala açıklanarak, adeta konferansın gündemi belirlenmiş oldu. Her iki liderde konferansa katılmıyor ancak yaklaşık 1,5 saat süren telefon görüşmesinde iki liderin Suudi Arabistan’da buluşmalarıda gündeme geldi. Putin bu görüşmede ABD Başkanı Trump’a Ukranya konusunda dostluk elini uzatarak, Münih Güvenlik Konferansına katılması beklenen Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin manevra alanını daraltmış oldu. Telefon görüşmesi sonrası Ukrayna diplomasisi hızlandı. Almanya, Fransa ve İngiltere ile Avrupa Komisyonu imzalı Kiev'e destek içeren bir mesajı yayımladı. Açıklamada, "Amerikalı müttefiklerimizle nasıl bir yol izleneceğini konuşmak için sabırsızlanıyoruz. Ortak hedefimiz Ukrayna'yı güçlü bir konuma getirmek olmalı" vurgusu yapılsada Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock "Putin'in masaya oturma zamanı çoktan gelmişti" dedi.
NATO ÜYELİĞİ GERÇEKÇİ DEĞİL
İki liderin telefon görüşmesiyle eş zamanlı olarak hem Brüksel'de, hem de Ukrayna'da bundan sonrasına ilişkin önemli mesajlar verildi. ABD'nin yeni Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ukrayna'nın 2014 öncesi sınırlara dönmesinin gerçekçi gözükmediğine vurgu yaparken, ABD Başkanı Trump da bu açıklamayı destekler şekilde, "Rusya'nın çok fazla toprak elde ettiğini ve çok asker kaybettiğini" söyledi. Ayrıca Savunma Bakanı Pete Hegseth, ABD'nin, Ukrayna'nın NATO üyeliğini, müzakere edilmiş bir çözümden çıkacak gerçekçi bir sonuç olarak görmediğini net şekilde dile getirdi. Diplomatik kulislerde Ukrayna'nın olası NATO üyeliği için İttifak içinde herhangi bir konsensüs yok. Çoğu ülke ilke olarak bu fikre destek verse de pratikte bunun hayata geçirilebileceğini düşünenlerin sayısı oldukça az.
HAKAN FİDAN MÜNİH'E GELİYOR
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'nin de yer alacağı konferansa T.C. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Başkan Yardımcısı James David katılırken Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy ve Rus sivil toplum temsilcileri de davet edildi. Konferans çerçevesinde 200’e yakın yan etkinlik düzenlenecek.
60 kadar devlet ve hükümet başkanı, 150 bakan ve uluslararası kuruluş temsilcisinin katılacağı konferansı binden fazla gazeteci takip edecek.

Yorum Yazın