Bu yazı, obezite sebeplerini, tanı, tedavi ve korunmada dikkat edilmesi gereken hususları konunun uzmanlarıyla en ayrıntılı biçimde ele alan Türkiye'nin Obezite Gerçeği Dosyası: Her Yönüyle Obezite Yazı Dizisi kapsamında yayımlanmaktadır.
Hayat tarzı değişikliklerine rağmen insülin direncinde iyileşme, kilo verme ve bel çevresinin incelmesinin sağlanamadığı durumlarda medikal tedavi seçenekleri devreye girmelidir. Bu sürecin en doğru şekilde yönetilebilmesi için sağlık profesyonelleri ile düzenli muayene ve kontroller sağlanmalı, kişi kendi kendini yönetebilmeyi ve risk faktörlerini öğrenmelidir. Bu sayede metabolik sendrom kontrol altına alınabilir, takip eden hastalıklar önlenebilir veya daha fazla ilerlemesi engellenebilir.
Metabolik sendromu anlamak için öncelikle sendrom nedir ona bakmak gereklidir. Tıp dilinde sendrom, birden fazla hastalık durumunun nedeni aşikar olmasa da sıklıkla bir arada görülmesi demektir. Metabolik sendrom (veya insülin direnci sendromu, sendrom X olarak da bilinir) ise risk faktörünün bir arada bulunduğu bir durumdur. Bu risk faktörlerinin bir arada bulunması da kalp damar hastalıkları (kalp krizi, inme vb.) veya Tip 2 Diyabet olmasının önünü açmaktadır. Bu iki hastalık dünya üzerindeki ölüm sebeplerinin en sık olan iki nedeni olduğu için Metabolik sendromu anlamak ve önlemek hayati önem taşımaktadır.
Metabolik sendrom aşağıdaki 5 maddeden 3’üne sahip olma durumudur ve kalp hastalıkları ve diyabet için yüksek riski ifade eder.
1. Obezite ve özellikle Karın Çevresinde Obezite, yani karın çevresinde aşırı yağ birikiminin olması: Obezitenin tanımı ve detayları Dyt. Banu Salman’ın önceki yazılarında detaylıca anlatılmıştır. Karın çevresindeki obeziteyi belirleyebilmek için Bunu bel çevresinin mezura ile ölçülür. Kadınlarda 90cm, erkeklerde 100cm’in üzerindeki değerler abdominal obeziteye işaret eder. Çoğu kişi bel çevresinin bu değerlerin üstünde olduğunun farkında bile değildir. Bu nedenle şimdi kalkıp bel çevrenizi ölçmek sağlığa attığınız ilk ve önemli bir adım olabilir.
2. Yüksek kan şekeri: Sabah 8 saatlik açlık sonucunda ölçülen kan şekeri değerinin 100mg/dL veya üstünde çıkması durumudur. Bu durum diyabetten farklıdır. Açlık kan şekeriniz belli aralıklarla yüksek seyredebilir ancak henüz diyabet hastalığı geliştirmemiş olabilirsiniz. Bu durum geri dönüştürülebilen en kıymetli noktalardan biridir.
3. Yüksek trigliserid değerlerine sahip olmak: Vücudumuzda bulunan bir çeşit yağ türü olan trigliserid vücudumuzun enerji kaynağı olarak kullanılır. 8 saatlik açlıkla bakılan testlerde 150mg/dL’nin üstünde çıkması metabolik sendrom için risk faktörüdür. Bu değerin yükselmesi damarlarda sertlik, kalp hastalığı ve pankreatit için de yüksek risk demektir.
4. Düşük HDL değerlerine sahip olmak: Halk arasında iyi kolesterol olarak da bilinen HDL kolesterolün 40mg/dL’nin altında olması demektir. HDL kolesterol vücuttaki fazla kolesterolün öğütülmesi ve kan dolaşımından atılmasını sağlar. Bu değerin düşük olması, kan damarlarında fazla kolesterol birikimine ve kalp ve damar hastalıklarına yol açar.
5. Kan basıncı (Tansiyon yüksekliği) veya tansiyon ilacı kullanıyor olmak: Büyük tansiyonun 130mmHg, küçük tansiyonun ise 85mmHg’den büyük olması durumu yine metabolik sendrom için risk faktörü oluşturmaktadır. “Benim tansiyonum yok” demeden önce herkesin 30 yaşından sonra yılda bir kez tansiyonunu ölçmesi gereklidir. Diğer yandan zaten hipertansiyon hastalığı nedenli tansiyon ilacı kullanıyorsanız bu risk faktörüne sahipsiniz demektir.
Yukarıda bahsedilen maddelerden 3 veya daha fazlasına sahip olmak insülin direnci ile ilişkilendirilmiştir. İnsülin direnci geliştiği zaman vücut kan şekeri yüksekliğine gerekli yanıtı veremez ve kan damarlarında yüksek seviyede gezen şeker; damar sağlığını bozar, kalp hastalıkları, damarlarda tıkanıklıklar, diyabet veya diyabet ile birlikte gelen bir dizi sağlık sorunu ortaya çıkarabilmektedir.
Bunları neden önemsemelisiniz?
Bu risk faktörlerinden herhangi birine sahip olmak, bir diğerinin gelişmesine ön ayak olur. Bu nedenle bu risk faktörlerini önceden tanımak ve günlük hayatınızda yapacağınız değişiklikler uzun vadede birden fazla hastalığın önlenmesine yardımcı olacaktır.
Türkiye Avrupa ülkeleri arasında obezitenin çok sık gözüktüğü ülkelerden birisidir. Yapılan en yakın tarihli çalışmalara göre metabolik sendrom Türkiye’de her 4 erkekten birinde ve her 3 kadından birinde gözükmektedir.
Türkiye’deki sıklığı nedir?
Son yıllarda artan obez kişi sayısına dikkat çektiğimiz bu yazılardan çıkarılacak önemli bir nokta da, artan obezite ile birlikte gelişen metabolik sendrom sayısıdır. Türkiye ne yazık ki Avrupa ülkeleri arasında obezitenin çok sık gözüktüğü ülkelerden birisidir. Yapılan en yakın tarihli çalışmalara göre metabolik sendrom Türkiye’de her 4 erkekten birinde ve her 3 kadından birinde gözükmektedir.
En büyük risk faktörü: Kilo fazlalığı
Özellikle karın çevresinde biriken fazla yağ, hayati organlarda iltihap arttıran ve insülin direnci geliştiren maddelerin birikmesine sebep olur. Bu bahsedilen iltihap kişinin kendi kendine hissedebileceği, ateş veya ağrıya sebep olmayan ancak organlarda ve onları besleyen damarlarda zamanla hasara sebep olan bir iltihap şeklidir. Bu mekanizma ilerleyen sürede tip 2 diyabet, kalp hastalıkları, damarlarda tıkanıklık, felç ve bunlara bağlı böbrek yetmezlikleri, uzuv kaybı ve benzeri komplikasyonlara neden olabilmektedir. Aslında kilo fazlalığı domino taşı gibi katastrofik ilerleyen bir dizi hastalığa yol açmaktadır.
Çalışmalar kişilerin kilodaki ortalama bir artışın bile metabolik sendrom için ciddi bir risk artışına sebep olduğunu göstermektedir. Örneğin
* Normal kilolu kişilerde metabolik sendrom görülme sıklığı %5 iken,
* Fazla kilolu olarak sınıflandırılan kişilerde (yani vücut kitle indeksi 25 ile 29.9 arasında olan kişiler) %20,
* Obez kişilerde ise (yani vücut-kitle indeksi 30 ve üzerinde olan kişilerde) %60 olarak görülmüştür.
Diğer riskler arasında ileri yaş, sigara kullanmak, karbonhidrattan zengin beslenmek, egzersiz yapmamak, düşük gelir sahibi olmak gibi faktörler de metabolik sendrom ile ilişkili bulunmuştur. Bunlar gibi çevresel faktörlere ek olarak genetik faktörler de metabolik sendrom geliştirmede büyük etkiye sahiptir.
Risk Faktörlerine Sahipseniz
Bu durumları yakalayan herhangi bir kişinin yapacağı en önemli şey bir iç hastalıkları veya endokrinoloji uzmanı ile görüşmek olmalıdır. Metabolik sendrom yalnızca kilo fazlalığı demek değil, farkında olmadığınız bir çok hastalığın altta yatan nedeni olabilir. Bu nedenle ilgili hekiminizin sizi değerlendirmesi kalp sağlığı, damar sağlığı, vücuttaki insülin- kan şekeri dengesini içerecek ve sizi yönlendirecektir.
Çözüm: Hayat Tarzı Değişiklikleri
Tüm rehberlerin söylediği tek bir odak noktası var: Hayat tarzı değişiklikleri.
Risk faktörleri incelendiği zaman genetik faktörlerin dışında kalan çevresel faktörler tedavide üzerinde durulması gereken odaklardır. Bu nedenle öncelikle kilo yönetimini hedefleyen beslenme tarzı değişiklikleri, fiziksel aktiviteye hayatta yer açmak, kolesterol seviyelerini rehberlerdeki önerilen seviyeler yaklaştırmak için hekim kontrolünde olmak, düzenli ölçümler ile kişinin kendisini takip etmesi, kötü alışkanlıkları geride bırakacak adımlar atmak anahtar noktalardır.
Hayat tarzı değişiklikleri bir öneri değil bir tedavi yöntemidir. Bu yöntemi uygulamak için hekimler, diyetisyenler ve kendiniz ile sık sık iletişimde kalmalı ve metabolik sendromu kontrol altında tutmak için düzenli olarak sağlık profesyonelleri ile görüşülmelidir. Hayat tarzı değişiklikleri kişinin hayatına yerleştiğinde takip aralığının açılması ve kişinin kendi kendini yönetebildiği, sürekliliği sağlanmış bir düzenin sağlanması mümkündür.
Beslenme Düzeni
Yapılan çalışmalar Akdeniz diyeti veya düşük yağ oranlı diyetlerin tüm sebeplere bağlı ölüm oranlarını ve ölümcül olmayan kalp krizi geçirme sıklığını azalttığını göstermiştir. Ayrıca bir çalışmada akdeniz diyetinin düşük yağlı diyete göre daha fazla kilo kaybı, daha iyi kan basıncı ve kan kolesterol seviyeleri gösterdiği ve insülin direncini iyileştirdiği, damalarda artan ihltihabi yanıtı azalttığı gösterilmiştir. Bunun dışında kalan başka diyet planları metabolik sendromun tedavisinde kullanılmaya uygun bulunmuştur.
DASH diyeti (Dietary Approaches to Stop Hypertension) uygulanan kişilerin sağlıklı beslenmesi önerilen kişiler ile karşılaştırıldığı çalışmada DASH diyeti uygulanan kişilerde trigliseridlerde, açlık kan şekerinde ve küçük tansiyonda daha belirgin iyileştirmeler sağladığı gösterilmiştir.
Düşük glisemik indeksli veya düşük glisemik yüklü besinleri tüketmek ve lifli gıdalardan zengin beslenmek de yine kan şekerinin normale dönmesini ve kan yağlarının iyileşmesini sağlamaktadır. Glisemik yükü ve glisemik indeksi düşük besinleri tüketmek demek, işlenmiş tahıllar yerine tam tahıllı besinler tüketmek, meyve ve sebze tüketimini arttırmak ve meşrubatları beslenme düzeninden çıkarmak anlamına gelmektedir. Bu durum kana geçen şeker miktarını azaltmayı ve artan lif miktarı ile hızlı emilmenin önüne geçmeyi hedeflemektedir.
Doğru beslenme modeli altta yatan risk faktörlerini ortadan kaldırmaya yönelik ve kişiye özgü olan yaşam tarzı ile örtüşen, uygulanabilir bir şekilde olmalıdır. Bu nedenle her diyet planı kişiden kişiye değişiklik göstermektedir.
Fiziksel aktivitenin hayat tarzına yerleştiğinde uzun vadede de kilo kaybının kalıcılığını arttırdığı gösterilmiştir. Fiziksel aktivitede rehberlerin önerisi kişinin keyif alabileceği bir egzersiz türünü günde 30 dakika ayıracak şekilde gerçekleştirmesi yönündedir.
Fiziksel Aktivite
Fiziksel aktivite diyet ile birleştiği zaman metabolik sendromu önlemede en etkin hale gelmektedir. Daha da önemlisi, fiziksel aktivitenin hayat tarzına yerleştiğinde uzun vadede de kilo kaybının kalıcılığını arttırdığı gösterilmiştir.
Fiziksel aktivitede rehberlerin önerisi kişinin keyif alabileceği bir egzersiz türünü günde 30 dakika ayıracak şekilde gerçekleştirmesi yönündedir. Bir başka altı çizilen nokta ise fiziksel aktivite planı oluşturulurken aerobik egzersizler ile direnç egzersizlerinin kombinlenmesinin en iyi yanıtı sağladığı yönündedir. Aerobik egzersizler vücudun oksijen kullanıyla enerji üretimi sağlanan yürüme, koşma, yüzme, dans etme veya bisiklet sürme gibi 20 dakikadan uzun egzersizleri kapsar. Direnç egzersizleri ise vücudun enerji ihtiyacı için oksijenin yetmediği bu nedenle kaslardaki enerjinin kullanılması gereken egzersizleri kapsar. Bunlara örnek olarak ağırlık kaldırmak, sürat koşuları gibi birkaç dakika süren ve tekrarlı setlerle yapılan egzersizler örnek verilebilir.
Medikal Tedavi Seçenekleri
Hayat tarzı değişikliklerine rağmen insülin direncinde iyileşme, kilo verme ve bel çevresinin incelmesinin sağlanamadığı durumlarda medikal tedavi seçenekleri devreye girmelidir. Ayrıca kişilerin kalp ve damar hastalıkları risk değerlendirmesi ilgili hekimlerce değerlendirilip gerekli görüldüğünde kolesterol yönetimi için ilaç tedavileri önerilmeli aynı şekilde ileri evreli hipertansiyon hastalarında da kan basıncı yönetimi için tespit edildiği gibi tedavi başlanması gerekmektedir.
Bu sürecin en doğru şekilde yönetilebilmesi için sağlık profesyonelleri ile düzenli muayene ve kontroller sağlanmalı, kişi kendi kendini yönetebilmeyi ve risk faktörlerini öğrenmelidir. Bu sayede metabolik sendrom kontrol altına alınabilir, takip eden hastalıklar önlenebilir veya daha fazla ilerlemesi engellenebilir.
Referanslar
- Arslan, M., Atmaca, A., Ayvaz, G., Başkal, N., Beyhan, Z., Bolu, E., ... & Yılmaz, M. (2009). Metabolik sendrom klavuzu. Türkiye endokrinoloji ve metabolizma derneği, 211-219.
- Abacı, A., Kılıçkap, M., Göksülük, H., Karaaslan, D., Barçın, C., Kayıkçıoğlu, M., ... & Tokgözoğlu, L. (2018). Data on prevalence of metabolic syndrome in Turkey: Systematic review, meta-analysis and meta-regression of epidemiological studies on cardiovascular risk factors. Turk Kardiyoloji Dernegi Arsivi: Turk Kardiyoloji Derneginin Yayin Organidir, 46(7), 591-601.
- Alberti, K. G., Eckel, R. H., Grundy, S. M., Zimmet, P. Z., Cleeman, J. I., Donato, K. A., ... & Smith Jr, S. C. (2009). Harmonizing the metabolic syndrome: a joint interim statement of the international diabetes federation task force on epidemiology and prevention; national heart, lung, and blood institute; American heart association; world heart federation; international atherosclerosis society; and international association for the study of obesity. Circulation, 120(16), 1640-1645.
- Park, Y. W., Zhu, S., Palaniappan, L., Heshka, S., Carnethon, M. R., & Heymsfield, S. B. (2003). The metabolic syndrome: prevalence and associated risk factor findings in the US population from the Third National Health and Nutrition Examination Survey, 1988-1994. Archives of internal medicine, 163(4), 427-436.
- Esposito, K., Marfella, R., Ciotola, M., Di Palo, C., Giugliano, F., Giugliano, G., ... & Giugliano, D. (2004). Effect of a Mediterranean-style diet on endothelial dysfunction and markers of vascular inflammation in the metabolic syndrome: a randomized trial. Jama, 292(12), 1440-1446.
- Karam, G., Agarwal, A., Sadeghirad, B., Jalink, M., Hitchcock, C. L., Ge, L., ... & Johnston, B. C. (2023). Comparison of seven popular structured dietary programmes and risk of mortality and major cardiovascular events in patients at increased cardiovascular risk: systematic review and network meta-analysis. Bmj, 380.
- Azadbakht, L., Mirmiran, P., Esmaillzadeh, A., Azizi, T., & Azizi, F. (2005). Beneficial effects of a Dietary Approaches to Stop Hypertension eating plan on features of the metabolic syndrome. Diabetes care, 28(12), 2823-2831.
- Brand-Miller, J., Hayne, S., Petocz, P., & Colagiuri, S. (2003). Low–glycemic index diets in the management of diabetes: a meta-analysis of randomized controlled trials. Diabetes care, 26(8), 2261-2267.
- McKeown, N. M., Meigs, J. B., Liu, S., Saltzman, E., Wilson, P. W., & Jacques, P. F. (2004). Carbohydrate nutrition, insulin resistance, and the prevalence of the metabolic syndrome in the Framingham Offspring Cohort. Diabetes care, 27(2), 538-546.
- Ostman, C., Smart, N. A., Morcos, D., Duller, A., Ridley, W., & Jewiss, D. (2017). The effect of exercise training on clinical outcomes in patients with the metabolic syndrome: a systematic review and meta-analysis. Cardiovascular diabetology, 16, 1-11.
- Liang, M., Pan, Y., Zhong, T., Zeng, Y., & Cheng, A. S. (2021). Effects of aerobic, resistance, and combined exercise on metabolic syndrome parameters and cardiovascular risk factors: a systematic review and network meta-analysis. Reviews in cardiovascular medicine, 22(4), 1523-1533.
Yorum Yazın