Lümpenlik, popülist siyasi elitlerin en önemli özelliğidir. Herkesin önünde bir vatandaşa hakaret edebilen lümpen popülist lider tipine toplumun değer vermesi, yüceltmesi ve alkışlaması, lümpen despotizmi dediğimiz antidemokratik durumun oluşmasına yol açmıştır. Lümpen olmaktan başka hiçbir özelliği olmayan kaba, kirli ve karanlık tiplerin, millet meclislerinde temsilci olması, tek marifetleri olan şiddet ve saldırganlıkla sözü ve eleştiriyi ortadan kaldırmaya çalışmaları lümpen despotizminin bir sonucudur.
Dünyaya artık demokrasi dalgaları gelmemektedir. Yirmi birinci yüzyıl, lümpen popülist dalganın dünya siyasetinde baskın olduğu bir durumla başladı. Lümpen ve popülist liderler, siyasetçiler, Rusya ve Macaristan gibi ülkeleri idare etmekte, Amerika, İtalya ve Fransa’da ise en önemli siyasi aktörler durumuna gelmiş durumdadırlar. Lümpenlik, popülist siyasi elitlerin en önemli özelliğidir. Herkesin önünde bir vatandaşa hakaret edebilen lümpen popülist lider tipine toplumun değer vermesi, yüceltmesi ve alkışlaması, lümpen despotizmi dediğimiz antidemokratik durumun oluşmasına yol açmıştır. Lümpen olmaktan başka hiçbir özelliği olmayan kaba, kirli ve karanlık tiplerin, millet meclislerinde temsilci olması, tek marifetleri olan şiddet ve saldırganlıkla sözü ve eleştiriyi ortadan kaldırmaya çalışmaları lümpen despotizminin bir sonucudur
Lümpen siyasetçilerin topluma söyleyecekleri hiçbir sözleri, projeleri ve politikaları yoktur. Lümpen siyasetçiler, kendilerine güç ve servet ihsan eden lümpen liderliklerine yaranmak ve bir şeyler yapıyor olmak baskısı altında kendilerini hissederler. Lümpen siyasetçilerin saldırganlaşması, kabalaşması ve çirkefleşmesi, içinde bulundukları psikolojik baskı durumunun bir tezahürüdür. Lümpenlik, siyasette kötülüğün sıradanlaşması, normalleşmesi ve meşrulaşması anlamına gelmektedir.
Lümpen despotizmi, kölelikten başka bir şey değildir. Lümpen siyasetçilerin kabalıkta sınır tanımamaları, kendilerinden farklı olan kişilere özgüven içinde güç gösterisi yaparak saldırma cüretini kendilerinde bulmaları, toplumun tümüne yönelik verilen bir köleleştirme mesajıdır.
TOPLUMUN TÜMÜNE KÖLELEŞTİRME MESAJI
Demokrasi, insanlık için çok önemli bir kazanımdır. Serbest piyasa ekonomisi ve hukuk devleti ilkelerine dayanan demokrasi, toplumlar için devlet gücünün sınırlanması, ekonomik özgürlük olmak üzere bütün bireysel özgürlüklerin güvence altına alınması demekti. Başka bir ifadeyle demokrasi, özgürlük, hukuk ve refah demektir. Lümpen despotizmi, demokrasiden nefret etmektedir. Lümpen despotizmi, keyfiliği, hukuksuzluğu, yolsuzluğu ve yasakçılığı esas almaktadır. Lümpen despotizminin gerçekleştirmek istediği şey, devlet gücünü kullanarak yolsuzluk, sefalet, kölelik, yoksulluk ve yasakçılık temelinde kalabalıkların kontrol edilebileceği ve güdüleceği bir düzen kurmaktır. Lümpen despotizmi, kölelikten başka bir şey değildir. Lümpen siyasetçilerin kabalıkta sınır tanımamaları, kendilerinden farklı olan kişilere özgüven içinde güç gösterisi yaparak saldırma cüretini kendilerinde bulmaları, toplumun tümüne yönelik verilen bir köleleştirme mesajıdır.
Toplumun özgürce gelişmesi ve kalkınması, lümpen siyasetçilerin umurunda değildir. Toplumsal kalkınma ve adalet, lümpen siyasetin umurunda olmadığı gibi, bu kavramlar sadece içi boş propaganda malzemesinden başka bir şey değildir. Lümpen siyaset, gelişen ve değişen dinamik bir toplum yerine sadece lümpen siyasi elitlerin her dediğine itaat eden ve inanan mekanik güruhlar yaratmaya çalışmaktadırlar.
Dini, tarihi ve milli sembollleri kullanarak kolay bir şekilde istismar eden lümpen siyasetçiler, kitleleri kendi amaçları doğrultusunda manipule ve kontrol etmektedirler. Saldırganlıklarını, kabalıklarını ve çirkefliklerini lümpen siyasetçiler, yiğitlik, mertlik ve vatanseverlik olarak yüceltmekte ve maskelemektedirler.
SALDIRGANLIĞI VATANSEVERLİK OLARAK MASKELEMEK
Lümpen despotizm, felsefeye, bilime, sanata, ahlaka ve maneviyata karşıdır. Lümpen despotizm, dinden ve ırkçılıktan beslenmektedir. Lümpen siyasetçiler, din, ırk, kültür ve tarih adına ne varsa kullanırlar. Lümpen siyasetçiler, dine ve tarihe dair geçmişte olan biteni bugüne taşıyarak kendi iktidarlarını bu kurgularla yüceltirler ve meşrulaştırırlar. Lümpen siyasetçiler, kendi alternatif tarihlerini, kültürlerini, kimliklerini ve dinlerini, kendilerine uygun bir şekilde kurgulamaktadırlar. Dini, tarihi ve milli sembollleri kullanarak kolay bir şekilde istismar eden lümpen siyasetçiler, kitleleri kendi amaçları doğrultusunda manipule ve kontrol etmektedirler. Saldırganlıklarını, kabalıklarını ve çirkefliklerini lümpen siyasetçiler, yiğitlik, mertlik ve vatanseverlik olarak yüceltmekte ve maskelemektedirler. Lümpen despotizm, felsefenin, sanatın, edebiyatın, müziğin, gerçek dünya hayatyla ve insanlık durumuyla ilgilenmesine izin vermemektedir. Lümpen despotizm, sanatın, felsefenin, entelektüelliğin, edebiyatın dünyadan el etek çekmesi için çalışmaktadır. Lümpen despotizme göre dünya sadece yaratılan yapay din, ırk, tarih ve kültür penceresinden anlaşılmalıdır ve görülmelidir. Lümpen siyaset, bütün sığlığını ve yapaylığını hayata ve insana dair ne varsa her şeye egemen kılmaya çalışmaktadır. Lümpen despotizmin olduğu yerde, akla, fikre, düşünmeye, söze, diyaloğa, barışa, hukuka ve özgürlüğe yer yoktur. Günümüzde barbarlığa giden yol, lümpen despotizmden geçmektedir.
Lümpen despotizm, demokratik uzlaşmaya veya farklı toplumsal kesimler arasında gerçekleşecek bir sosyal sözleşmeye inanmaz. Sözle, uzlaşmayla ve diyalogla konuşmayan lümpen despotizm, kan damlayan ve akıtan bir dille konuşur. Kanın dili, lümpen siyasi haydutların bildiği tek ifade biçimidir.
KANIN DİLİ, LÜMPEN SİYASİ HAYDUTLARIN TEK İFADE BİÇİMİDİR
Lümpen despotizm, modern ve medeni olana dair bütün fikirleri ve kurumları değersizleştirmekte ve hiçleştirmektedir. Demokrasinin hiçbir anlamı yoktur. Hukuk, siyasetin köpeğidir, Barış, bir zayıflıktır ve gereksizliktir. Seçimler bir formaliteden ibarettir. İfade özgürlüğü başta olmak üzere hiçbir özgürlüğe ihtiyaç yoktur. Lümpen despotizmin bildiği en iyi şey, şiddet, korkutma, yasaklama ve kuraklaştırmadır. Lümpen despotizm dalgası, bütün dünyayı çölleştirmekte, karartmakta ve kurutmaktadır.
Lümpen despotizm, demokratik uzlaşmaya veya farklı toplumsal kesimler arasında gerçekleşecek bir sosyal sözleşmeye inanmaz. Sözle, uzlaşmayla ve diyalogla konuşmayan lümpen despotizm, kan damlayan ve akıtan bir dille konuşur. Kanın dili, lümpen siyasi haydutların bildiği tek ifade biçimidir.
Bireyler, modern dönemde kazandıkları insani haklarını ve özgürlüklerini yavaş yavaş kaybetmektediirler. Dünyanın bugünkü talihsizliği ve felaketi lümpenlerin siyasi idari elitler pozisyonuna gelmiş olmalarıdır.
Yorum Yazın