Erdoğan ve iktidar bloğu Kürt sorunu yok dese de, Rawest Araştırma’nın gerçekleştirdiği "Kürt Meselesi-Kürt Siyaseti ve Demirtaş" araştırmasına katılanların yarısından fazlası (Yüzde 58.2) Türkiye'de bir Kürt sorunu olduğunu düşünüyor. Araştırmanın önemli bir sonucu da tutuklu olsa da Demirtaş’ın siyasi gücünü koruduğudur.
Önceki gün Rawest Araştırma’nın gerçekleştirdiği "Kürt Meselesi-Kürt Siyaseti ve Demirtaş" araştırmasının sunumuna katıldım.
Toplantı araştırma sonuçları kadar farklı kültürel, siyasi kimlerden katılımcılarıyla da ilginç ve önemliydi. Araştırma Kürt nüfusunu temsil eden 1406 kişiyle yüz yüze yapılan görüşmeler ve odak grup çalışması ile hazırlanmış. Yine araştırma için Kürt Çalışmaları Merkezi’nin 1492 kişi ile yüz yüze yaptığı Kürt Barometresi çalışmasından yararlanılmış. Araştırma kimlik tanımıyla başlıyor. Kürtlerin sekülerleri kendini özgürlükçü olarak görürken; muhafazakârları da İslamcı değil müslüman ve dindar olarak tanımlıyorlar.
Bu bağlamda araştırma bize Kürtler kimliklerinden vazgeçmediğini gösterirken; kendini Kürt milliyetçisi olarak tanımlayanlarda da yükseliş olduğunu gösteriyor.
Katılımcıların yarısı Kürt sorununun kaynağında devletin uygulamaları olduğunu düşünürken; Kürt sorununu ise kimliğin tanınması ve Kürtlere yönelik ayrımcılıkla ilişkilendiriyorlar.
KATILIMCILARIN YARISINA GÖRE KÜRT SORUNUNUN KAYNAĞINDA DEVLETİN UYGULAMALARI VAR
Yine araştırma Erdoğan ve iktidar bloğu Kürt sorunu yok dese de Kürtlerin böyle düşünmediğini söylüyor. Araştırmaya göre katılımcıların yarısından fazlası (Yüzde 58.2) Türkiye'de bir Kürt sorunu olduğunu düşünüyor. Yine araştırma katılımcıların üçte ikisi (Yüzde 75.5) bunu önemli bir sorun olarak tanımlıyor. Katılımcıların yüzde 15’i ise Kürt sorunu olmadığını düşünüyor.
Katılımcılar yarısı Kürt sorununun kaynağında devletin uygulamaları olduğunu düşünürken; Kürt sorununu ise kimliğin tanınması ve Kürtlere yönelik ayrımcılıkla ilişkilendiriyorlar. Kürt sorununu çözümünde eşitlik, adalet, özgürlük, ana dilde eğitim ve kalkınmanın önemine işaret çekerken, sorunun tarifinde "Devletin Kürtlere ayrımcılık yapması (Yüzde 49.6) ve Kürt kimliğinin tanınmaması" (Yüzde 51.6) ile öne çıkıyor.
Araştırma bölgede siyasete ilginin Batıya göre daha düşük olduğunu gösterirken önemli bir sonuç araştırmaya katılanların partiler yakınlığı konusunda çıkıyor. 1’den 10’a kadar puanlama ile yapılan değerlendirmeye göre göre DEM Parti’den (5.96) sonra Kürtlere en yakın parti AKP (3.16) değil CHP (3.80). Onları TİP (2.67), Yeniden Refah (2.37), MHP (1.92) ve Zafer Partisi (1.74) izliyor. Araştırmanın ilginç bir sonucu da gençlerin genel olarak tüm partilere mesafeli iken; HDP/DEM’e yakınlık eğitim düzeyi arttıkça azalması.
Araştırma Kürtlerin yerel seçim sonuçları karşısında ihtiyatlı olduklarını gösteriyor. Seçim sonucundan memnuniyet 10 üzerinde 5.9. Sonuçların Türkiye için sonuçların iyi (10 üzerinden 6.1) olduğunu düşünüyorlar. Batıda yaşayan Kürtler ise seçim sonuçlarından bölgeye göre daha memnunlar. Araştırmanın ilginç konu başlıklarından birisi de liderlerin itibarıyla ilgili. Liderlerin itibarı konusunda 10 üzerinden yapılan değerlendirmede Selahattin Demirtaş (7.1) birinci sırada iken onu Ekrem İmamoğlu (5.5) ve Leyla Zana (5.1) izliyor izliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 3.4 ile Mansur Yavaş, Özgür özel, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra geliyor. Burada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun aldığı puana da dikkat çekmekte fayda var.Hemen şunu ifade edelim ki, bölgedeki ve Batı’daki durumda tercih farklılıkları var.
Araştırma Demirtaş algısı hakkında da bize bazı ipuçları veriyor. Demirtaş HDP’nin kurucusu ve lideri olarak tanımlanıyor, benimseniyor ve hâlâ başkan olarak görülüyor, mevcutlar emanetçi olarak görülüyor.
DEMİRTAŞ, BAŞKAN OLARAK GÖRÜLÜYOR
Araştırmada katılımcılar Demirtaş’ı kendi kimliklerin savunucusu olarak görüyorlar. Demirtaş için öne çıkan başlıklar Kürtlerin ilk sivil lideri, Kürtleri birleştiriyor, Türkleri uzaklaştırmıyor oluşu var. Yine Demirtaş, birlikte yaşama fikrinin ve çözüm olabilir hissiyatının güçlü temsilcisi olarak görülüyor. Yine araştırma Demirtaş algısı hakkında da bize bazı ipuçları veriyor. Demirtaş için yaygın övgüler onu, genç, hatip, cesur, dürüst, esprili, adaletli, tutarlı, verdiği sözleri tutan biri, gerçekçi biri, konuşması ikna edici, inandırıcı, iyi görüşlü, karizmatik görüldüğünü gösteriyor. Demirtaş HDP’nin kurucusu ve lideri olarak tanımlanıyor, benimseniyor ve hâlâ başkan olarak görülüyor, mevcutlar emanetçi olarak görülüyor. Araştırma AKP’lilerin de Demirtaş’ı makbul bir siyasetçi kabul ettiğini gösteriyor. O tüm eleştirilerine rağmen HDP’den daha makul ve uzlaşılır kabul ediliyor. Onlar için de Demirtaş Türkiyelileşme siyasetinin temsilcisi olarak görülüyor.
Araştırmaya göre Kürtlerin Türkiyelileşme vurgusunun her geçen gün arttığı görülüyor. Türkiyelileşme parti seçmenlerine göre de değişiyor. HDP’lilerin Türkiyelileşme denilince arzu ettiği/aklına ilk gelen; Kürt siyasetinin farklı mahallelere açılma ve alanını genişleterek Kürt siyasetinin gücünü tahkim etmek iken; AKP’lilerin Türkiyelileşme beklentisinde sivilleşme; CHP’ye oy veren Kürt için ise daha çok muhalefetle yakınlaşmayı ifade ediyor. Yaklaşık 8 yıldır tutuklu bulunan Demirtaş’ın adil bir şekilde yargılandığını düşünenlerin oranı yüzde 14.3. Adil yargılanmadığını düşünenlerin oranı ise yüzde 62.9Araştırmaya göre Demirtaş’ın suçlu olduğunu düşünenler yüzde 15.5’te kalıyor. Bunların da bir kısmı, Cumhurbaşkanı’na hakaret ve/veya düşünce suçu nedeniyle yargılandığını düşünüyor. Suçlu bulmayanların oranı ise yüzde 66.3.16 Mayıs’ta Demirtaş’ın da yargılandığı Kobani Davası’nın karar duruşması var. Bu davada sadece Demirtaş’a değil Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Ahmet Türk, Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Bircan Yorulmaz gibi siyasetçilere ağır cezalar isteniyor. Son günlerde sıkça ifade edilen siyasette "yumuşama" söylemlerinin ne kadar samimi olduğunu hukuki değil siyasi bir dava olması hasebiyle bir test niteliği olabilir.
Yorum Yazın