Kredi kartı para yerine geçen ödeme aracı olduğuna ve para herkesin cebinde olduğuna göre 25 K üzeri geliri olan ve 100 K’dan daha az limitli kartı olandan da bu 750 TL’nin alınması halkın gelirine göre ayrıştırılmaması için elzemdir.
Heterodoks-Ortodoks tartışmaları arasında kalan Türk ekonomisinin başı bir türlü beladan kurtulmuyor. Hristiyan jargonu ve eskatalojisine dayanan kavramlar arasında necip ve %99’u müslüman Türk milleti en kabadayısı 5 dolar eden banknotları para diye cebinde taşımaya çalışıyor.
Bir Amerikan 100 USD’si tam 17 Türk 200 TL’si ediyor. Paranın pul olması desek pulun ne olduğunu bilmeyen bir Z ve Alfa Kuşağının devrindeyiz.
Türkiye’de ekonomi rejimi Ortodoks mu olsun Heterodoks mu olsun diye Manastır Keşişi tadında tartışmalar süredursun, Hristiyanlığın en belalı hastalığı ülkenin tepesinde Demokles Kılıcı misali sallanıyor.
Hristiyan Orta Çağını yakıp kavuran Engizisyondan söz ediyorum. Türkiye’de temelini şimdi ülkeye Deva verme iddiasında olan Ali Babacan’ın attığı bir engizisyon sistemi kökleşerek daha da derine yayılıyor.
İktisadi engizisyonun teknik ve janjanlı ifadesi Makro İhtiyati Tedbirler.
Amerika’da 2008 Krizinin ardından yoğun olarak gündeme gelen Macro Prudentiality’nin Türkçeye çevrilmiş hali.
Bu kavramı Ali Babacan uzun Bakanlık döneminde günde 5 vakitten az olmamak üzere ağzından düşürmedi ve zihinlere kazıdı.
Nebati’nin Heterodoks Türk Tipi Ekonomisi neyse Babacan’ın Türk Tipi Makro İhtiyatlılığı aynı idi.
Aradaki fark Nebati son kurşunları atarken Babacan’ın zamanında şarjör tıka basa doluydu.
Türk Tipi Makro İhtiyatlılık ya da Bankacılık Engizisyonu, dünyadaki maksadı Bankacılığı sistemik risklerden korumak olan bir kavramı ekonominin tüm sorunlarının çözümünde kullanılacak bir maymuncuğa döndürmekti.
Türk Bankacılığının bütün inovasyonları bu süreçte birer birer heba edilirken, kayıt dışı bir inşaat/rant ekonomisine de tüm kapılar sonuna kadar açılmıştı.
Bankacılık sistemi sürekli yasaklama ve sınırlamalarla dar bir alana hapsedilirken dönemin Merkez Bankası Başkanlarından Erdem Başçı dünyanın gözünün içine bakarak bizim Makro İhtiyati Politikalarımız faizi bile düşük tutmaya izin verecek kadar özenli ve sıkıdır ifadesini kullanma cüretinde sakınca görmüyordu.
Aynı zamanlarda ABD’nin FED Başkanı Janet Yellen ise Makro İhtiyati Politikalarla Para Politikası arasındaki ilişkiyi tarif ederken Para Politikasının varlık fiyatları üzerinde nasıl dolaysız etkisi olduğunu Erdem Başcı’ya anlatır gibi anlatmaktaydı. (*)
Üstüne her 1 lira faizden de 30 kuruş devlet faizi alınınca Türkiye’de kredi sistemi tamamen “pert” hale geldi. Dünyada kendi bankacılık sistemine bu kadar eziyet eden az ülke vardır ve belki de yoktur.
KREDİ SİSTEMİ TAMAMEN PERT HALE GELDİ
Ancak bütün bu süreçler gözünü iktidar hırsı bürümüş ve iktidarda kalmak için tüm kartları oynamaya hazır bir siyasi anlayış için anlamsız tartışmalar olarak kalmaktaydı.
Türkiye keyfi genişletici mali politikalar, uyduruk/ irrasyonel para politikaları manzumesi içinde bankacılık sisteminin önce ürünlerini feda etti.
Kredi kartına taksit, konut kredisi, tüketici destek kredisi, ihtiyaç kredisi, taşıt kredisi başta olmak üzere gelişmeye açık pek çok alan yapılan düzenlemelerle ürün bazında yolunmuş tavuk misali kullanılmaz hale getirildi. Bu da yetmeyince ekonominin fişini Nebati’nin çekmesiyle beraber yükselen faizlerle kredi kullanmak olanaksız kılındı. Faiz sebep enflasyon denilerek çıkılan yolun sonunda bir de baktık ki sonuç yine faizmiş. Üstüne her 1 lira faizden de 30 kuruş devlet faizi alınınca Türkiye’de kredi sistemi tamamen “pert” hale geldi.
Dünyada kendi bankacılık sistemine bu kadar eziyet eden az ülke vardır ve belki de yoktur. Ama 2015’ten bu yana politik alanda yaşananlara bakınca bu durumun bir tesadüf değil tercih olduğu da açık olarak ortaya çıkmakta.
Yukarıda ifade ettiğimiz Erdem Başçı’nın öğrencilerinin de engizisyon uygulamalarında gelişen tekniklerle ustalarından geri kalmadıklarını daha önce de ifade etmiştik.
Son icat da 100.000 TL üzeri kredi kartlarına uygulanacak vergi oldu. Bu 100.000 TL’lik baremi Brigitte Jones’un pardon Merkezin güncesi yazarlarının tespit ettiğine eminim ama ispatlayamam.
Malum geçen defa 28 Milyon kartı incik cincik incelemişler riski 150.000 liradan fazla olanların daha çok faiz vermesine karar vermişlerdi.
Bu defa thresholdu aşağı çekmişler 100.000 yapmışlar. 100K limit demek 25K gelir demek. Malum kredi kartı gelirin 4 katına kadar veriliyor.
25 K ve üzeri geliriniz var ve kredi kartınızın limiti 100K ve üzeri ise 750 TL vergi vereceksiniz demektir.
Kredi Kartı para yerine geçen ödeme aracı olduğuna göre ve para herkesin cebinde olduğuna göre 25 K üzeri geliri olan ve 100 K’dan daha az limitli kartı olandan da bu 750 TL’nin alınması halkın gelirine göre ayrıştırılmaması için elzemdir.
Kredi Kartı engizitoru olarak anılmak istemiyorsanız kanun maddesine bu fıkrayı da ekleyin ki devletimiz halkın bir kesimi ile diğer kesimi arasında ayrımcılık yapıyor durumuna düşmesin.
Sonra ayıp oluyor.
---
P.S. Sayın günce yazarları kartı olmayanın geliri ne kadar diye sorarsanız bir ara izah ederim (free of charge)
(*) Macroprudential Supervision and Monetary Policy in the Post-crisis World
JANET L. YELLEN
Business Economics
Vol. 46, No. 1 (January 2011), pp. 3-12 (10 pages)
Yorum Yazın