Bakan Özhaseki’nin kıyılardaki işgale geçit vermeyeceklerini söylemesine rağmen Marmaris’te MUÇEV ve Global Marina I. Derece arkeolojik SİT alanına marina yapmaya çalışıyor, Sinpaş GYO turizm sezonunda inşaat yasağını delerek kıyı talanı gerçekleştiriyor…Geçtiğimiz günlerde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, kıyıların özel işletmeler eliyle kullanımının ücretli hale getirilmesine tepki göstererek, “Kıyılar halkındır” dedi, gerek karada, gerek denizde düzenlemeye gidileceğini vurguladı.Özhaseki, “Kıyılar halkındır, herkes kıyı alanlarını özgürce kullanmalıdır” diyor ancak işin uygulama kısmına baktığımızda durumun söylenenden çok farklı olduğunu görüyoruz.Kıyılar, irili ufaklı şirketlerin işgali altında. Bakan Özhaseki’nin getirileceğini söylediği düzenlemelerin kıyılardaki otel zincirleri başta olmak üzere, kıyıları marinalarla, dev işletmelerle, projelerle işgal eden sermaye gruplarını kapsayıp kapsamayacağı merak konusu…8 bin 333 kilometrelik sahil şeridine sahip Türkiye’nin farklı bölgelerinde halka açık olması gereken pek çok nokta erişime kapalı durumda.Başta otel ve marina projeleri olmak üzere özel izinlerle, hatta ruhsatsız birtakım projelerle sahillere erişim engellenirken, çok ciddi ekolojik yıkımlar da arka arkaya geliyor.Anayasa’nın 43’üncü Maddesi “Kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir” derken, 3621 Sayılı Kıyı Kanunu’nda paralel şekilde,“Kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir” maddesi yer alıyor.Söz konusu yasal güvencelere rağmen kamunun sahillere eşit ve adil bir biçimde erişimi kısıtlanıyor, güvenlik duvarlarının ardına hapsolan sahillere ulaşmak için yüksek ücretler talep ediliyor, ekonomik kriz ve yüksek enflasyon erişim sorununu her geçen gün daha da derinleştiriyor. Böylece bir yandan büyük bir çevre tahribatı oluşurken diğer yandan kıyılara erişim sınıfsal şekilde sınırlandırılmış oluyor. Son yıllarda kıyı talanının en fazla yaşandığı Marmaris’te çevreciler aynı anda pek çok projeyle mücadele etmek zorunda kalıyor. Marmaris Kent Konseyi Çevreden Sorumlu Yürütme Kurulu Üyesi Halime Şaman ile, Marmaris’teki kıyı işgallerinin son durumunu konuştuk. Şaman’ın projelerle ilgili değerlendirmeleri şöyle:“Marmaris Körfezi içinde yer alan Doğan Tugay’ın sahibi olduğu Albatros Marina, ÇED’de süre aşımı olmasına rağmen ÇED varmış gibi bir iskele büyütmesi gerçekleştirdi. Açılan dava reddedilmişti ama Danıştay geri gönderdi. Ancak, dosya iki yıldır ilerlemiyor. Burası Sığla Ormanı’nı zarara uğratacak bir yerde bulunuyor. Buraya izin verilmeye çalışılıyor.Hisarönü’nde 142 parselde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın abisi Mustafa Erdoğan’ın dünürüne ait bir araziye yaşlı bakımevi yapılacak diye üçüncü kez imar plan değişikliği yapıldı. İki dava kazanıldı, üçüncü imar plan değişikliği yapıldı ona da dava açtık. Bu dava da yine bekletiliyor, ancak o arada binalar yükseldi.
“MUÇEV şu anda Selimiye’de çok küçük bir marina işletiyor. Koyun hemen sağında şu ana kadar gizledikleri ama bizim belgesine ulaştığımız MUÇEV’e yeni bir kiralama daha söz konusu. Koyu MUÇEV’e kapatmak üzere bir çalışma yapıyorlar.”
SELİMİYE’DE MUÇEV’E YENİ YAT LİMANI ALANI KİRALANDI
Selimiye’de MUÇEV Marina kapasite büyütmek istiyor, bununla ilgili ÇED süreci başladı. Buraya muhtemelen “ÇED gerekli değildir” kararı verecekler. Verildiği anda da dava konusu yapacağız. MUÇEV şu anda Selimiye’de çok küçük bir marina işletiyor. Koyun hemen sağında şu ana kadar gizledikleri ama bizim belgesine ulaştığımız MUÇEV’e yeni bir kiralama daha söz konusu. Koyu MUÇEV’e kapatmak üzere bir çalışma yapıyorlar.”Muğla Çevre Vakfı’nın (MUÇEV) adında vakıf geçiyor ancak bu Muğla Valiliği tarafından kurulan bir anonim şirket. Yönetiminde pek çok AKP’linin yer aldığı şirket, Ege ve Akdeniz kıyılarının baş işgalcisi. Bu vakıf görünümlü şirkete kıyıları kiralayarak, MUÇEV eliyle gerek marina gerek başka işletmeler şeklinde kıyılara çökülmesinin önünü açıyorlar.MUÇEV, son olarak Marmaris Karacasöğüt Koyu’nun I. derece SİT alanı olarak tescil edilmesine rağmen buradaki inşaat çalışmasıyla gündeme geldi. Bölge halkının ve çevrecilerin direnişi sonrası şirket çalışmalarını durdurmak zorunda kaldı. MUÇEV ilk olarak proje için 2020’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvuruda bulunarak “ÇED gerekli değildir” kararı aldı. Bölge halkının mücadelesi sonucunda karar iptal edilirken şirket 2022 yılında ÇED kararı için tekrar başvurdu. Bakanlık ise projeye 25 Haziran 2023’te “ÇED olumlu” kararı verdi.“Ancak burada diğer yandan I. derece arkeolojik SİT alanında kalan Global Marina’nın “ÇED Gerekli Değildir” davasına devam ediyoruz. Burası Global Marin Sportif Denizcilik Turizm şirketinin sahibi Mahmut Saral’a ait. Zamanında yelkencilik okulu olarak izinlerini almış, bütün faaliyetleri eğitim ve spor amaçlı olmak zorunda. Onun dışında herhangi bir ticari faaliyet yapamaz. Ancak, anlaşması böyle olduğu halde bu görmezden geliniyor ve oraya marina yapılması için izin çıkartılmaya çalışılıyor.”[video width=848 height=474 mp4="https://yeniarayis.com/wp-content/uploads/2024/05/WhatsApp-Video-2024-05-30-at-18.52.58.mp4"][/video]
MUÇEV İŞGALİ BİTMEDEN GLOBAL MARİNA İŞGALİ BAŞLADI
Halime Şaman’ın konuyla ilgili paylaşımları ise şöyle:“MUÇEV’in Karacasöğüt’te “ÇED olumlu” kararı verilen bir marina projesi vardı. Geçen hafta Danıştay’da “ÇED olumlu” kararı iptal edildi. Burada yapılan dalışlar esnasında tarihi eserlere rastladık, Bodrum Müzesi’ne bildirdik ve ardından burası I. derece arkeolojik SİT alanı ilan edildi. MUÇEV Marina’nın bir kısmı da orada kaldığı için Danıştay olumlu kararın iptalini onadı. Ancak burada diğer yandan I. derece arkeolojik SİT alanında kalan Global Marina’nın “ÇED Gerekli Değildir” davasına devam ediyoruz. Burası Global Marin Sportif Denizcilik Turizm şirketinin sahibi Mahmut Saral’a ait. Zamanında yelkencilik okulu olarak izinlerini almış, bütün faaliyetleri eğitim ve spor amaçlı olmak zorunda. Onun dışında herhangi bir ticari faaliyet yapamaz. Ancak, anlaşması böyle olduğu halde bu görmezden geliniyor ve oraya marina yapılması için izin çıkartılmaya çalışılıyor.”Türkiye’nin çevre ve ekoloji örgütleri, sermaye kadar bilirkişi heyetlerinin sermayeden yana tavırlarıyla da mücadele etmek zorunda kalıyor.Global Marina’ya ilişkin olarak bilirkişi heyeti “ÇED Gerekli Değildir” kararının uygun olduğu yönünde oybirliği ile görüş bildirdi. Proje alanının orman, doğal SİT, Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi içerisinde yer alması da bilirkişi heyetinin olumlu görüş vermesini engelleyemedi. Danıştay 4. Dairesi’nin MUÇEV Marina için verilen “ÇED olumlu” kararını projenin sadece bir bölümü 1. derece arkeolojik SİT alanında kaldığı için iptal ettiğini de tekrar hatırlatalım.Halime Şaman, Bozburun’da da daha yeni 200 teknelik bir imar plan değişikliğinin askıya çıktığını, bu projenin de detayları üzerinde çalıştıklarını ve gerekli itirazları yakında yapacaklarını kaydetti.“Sinpaş GYO tarafından yapılan otel ve devre mülk projesinin dörtte üçü tamamlandı. İnşaat yasağının başlamasına rağmen dağları taşları yerinden oynatıp indirmeye devam ediyorlar.”
SİNPAŞ, TURİZM SEZONUNDA İNŞAAT YASAĞINI TAKMIYOR
Şaman ile son olarak Marmaris’te yıllardır çevrecilerin mücadelesini sürdürdüğü Sinpaş GYO’nun projesiyle ilgili son durumu konuştuk:“Sinpaş GYO tarafından yapılan otel ve devre mülk projesinin dörtte üçü tamamlandı. İnşaat yasağının başlamasına rağmen dağları taşları yerinden oynatıp indirmeye devam ediyorlar. Valiliğin, kaymakamlığın, belediyenin gözü önünde çalışmalar sürüyor. Sinpaş, peyzaj çalışması yapıyoruz, belediyeden izin aldık, başka bir şey yapmıyoruz diyor ama geceleri kamyon trafiği devam ediyor. Turizm bölgesi olduğu için 15 Mayıs-15 Kasım arasında inşaat yasağı var ancak Sinpaş, kesintisiz her türlü faaliyetini sürdürüyor. Ayrıca, kendi tapulu arazisi dışında milli parktan 15 hektar alanı işgal etmiş durumda.“ÇED olumlu” kararının iptali için Marmaris Kent Konseyi olarak bir dava açmıştık. Bizimle birlikte Muğla Büyükşehir Belediyesi de dava açmıştı. Belediye burada kanalizasyon, içme suyu gibi altyapılarının olmadığını ve bunlara ilişkin altyapıyı sağlamayacağını da belirtmişti. Belediye, bu şartlarda 6 ila 10 bin kişilik nüfusu buraya getiremezsiniz dedi. Buna rağmen “ÇED olumlu” kararı verildi. Mahkeme belediyenin davasını reddetti, birleştirme kararı olmamasına rağmen bu gerekçe gösterilerek bizim davamız da reddedildi. Buna itiraz ettik, dava Danıştay’da. Bu davanın sonucunu bekliyoruz. İki tane de ruhsat iptal davası açmıştık, bunları da takip ediyoruz.”Greenpeace Akdeniz, sahillerde çevre tahribatının da altını çizerek açıkladığı kampanyasının özellikle Türkiye’de ekonomik eşitsizliklerin derinleştiği bu dönemde, sahiller gibi kamusal alanların herkesin erişimine açılmasını, sosyal adaletin sağlanması açısından kritik bir başlangıç noktası olarak tarif ediyor.
Yorum Yazın