01 Ocak, 1970, Perşembe 00:00
Kesk'ten Ankara'da Maaş Zammı Protestosu: En Düşük Kamu Emekçisi Maaşının 53 Bin TL Olan Yoksulluk Sınırının Üzerine Çıkarılmasını İstiyoruz.KESK Ankara Şubeleri, Ankara'da yapılan maaş zamlarını protesto etmek için eylem düzenledi. KESK üyeleri, maaş bordrolarını yakarak tepkilerini gösterdi. Sendika temsilcileri, en düşük kamu emekçisi maaşının yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını ve en düşük emekli aylığının artırılmasını talep etti.Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Ankara Şubeler Platformu, Ankara'da maaşlara yapılan zam oranlarını protesto etti. Ankara Sakarya Caddesi'nde toplanan KESK üyeleri, zamlara tepkilerini göstermek için maaş bordrolarını yaktı. EĞİTİM-SEN 3 nolu Şube Sekreteri öğretmen Melek Aşır, "En düşük kamu emekçisi maaşının eş, çocuk yardımı, kira ve ulaşım gibi sosyal yardım kalemleri ile bugün 53 bin TL olan yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz. En düşük emekli aylığının 16 yıl önceki seviyeye yani asgari ücretin yüzde 110'una çıkarılarak net 18 bin 700 TL'ye çıkarılmasını istiyoruz" dedi.Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Ankara Şubeler Platformu, Ankara'da TÜİK'in açıkladığı enflasyon oranları esas alınarak yapılan maaş zamlarını protesto etti. Ankara Sakarya Caddesi'nde toplanan KESK üyeleri, "Enflasyon farkı zam değildir insanca yaşayacak bir ücret istiyoruz" yazılı pankart açtı. "Rakamlar yalan, yoksulluk gerçek", "Sermayeye değil emekçiye bütçe", "Zam, zulüm işkence işte AKP" sloganları atıldı. Sendika üyeleri, tepkilerini dile getirmek için bordrolarını yaktı.HABER-SEN 2 nolu Şube Başkanı Yaşar Polat, "Ağustos'ta yapılan toplu görüşmelerde 'böyle gitmez' diye söylemiştik. Ama yandaş konfederasyon hala çıkıp sosyal medyada, kanallarda 'vergi yüzde 15'te sabitlenmelidir' diyor. Biz biliyoruz ki bunun çözümleri toplu görüşme masasında. Ama halkımızı hala kandırmaya çalışıyorlar. Bugün gelinen noktada sırf içerideki halka oynamak için sınırda operasyon düzenleyip halkımızın cebinden bir kez daha çalmaya çalışıyorlar. Şu anda yaptıkları sadece Mart'ta yapılacak belediye seçimlerine kilitlenmiş durumda, enflasyon rakamları ortada" diye konuştu.
"SİZİN ANLATTIĞINIZLA HAKLIN YAŞAMIŞ OLDUĞU GERÇEKLİK BİR DEĞİL"
KESK Genel Sekreteri Şenol Köksal ise, "Bugün ayın 15'i maaşları aldık. Aslında AKP'ye göre ciddi bir maaş artışı var ve halkın da refah seviyesinin yükseldiği bir atmosferde olmamız gerekiyor. Günlük zamların olduğu bir dönemden geçiyoruz. Her gün gıda maddelerine ulaşıma tüketim maddelerine zam geliyor. AKP'nin iktidara geldiği günden bugüne kadar basına ve kamuoyuna açıkladığı masa başında yaptığı hesaplardır. Geldiği günden itibaren hep bir kamu emekçisini hedefine koymuştur. Kamu emekçisini ısrarla aşağı çeken yoksullaştırmaya, değersizleştirmeye çalışan politikalarıyla bugünlere geldik. Yanındaki yandaşın 5 ayrı yerden aldığı maaşı bizlerinde aldığı kanaatleri var zannedersem. Yanı başındaki sermayedarların affettiği vergileri bizim ödemediğimizi düşünüyorlar diye düşünüyoruz. Sizin anlattığınızla haklın yaşamış olduğu gerçeklik bir değil. Ondan kaynaklı halka kulak verilmesi gerekiyor" dedi.
"TÜİK, MAAŞ-ÜCRET ARTIŞINDA PATRON KONUMUNA GELMİŞ BULUNUYOR"
EĞİTİM-SEN 3 nolu Şube Sekreteri öğretmen Melek Aşır, basın açıklamasını okudu. Aşır, şunları söyledi:"Zam yağmuru ile başlayan ve bu yağmurun her ay şiddetlenerek kasırgaya dönüştüğü zorlu bir yılı geride bıraktık. Ülkeyi yönetenler 'işçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik' nutukları atsa da reel ücretlerimizin, maaşlarımızın hızla buharlaştığı bir süreci yaşamaya devam ediyoruz. Çünkü bu ülkede yıllardır maaşlarımız, ücretlerimiz TÜİK vasıtası ile açıklanan enflasyona göre artırılıyor. TÜİK ise açıkladığı rakamlarla bizim çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız enflasyonun en az yarısını bir kara delik gibi yutuyor.İşçisinden, asgari ücretlisine kamu emekçisinden asgari ücretlisine hepimizin ücret artışlarında TÜİK'in bu sanal verileri temel alınıyor. Yani TÜİK emeği ile geçinen tüm kesimlerin maaş-ücret artışında patron konumuna gelmiş bulunuyor. Dolayısıyla yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile TÜİK'in sanal enflasyonu arasındaki makas büyürken satın alma gücümüz her geçen gün düşüyor, yoksulluğumuz artıyor.Eşi çalışmayan, 2 çocuklu, en düşük kamu emekçisi maaşı eş ve çocuk yardımı dahil 32 bin 835 TL'de, ortalama kamu emekçisi maaşı ise yine eş ve çocuk yardımı dahil 35 bin TL'de kalmıştır. Üstelik 2023 yılı temmuz ayında geçilen yeni maaş rejimi ile bu tutarların 12 bin TL'si ilave seyyanen ödenek ortalama 5 bin TL'si ise ek ödeme adı altında taban aylığa yansıtılmayacak tutarlardır. Kısacası cebimize giren maaşın yarısı emekli aylığımıza yansıtılmayacaktır. Mevcutta 7 bin 500 TL olan en düşük emekli aylığının ne kadar artacağı ise hala belirsizdir. Eğer altı aylık enflasyon artışı uygulanırsa en düşük emekli aylığı 10 bin 320 TL'ye çıkacaktır.
"EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI 18 BİN 700 TL'YE ÇIKARILMASINI İSTİYORUZ"
Bu nedenle geçtiğimiz yıl ilave seyyanen ödenekten de yararlandırılmadığı için sefalete itilen milyonlarca emekli bu rakama refah payı eklenmesini bekliyor. Ama yüzde 10 refah payı dahi eklense en düşük emekli maaşı 11 bin TL ile açlık sınırının da asgari ücretin de altında kalacaktır. Öncelikle tüm kamu emekçilerine bugün için brüt 12 bin 147 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin taban aylık katsayısına dahil edilmesini istiyoruz. Ardından en düşük kamu emekçisi maaşının eş, çocuk yardımı, kira ve ulaşım gibi sosyal yardım kalemleri ile bugün 53 bin TL olan yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz. En düşük emekli aylığının 16 yıl önceki seviyeye yani asgari ücretin yüzde 110'una çıkarılarak net 18 bin 700 TL'ye çıkarılmasını istiyoruz. Gelir vergisi birinci dilim oranının yüzde 15'ten yüzde 10'a düşürülmesini, yoksulluk sınırına kadar olan ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini istiyoruz."
Yorum Yazın