Kayıt dışı ekonomi, toplumların sırtında bir kambur gibidir. Görünürde bir rahatlama sunsa da, uzun vadede bir ülkenin ekonomik istikrarını ve sosyal düzenini tehdit eder. Bu sorunun çözümü, devletin kararlılığı ve toplumun işbirliği ile mümkün olabilir.
Toplumun göz ardı ettiği, fakat herkesin cebini etkileyen bir gerçek: kayıt dışı ekonomi. Günlük hayatta fark edilmese de, bu görünmeyen güç, ülkelerin ekonomik dengelerini derinden etkiliyor. Kayıt dışı ekonomi, devletin bilgisi ve kontrolü dışında gerçekleşen ekonomik faaliyetlerin bütünü.
Kayıt dışı ekonomi, çoğunlukla ekonomik ve sosyal dengesizliklerin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Yüksek vergi oranları ve sosyal güvenlik primleri, işletmeleri ve bireyleri kayıtlı çalışmaktan caydıran en büyük faktörlerden biridir. Vergi yükünün altında ezilen bir işletme sahibi, resmi sistemin dışına çıkmayı cazip bir alternatif olarak görebilir. Örneğin, “Küçük esnaf zaten kazanamıyor, bir de üstüne yüksek vergi mi ödeyecek?” düşüncesi yaygındır.
Bürokrasi de bu denklemde önemli bir rol oynar. Karmaşık prosedürler, uzayan süreçler ve zorlu düzenlemeler, kayıt dışı ekonomiye giden yolu kolaylaştırır. Özellikle küçük işletmeler, yasal düzenlemelere uyum sağlamak yerine "kayıtlara girmemeyi" tercih eder.
Ekonomik istikrarsızlık ise bu tabloyu daha da karanlık hale getirir. Artan enflasyon, işsizlik ve belirsizlikler, bireyleri hayatta kalmak için kayıt dışı sektörlere yöneltir. Bir de denetim zafiyetleri ve yolsuzluk faktörü eklenince, bu "görünmez ekonomi" adeta dev bir canavara dönüşür.
Kayıt dışı ekonomi, kısa vadede bireylere ve işletmelere nefes aldırsa da, uzun vadede toplumun geneline büyük zararlar verir.
En büyük kayıp, devletin vergi gelirlerinde yaşanır. Bugünlerde çok tartışılan vergi yükü meselesi de tam bu noktada belirginleşir. Toplam vergi yükü düşük görünürken sisteme kayıtlı bireylerin hissettiği vergi tazyiki fazladır. Bir nevi kümesteki tavukları yolmaya devam olgusu diyebiliriz. Kamu hizmetlerini finanse etmek için gereken gelir, kayıt dışı faaliyetlerden ötürü azalır. Bu durum, eğitimin kalitesizleşmesi, hastanelerin yetersizliği ve altyapı projelerinin aksaması gibi doğrudan sonuçlar doğurur. Sonuçta, "Bir tek benim vergim eksik olsa ne olur ki?" diyen herkes, toplu bir mali çöküşe katkıda bulunmuş olur.
Kayıt dışı ekonomi, iş dünyasında da ciddi bir adaletsizlik yaratır. Yasalara uygun çalışan işletmeler, kayıt dışı çalışan rakipleri karşısında haksız rekabete maruz kalır. Bu durum, uzun vadede sektörel çöküşlere ve ekonomik bozulmalara yol açar.
Bazıları kayıt dışı ekonominin kriz dönemlerinde fayda sağladığını iddia eder. Örneğin, resmi ekonominin istihdam yaratmada yetersiz kaldığı durumlarda, kayıt dışı sektör geçici de olsa iş imkânı sunar. Ancak bu faydaların geçici olduğunu unutmamak gerekir. Tıpkı karanlık bir sokakta parlayan bir ışık gibi, bu faydalar da sonunda söner. Uzun vadede, kayıt dışı ekonomi ülkenin ekonomik istikrarını baltalar.
UZUN VADEDE KAYIT DIŞI EKONOMİ EKONOMİK İSTİKRARI BALTALAR
Bir diğer büyük sorun ise sosyal güvenlik sistemine verilen zarardır. Kayıt dışı çalışan bireyler, emeklilik haklarından, sağlık sigortasından ve diğer sosyal yardımlardan mahrum kalır. Bu da toplumun en kırılgan kesimlerini daha da savunmasız hale getirir.
Bazıları kayıt dışı ekonominin kriz dönemlerinde fayda sağladığını iddia eder. Örneğin, resmi ekonominin istihdam yaratmada yetersiz kaldığı durumlarda, kayıt dışı sektör geçici de olsa iş imkânı sunar. Ayrıca, bazı yenilikçi iş modelleri ve fikirler, kayıt dışı ekonomide hayat bulabilir.
Ancak bu faydaların geçici olduğunu unutmamak gerekir. Tıpkı karanlık bir sokakta parlayan bir ışık gibi, bu faydalar da sonunda söner. Uzun vadede, kayıt dışı ekonomi ülkenin ekonomik istikrarını baltalar.
Kayıt dışı ekonomi ile siyaset arasında da önemli ve çok yönlü bir ilişki bulunur. Bu ilişki, ekonomik düzenin siyasetten doğrudan etkilendiği ve siyasetin kayıt dışı ekonominin varlığı ve büyüklüğünden önemli ölçüde etkilendiği gerçeğine dayanır.
Kayıt dışı ekonomi, bazı siyasetçiler için bir araç haline gelebilir. Örneğin, belirli gruplara yasa dışı gelir sağlamak veya kayıt dışı sektörlerden finansal destek almak, seçim kampanyalarının finansmanında rol oynayabilir. Bu tür uygulamalar, özellikle yolsuzluğun yaygın olduğu ülkelerde daha sık görülür.
Siyasetçiler, kayıt dışı ekonomiyi destekleyen veya görmezden gelen bir tutum sergileyebilir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, kayıt dışı ekonomiden kazanç sağlayan güçlü ekonomik aktörler, siyasetçilere finansal destek sağlayabilir. Bu tür bir ilişki, "patronaj sistemi" olarak adlandırılır ve siyasi bağımlılık yaratır.
Türkiye, kayıt dışı ekonominin yüksek olduğu ülkelerden biridir. Geçmişte GSYİH’nin%50’sini oluşturan kayıt dışı ekonomi, alınan önlemlerle %30’un altına düşürüldüğü görülüyor. Ancak kayıt dışını ölçme yöntemleri oldukça tartışmalı. Bu oran , hâlâ Avrupa Birliği ortalamasının oldukça üzerinde. Örneğin, Avrupa ülkelerinde kayıt dışı ekonomi oranı genellikle %15-20 arasında değişirken, ABD’de bu oran %10’un altında.
Türkiye’de kayıt dışı ekonomi, genellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde, tarımda ve hizmet sektöründe yoğunlaşır. Yüksek işsizlik oranları ve yetersiz sosyal politikalar, kayıt dışı ekonominin yayılmasına neden olan başlıca faktörlerdir.
Bu sorunun çözümü, köklü reformlar ve güçlü bir irade gerektirir:
• Vergi Reformları: Vergi oranlarının makul seviyelere indirilmesi ve vergi tabanının genişletilmesi, kayıt dışılığı azaltabilir. Daha düşük vergiler, bireylerin ve işletmelerin gönüllü olarak kayıtlı ekonomiye katılmasını sağlar.
• Bürokrasinin Azaltılması: İş kurma ve yürütme süreçlerini kolaylaştırmak, işletmeleri kayıtlı çalışmaya teşvik eder. "Evrak yükünü azaltın, ekonomiyi büyütün" politikası burada etkili bir araçtır.
• Eğitim ve Bilinçlendirme: Vergi bilincini artırmak, kayıt dışı ekonomiye karşı toplumsal bir duruş oluşturur. "Vergi ödemeniz, geleceğinize yatırım yapmanız demektir" anlayışı yerleştirilmeli. Kamu harcamalarında şeffaflığın sağlanması, sivil toplum örgütlerinin denetimi ve hesap verilebilirlik vergiye uyumda güçlü bir etki yaratır.
• Denetimlerin Güçlendirilmesi: Etkin denetim mekanizmaları ve cezai yaptırımlar, caydırıcı bir etki oluşturur.
Kayıt dışı ekonomi, toplumların sırtında bir kambur gibidir. Görünürde bir rahatlama sunsa da,uzun vadede bir ülkenin ekonomik istikrarını ve sosyal düzenini tehdit eder. Bu sorunun çözümü, devletin kararlılığı ve toplumun işbirliği ile mümkün olabilir.
Vergi adaletinin sağlandığı, bürokrasinin azaltıldığı ve toplumsal bilinçlendirmenin güçlendiği bir ortamda, kayıt dışı ekonomi göz ardı edilecek kadar azalır. Ancak unutulmamalıdır ki, bu süreç, kısa vadeli değil uzun vadeli bir mücadeledir. Çünkü ışığın gücü, ancak gölgeyi yok etmek için birleştiğinde ortaya çıkar.
Yorum Yazın