31 Mart seçiminde CHP kentsel mekanlar ve merkezdeki tabanını rakiplerine kaptırmamaya, Ak Parti ise kırsaldaki tabanını göz ardı etmeden kent merkezindeki seçmenlere hitap eden söylem ve strateji ile tabanını genişletmeye dayalı taktiklerle İzmir’de kampanya sürecini yönetiyor.31 Mart yerel seçimlerine iki aydan az bir süre kala, İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerde belediye başkanlıklarını kimlerin kazanabileceğine ilişkin yapılan kamuoyu araştırmaları arttı. Araştırma sonuçları medyada yer aldığı andan itibaren, partiler arasında siyasi güç ve rekabetin üretebileceği sonuçlara ilişkin önemli birer referansa dönüşüyor. Oysa ki kamuoyu araştırmalarının en temel özelliği, tabii ki bilimsel yöntemin kurallarına uyarak yapılması koşuluyla, kamunu belirli bir andaki duygu, düşünce, kanaat, eğilimlerinin fotoğrafının çekilmesinden ibarettir.Özellikle seçime 50 günden fazla bir süre varken, araştırma sonuçlarına bakıp, X partinin adayının Y seçim çevresinde seçimi kazanacağına ilişkin iddialı bir çıkarsamada bulunmak en azından bilimsel metodoloji bağlamında risklidir. Tabii ki siyasi nitelikli araştırmalar seçmen eğilimleri hakkında bilgi vericidir ve asıl işlevi siyasetçilere bulgulara dayalı yol göstermek, strateji belirlemelerine yardımcı olmaktır. Bu anlamda seçimi kimin kazanacağını bugünden iddialı biçimde öngörmek yerine, kazanmaya etki edecek politik, sosyolojik dinamikler üzerinde düşünmek, bunu yaparken de bir yandan seçmenin geçmiş eğilimlerinin izini sürmek, diğer yandan seçim çevrelerinin politik, sosyolojik, ekonomik dinamiklerine eğilmek bize objektif öngörülerde bulunma imkanı verir.Bu yazıda İzmir örneğinde böyle bir düşünme mesaisi yaparak, kentin politik sosyolojisini resmeden verilerden yola çıkarak seçim sosyolojisini kır/kent mekânsal dinamikleriyle ilişkilendirerek değerlendirmek istiyoruz. Bunu da bir politik gösterge olarak seçmen tercihlerindeki oynaklık ya da oy geçişkenliğinin İzmir ilçelerinin kentsel/kırsal özelliklerini veri alarak analiz etmek, kentte bu seçim çevrelerine kayıtlı seçmen sayılarının kent seçmenleri içindeki payına bakarak, partilerin buralarda oy güçlerini karşılaştırmak istiyoruz. Bu yolla İzmir’de 31 Mart’a giderken seçmen eğilimlerini anlık refleksler yerine, parti tercihi örüntülerine eğilerek anlamaya çalışacağız.İzmir Kalkınma Ajansı yayınladığı bir raporda[1] İzmir şehir tipolojisini kır/kent temelinde 5 kategoriye ayırmaktadır.[2] Yüzde 99 ve üzeri şehirleşme düzeyine sahip ilçeler çalışmada Tamamen Kentsel Bölge olarak kategorileştirilmektedir. Diğerleri; kırsal kesimde yaşayan nüfusun payının %20’nin altında olduğu Ağırlıklı Kentsel Bölge, kırsal kesimde yaşayan nüfusun oranının %20 -50 arasında olduğu Geçiş Bölgesi, kırsal alanda yaşayan nüfusun payının %50’den fazla olduğu Ağırlıklı Kırsal Bölge ve nüfusun tamamının kırsal alanda yaşadığı Kırsal Bölge. TÜİK son birkaç seçimden beri seçim çevrelerini kır/kent ayrımı temelinde açıklamıyor.Bunun nedeni özellikle büyükşehirlerde Bütün şehir statüsüyle kırsal alan, köy statüsünden mahalle statüsüne geçilmesidir. Dolayısıyla İZKA’nın yaptığı benzer çalışmalar sosyolojik, mekânsal analizlerde kullanma imkanı vermesi anlamında önemlidir.
İzmir’de kayıtlı seçmenlerin şehir tipolojisi bölgelerindeki oransal dağılımına bakıldığında, %39,6’sının tam kentsel bölge olarak tanımlanan ilçelerde, %38,7’si ağırlık kentsel bölge ilçelerinde, %18,5’inin geçiş bölgesi ilçelerinde, %3,2’sinin ise kırsal bölge ilçelerinde kayıtlı oluşu dikkate değer.
İZMİR’DE KIR/KENT TEMELLI MEKÂNSAL FARKLILAŞMADA PARTİLERİN OY GÜÇLERİ
İzmir’de kayıtlı seçmenlerin şehir tipolojisi bölgelerindeki oransal dağılımına bakıldığında, %39,6’sının tam kentsel bölge olarak tanımlanan ilçelerde, %38,7’si ağırlık kentsel bölge ilçelerinde, %18,5’inin geçiş bölgesi ilçelerinde, %3,2’sinin ise kırsal bölge ilçelerinde kayıtlı oluşu dikkate değer. Bu anlamda, İzmir’de milletvekili ve büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinde sonucu büyük ölçüde tayin eden seçmen kitlesinin toplam kayıtlı seçmenin %78,3’üne sahip tam kentsel ve ağırlıklı kentsel bölgelerde yerleşik seçmenler olduğu söylenebilir.Tablo 1: İzmir’de Şehir Tipolojisine Göre Partilerin 24 Haziran 2018 ve 14 Mayıs 2023 Seçimindeki Oyları (%)CHP tüm tipoloji bölgelerinde her 2 seçimde de 1.parti olmakla birlikte, oy depoları kayıtlı seçmenin % 39,6’sının olduğu tamamen kentsel bölge (2018: % 47,1, 2023: % 47,3) ile, seçmenin % 38,7’sinin yerleşik olduğu ağırlıklı kentsel bölge ilçeleridir (2018 % 40,8, 2023 % 40,7).Ak Parti’nin ise CHP’nin tersine kırsal ve geçiş bölgesi ilçe ortalaması kendi içinde diğer bölgelere göre daha yüksektir. Örneğin, geçiş bölgesinde 2018’de % 33,9, 2023’de % 29 ortalamaya sahiptir. Bu tablo Ak Parti’nin İzmir büyükşehir belediye başkanlığı seçimini kazanabilmesinin önündeki en büyük engelin seçmen tabanının özellikle tamamen kentsel bölge ve ağırlıklı kentsel bölge ilçelerinde zayıf olmasından kaynaklandığına işaret etmekte.Nitekim, örnek vermek gerekirse, oyları Karşıyaka’da son seçimde ancak %12,5, Narlıdere’de %11,2, en yüksek Karabağlar’da %28,2’de kalıyor. Mekânsal olarak iki partinin seçmen tabanının kent/kır farklılaşması açıktır ki CHP’ye yarıyor. Ak Parti’nin bu örüntüyü ters yüz edebilmesinin yegane koşulu CHP tabanından Ak Parti’nin adayı dahil diğer adaylara yüksek oy geçişkenliğinin yaşanmasıdır.MHP oyları özellikle 14 Mayıs’ta kırsal bölgede diğer bölge ilçe ortalamalarına göre daha yüksektir. Muhtemelen bunun nedeni, Ak Parti’nin bu grupta 2018’e göre 4,9 puanlık oy kaybı dikkate alındığında, bir miktar seçmenin MHP’ye, diğerlerinin ise muhtemelen Zafer, YRP’ye kaymasıyla ilişkili olabilir. 2023’te Ak Parti ve MHP’nin seçmen tabanı diğer bölgelere göre geçiş bölgesi ve kırsal bölgelerde kentsel bölgelere göre daha güçlü iken, İYİP tabanı mekânsal olarak kır/kent ayrımında daha dengeli bir dağılım gösteriyor.Diğer partilerden HDP, TİP, Yeşil Sol, Zafer partileri kentsel bölgelerde daha güçlü iken, Memleket Partisi ve YRP’de nispeten daha dengeli bir dağılım dikkat çekmekte. Özellikle TİP ve Yeşil Sol son seçimde kentsel bölgelerde kırsala göre 2-3 puan daha fazla oy elde etmiştir. Bu nedenle kentsel bölge ilçelerinde sosyolojik tabanı daha baskındır diyebiliriz.İZMİR ŞEHİR TİPOLOJİSİNDE SEÇMEN TERCİHLERİNDE OYNAKLIĞIN KIRSAL VE KENTSEL MEKANLARDA GÖRÜNÜMÜ
Seçmenlerin parti tercihlerindeki olası değişime dair öngörülerde bulunabilmek için, parti oylarında bir seçimden diğerine yaşanan değişim ve buna neden olan seçmen tercihlerindeki oynaklık önemlidir. Oynaklık seçmen tercihlerindeki değişim potansiyeli ve yönü hakkında ipuçları verebilir.İzmir seçmenlerinin 31 Mart’taki eğilimlerine dair öngörüde bulunmak amacıyla, partilerin oy değişimlerinden yola çıkarak oynaklığın kırsal ve kentsel mekanlardaki görünümünü incelediğimizde, şu bulgular dikkat çekici; 2018’den 2023 genel seçimlerine ortalama 100 seçmenden 11’inin parti değiştirdiğini tespit ettik. Pederson’un oynaklık endeksi[3] hesaplaması kullanılarak elde edilen oynaklık katsayıları kırsal ve kentsel mekanlarda belirli ölçüde farklılaşıyor.Tablo 2: İzmir’de Şehir Tipolojisine Göre Seçmen Tercihlerinde Oynaklık ve Partilerin Oy DeğişimiKırsal bölge ilçelerinde oynaklık ya da seçmen tercihlerindeki uçarılık özellikle tamamen kentsel bölge ilçeleri ortalamasına göre daha yüksektir. 2018’e göre 2023 seçiminde kırsalda 100 seçmenden 13’ü parti değiştirirken, tamamen kentsel bölge ilçelerinde ortalama 9,9’dur.KIRSALDA TERCİHLERİNDE OYNAKLIK DAHA FAZLA
Kırsal bölge ilçelerinde oynaklık ya da seçmen tercihlerindeki uçarılık özellikle tamamen kentsel bölge ilçeleri ortalamasına göre daha yüksektir. 2018’e göre 2023 seçiminde kırsalda 100 seçmenden 13’ü parti değiştirirken, tamamen kentsel bölge ilçelerinde ortalama 9,9’dur. Geçiş bölge ilçelerinde de oran % 11,6 ile il ortalaması ile aynıdır. Mahalle düzeyinde yaptığımız bir başka çalışmada özellikle kırsal bölge ilçelerinde ağırlıklı olarak Ak Parti ve MHP, kısmen Zafer Partisi arasında oy geçişkenliğinin yüksek olduğu, buna karşılık, CHP’den özellikle tam kentsel bölgelerdeki mahallelerde ağırlıklı olarak TİP’e oy geçişleri olduğunu tespit ettik.Kırsal bölge ve geçiş bölge ilçelerinde oynaklığın diğer şehir tipolojisi kategorilerine göre yüksek olması blok içi oy geçişlerden kaynaklanırken, bu durum Ak Parti ve MHP’nin işbirliği yapacak olmalarından dolayı oy güçlerini 31 Mart’ta önemli ölçüde korumalarına yol açabilir. Bunun Büyükşehir seçimine bir miktar yansıması olsa dahi, kırsal ve geçiş bölgesi ilçelerinde her iki partinin oy güçlerinin zayıf olması, bu ilçelerde kayıtlı seçmen sayısının azlığı nedeniyle, büyükşehir belediye başkanlığı seçim sonucuna etki yapma olasılığı düşük görünmektedir.Partilerin 2018-2023 oy değişimi incelendiğinde, ilk dikkati çeken; Ak Parti’nin en fazla oy kaybına kırsal bölge ilçelerinde uğraması (-4,9), MHP’nin sadece bu grupta oylarını 1 puan arttırması, Zafer ve YRP’nin 14 Mayıs’ta toplam % 2,3 puan oy alması, katılımda düşme olmadığı için Ak Parti’den bu partilere oy geçişkenliği olasılığı yüksektir. Ak Parti 2018’e göre en fazla oy kaybına kırsal bölgelerde uğrarken, benzer durum Ak Parti kadar olmasa da CHP ve İYİP için de söz konusu.Diğer yandan, MHP ve HDP-Yeşil Sol sınırlı da olsa buralarda artış yaşamıştır. Buna karşılık, tamamen kentsel bölge ilçelerinde oylarını bir miktar arttırmış görünüyor (CHP + 0,2 ve İYİP +1,7). Ak Parti buralarda -3,4, MHP -1,1 puan oy kaybı yaşamıştır. Aynı kategorideki ilçelerde HDP çizgisindeki eksi 4,9’luk kayba karşılık, Yeşil Sol’un en yüksek oy oranına ulaşması (+7) tamamen kentsel alanlarda TİP’in özellikle HDP seçmeninden destek almasıyla ilişkilendirilebilir. Zafer Partisi oyları da kentsel bölge ilçelerinden kırsal bölgeye gidildikçe azalıyor. Nitekim ağırlıklı kentsel bölge ilçelerinde % 2,5 olan ortalaması kırsal bölgelerde % 1,4’e geriliyor. Memleket ve YRP oylarında ise kentsel ve kırsal bölge ilçeleri bağlamında dikkate değer bir farklılaşma mevcut değil.CHP’nin 31 Mart 2024 İzmir Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimine yönelik avantajları; tamamen kentsel ve ağırlıklı kentsel bölgelerin kendi oy depoları olması, kentteki kayıtlı seçmenin büyük kısmının bu bölgelerde yoğunlaşması, AKP-CHP oy farkının CHP lehine bir hayli yüksek olması, buralarda seçmen tercihlerinde oynaklığın daha düşük düzeyde kalmasıdır.
Yorum Yazın