Almanya'da İsrail'e ilişkin psikolojinin çerçevesini, "Yahudi soykırımı"ndan kaynaklanan tarihsel utanç çiziyor. Almanlar bu bağlamda, "İsrail ne yaparsa yapsın her koşulda arkasındayız" mesajını güçlü bir şekilde vermek zorunda hissediyor. Hristiyan Birlik Parlamento Grubu Dış Politika Sözcüsü Jürgen Hardt, İran’ın İsrail’e saldırısının ardından Hamburg İslam Merkezi'nin (IZH) kapatılmasını istedi.
Almanya'da İsrail'e ilişkin psikolojinin çerçevesini, "Yahudi soykırımı"ndan kaynaklanan tarihsel utanç çiziyor. Almanlar bu bağlamda, "İsrail ne yaparsa yapsın, ne olursa olsun her koşulda arkasındayız" mesajını güçlü bir şekilde vermek zorunda hissediyor ve bu mesaj her fırsatta en yetkili ağızlardan yineleniyor.
Bu tablonun, İran'ın saldırısı öncesinde her siyasi görüşten politikacının, "İran saldırır ve bir çatışma ortamı doğarsa hızlıca İsrail'e silah göndermeliyiz" görüşünde birleşmesiyle yeniden belirdiğini gördük.
İran'ın saldırısının hemen ardından Başbakan Olaf Scholz ve Cumhurbaşkanı Frank Walter-Steinmeier, İsrailli muhataplarını arayarak, "desteklerinin tam olduğunu" dile getirdiler. Koalisyonun küçük ortağı liberal parti FDP'nin Dış Politika Sözcüsü Ulrich Lechte, "İran'ın İsrail'e saldırısı korkunç bir işarettir" dedi.
İRAN SALDIRISININ ARDINDAN ALMANYA’DAN ARKA ARKAYA MESAJLAR
Bu bağlamda, İran'ın saldırısının hemen ardından Alman politikacıların mesajları arka arkaya geldi. Örneğin, Başbakan Olaf Scholz ve Cumhurbaşkanı Frank Walter-Steinmeier, İsrailli muhataplarını arayarak, "desteklerinin tam olduğunu" dile getirdiler. Scholz ve Steinmeier, İran rejiminin İsrail'e yönelik saldırısını kınadılar ancak aynı zamanda gerilimi azaltma ve sağduyu çağrısında bulundular.
Koalisyonun küçük ortağı liberal parti FDP'nin Dış Politika Sözcüsü Ulrich Lechte, "İran'ın İsrail'e saldırısı korkunç bir işarettir" dedi. Lechte, "Almanya açıkça İsrail'in yanında. Sadece siyasi ve diplomatik olarak değil aynı zamanda saldırı durumunda askeri olarak da destekleyeceğiz" şeklinde konuştu.
Hristiyan Birlik Parlamento Grubu Dış Politika Sözcüsü Jürgen Hardt ise "İran İslam Devrim Muhafızları'nın hemen terör listesine alınması ve tüm İran devlet aygıtına yaptırım uygulanması" çağrısında bulundu. Hardt, hükümetin İran rejiminin Almanya'daki faaliyetlerine karşı daha sert adımlar atması gerektiğini de vurgulayarak, Hamburg İslam Merkezi'nin (IZH) hızlıca kapatılmasını istedi. Almanya'da iç istihbarattan sorumlu kurum olan Federal Anayasayı Koruma Dairesi, Hamburg İslam Merkezi'ni, İran molla rejiminin Almanya'daki en önemli temsilcilerinden biri ve rejimin Avrupa'daki kilit propaganda merkezi olarak kabul ediyor.
Almanya'nın çok okunan gazetelerinden olan Welt'te konuya ilişkin olarak kaleme alınmış bir analiz yazısında, Hamburg İslam Merkezi'ne atfen, "Bu ülkede İran rejiminin destekçileriyle savaşmak mı? Özgürlük düşmanları aramızda açıkça faaliyet gösteriyor" başlığı kullanıldı. Sürekli stres yüklenen ve her an çatırdamaya müsait bir zemin burası.
İran'ın İsrail'e saldırısının ardından Federal Meclis'te de "molla rejimine karşı daha sert eylem" çağrıları yapıldığını gördük. Bu bağlamda açıklamaların hedefinde İran'daki molla rejiminin kontrolünde olduğu iddia edilen Hamburg İslam Merkezi yer alıyor. Bu merkez için şu sıralar Almanya'da en çok konuşulan gündem maddesi diyebiliriz.
HAMBURG İSLAM MERKEZİ MESELESİ
İran'ın İsrail'e saldırısının ardından Federal Meclis'te de "molla rejimine karşı daha sert eylem" çağrıları yapıldığını gördük. Bu bağlamda açıklamaların hedefinde İran'daki molla rejiminin kontrolünde olduğu iddia edilen Hamburg İslam Merkezi yer alıyor. Bu merkez için şu sıralar Almanya'da en çok konuşulan gündem maddesi diyebiliriz. İçişleri Bakanı Nancy Faeser de bir yılı aşkın süredir merkezin kapatılmasını istiyor. Örneğin, ana muhalefet Hristiyan Birlik merkezin kapatılmasını "terörle mücadelede bir dönüm noktası" olarak tanımlıyor. Hristiyan Birlik temsilcileri, "Devlet olarak, özgürlük düşmanlarının aramızda açıkça faaliyetlerine devam etmesine ve bizi bu faaliyetler için bir platform olarak kötüye kullanmasına seyirci kalamayız. Bu kibarlık artık sona ermeli" görüşünü ısrarla tekrarlıyor.
Hristiyan Birlik'in İslam Merkezi ile ilgili ifadelerini koalisyonun diğer ortağı Yeşiller de destekliyor. Yeşiller, Hamburg İslam Merkezi'nin kapatılmasıyla ilgili olarak İçişleri Bakanı Faeser'e baskıyı artırıyor. Yeşiller Milletvekili Konstantin von Notz, "İran rejiminin muhaliflere işkence yaptığını ve öldürdüğünü, liberalizmin her biçimini bastırdığını ve demokrasiyle acımasızca savaştığını" öne sürerek, "Hamburg İslam Merkezi, aşırılık yanlılarına net bir mesafe koymayı başaramadı" diye konuştu. Notz, "Bu nedenle, merkezi yasaklamak ve tüm faaliyetlerini önlemek için yasal tüm yasal yolların derhal kullanılmasını bekliyorum" dedi.
Öte yandan, Alman istihbaratı, 1993 yılından bu yana Hamburg'ta faaliyet gösteren İslam Merkezi'ni izliyor. Yetkililer, merkezin İran'ın casusluk faaliyetleri için Berlin Büyükelçiliği’nden sonra Almanya'daki en önemli ikinci merkez olduğu öne sürüyor. Almanya istihbaratı aynı zamanda İran'ın bu merkez aracılığıyla ideolojisini yaymaya çalıştığı görüşünde. Hizbullah ve Husiler gibi Almanya tarafından terörist grup olarak sınıflandırılan örgütlere övgüde bulunduğu için merkezin Başkan Yardımcısı Süleyman Musevi bir süre önce sınır dışı edildi. Polis, geçen yıl ayrıca, "Lübnan Hizbullahı ile bağlantı şüphesi ve dini aşırılık yanlısı" oldukları gerekçesiyle ülke genelinde merkeze bağlı 54 cami derneğine baskın yaptı. Merkez, bu suçlamalar nedeniyle Müslüman toplulukların bünyesinde yer aldığı Hamburg Şurası'ndan ayrılmak zorunda kaldı.
Almanya'da dini merkezlerin kapatılması oldukça karmaşık bir hukuki süreç ancak İsrail ve İran arasında yaşanan gerginlikle birlikte Hamburg İslam Merkezi'ne yönelik "kapatılsın" çağrıları artıyor. Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısının ardından Alman devleti ve ülkedeki İslam toplulukları arasında gerilen ilişkinin stres yükünün artmaya devam edeceği anlaşılıyor.
ALMANYA’DA STRES YÜKÜ ARTIYOR
Sonuç olarak, Almanya'da dini merkezlerin kapatılması oldukça karmaşık bir hukuki süreç ancak İsrail ve İran arasında yaşanan gerginlikle birlikte Hamburg İslam Merkezi'ne yönelik "kapatılsın" çağrıları artıyor. Bununla birlikte ülkede aşırı sağın giderek güçlendiğini meseleye dahil edersek, Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısının ardından Alman devleti ve ülkedeki İslam toplulukları arasında gerilen ilişkinin stres yükünün artmaya devam edeceği anlaşılıyor. Sorun sadece devlet ve topluluklar arasında yaşanmıyor. Özellikle Hamas'ın saldırısının ardından Almanya'da İslam karşıtı suçların sayısında da patlama yaşanıyor. Hükümet tarafından yapılan bir çalışma, geçen yılın aynı dönemine göre bu yıl İslamofobik suçların iki kat arttığını gösteriyor. Ülkede kültürlerarası sorun çok katmanlı bir şekilde kaotikleşiyor ve kimse çözüme ilişkin bir reçete sunamıyor.
Yorum Yazın