Bu tür bir yasaklama, sadece siyasi bir platformun kapatılması olarak değil, bireylerin gündelik yaşamlarına, sosyal etkileşimlerine ve ifade özgürlüklerine doğrudan bir müdahale olarak görülmektedir. Dolayısıyla iktidar, özellikle bu hamlesini geniş bir sosyolojide meşrulaştıramadığı için, Instagram yasağıyla sert bir kayaya çarpmış olabilir.
Instagram’a yönelik erişimin engellenmesi, daha önce Türkiye’de defalarca karşılaştığımız genel internet bant daraltması ve Twitter yasaklanmasından siyaseten epey farklı.
Ardındaki siyasi motivasyonun belirgin olduğu vasaklar dışında Instagram yasağı, sosyal medyayı günlük hayatın bir parçası olarak kullanan milyonlarca vatandaşın konfor alanına bir müdahale niteliği teşkil ediyor. Neredeyse bütün yasaklama kararlarındaki ortak itiraz olan “yaşam tarzına müdahale” itirazının bugünlerde gündeme gelen Instagram erişim yasağı kararına dair etkili bir niteliği var.
Örneğin, Twitter’a (bugünkü adıyla X) yönelik herhangi bir erişim kararının siyasi niteliği, Twitter’ın genellikle haber alma ve ana akım medya tarafından aktarılan haberlere bir alternatif olma niteliğiyle bağlantılı kabul edilmesi gerekir. Nitekim “bant daraltma” uygulamalarının özellikle Twitter nezdinde odaklanması bu durumun bir göstergesiydi.
Instagram ise, Twitter’ın aksine, toplumsal anlamda daha geniş bir kitleye hitap etmekle kalmıyor, siyasi ajandanın da çok daha geri planda kaldığı bir kullanım alanı sunuyor. Nitekim Twitter’da olduğu gibi Instagram’da bir siyasi tartışmaya platform oluşturmanın imkânı neredeyse yok. Benzer şekilde, Instagram’da bir siyasi mesaj ileri sürülse dahi, bu tek taraflı bir nitelik taşıyor. İleri sürülen siyasi mesajın bir tartışma sahası yaratması Instagram için pek de mümkün değil.
Twitter yasağı, siyasi bir mesajlaşma platformuna yönelik bir engelleme olarak değerlendirilirken, Instagram yasağı, 7’den 70’e milyonlarca vatandaşın gündelik, apolitik davranışlarına yönelik bir engel olarak dikkat çekiyor. Hâl böyle olunca, Instagram yasağının siyasi meşruiyeti büyük bir sekteye uğruyor.
INSTAGRAM YASAĞI, 7’DEN 70’E MİLYONLARCA VATANDAŞI ETKİLİYOR
Dolayısıyla Instagram, sadece kullanma pratiği olarak değil, nitelik olarak da Twitter’dan siyasileşme bakımından büyük ölçüde ayrılıyor. Bu nedenle, Twitter’ın yasaklanması ile Instagram’ın yasaklanması arasında derin bir fark ortaya çıkıyor.
Bu farkın en net özeti, Instagram yasağının daha geniş bir konfor alanını rahatsız ediyor olması. Twitter yasağı, siyasi bir mesajlaşma platformuna yönelik bir engelleme olarak değerlendirilirken, Instagram yasağı, 7’den 70’e milyonlarca vatandaşın gündelik, apolitik davranışlarına yönelik bir engel olarak dikkat çekiyor. Hâl böyle olunca, Instagram yasağının siyasi meşruiyeti büyük bir sekteye uğruyor. Başka bir ifadeyle, benzer bir siyasi gerekçelendirme neticesiyle Instagram’ın yasaklanması ile Twitter’ın yasaklanması arasında ciddi bir fark gündeme geliyor.
Bu farkın günlük siyaset dilindeki tezahürü ise konfor alanı kavramıyla açıklanabilir. Twitter’da süregelen siyasi dil, bu konfor alanının bozulması hâlinde VPN ve benzeri alternatiflerle bu dilin sürdürülebilir olmasını sağlıyor. Neticede amaç, siyasi bir iletişim alanı oluşturabilmek.
Ancak Instagram yasağıyla beraber, her ne kadar kolektif bir itiraz ortaya sürülse de bu itiraz kolayca alternatif platformlara kaydırılamıyor. Instagram'ın yasaklanması, bireylerin günlük hayatlarını doğrudan etkileyen, sosyal bağlantılarını kesintiye uğratan ve kişisel paylaşımlarını sınırlayan bir müdahale olarak algılanıyor. Bu durum, geniş kitlelerde daha yoğun bir rahatsızlık yaratıyor ve yasağın siyasi meşruiyetini sorgulatan güçlü bir tepki doğuruyor.
Kısaca bugün karşımıza çıkan Instagram erişim yasağı, sosyal medyanın geniş kitlelere hitap eden ve günlük hayatın bir parçası haline gelen doğasını göz önünde bulundurduğumuzda, siyasi yasaklardan çok daha derin ve yaygın bir rahatsızlık yaratmaktadır. Bu tür bir yasaklama, sadece siyasi bir platformun kapatılması olarak değil, bireylerin gündelik yaşamlarına, sosyal etkileşimlerine ve ifade özgürlüklerine doğrudan bir müdahale olarak görülmektedir. Dolayısıyla, Instagram yasağı, toplumun geniş kesimlerinde daha güçlü ve yaygın bir tepkiye neden olurken, hükümetin bu tür uygulamalardaki meşruiyetini de ciddi şekilde zayıflatmaktadır.
Dolayısıyla iktidar, özellikle bu hamlesini geniş bir sosyolojide meşrulaştıramadığı için, Instagram yasağıyla sert bir kayaya çarpmış olabilir.
Diğer bir ihtimal ise, böyle sert bir kaya olması beklenen bir siyasi hamlenin dahi istenen toplumsal muhalefetle karşılaşmaması, dolayısıyla iktidar nezdinde daha ileri yasakların önünü açması.
Bu noktada yalnızca toplumsal muhalefet değil, siyasal muhalefet de önem kazanıyor.
Aktörlerin bu yasağa nasıl bir yanıt vereceğini önümüzdeki günlerde daha net bir biçimde göreceğiz.
Yorum Yazın