İmamoğlu’na hukuki ve siyasi koruma sağlayacak olan, ortaya koyacağı Türkiye hikayesinin toplum tarafından sahiplenilmesi ve siyasallaştırılması olacaktır.
Siz bu satırları okuduğunuzda, Ankara’da CHP lideri Özgür Özel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara BB Başkanı Mansur Yavaş arasındaki üçlü zirve başlamış ya da bitmiş olacak.
Bu görüşmeden ne çıkacak bilmiyoruz ama görüşme öncesinde, tarafların pozisyonlar az çok belli.
Buna göre Ekrem İmamoğlu, parti üyeleri arasında yapılacak ön seçimde partinin adayı olarak çıkması büyük olasılık. Bu hem İmamoğlu’nun hem de Özel’in arzu ettiği bir sonuç olduğu açıktır.
Buna karşı Mansur Yavaş ise ortada seçim takvimi olmadığı için aday belirlemenin bu aşamada erken olduğunu ve daha çok ülkenin içinde olduğu ekonomik sorunlar üzerinden siyaset yapmayı öneriyor.
Yavaş’ın yarınki görüşmede parti ile yollarını ayırma gibi bir adım atması ihtimal dahilinde değil. Kamuoyunda söylediklerini bir kez daha gerekçeleri ile üçlü zirvede Özel ve İmamoğlu’na ifade edecektir.
Tabi, Özel ve İmamoğlu da, adayın bir an önce belirlenmesinin neden gerekli olduğu konusunda Yavaş’ı ikna etmeye çalışacaklar.
Bu zirveden ilk aşamada bir uzlaşma çıkmasa da, bir krizin de çıkması söz konusu değildir.
Ama şu gerçek unutulmamalıdır; seçimi kazanmanın yolu işbirliğinden geçmektedir. Sadece CHP içindeki işbirliği değil, kamusal alanda siyasiler ve sivil toplum ile de lider konusunda siyasi bir uzlaşma sağlanmak durumundadır.
Bütün bu perspektifte baktığımızda İmamoğlu, Erdoğan karşısında en güçlü aday olarak çıkacağı yüksek bir olasılıktır.
Burada iki soru var cevap vermemiz gereken.
İlki bu adaylık tek başına İmamoğlu’na sürdürülen yargı üzerinden sürdürülen engellemeler karşısında hukuki ve siyasi koruma getirebilecek midir?
İkincisi de aday olduktan sonra İmamoğlu topluma ne vaat edecek ve adaylıkla ilgili nasıl bir süreç yürütecektir?
Bugün gerçek şu ki, İmamoğlu’nun adaylığı tek başına hukuki olarak siyasi yasağının önüne geçmesi bu aşamada kolay değil. Bu ancak iki şartta imkan dahilinde olabilir.
ANCAK YÜKSELEN CHP KORUMA SAĞLAYABİLİR
İlk sorudan başlayalım.
Şunu tüm Türkiye görüyor. İmamoğlu’nun önünü siyaseten kesmek mümkün değil. Bu yüzden peş peşe açılan ve bitmeyen davalar ile İmamoğlu korkutulmaya, siyaseten geri adım attırılmaya çalışılıyor.
Açılan tüm davalar sonuç olarak adaylığına bağlı olarak zaman ayarlı sonuçlanacak ya da süreç uzatılacak.
Bugün gerçek şu ki, İmamoğlu’nun adaylığı tek başına hukuki olarak siyasi yasağının önüne geçmesi bu aşamada kolay değil.
Bu ancak iki şartta imkan dahilinde olabilir.
İlki güçlü bir toplumsal destek ve araştırmalarda AKP’nin 3-5 puan önünde bir CHP olduğu zaman.
Ve başka bir gerçek de bunu adaylığı durumunda sağlayacak en güçlü siyasi figür İmamoğlu’nun kendisi olacaktır.
Nasıl mı?
İmamoğlu Erdoğan karşıtlarının değil, bugünkü Türkiye’nin mağdur ettiği tüm kültürel, etnik ve siyasi kimliklerin, toplumsal kesimlerin özetle tüm mağdurların adayı olabilmelidir. Bu açıdan adaylığını tek başına CHP temsiline indirmek büyük hata olur.
KİME KARŞI? KİMLERİN ADAYI? NE SÖYLEYECEK?
Bu nasıl sorusuna cevap bizi yukarıdaki ikinci sorunun cevabına getirecekti.
İmamoğlu aday olarak seçildiğinde;
Kime karşı aday olacaktır?
Kimlerin adayı olacaktır?
Topluma ne söyleyecektir?
Her şeyden önce İmamoğlu, Türkiye’ye giydirilmek istenen otoriterleşme gömleğine karşı bir adaydır. Dolayısıyla adaylığı otoriter Türkiye hedefinde olanlara karşıdır.
Bu adaylık tek başına Erdoğan’a karşı değil inşa edilmek istenen sisteme karşı bir adaylıktır.
O yüzden de Erdoğan karşıtlarının adayı olmamalıdır.
İmamoğlu Erdoğan karşıtlarının değil, bugünkü Türkiye’nin mağdur ettiği tüm kültürel, etnik ve siyasi kimliklerin, toplumsal kesimlerin özetle tüm mağdurların adayı olabilmelidir. Bu açıdan adaylığını tek başına CHP temsiline indirmek büyük hata olur.
Ve son olarak İmamoğlu, sistemin mağdurlarına yeni bir Türkiye hikayesi sunabildiği ölçüde toplumsal talebi artacak, onu aday gösteren CHP yükselebilecektir.
Bunun yolu ise İmamoğlu adaylığı ile birlikte ya da bunu takip eden günlerde; ikinci yüzyıl için demokratik ve özgürlükçü bir Türkiye hayalini ve hikayesini topluma sunabilmedir. Ekonomiden eğitime, yargıdan yasamaya kadar pek çok alanda nasıl bir Türkiye hayali olduğunu topluma sunmalı ve topluma “gelin bunu birlikte hayata geçirelim” demelidir.
Ben bunu yazılarımda “siyasallaşma” olarak tariflemeye çalışıyorum.
Bunu sağlam çok güç olmasa gerek. Türkiye’de ülkenin yaşadığı sorunları bilen, alternatif çözüm önerileri olan pek çok uzman vardır.
Bütün mesele bu insanlara bir şans vermek, ortak bir hedefte buluşturabilmektir.
İmamoğlu bunu pekala başarabilir.
Unutmayalım ki, İmamoğlu’na hukuki ve siyasi koruma sağlayacak olan ortaya koyacağı Türkiye hikayesinin toplum tarından sahiplenilmesi ve siyasallaştırılması olacaktır.

Yorum Yazın