Bayramın meydanlarda kutlanamamasının arkasındaki duygu ‘korku’dur. Dün 1 Mayıs’tı ve AKP iktidarı resmi bayram ilan ettiği günün kutlanmasını bir kez daha yasaklayarak tarihteki yerini sağlamlaştırmaya devam ediyor. AKP/devlet blokunun kendine muhalif olan ve bunu kamusal alanda ifade eden, siyasallaştıran her şey ve herkesten korkuyor. Yasaklayarak sorunların görünmez kılınmayacağını da düşünmüyorlar üstelik. Buna karşın CHP de, salon siyasetini terk ederek sahaya çıkma konusunda önemli bir ilk adım atmıştır.
Dün 1 Mayıs’tı ve AKP iktidarı resmi bayram ilan ettiği günün kutlanmasını bir kez daha yasaklayarak tarihteki yerini sağlamlaştırmaya devam ediyor.
Dün özellikle İstanbul’da bayramın Taksim'de kutlanmaması için olağanüstü hal ilan edilmiş gibiydi.
Mesela bedava olan ulaşımdan çok az insan yararlanabildi. Sadece Bozdoğan Kemeri önünde kurulan barikat gibi Taksime Meydanı’na çıkan tüm sokaklar da barikatlarla kapatılmıştı.Taksim ve civarı, buralarda oturanlara ve buralarda konaklayan turistlere kaldı.Peki neden AKP, ilan ettiği bayramın işçiler için sembolik değeri olan Taksim Meydanı’nda kutlanmasına izin vermiyor?
Bu yasağın nedeni ne olabilir?Üstelik Anayasa Mahkemesi’nin yasağı Anayasa’ya aykırı bulmasına rağmen…
İnsanların yaşadıkları sorunları kamusallaştırması, meydanlarda ifade etmesi istenmiyor. Özetle sorunlar ifade edilmesin, görülmesin isteniyor. Yasağın tek nedeni bu.
YASAK, ÇÜNKÜ KORKUYORLAR
Bu yasağın arkasındaki duygu ‘korku’dur. AKP/devlet blokunun kendine muhalif olan ve bunu kamusal alanda ifade eden, siyasallaştıran her şey ve herkesten korkuyor. Yasaklayarak sorunların görünmez kılınmayacağını da düşünmüyorlar üstelik. Çünkü yaşamasalar da artık sorunları görüyorlar.
İktidar bloku hala TV'de kendilerini eleştirenleri gözaltına alıyor, gözdağı veriyor. Sosyal medyada kendilerini eleştirenleri tutukluyor. Hoşuna gitmeyen her eleştiriye mutlaka bir karşı açıklama ile cevap veriliyor.Bayram kutlamasını da bu yüzden yasaklıyor. İnsanların yaşadıkları sorunları kamusallaştırması, meydanlarda ifade etmesi istenmiyor. Özetle sorunlar ifade edilmesin, görülmesin isteniyor.
Dahası bu baskının sonuç vereceğine hala inanıyorlar. Üretmediği açık biçimde ortada olmasına, 31 Mart’ta seçim sonuçlarında görülmesine rağmen buna devam ediyorlar.
Bu korku ile bir ülkeyi ne kadar yönetebilirsiniz ki?Bu korkuyla ülke yönetilmez. Bu korkunun sonu paranoyadır. Kendisi gibi düşünmeyen vatandaşlardan korkan bir iktidar, bunu ancak daha fazla otoriterleşerek sürdüreceğini düşünür. Bugün olan budur.Kabul edelim ki, bu sağlıklı bir siyasi anlayış değildir. Dahası bu anlayış, kendisi gibi toplumu da hasta eder.
CHP, salon siyasetinden çıkarak sivil alanda da, farklı toplumsal kesimlerle koalisyon kurarak siyasi alanın genişlemesi konusunda önemli bir adım atmıştır.
CHP SALON SİYASETİNİ TERK EDERKEN
Ancak bütün bu olumsuz tabloda hepimize umut olan şunu notu düşelim. Sadece sendikaların değil, CHP lideri Özgür Özel’in 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama iradesine sap çıkması, CHP İl Başkanı Özgür Çevik’in ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun aynı şekilde Taksim’e yürüme iradesine sahip çıkması çok değerlidir.
CHP, salon siyasetinden çıkarak sivil alanda da, farklı toplumsal kesimlerle koalisyon kurarak siyasi alanın genişlemesi konusunda önemli bir adım atmıştır. Keşke Taksim’e yürüme konusunda da aynı irade gösterilebilseydi.
Çünkü eğer bir gün bu iktidar değişecekse bu ancak, iktidar blokunun mağdur ettiği tüm toplumsal kesimlerin siyasal ve sivil alandaki işbirliği ve koalisyonu ile olacaktır.Dün bu açıdan muhalefet için önemli bir gün olmuştur.
Bu siyasi anlayışla yapılacak anayasa ancak, devlet eliyle, devletin gücünü konsolide eden sivillerin yaptığı yeni bir anayasa olur. Hepsi bu.
BU ŞARTLARDA HANGİ ANAYASA?
Diğer yandan sadece Saraçhane ve Taksim’de değil Türkiye’nin pek çok yerinde kutlamalara engel olunduğunu düşelim.
Üstelik ifade ettiğimiz gibi AYM’nin yasaklamanın Anayasa’ya aykırı olduğu kararına rağmen.
Dahası bütün bunlar, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un yeni anayasa için ana muhalefet partisi lideri Özgür Özel’i ziyaret ettiği günün bir sonrasında oldu.
AKP lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Özel’le görüşeceği günün öncesinde oldu.
İşçilerin yaşadıklarını, taleplerini kendi bayram günlerinde ifade etmelerine engel olmak yapılmak istenen anayasanın ruhu hakkında bize yeterince ipucu verdi.
Kaldık ki, 2018’de hayata geçen sistemin otoriter özünü, iktidar blokunun siyaset yapma anlayışını, siyasi dilini var olan siyasi pratiklerden dolayı biliyoruz.
Bunlar değişmediği ölçüde yapılmak istenen anayasanın özgürlükçü bu yönüyle sivil bir anayasa olmayacağı da açıktır.
Bu siyasi anlayışla yapılacak anayasa ancak, devlet eliyle, devletin gücünü konsolide eden sivillerin yaptığı yeni bir anayasa olur.Hepsi bu.
Yorum Yazın