Danışmanın anlattıklarını dinlerken, siyasette altta olanların üstte olanlarla aynı kareye girme çabasını daha iyi anlıyordum. Dahası bu çabanın kendisi siyaset yapmaktan daha etkiliydi galiba. Bu çabanın ne kadar değerli olduğunu ise sonraki yıllarda görecektim.Politika Okulu Koordinatörü olarak hafta sonu yapılacak derslere ilişkin organizasyonlarla ilgileniyordum. Bazen, önceden belirlenen konukların programlarındaki değişikliler olduğu gibi, özellikle pazar günü alaylıların konuk olduğu programların netleşmesi kimi zaman cuma gününe kalabiliyordu. Bazen de son dakika değişiklikleri nedeniyle pazar programının iptal olduğu haftalar oldu.Politikacıların son dakika iptallerinin nedeni, çoğunlukla parti genel başkanlarının hafta sonu İstanbul programlarıydı. Sonuçta ister iktidar ister muhalefet partisi olsun, tüm politikacılar için parti lideri, bakan hatta genel başkan yardımcılarıyla görünmek; onların yanında olmak önemliydi. Dahası bu görünürlük kaygısı, yukarıdan aşağıya siyasetin içinde olan herkes için aynıydı.Siyasette olan herkesin bulunduğu yere göre bir üst pozisyon ya da makamda olan biriyle görünmesi onun, siyasette gücünü, etkisini göstermek için; hatta kendi hayatında önemsenmesi için elzemdi.Bir ilçe yöneticisinin yanına aldığı üyelerle havaalanında parti başkanını karşılama törenine katılması, hatta genel başkanla tokalaşması ya da tesadüfen genel başkanı izleyen gazetecilerin çektiği fotoğrafta ertesi gün gazetede görünmek partililer için birer onur madalyası gibiydi. Benzer bir duyguyu, pazar günleri programa katılan bakan ve diğer siyasilere eşlik edenlerin hal ve tavırlarında görüyordum.Bakanın katıldığı programdan dört ya da beş hafta sonra konuğumuz, başbakanın siyasi danışmanlarından biriydi. Katılımcılara danışmanlığı anlatacak ve deneyimlerini paylaşacaktı.Danışman, derse başbakanla nasıl tanıştığını anlatarak başladı. “Başbakanla, onun belediye başkanlığı sürecinde düzenlediği konferansların birinde tanıştım. Ben o zaman doktora öğrencisiydim. Hoş, hâlâ da öyleyim ya, neyse. O tanışmada, sanırım benzer kaygıları taşıdığımız için yakınlık kurduk kendisiyle. Sonrasında önce uzaktan konuşarak ve yazışarak, ardında da yakından çalışmaya başladım kendisiyle. Ben kendimi, danışmandan çok bir arkadaş, bir dost olarak görmeyi tercih ettim. Çünkü arkadaş ve dost olmadan danışman olma imkânınız yok. Zaten bir siyasinin yanında onunla birlikte yükselmenin ve yürümenin yegâne yolu iyi bir dost, hatta sırdaş olmaktan geçiyor.”
“Sormadınız ama şunu söylemek isterim: Bazı durumlarda bir danışman, bakan ya da başbakan yardımcısından daha etkili olabilir. Sonuç olarak başbakana en yakın ve onunla her an konuşabilecek isimlerden birisisiniz. Başbakanla görüşmek isteyen pek çok insan size ulaşıp randevu ister. Hatta bunun için size özel aracılar ve hediyeler gönderenler de cabası.”Danışman, devamında, kendi katkısını; başlarda siyasal konuları tartışmak, akademik alanından kısa bilgi notları paylaşmak ve devam eden süreçte de konuşma metinlerine katkı sunmak olarak tarif etti. “Belediye başkanlığından başbakanlığa giden süreçte, ben de onunla birlikte yükseldim ve zaman içinde artan ihtiyaçları organize eden, yöneten bir danışmana dönüştüm.”Gelen sorular, danışman sayısı ve metin yazmanın zor olup olmadığı üzerine oldu nedense. Belli ki konuklarımız işin dedikodu kısmını daha fazla merak ediyorlardı. “Belediye başkanlığı döneminde danışman sayısı daha azdı. Ama şimdi doğal olarak daha fazla. İhtiyaçlara bağlı şekilde farklı uzmanlık alanlarında pek çok danışman var. Bazıları kadrolu, bazıları ise kişisel yakınlıklarıyla bu görevi gönüllü yerine getiriyor. Resmi olarak sayı az olsa da fiili olarak birçok danışman var. Metin yazma konusu ise giderek profesyonelleşti. Her konuşma için, konuşmanın yapıldığı yer ve günün önemine bağlı olarak şekilleniyor bu metinler. Nihayet zaman içinde metne katkı sunmak için yirmi-otuz kişilik profesyonel ekip kuruldu. Kitapları tarayıp; özel sözleri, şiirleri, aforizmaları, atasözlerini seçen on kişilik bir ekip bile var, düşünün. Her metin, aşağıdan yukarıya gelir. Son olarak üç kişilik dar bir ekip tarafından metne nihai halini verip, başbakana sunarız. O da küçük eklemelerle son halini verir. Ama burada da başarı, bu ekibin dost olması, aynı dili konuşmasıdır. Sonrasıysa teknik iştir.” Dersin sonuna gelirken sorulamayan konuları da bizlerle paylaştı danışman konuğumuz: “Sormadınız ama şunu söylemek isterim: Bazı durumlarda bir danışman, bakan ya da başbakan yardımcısından daha etkili olabilir. Sonuç olarak başbakana en yakın ve onunla her an konuşabilecek isimlerden birisisiniz. Başbakanla görüşmek isteyen pek çok insan size ulaşıp randevu ister. Hatta bunun için size özel aracılar ve hediyeler gönderenler de cabası.”Danışmanın anlattıklarını dinlerken, siyasette altta olanların üstte olanlarla aynı kareye girme çabasını daha iyi anlıyordum. Dahası bu çabanın kendisi siyaset yapmaktan daha etkiliydi galiba. Bu çabanın ne kadar değerli olduğunu ise sonraki yıllarda görecektim.Not: Bu yazıyı 2020'de yayınlanan 'Bir Hüzün Sarkacı' kitabımdan aldım
Yorum Yazın