"Mavi Cami" olarak da bilinen İslam Merkezi'ne (IZH) dün sabah, "İran bağlantılı olduğu" gerekçesiyle yüzlerce polisin katılımıyla baskın düzenlendi. Baskının ardından merkezin faaliyetleri tümüyle yasaklandı. Merkez, neredeyse 30 yıldır ülkede iç istihbarattan sorumlu kurum olan Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın takibindeydi ve "merkezin molla rejimine yakınlığından ötürü İslamcı/faşist yapısıyla demokrasiye karşı büyük bir tehlike oluşturduğu" kanısı artık yerleşmiş durumda. Almanya'nın Hamburg kentinde faaliyet gösteren, halk arasında "Mavi Cami" olarak da bilinen İslam Merkezi'ne (IZH) dün sabah, "İran bağlantılı olduğu" gerekçesiyle yüzlerce polisin katılımıyla baskın düzenlendi. Baskının ardından merkezin faaliyetleri tümüyle yasaklandı. Bu oldukça önemli bir gelişme. Çünkü bu merkez, neredeyse 30 yıldır ülkede iç istihbarattan sorumlu kurum olan Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın takibindeydi ve "merkezin molla rejimine yakınlığından ötürü İslamcı/faşist yapısıyla demokrasiye karşı büyük bir tehlike oluşturduğu" kanısı artık yerleşmiş durumda.Bundan birkaç ay önce İran’ın İsrail’e yönelik füze saldırısının ardından Almanya Federal Meclisi'nde "molla rejimine karşı daha sert eylem" çağrılarının odağında yine Hamburg İslam Merkezi'nin yer aldığını gördük. O günlerde merkez epeyce konuşulmuş ve yasaklanmasına yönelik çağrılar artmıştı. Dün düzenlenen polis baskınını ve ardından merkezin faaliyetlerinin yasaklanmasını bu kapsamda ele almak gerekiyor. İçişleri Bakanı Nancy Faeser, bir yılı aşkın süredir merkezin kapatılmasını istiyordu. Faeser, dünkü baskının ardından sosyal medya aracılığıyla yaptığı açıklamada, "İslam merkezi ve alt kuruluşlarının faaliyetlerinin yasaklanması, aşırıcılığa karşı atılan tutarlı bir adımdır. Almanya'da İslamcı, totaliter bir ideolojinin propagandasını yapan bu merkezi yasakladık" değerlendirmesinde bulundu. Hamburg İçişleri Senatörü Andy Grote, merkezin yasaklanmasına ilişkin olarak, "Bugünden itibaren İran rejiminin Almanya'daki uzun kolu kesildi. Hepsi gitti" derken, Hamburg Belediye Başkanı Peter Tschentscher, "Bugün Hamburg toplumu için güzel bir gün" dedi. Muhalefet partilerinden de merkezin yasaklanmasına ilişkin kutlama mesajları geldi.
Merkez, 1953 yılında İranlı tüccarlar tarafından Mavi Cami'nin (İmam Ali Camisi) inşasını koordine etmek amacıyla kuruldu. Farklı milletlerden birçok Şii müslüman, Cuma namazı için bu camiye geliyor. Merkez aslında oldukça açık ve dışa dönük bir görüntü sergiliyor. Hamburg'da Müslüman nüfusun yaklaşık 30 bininin Şii olduğu belirtiliyor ve bunların çoğunluğu İran kökenli. Ancak birçok kişi "Molla rejimiyle olan sıkı bağlantısı" nedeniyle Mavi Cami'den uzak duruyor.
MERKEZ ASLINDA AÇIK VE DIŞA DÖNÜK BİR GÖRÜNTÜ SERGİLİYOR
İstihbarat yetkilileri zaman zaman yaptıkları açıklamalarda, "merkezin İran’ın casusluk faaliyetleri için Berlin Büyükelçiliği’nden sonra Almanya’daki en önemli ikinci yer olduğunu" öne sürüyor. Almanya istihbaratı aynı zamanda İran’ın bu merkez aracılığıyla ideolojisini yaymaya çalıştığı görüşünde. Hizbullah ve Husiler gibi Almanya tarafından "terörist grup" olarak sınıflandırılan örgütlere övgüde bulunduğu için merkezin Başkan Yardımcısı Süleyman Musevi bir süre önce sınır dışı edildi. Polis geçen yıl ayrıca, “Lübnan Hizbullahı ile bağlantı şüphesi ve dini aşırılık yanlısı” oldukları gerekçesiyle ülke genelinde merkeze bağlı 54 cami derneğine baskın yaptı. Merkez, bu suçlamalar nedeniyle Müslüman toplulukların bünyesinde yer aldığı Hamburg Şurası’ndan ayrılmak zorunda kaldı.Hamburg İslam Merkezi'ne biraz daha yakından bakalım. Merkez, 1953 yılında İranlı tüccarlar tarafından Mavi Cami'nin (İmam Ali Camisi) inşasını koordine etmek amacıyla kuruldu. Farklı milletlerden birçok Şii müslüman, Cuma namazı için bu camiye geliyor. Merkez aslında oldukça açık ve dışa dönük bir görüntü sergiliyor. Merkez bünyesinde vatandaşlar için belirli günlerde "açık kapı günleri" düzenleniyor, politikacılar iftar yemeğine davet ediliyor ve diğer inançlara mensup insanlar ağırlanıyor. Hamburg'da Müslüman nüfusun yaklaşık 30 bininin Şii olduğu belirtiliyor ve bunların çoğunluğu İran kökenli. Ancak birçok kişi "Molla rejimiyle olan sıkı bağlantısı" nedeniyle Mavi Cami'den uzak duruyor. Merkez Başkanı Mohammad Hadi Mofatteh'in, geçen yıl Kasım ayında yapılan polis baskınının ardından, "Yüz kere daha gelebilirsiniz, saklayacak hiçbir şeyimiz yok" demesi günlerce konuşulmuştu. Ancak dünkü baskınla birlikte iç istihbaratın eline, merkezin molla rejimiyle güçlü bağlantılara sahip olduğuna dair sağlam kanıtlar geçtiği yazılıyor Alman medyasında.Bununla birlikte, merkezin kapatılmasını, "demokrasinin kendisini savunma refleksi" olarak değerlendirmek gerekiyor. İçişleri Bakanlığı, ülkede aşırı sağcı ya da neonazi eğilimli başka dernek ve diğer yapıları da yasaklıyor. Yalnız bu yasaklama ve kapatma uygulamalarının ardından faşistler hemen yollara dökülüyor. Faşistler, hoşlarına gitmeyen bu durumları, "Hani demokrasi vardı? Hani düşünceyi ifade özgürlüğü vardı? Ne oldu şimdi? Neden kapatma ya da yasaklama uygulanıyor" şeklinde protesto ediyorlar.
Yorum Yazın