Sıcak para sahibi tarihe geçecek ölçüde büyük bir ekonomik maliyetle denenen düşük faiz politikası ardından gelen mecburiyetlerle “ağırlandığı” sırada asgari ücretli, emekli, memur, orta gelir-dar gelirli gruplar açlık sınırının altında giderek ezildikleri bir Mayıs-Aralık 2024 dönemi geçirecekler.
Yerel seçim sonuçları Türkiye seçmen haritasında tektonik bir kırılma anı olarak Türk siyasi tarihine geçti. Seçmen genel seçimlerde göstermediği kırmızı kartı Cumhurbaşkanlığı sistemiyle şekillenen ekonomik düzene gösterdi.
CHP kendisini dahi şaşırtan bir güç kazandı, bir anlamda küllerinden doğarak Türkiye’de orta sınıf ve dar gelirlilerin sesi olarak siyaset yelpazesinde konumlandı. Dar gelirlinin ve emeklinin sırtını döndüğü AKP ise yüksek gelir grubunun, AKP dönemi yeni zenginlerin temsilcisi olarak kendini son 22 yılının en dar seçmen tabanına hapsetti.2023 seçimlerinden bu yana devrede olan ekonomi politikalarına bakınca, önümüzdeki yıllarda seçmende oluşan bu değişimin derinleşerek yerleşeceğini öngörmek çok yanlış olmayacak.Hazine ve Maliye Bakanı olarak görev alan Mehmet Şimşek, bir önceki Erdoğan hükümetinin piyasalarda akut ölçüde bozduğu dengeleri yerine oturtmaya çalışmakla işine başladı. Bozulan dengelerden en somut hissedilen de elbette yüksek enflasyon. Bu zeminde alınacak yol her adımında önceki hükümetin Türkiye ekonomisini el birliğiyle yaklaştırdığı şiddetli bir ödemeler dengesi krizi riskini azaltması açısından kritik önemde elbette.
Ancak Şimşek’in para politikası ve Orta Vadeli Plan olarak açıkladığı yol haritasından anlaşılan “iş tamamlandığında” Erdoğan ve AKP’yi yerel seçimlerde darlaşan seçmen kitlesinin daha küçük bir versiyonu ile baş başa bırakacağı.TCMB’nin faiz artışları başladığından bu yana hedefte olan sıcak para geldi gelecek derken ihtiyaç duyulan miktarda Türkiye finansal piyasalarına teveccüh göstermedi. Yükselen enflasyonu ikircikli bir tempoyla kovalayan faiz seviyesi, KKM gibi ipi alev almış bir saatli bombanın varlığı, finansal piyasaların akışına engel yerleştirilen mayınlar ve tabi yerel seçim belirsizlikleri eşliğinde hedefsiz verimsiz patlayan kamu harcamaları…
Geçen yılın yaz ortasından Nisan’da yapılan IMF-WB Bahar Toplantıları’na kadar Şimşek ve yeni ve daha yeni TCMB Başkanı’nın gezmediği yabancı yatırımcı kalmadı. Tüm bu diyaloglarda ilk çabaları Erdoğan’ın 180 derece dönen para politikasına ne kadar süreyle izin vereceği konusunda haklı endişeleri gidermeye uğraşmaktı. Eş zamanlı olarak yıllardır faizsiz ekonomi düzenini savunan Erdoğan’ın enflasyon koşarak yükselirken faiz artışına hangi seviyede dur diyeceği merak konusuydu.
Merak ilgi doğurdu ancak yatırıma dönmedi. Kapalı kapılar ardındaki toplantılarda güvenceler verildi ve sıcak paraya yönelik yabancı yatırımcı raporları TL ve Türkiye tahvillerine alım mesajları vermeye başladı ama mesajlar finansal akımlarla karşılık bulmadı. 3-5 milyar dolardan fazla sıcak para Türkiye’ye gelmedi. Orta Doğu’daki “dostların” 30-50 milyar dolarlık doğrudan yatırım vaatleri de belirsizliklerin hâkim olduğu ortamda gerçekleşmedi. Enflasyon-faiz seviyesi kadar TCMB’nin net rezervlerinin hangi eksi seviyede gezindiği ve cari açık seviyesi dikkatle izlenirken heybedeki turpun büyüğü 2023 sonunda artan bütçe açığından geldi.
2024 ilk çeyrek dönemi, faiz artışlarının yerli yatırımcının TL’den büyük kaçışını geriye çevirip çevirmeyeceğini izlemekle geçti. Yerli yatırımcılar yakın geçmişin verdiği acı tecrübeler ve eksi reel faiz sayesinde seçim gününe kadar döviz almaya devam etti.
YERLİ YATIRIMCILAR SEÇİM GÜNÜNE KADAR DÖVİZ ALMAYA DEVAM ETTİ
2024 ilk çeyrek dönemi, faiz artışlarının yerli yatırımcının TL’den büyük kaçışını geriye çevirip çevirmeyeceğini izlemekle geçti. Yerli yatırımcılar yakın geçmişin verdiği acı tecrübeler ve eksi reel faiz sayesinde seçim gününe kadar döviz almaya devam etti. Bu süreçte kredi faizlerinde acıyı hissettirici bir yükseliş izlendi.
Kamu harcamalarının verimsiz alanlarda artmaya devam etmesi, son derece gevşek bir maliye politikasının sıkılaşan para politikasının ayağındaki pranga haline dönüşmesi, TCMB’nin faizi durduracağım dediği yerde yerli yatırımcının devam eden döviz talebi nedeniyle dur-kalk faiz artışı yapması ve göstere göstere gelen yerel seçim yenilgisinde faturanın Şimşek’e kesilmesi olasılığı yabancı yatırımcıyı Nisan ortasına kadar Türkiye piyasalarından uzak tuttu. Seçimde yönü belirleyecek grup olmasına rağmen açlık sınırında ve altında gezinen emeklilerin maaşlarına 2023 seçimleri öncesinde yapıldığı gibi bir düzenlemeyi Şimşek’in engellemesi, asgari ücretin 2024’te tek sefer artacağını seçimden önce Erdoğan’a ilan ettirebilmesi sıcak para sahiplerinin Şimşek’e olan güvenlerini her şeye rağmen tazeledi.
Derken… Yerel seçim AKP ve Erdoğan adına yenilgiyle bitti. Fatura Şimşek’e kesilmedi.Yenilginin hesaplaşmasına girilmeden iktidar odağını demokratikleşme sözleriyle süslenmiş şekilde Erdoğan’ı 4. kez Cumhurbaşkanı yapabilmek için yeni bir Anayasa yapmaya çevirdi.
TL’ye reel değer kazandırmayı enflasyonu yavaşlatma aracı olarak kullanacağını TCMB açık açık defalarca ilan etti. Değişen para politikası nedeniyle geçen yazdaki gibi şiddetli bir TL’de değer kaybının olası olmadığını birçok ekonomistten duyan; ancak inanmak için seçim sonrasını bekleyen yerli yatırımcı aldığı fazla dövizi satarak TL’ye dönmeye başladı.
Seçim ardından IMF toplantıları gibi geniş bir sahnede Şimşek ve TCMB Başkanı rol alarak eski ekonomi yönetiminin deli saçması açıklamalarına kıyasla son derece doyurucu söylemler eşliğinde seçim sonrası dönemde enflasyonla mücadelenin devam edeceğini anlattılar. Hatta pazarladılar.TL’de baskı hafifleyince Nisan toplantısında TCMB yeni bir faiz artışı yapmadı. Baz etkisinin devreye girerek TÜFE enflasyonun yıllık kabaca %75’ten %50’nin az üzerine gerileyeceği Haziran-Ağustos dönemi iyice yaklaştı.
Fırsat penceresi yabancı sıcak para sahibi fonlar için daraldı ve sıcak paranın Türkiye finansal piyasalarına giriş yaparak büyük kar elde edeceği dönem sonunda geldi çattı. Mayıs başından yaz sonuna kadar finansal piyasalar açısından tam bir bahar havası yaşanacak.
FİNANSAL PİYASALAR AÇISINDAN BAHAR HAVASI YAŞANACAK
Fırsat penceresi yabancı sıcak para sahibi fonlar için daraldı ve sıcak paranın Türkiye finansal piyasalarına giriş yaparak büyük kar elde edeceği dönem sonunda geldi çattı. Mayıs başından yaz sonuna kadar finansal piyasalar açısından tam bir bahar havası yaşanacak. Bakan Şimşek ABD’de IMF toplantılarında herkese anlattığı mali tasarruf önlem paketini açıklayacak. Birkaç bin kamu aracının satışından daha fazlasını içerecek bu plan yabancı yatırımcı tarafından övgülerle karşılanacak. Piyasalarda hava iyice bayram yerine dönecek.
Yerli yatırımcı nasıl 1-3 ay vadeli mevduata odaklıysa ve orada pozitif reel faiz görmeden TL’ye dönmekte ikna olmuyorsa, yabancı yatırımcı tamamen faklı bir döngüde ilerler. 2025 sonunda enflasyonun nerede olacağına odaklı şekilde bugünün yüksek faizinden tahvil almak ilgisini çeker. 2025 sonunda da enflasyonun hedef %14’te olmasından çok mevcut %75’ten %30 ve altına inme potansiyelinin görünmesi yatırımı cazip kılar.
Yaz ayları yüksek turizm sezonu sayesinde döviz girişlerinin hızlandığı bir dönem olur. Yavaşlayan ekonomi ve artan fonlama maliyetleri ithalatı boğarken ihracat daralsa bile nette büyümeye etkisi pozitif olur. Bu dinamikler eşliğinde 2024 sonunda cari açığın kabaca 20 milyar dolar iyileşmesi, başka ifadeyle döviz ihtiyacının 20 milyar dolar azalması ile TL üzerindeki baskılar azalır. Yaz ortasında TÜFE enflasyonun %50 civarına gerilemesiyle reel faiz yeri yatırımcı için de pozitife döner.
Sıcak para sahipleri için sene sonunda TCMB’nin %36 TÜFE enflasyonu hedefine ulaşıp ulaşmaması bu girilen dönemde artık önemli değil. Mayıs ayında zirve yıllık enflasyon görüldükten sonra baz etkisiyle düşecek enflasyon, reel değer kazanan TL eşliğinde politika faizi %50’de tutulurken büyük bir kar fırsatı sunuyor. Yabancı yatırımcı da 2018 öncesinde görmeye alışkın olduğumuz ölçeklerde olmasa da, artan miktarlarla Türkiye tahvillerine ve hisse senetlerine giriş yapacak.
Yaz sonunda TÜFE’de sene sonunda nereye yakınsayacağımız ve 2025 sonu %14 hedefinin gerçekleşmesi imkansızlığı yavaş yavaş yeniden gündemi oluşturdukça yabancı yatırımcının önünde yeni bir havuç yoksa, sıcak para girişleri sene sonuna doğru durağanlaşacak.
YABANCI YATIRIMCININ ÖNÜNDE YENİ BİR HAVUÇ YOKSA, SICAK PARA GİRİŞLERİ SENE SONUNA DOĞRU YOĞUNLAŞACAK
Tasarruf tedbirleri vaatleri ile gerçekleşme farkına bakılacak. Anayasa değişikliği için referandum konuşulmaya başlanırsa kar satışları devreye girecek ve tatlı bahar havasının yerini sonbahar almaya başlayacak.
Sıcak para sahibi tarihe geçecek ölçüde büyük bir ekonomik maliyetle denenen düşük faiz politikası ardından gelen mecburiyetlerle “ağırlandığı” sırada asgari ücretli, emekli, memur, orta gelir-dar gelirli gruplar açlık sınırının altında giderek ezildikleri bir Mayıs-Aralık 2024 dönemi geçirecekler. Maliye politikasında tasarruf önlemleri konuşulurken enflasyonu düşürmenin maliyetini en ağır yaşayan gruplar özel kamu desteklerinden yine mahrum bırakılacaklar. Enflasyon hedefi olan %14’de az bir samimiyet varsa, sıkı para ve sıkı maliye politikasının dar ve orta gelirliyi en ağır vurduğu yıl olarak 2025 tarihe geçecek.
Piyasaları düzeltmeye odaklanan para ve maliye politikası, OVP ve benzerleri pratiğinde gelir dağılımdaki bozulmayı düzeltmeyi, önceki iktidarın marifetiyle artan aşırı fakirleşmeyi öncelikli olarak azaltmayı akıllarına getirmeyecekler. Değişen çağı eğitimle, teknoloji ile yakalamayı AKP’nin 22 yıl içinde değişen ve değiştiği de yerel seçimlerle tescil edilen doğası gereği odaklarına yine almayacaklar. Alamayacaklar. Cumhurbaşkanlığı sistemi içinde güç mücadelesi nedeniyle öncelikleri farklılaşarak kendi alanlarını korumaktan öteye geçme kapasitesine sahip olmayan yeni AKP’liler ne yazık ki piyasaları kısa vadede normale yaklaştırmanın ötesine geçemeyecekler.
Yorum Yazın