Fed’in vermiş olduğu mesajlar, gelişmekte olan piyasalar için belirsizliği arttırdığı gibi riskleri de arttırmıştır. Bu nedenle, cari ve bütçe açıklarının finansmanı için borçlanma ihtiyacı duyan, Türkiye’nin bir an önce, sosyal ve siyasal gelişmeleri iyi bir şekilde yöneterek, ekonomi gündemine önem vermesi gerekmektedir.
ABD Merkez Bankası (Fed), 19 Mart 2025 tarihinde gerçekleştirdiği Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısında, politika faizini %4,25-4,50 aralığında sabit tutma kararı aldı.
Powell, mevcut ekonomik belirsizlikler ve enflasyon riskleri nedeniyle para politikasında aceleci davranmayacaklarını belirtti. Ayrıca, Trump yönetiminin uyguladığı tarifelerin enflasyondaki yükselişte etkili olduğunu ve bu etkinin boyutunu değerlendirmenin zor olduğunu ifade etti. Fed Başkanı Jerome Powell, faiz oranlarının sabit tutulmasının, mevcut ekonomik belirsizlikler ve enflasyon riskleri göz önüne alındığında uygun olduğunu belirtti.
FED'in kararının ardından ABD borsalarında yükselişler görüldü:
• S&P 500: %1,2 artış
• Dow Jones: 427 puan (%1) yükseliş
• Nasdaq: %1,5 değer kazancı
Küresel Etkiler:
Fed'in faiz kararının ardından altın fiyatları yükseldi, ABD Hazine tahvil getirileri düştü ve teknoloji hisseleri değer kazandı.
Fed'in faiz oranlarını sabit tutma ve ekonomik tahminlerini güncelleme kararları, mevcut ekonomik belirsizlikler ve enflasyon riskleri ışığında alınmış olup, piyasalar tarafından olumlu karşılanmıştır.
Fed yetkilileri, 2025 yılı içinde toplam 50 baz puanlık faiz indirimi öngörüyor. Ayrıca, Nisan ayından itibaren pandemi dönemine ait finansal desteklerin geri çekilme hızının yavaşlatılması planlanıyor.
Fed’in faiz kararından daha önemli olan iki ayrı mesajı daha oldu. Bunlardan birincisi, 2025 yılı için ekonomik büyüme tahminini %2,1'den %1,7'ye düşürmesidir.
Fed'in 2025 yılı için ekonomik büyüme tahminini %2,1'den %1,7'ye düşürmesi, ABD ekonomisinin daha önce öngörülenden daha yavaş büyüyeceği anlamına geliyor.
Ekonomik Yavaşlama Belirtisi: ABD ekonomisinin büyüme hızının düşmesi, tüketici harcamalarının, yatırım faaliyetlerinin veya ihracatın beklenenden daha düşük olabileceğini göstermektedir. Bu durum, işletmeleringenişleme planlarını gözden geçirmelerine veya işe alımları yavaşlatmalarına neden olacağı beklenmektedir.
Faiz Politikası Üzerindeki Etkisi: Daha düşük büyüme beklentisi, Fed’in faiz indirimi ihtimalini artırabilir. Çünkü ekonomik büyüme yavaşlarsa, faiz oranlarını düşürerek kredi maliyetlerini azaltmak ve yatırımları teşvik etmek isteyebilir.
İstihdam Piyasasına Etkisi: Ekonomik büyümenin yavaşlaması, işgücü talebinde azalmaya neden olabilir. İşsizlikoranlarında artış olmasa bile, yeni iş fırsatlarının önceki yıllara göre daha az olması beklenebilir.
Küresel ve Piyasa Yansımaları: ABD ekonomisinin büyüme hızının düşmesi, küresel piyasalarda da belirsizlik yaratabilir. ABD, dünya ekonomisinin önemli bir lokomotifi olduğu için, özellikle gelişmekte olan ülkeler bu durumdan etkilenebilir.
Hisse senedi piyasaları bu yavaşlamaya ilk tepki olarak düşüş yaşayabilir, ancak faiz indirimi beklentisi piyasaları tekrar destekleyebilir.
Fed’in büyüme tahminini aşağı çekmesi, ekonomik aktivitenin yavaşlayacağını ve bunun faiz politikaları, işgücü piyasası ve küresel ekonomi üzerinde önemli etkiler yaratabileceğini gösteriyor. Ancak, bu durumun nasıl gelişeceği enflasyon, tüketici harcamaları ve küresel ekonomik gelişmelere bağlı olarak değişebilir.
Nitekim, Fed’in ikinci önemli mesajı ise, enflasyon beklentisini %2,5'ten %2,7'ye yükseltmesidir.
Fed'in enflasyon beklentisini %2,5’ten %2,7’ye yükseltmesi, ABD’de fiyat artışlarınınönceki tahmine göre daha yüksek seyredeceğini öngördüğünü gösteriyor. Bu durum birkaç önemli mesaj içermektedir;
Enflasyonun beklenenden daha yapışkan olduğu
Fed, enflasyonun düşüş hızının yavaş olduğunu ve hedeflenen %2 seviyesine ulaşmanın daha uzun sürebileceğini düşünüyor. Bu durum, fiyat baskılarının devam ettiğini ifade etmektedir.
Faiz indirimlerinin gecikmesi
Enflasyon yüksek seyrettiğinde, Fed faiz oranlarını yüksek tutma eğiliminde olur. Daha önce 2025 yılı içinde faiz indirimi beklentisi varken, enflasyonun beklentiden yüksek kalması bu indirimi erteleyebilir veya daha sınırlı yapabilir.
Tüketici ve şirketler için yüksek maliyetlerin sürmesi
Tüketiciler açısından: Gıda, kira, enerji ve diğer mal/hizmetlerin fiyatları beklenenden daha uzun süre yüksek kalabilir.
Şirketler açısından: Üretim maliyetleri artmaya devam edebilir, bu da fiyatlara yansıtılabilir ve tüketici harcamalarını düşürebilir.
Piyasalarda dalgalanma riski
Borsa: Faiz indirimlerinin gecikmesi ihtimali nedeniyle yatırımcılar daha temkinli olabilir.
Tahvil piyasası: Tahvil faizleri bir süre daha yüksek seyredebilir.
Dolar: Daha sıkı para politikası beklentisi, doları güçlendirebilir.
Küresel etkiler
ABD'de enflasyon beklentisinin yükselmesi, küresel ekonomiye de yansıyabilir.
Dolar güçlenirse, gelişmekte olan ülkelerin borç maliyetleri artabilir.
Faiz indirimleri gecikirse, diğer merkez bankaları da sıkı para politikalarını daha uzun süre koruyabilirler.
Fed’in enflasyon beklentisini artırması, fiyat baskılarının beklenenden daha uzun sürebileceğini ve faiz indirimlerinin gecikebileceğini gösteriyor. Bu da hem tüketiciler hem yatırımcılar için daha sıkı bir ekonomik ortam anlamına gelebilir.
Sonuç olarak, Fed’in vermiş olduğu mesajlar, gelişmekte olan piyasalar için belirsizliği arttırdığı gibi riskleri de arttırmıştır. Bu nedenle, cari ve bütçe açıklarının finansmanı için borçlanma ihtiyacı duyan, Türkiye’nin bir an önce, sosyal ve siyasal gelişmeleri iyi bir şekilde yöneterek, ekonomi gündemine önem vermesi gerekmektedir.

Yorum Yazın