Hukuk ve yolsuzluk endekslerinde berbat sıralamalarda bulunmamız kanımca bu iki temel devlet tekelinin, para basma tekeli ve yasal güç kullanma tekeli suiistimallerinin bir neticesidir. Devlet kendine tanınan bu iki tekel hakkını suiistimal etmeden kullanmayı başarabildiği zaman, yine kanımca, hukuk devleti endeksinde ve yolsuzluk endeksinde kabul edilebilir noktalara yükselebiliriz.
Türkiye devleti MAALESEF büyük bir çöküş sürecinde ve hatta kimi iddialara göre bu sürecin sonuna da çok yaklaşmış durumdayız.
“Çöküş sürecinin sonuna çok yaklaşmışlık” ifadesini kimse çok yadırgamasın, şayet küresel mukayeseli endekslere Adalet Bakanımız gibi bakmıyorsanız, Bakan bir komedi filmi repliği gibi “bu endekslerin Türkiye karşıtı unsurlar, mahfiller, dış güçler tarafından kasten hazırlandığını” ciddi ciddi iddia ediyor, zaten iyi komedyenler en komik şeyleri çok ciddi bir üslupla söyleyenlerdir, Peter Sellers aklıma geliyor, durum çok vahim.
Daha yeni açıklanan iki çok önemli ve belirleyici küresel mukayeseli endeks var, birincisi Uluslararası Saydamlık’ın-Transparency International yolsuzluk algısı endeksi, Türkiye 180 ülke içinde 107. sırada, puanı-skoru yüz üzerinden 34, yani on üzerinden 3.4 ile sınıfta kalmışız, en kötü son üç ülke ise, Somali, Güney Sudan, Venezuela, bu ülkeler de ilginç, hepsi aramızın çok sıkı fıkı olduğu ülkeler.
Dünya Adalet Projesi’nin-World Justice Project- son yayınladığı hukuk devleti endeksinde ise 142 ülke arasında 117’inci sıradayız, puanımız-skorumuz da yüz üzerinden 42, yani bu kez de, hukuk devleti endeksinde on üzerinden 4.2 ile çakıyoruz, çok da normal doğrusu, Anayasanın çok sarih maddelerinin, mesela 153, 158, uygulanmadığı bir hukuksuzluk ülkesi burası.
Ama, içinizi ferah tutabilirsiniz, bu endekslerin Türkiye düşmanları tarafından hazırlandığını biliyoruz, koca Adalet Bakanı yalan söyleyecek değil ya.
ANCAK, BU BERBAT SIRALAMALAR DEVLETİN ÇÖKÜŞÜNÜN BİR NEDENİ DEĞİL KANIMCA, SADECE BİR SONUÇ, BİR SAYISAL GÖSTERGE, VÜCUTTA YÜKSELEN ATEŞ GİBİ.
Devletin, sadece bizimkinin değil, her devletin iki temel ve belirleyici yasal tekel hakkı vardır, para basma (merkez bankası) tekeli ve yasal güç kullanma tekeli (ordu, polis).
Sadece Avrupa Birliği tek para politikası ve hedefi ile bu para basma tekelini milli devletlerden alarak, merkezileştirdi, tarih içinde çok çok büyük bir terakki aşamasıdır; iki çok önemli araştırmacının, İlhan Tekeli, Selim İlkin, eski bir kitaplarının başlığındaki tanım, “Türkiye ve Avrupa Topluluğu: Ulus devletini aşma çabasındaki Avrupa’ya Türkiye’nin yaklaşımı”, “Ulus devleti aşma çabası” sözü çok önemlidir.
AB içindeki bazı ülkeler de tek paraya yani para basma tekelini Frankfurt’a-Avrupa Merkez Bankasına devrine uzak durdular, tarih kimin haklı olduğunu gösterecek.
Gelelim devleti devlet yapan iki temel tekele, para basma ve yasal güç kullanma tekellerine.
Önce isterseniz para basma tekelinden başlayalım.
Geride bıraktığımız yedi, sekiz sene zarfında devletimiz para basma tekelini kötüye kullanmıştır, suiistimal etmiştir.
Hiç lafı gevelemeye gerek yoktur, bizde enflasyon oranları devlet başarısızlığıdır, devletin çöküşü ile eş anlamlıdır, devletin çöküşü gök kubbenin başımıza çökmesi demek değildir, çok yüksek enflasyon demektir.
Beş, altı sene içinde beş tane merkez bankası guvernörü değiştirme cüreti sonucunda enflasyon resmî verilere göre bile üç hanelere yaklaşmıştır, Merkez 2025 sonu için bile gerçekleşmesi mümkün olmayacak yüzde 24 enflasyon hedefi sunabilmektedir, belirsiz bir vadede de tek hane hedeflenmektedir ama kimse açık açık söylemiyor, tek haneli enflasyon hedefi saçma bir hedeftir, yüzde dokuz enflasyon başarı falan değildir, devlet büyük zafiyeti demektir, enflasyon hedefi yüzde iki olmalıdır.
Devletin para basma tekelini suiistimal etmesi sonucu Türkiye dünyada enflasyon oranı en yüksek üç, dört ülkeden bir olmaktadır, bu Türkiye için bir utanç vesilesidir.
Hiç lafı gevelemeye gerek yoktur, bizde enflasyon oranları devlet başarısızlığıdır, devletin çöküşü ile eş anlamlıdır, devletin çöküşü gök kubbenin başımıza çökmesi demek değildir, çok yüksek enflasyon demektir.
Merkez Bankası guvernörlüğü gibi çok önemli unvanlar taşıyan profesörler (!) enflasyon oranı yüzde seksenlerde iken faiz oranını “Nas böyle gerektiriyor” gibi komutlara selam çakarak yüzde 8.5’a indirme mesleki, akademik skandallara imza atmışlardır.
Tekraren ifade ediyorum, enflasyon devlet başarısızlığı demektir, enflasyonu en yüksek ülkeler, kimse alınganlık göstermesin, devletlerinin en kötü yönetildiği, hatta çöktüğü ülkelerdir.
Lübnan, Venezuela, Somali, Sudan gibi ülkelerdir bunlar ama maalesef bu ülkeler arasında biz de varız, çok acıdır.
Daha basiretli devletler Merkez Bankalarını siyasi otoriteden bağımsız kılmışlardır ve böylece siyasi süreçlerin devletin para basma tekelini suiistimal etmesini görece engellemişlerdir, bizde de Merkez Bankası Kanununda bağımsızlık ilkesi mevcuttur, gerekleri yapılmamıştır, kimsenin umurunda değildir, bizde Merkez Bankası bağımsızlığına da Anayasanın 153. ve 158. Maddelerine çekilen muamele çekilmektedir.
Gelelim devletin yasal güç kullanma tekeline.
Devlet para basma tekelini suiistimal ettiği gibi yasal silah kullanma tekelini de suiistimal etmektedir, başka türlü hapishanelerde Anayasa Mahkemesi, AİHM kararlarının hilafına insanları hapiste tutamazsınız, ancak bu işi silah zoruyla başarıyorsunuzdur.
Devletin güya silah kullanma tekeli var ama sokaklarda herkesin belinde bir silah vardır, ruhsatsız silahlar, muhtemelen Teksas’ı bile geride bıraktık devlet tekeli dışında silah kullanma konusunda, üstelik Teksas-ABD’de silah edinme ABD Anayasasının ikinci ek maddesinin güvencesinde olmasına rağmen.
Devletin silah kullanma tekeli var güya ama sokaklar çetelerden de geçilmiyor, bu çeteler işlerini çakı ile halletmiyorlar muhtemelen, dünyanın tüm uyuşturucu kaçakçıları burada ya vatandaşlık, ya oturum almışlar, bu iki işi başarmaya tenezzül bile etmeyenler de kaçak olarak(!!!) Sarıyer sırtlarında Boğaz manzaralı köşklerde, villalarda yaşıyorlar.
Devletin silah taşıma, bulundurma ruhsatı verdiği kişilerin de sayısı bir hukuk devletinin anlayabileceği sayıların çok üzerindedir, hiç eğitim almadan silahlandırılan köy korucuları, bekçi kadroları da buna dahildir, 15 Temmuz’un kayıp silahları meselesi, Susurluk rezaletinin hayalet suikast silahları gibi.
Hukuk ve yolsuzluk endekslerinde berbat sıralamalarda bulunmamız kanımca bu iki temel devlet tekelinin, para basma tekeli ve yasal güç kullanma tekeli suiistimallerinin bir neticesidir.
Devlet kendine tanınan bu iki tekel hakkını suiistimal etmeden kullanmayı başarabildiği zaman, yine kanımca, hukuk devleti endeksinde ve yolsuzluk endeksinde kabul edilebilir noktalara yükselebiliriz.
Her yerde, hatta devlet içinde çeteler mevcut iken yolsuzluk endeksinde iyi bir noktaya, bağımsızlığı içine sindirememiş guvernörler göreve kasten getirilirken de enflasyonda daha düzgün bir sıralamaya gelmemiz mümkün olmayacaktır.
Eskiden yarı argo bir tabir vardı: “On tuşlu Fasit, bu kadar basit”.

Yorum Yazın