Erdoğan’ın BM’yönelik eleştirleri ne kadar haklı ve doğruysa, siyaseten muhalefetin de Erdoğan’a yönelik eleştirileri de o kadar haklı ve doğrudur. Sonuç olarak Erdoğan’ın muhalefeti yok saydığı ideolojik zemin ile BM’nin 5 ülkeye indirgenmiş karar süreci aynıdır.
Dünya son yıllarda özellikle teknoloji alanında büyük değişimler yaşıyor. Yapay Zeka teknolojisinin bu kadar geliştiği dünyada, savaşlar da ne yazık ki azalacağına artıyor. Bugün dünyanın farklı bölgelerinde devam eden savaşlarda onbinlerce insan hayatını kaybediyor.
Bu açıdan son zamanlarda özellikle Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler gerçekten kaygı verici. Hamas’ın 7 Ekim 2023’de İsrailli sivillere karşı giriştiği terör eylemine karşı İsrail adeta devlet terörü estiriyor. Ateş şimdi de Lübnan’a sıçrıyor.
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş 2,5 yılı aşkın süredir devam ediyor.
Ne yazık ki, tüm bu uluslararası savaşları önleme, sona erdireme konusunda üzerine büyük sorumluluk düşen Birleşmiş Milletler (BM) ne yazık ki bu görevini yerine getiremiyor.
Dünyadaki pek çok uluslarüstü kurum gibi BM de Batı merkezli. Ve BM, son yıllarda kuruluş amacı olan; “dünya barışını, güvenliğini koruma ve uluslar arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturma … adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği tüm ülkelere sağlama” konularında yeterince başarılı değil.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da, 10 yıldan uzun bir zamandır BM’nin mevcut işleyişinden ve karar alma süreçlerinden hareketle kuruma yönelik eleştiriler yapıyor. Bunu son katıldığı 75. BM Zirvesi öncesi yeniledi.
New York sokaklarında bu eleştirlerin mottosu olan “Dünya 5’ten büyük” yazılı arabalar dolaştırıldı.
Erdoğan’ın bu eleştirileri, sadece yapısal değil. BM’nin insani konularda, karar alma ve zamanında müdahale konusundaki yetersizliklerini de işaret ediyor.
Özellikle kritik anlarda, kriz bölgelerine müdahale konusunda BM’nin mevcut karar alma yapısından dolayı herhangi bir ya da birden fazla üyenin “veto”su ile etkisiz kalıyor. Ne yazık ki, bu veto kararları çoğunlukla insani çıkarlara değil ülkelerin kendi çıkarlarına odaklı oluyor.
Son olarak İsrail’in Filistinlilere yönelik insanlık dışı saldırıları karşısında ne yazık ki BM çaresiz.
Erdoğan, dünyanın değiştiğini, “gücün hukukunun” değil “hukukun gücünün” hakim olması gerektiğini her fırsatta dile getiriyor. Özellikle BM bağlamında bu talebini, demokratik temele dayanarak, ülkelerin eşitliği ve eşit katılımı üzerinden katılımcı bir model talep ediyor. Ve bunu da “Dünya 5’ten büyük” söylemiyle dillendiriyor.
BM YENİDEN YAPILANMALIDIR
BM’nin içinde olduğu bu durum, kurumun değişen dünya şartlarına göre yapısal olarak dönüşmesini ve karar süreçlerini yapısal olarak değiştirmesini zorunlu kılıyor. Bu bir ihtiyaç.
Erdoğan bunu son yıllarda sıkça dile getiriyor. Bu açıdan haklı.
Erdoğan’ın bu eleştirisi sadece BM’nin değil uluslararası pek çok ulus-devlet üstü kurumun yeniden yapılanması yönünde önemli ve haklı bir talebe işaret ediyor.
Erdoğan, dünyanın değiştiğini, “gücün hukukunun” değil “hukukun gücünün” hakim olması gerektiğini her fırsatta dile getiriyor.
Özellikle BM bağlamında bu talebini, demokratik temele dayandırarak, ülkelerin eşitliği ve eşit katılımı üzerinden katılımcı bir model talep ediyor.
Ve bunu da “Dünya 5’ten büyük” söylemiyle dillendiriyor.
Yıllar önce bu konuda “BM’yi 5 daimi üyenin iki dudakları arasına mahkum etmek asla siyaset değildir tam aksine bir zulümdür anti-demokratiktir. … Şu anda BM Güvenlik Konseyi bir karar alamıyorsa sebep 2 üye ama bunu bir üye de yapabilir. Niye buna mahkum olalım. Bütün insanlık neden buna mahkum olsun?” ifadeleriyle temel pozisyonunu açıklamıştı. Yıllardır da aynı yerde Erdoğan.
Tarihin “bir anındaki güç ilişkilerine” göre şekillenmiş olan bir yapının, sadece “o ana” değil “geleceğe” de ipotek koyması ne kadar doğrudur?
Doğru değildir. Bu açıdan BM’nin özellikle karar alma süreçleri mutlaka değişmelidir. Bu açıdan da evet, dünya 5’ten büyüktür. Ama bu şimdilik sadece bir matematik gerçeğidir.
Erdoğan BM’yi eleştirirken biraz daha düşünmesinde fayda var. Çünkü ikisi de, tarihin bir anında elde ettiği gücü, hukukun gücü için değil gücün hukuku olarak kullanıyor. Erdoğan’ın BM’yi eleştirirken kullandığı siyasal meşruiyet ve demokratik tüm argümanları, son yıllarda kendi iktidar pratikleri ile çelişir durumdadır.
BM’YLE ERDOĞAN’IN BULUŞTUĞU YER
Erdoğan’ın BM’ye yaptığı haklı eleştiriler, bizi ister istemez muhalefetin Erdoğan ve Cumhur İttifakı’na yönelik eleştirilerinin haklılığına getiriyor.
Erdoğan’ın BM’ye yapmış olduğu itirazlarla, Türkiye’de sivil ve siyasal alanda muhalefetin iktidara, iktidar pratiklerine yapığı itirazlar arasında fark var mıdır?
Ya da şöyle soralım, sivil ve siyasi alanda muhalefet iktidarı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ne kadar etkileyebiliyor ya da iktidar muhalefetin bu eleştirilerini ne kadar dikkate alıyor?
İtiraf edelim ki, neredeyse “hiç”.
Almıyor çünkü, tarihin bir anında elde ettiği iktidar gücünü mutlaklaştırıp, kendisine yönelik eleştirileri iktidarını güçsüzleştireceğiz endişesi ile yok sayıyor.
O yüzden Meclis yasama açıdan işlevsiz, yargı sistemi adalet dağıtmıyor, ülkeyi ve ülke geleceğini ilgilendiren ulusal ve uluslararası tüm önemli kararlar Saray’da dar bir ekip tarafından alınıyor, siyasi alan her gün daralıyor ve temel hak ve özgürlükler her gün biraz daha zemin kaybediyor.
Bugün iktidarı, iktidar blokunu eleştiren sadece Cumhur İttifakı seçmenleri dışında kalanlar değil, ittifaka oy vermiş insanlar da, ülkenin ekonomisinden, dış politika tercihlerinden rahatsızlar ve bunu da ifade ediyorlar, iktidarı eleştiriyorlar.
Unutmayalım ki, herhangi bir partinin, partilerin, ittifakın tarihin bir anında elde etmiş olduğu meşruiyet, bir sonraki seçime kadar iktidarın her yaptığına meşruiyet sağlamaz.
Onun için yasama, yargı ve medya vardır. Kuvvetler ayrılığı vardır, bugün işlevsiz olsa da…
Bu noktada Erdoğan BM’yi eleştirirken biraz daha düşünmesinde fayda var. Çünkü ikisi de, tarihin bir anında elde ettiği gücü, hukukun gücü için değil gücün hukuku olarak kullanıyorlar.
Erdoğan’ın BM’yi eleştirirken kullandığı siyasal meşruiyet ve demokratik tüm argümanları, son yıllarda kendi iktidar pratikleri ile çelişir durumdadır.
Dünyada düzenindeki haksızlığa, haklı nedenle itiraz eden Erdoğan’ın, içeride Cumhur İttifakı’na yönelik siyasi eleştirileri dikkate alması gerekmektedir.
Sonuç olarak; teorik olarak bakıldığında da, pratik alarak bakıldığında da, siyaseten bakıldığında da, “Dünya, 5’ten büyük”tür. Hatta 6 da 5‘ten büyüktür.
Aynı teorik zemin, aynı pratik ve aynı siyasal yaklaşımla bakıldığında şunu da söyleyebiliriz; Erdoğan’ın BM’yönelik eleştirleri ne kadar haklı ve doğruysa, siyaseten muhalefetin de Erdoğan’a yönelik eleştirileri de o kadar haklı ve doğrudur.
Sonuç olarak Erdoğan’ın muhalefeti yok saydığı ideolojik zemin ile BM’nin 5 ülkeye indirgenmiş karar süreci aynıdır.
Yorum Yazın