Eğer muhalefet partileri kendilerine verilen emanet oylarla muhalif seçmenin kendilerine hangi görevleri verdiğini, ne beklediğini, hangi mesajı verdiğini, yenilenmenin ve değişimin gerçekte ne olduğunu idrak etmezlerse, halkın liyakatli evlatları hala mülakatlarda lime lime edilip işsiz kalırken AKP ve şürekasına hizmet etmiş olanlara makbul insan muamelesi yapıp en üst düzeyde kadro vermeye devam ederlerse ilk seçimde büyük bir hezimet yaşamaları kaçınılmaz.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eski Trabzon Emniyet Müdürü Metin Alper’i İBB Zabıta Daire Başkanı olarak ataması tepki ve tartışmayı beraberinde getirdi. Kendisinin Trabzon Emniyet Müdürlüğü yaptığı sırada Danıştay'ın Öğrenci Andı'nı kaldırma kararının ardından yapılan bir operasyonda ele geçirilen maddelerin sergilendiği standa mermiler ile “Andımız” yazılmıştı. Bu durum tepkilere neden olunca Sudan'ın Hartum kentine ateşe olarak atanmıştı. Kendisinin Süleyman Soylu ve MHP’ye yakın olduğu çok sık gündeme geldi.
Süleyman Soylu, İçişleri Bakanı olduğu dönemde Genel Güvenlik ve Uyuşturucuyla Mücadele Toplantısı'nda şunları söylemişti:“Bir uyuşturucu satıcısını gördükleri zaman, beni ne kadar kınarlarsa kınasınlar, ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler, o uyuşturucu satıcısının ayağını kırmayan polis görevini yapmamış demektir. Uyuşturucu satıcısını gören güvenlik görevlisi ne yaparsa yapsın sorumluluğu bana ait.”
Bunun üzerine; 2018 yılında Adıyaman Emniyet Müdürlüğü görevinde bulunan Metin Alper şu açıklamayı yapmıştı:“İçişleri Bakanımızın bizlere verdiği talimat yanlış anlaşılmış olabilir ama biz talimatı doğru anladık. Bakanımız ‘bacaklarını kırın’ demişti. Biz uyuşturucu satıcılarının bellerini kırıyoruz, bellerini kırmaya da devam edeceğiz. Yeri geldi mi bunların kafalarını kırmak için her türlü güç ve azim bizde mevcuttur. Belleri ve kafalarını kırmaya devam edeceğiz.”
Metin Alper pek çok tartışmalı konunun öznesi olmuş, Cumhur İttifakı’na yakınlığıyla bilinen bir isim. Ekrem İmamoğlu böylesi atamaları ilk kez yapmıyor. Göreve geldiği günden bu yana hem İBB kadrolarında hem de danışman kadrolarında AKP ve Cumhur İttifakı’na yakın isimleri çok kez tercih etti. Durum basın için de geçerli; kendisinin meşhur Karadeniz turunda ve çeşitli yurt dışı etkinliklerinde Cumhur İttifakı’na yakın gazetecilere alan açtığı malum.
BAZI ATAMALARDA DAHA DİKKATLİ OLMALI
Metin Alper, Azerbaycan-Karabağ Savaşı’nın devam ettiği 2020'de Trabzon Emniyet Müdürü iken bir özel harekât polisinin nikah töreninde yaptığı konuşmada polisleri “hilal bıyıklı bozkurtlarım” diye nitelendirmiş ve şunları söylemişti:
“Bugün benim bir evladımın, bir yiğidimin, hilal bıyıklı bir bozkurtumun nikahına geldim. Onlarca hilal bıyıklı bozkurtum da, ‘Sayın müdürüm bizi ne zaman Karabağ’a gönderecek?’ diye bekliyorlar. Karabağ’ın göbeğinde Türk’ün Bayrağını, Türk’ün Sancağını dikmek üzere hazır bekliyorlar. Özel Harekât öyle bir şubedir ki buradaki yiğitler, buradaki aslanlar, şimşek gibi çakar, sel gibi coşar, huduttan hududa yol bulup koşar. Cepheden cepheye de yeri geldiği zaman sorar. Tarık Bin Ziyad’ın gemileri yakıp arkasına bakmadığı gibi benim koç yiğitlerimde arkasına bakmadan sadece ve sadece kendilerine verilen hedefe korkusuzca, cesurca, yürekli şekilde, bir aslan gibi giden hilal bıyıklı Bozkurt’lardır. Hepsinin gözlerinden öpüyorum. Bu evlilik de hayırlı olsun. Bu evlilikten doğacak, Asenalar, Alperenler de bizden sonra bayrağı dalgalandıracaktır inşallah.”
Yani; Metin Alper pek çok tartışmalı konunun öznesi olmuş, Cumhur İttifakı’na yakınlığıyla bilinen bir isim. Ekrem İmamoğlu böylesi atamaları ilk kez yapmıyor. Göreve geldiği günden bu yana hem İBB kadrolarında hem de danışman kadrolarında AKP ve Cumhur İttifakı’na yakın isimleri çok kez tercih etti. Durum basın için de geçerli; kendisinin meşhur Karadeniz turunda ve çeşitli yurt dışı etkinliklerinde Cumhur İttifakı’na yakın gazetecilere alan açtığı malum.
Kimse devr-i sabık yaratmanın peşinde değil, kimse düşmanlık peşinde değil, kimse kutuplaşmanın sürmesinden yana değil, kimse diyaloğa karşı değil, siyasette normalleşmenin olmasına karşı değil ancak bu durum muhalif toplum kesimlerinin yıllar içinde biriktirdiği öfke, tepki ve hatta nefretin görmezden gelinmesi anlamına gelmiyor.
KİMSE DEVR-İ SABIK YARATMA PEŞİNDE DEĞİL
CHP’nin yeni yönetimi “değişim” vaadinde bulundu ve bu söylem seçmen nazarında önemli bir karşılık buldu ve CHP 1977’den sonra ilk kez birinci parti olmayı başardı. CHP’ye sormak gerekiyor; muhalif seçmen neden yerel seçimlerde CHP’yi birinci parti yaptı? Bu denli emanet oy neden CHP’ye verildi? Çünkü muhalif halk kesimleri yıllardır AKP ve şürekasından, AKP ve şürekasına sadık kadrolardan, nepotizmden, adam kayırmacılıktan, AKP’nin yandaş unsurları ve trollerinden bıktı! Yani bu oylar muhalefete AKP’yi ve yandaşlarını meşrulaştırsınlar ve “yeni dönemde” de kadrolara yerleştirsinler diye verilmedi!
Koskoca CHP’nin içinden yetişmiş, çalışmış, emek vermiş hiç kimse İBB Zabıta Daire Başkanlığı’na layık değil miydi ki Metin Alper gibi bir profil bu göreve atandı? Bundan sonra ne olacak yani, yumuşama ve normalleşme adı altında AKP ve şürekasının üst düzey görevlileri muhalefet tarafından yine en üst mevkilere mi getirilecek? İktidar zayıfladıkça bu kişilerin muhalefete doğru “yanlamasına” göz mü yumulacak? Bunca yıldır muhalif gazetecilerin, akademisyenleri, bürokratların ve halkın liyakatli evlatlarının ödedikleri ağır bedellere rağmen AKP ve şürekasına bir zamanlar tam bağlı olanlar “yeni dönemde” de kendilerine muhalif partilerde ve mecralarda yer bulmaya devam mı edecekler? Eğer bu kişilere “her devrin adamı” olma şansı verilecekse muhalif halk neden muhalefet partilerine oy versinler ki?!
Kimse devr-i sabık yaratmanın peşinde değil, kimse düşmanlık peşinde değil, kimse kutuplaşmanın sürmesinden yana değil, kimse diyaloğa karşı değil, siyasette normalleşmenin olmasına karşı değil ancak bu durum muhalif toplum kesimlerinin yıllar içinde biriktirdiği öfke, tepki ve hatta nefretin görmezden gelinmesi anlamına gelmiyor. “Yumuşama” ve “normalleşme” başka bir şeydir, yıllarca muhalif kesimleri ve partileri hedef tahtasına koyup her türlü kötülüğü reva görenlere her dönemin adamı olabilmeleri için alan açmak ve yeniden kadrolaşmalarını sağlamak başka bir şeydir!
Eğer muhalefet partileri kendilerine verilen emanet oylarla muhalif seçmenin kendilerine hangi görevleri verdiğini, ne beklediğini, hangi mesajı verdiğini, yenilenmenin ve değişimin gerçekte ne olduğunu idrak etmezlerse, halkın liyakatli evlatları hala mülakatlarda lime lime edilip işsiz kalırken AKP ve şürekasına hizmet etmiş olanlara makbul insan muamelesi yapı pen üst düzeyde kadro vermeye devam ederlerse ilk seçimde büyük bir hezimet yaşamaları kaçınılmaz.
Muhalefet partilerinin “tavanı” bunca yıldır yaşananları unutmak istiyor olabilirler ancak muhalif toplum tabanının hafızasında yaşananlar asla unutulmayacak…
Yorum Yazın