Cinque Terre’nin köylerinde gözünüzü kapatıp rastgele deklanşöre bassanız, en azından birkaç tanesinin muhteşem çıkacağı kesin. Riomaggiore’de tepelere yürümek de aynı hissi veriyor; menzil değil önemli olan, o sefer yetiyor size, ille bir yeri görmeye, ille bir yere gitmeye gerek yok çünkü her yer birbirinden güzel.
İtalya’nın birçok yerinde hep aynı his: Bir açıkhava müzesi burası.
Ama çizme biçimindeki bu devasa müzenin en müstesna köşelerinden biri Cinque Terre olsa gerek.
Ardışık yamaçlara kurulmuş bu beş köy, birbirinden farklı pek çok özelliğe sahip olsa da bir bütünlük de arz ediyor.
Yani, bu köylerin birini görmek bir güzelse beşini görmek beş değil, on güzel.
Köylerin isimlerini sırayla yazayım: Riomaggiore, Manarola, Corniglia, Vernazza, Monterosso al Mare.
Ve, hiç zaman kaybetmeden ilkine gidelim.
İlkine deyip duruyorum ama ben Spezia’dan trenle geldiğim için bu yöndeki birinci köy burası, diğer taraftan gelenler için son köy.
Tren, köylerin arasını birkaç dakika içinde geçiyor ama illa otomobille gideceğim derseniz işiniz hayli zor, zira çok keskin yamaçları büyük bir kıvraklıkla dönmeniz gerekiyor.
Bu da yetmez, bir de şansınız yaver gidecek, bazı dönemeçlerde karşıdan araba gelmeyecek…
Ha bu köyler arasında dağları bayırları aşıp yürüme imkânı da var ama bu sıcakta deli işi -serin havalarda da pek akıl kârı olduğu söylenemez.
Riomaggiore’de, şansıma, trenden iner inmez bir şarküteri tezgâhına denk geldim.Meğer, dağdan getirdikleri çeşitli et ve peynir ürünlerini burada satıyorlarmış.
Böyle bir başlangıç günün ne kadar keyifli geçeceğinin de habercisidir.
Riomaggiore’yi gezmeden önce bir küçük gastronomi turu yapalım, köyler arasında biraz atlayıp duracağız.
Bu bölgenin en meşhur ürünü hamsi, ama mümkünse Monterosso hamsisi.
Ben bu hamsiyi Riomaggiore’de yedim, kâğıttan külah içinde, kızarmış, limonsuz.
Tabii ki hamsiden başka karides, ahtapot, midye gibi çok sayıda deniz mahsulü de bu külahlara konabiliyor ama benim tercihim sadece Monterosso hamsisi oldu.
Deniz mahsulünden bir salatayı ise Vernazza’da yedim soğuk beyaz şarapla…
Neyse, yeme içmeyi bırakıp biraz şehri gezelim.
Cinque Terre’nin köylerinde gözünüzü kapatıp rastgele deklanşöre bassanız, en azından birkaç tanesinin muhteşem çıkacağı kesin.
Riomaggiore’de tepelere yürümek de aynı hissi veriyor; menzil değil önemli olan, o sefer yetiyor size, ille bir yeri görmeye, ille bir yere gitmeye gerek yok çünkü her yer birbirinden güzel.
Kayalıkların üstünde güneşlenen insanlar, bir avuç denizi paylaşmaya çalışan tatilciler…
Monterosso diğerlerinin aksine uzun plajıyla deniz sevdalılarını kendine bir mıknatıs gibi çekiyor.Diğer köylerin plajlarının toplam uzunluğu Monterosso’nunyarısı etmiyordur. Trenden inince bir tünelden geçip vardığınız Manarola, adım atar atmaz sizi karşılayan terasıyla o büyülü güzelliği ikinci köyde de bulacağınızı muştuluyor adeta.
MONTEROSSO UZUN PLAJIYLA MIKNATIS GİBİ ÇEKİYOR
Monterosso haricinde nereden denize girerseniz girin, küçücük bir alan bulacaksınız.
Ama Monterosso diğerlerinin aksine uzun plajıyla deniz sevdalılarını kendine bir mıknatıs gibi çekiyor.
Diğer köylerin plajlarının toplam uzunluğu Monterosso’nun yarısı etmiyordur.
Trenden inince bir tünelden geçip vardığınız Manarola, adım atar atmaz sizi karşılayan terasıyla o büyülü güzelliği ikinci köyde de bulacağınızı muştuluyor adeta.
Özellikle Manarola’da birbirinden şık ve pahalı balık lokantaları gördüm ama yemekler hakkında bir şey söyleyemeyeceğim çünkü cesaret edip de hiçbirine giremedim.
Corniglia, diğerlerinden tamamen farklı bir köy.
Tren gelip yanaştığında diğerlerinin aksine ne köy var, ne meydan ne de bir bina.Köye gitmek için sonsuz basamaklı bir merdiveni tırmanmak zorundayız.
Bir yamaç merdiven tırmanılacak; haydi marş!
Ama çıkınca alabildiğine sakin bir köyü bizi beklerken bulacağız; eski evleri, şahane manzaralara açılan daracık sokakları, meydanı… işte Corniglia.
Sondan bir önceki köy, bu beşlinin incisi.Vernazza’nın sadece bir sokağını sayfalarca betimleyebilirsiniz; o renkler, o doku, o göz kamaştırıcı mimari…
İtalya’da, bu tip evlerin cephelerinde hâlâ doğal boyalar kullanılıyor, sanırım estetiği nesilden nesile aktarabilmenin en önemli formüllerinden biri bu.
Vernazza’da Andrea Doria’nın kulesi var ama biz şimdi bırakalım onun kaptan-ı deryalığını, onun denizciliği burada sökmez, Vernazza’nın güzelliği karşısında on para etmez.
Vernazza kadar güzel yerler elbette vardır ama bir yer Vernazza kadar güzelse anlaşılır ki orası muhteşemdir.
Geldik son köye, hamsisiyle ve deniziyle meşhur Monterosso’ya.Uzun bir sahile geldik -tabii Cinque Terre ölçülerinde.
Şimdi bırakın artık okuyup durmaya, serin havlunuzu bulduğunuz yere, haydi denize.
Yorum Yazın