CHP’nin temel iddiası bu sistemin dönüştürülmesi ise bunun ilk adımları siyasi alanın genişlemesi, yani hukuk (yargı) ve demokrasinin (yasama) güçlendirilmesi olmalıdır. Bunlar olmadan girişilecek her pazarlık baştan kaybetmeyi kabullenme olacaktır. Bu noktada öncelik tüzükten ziyade partinin yapısal ve ideolojik dönüşümü olmalıdır.
CHP lideri Özgür Özel 11 Haziran’da AKP lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kabul edecek. Özel’in Erdoğan’a neler söyleyeceğini bilmiyoruz. Toplantı sonrasında bir açıklama yapılıp yapılmayacağını da.
Tıpkı Özel’in, Erdoğan’ı ziyaretinde tam olarak neler konuşulduğunu bilmediğimiz gibi. Kamuoyu olarak konuşulanları tam olarak biz bilmiyoruz ama parti yönetiminin içeriğe hakim olduğunu düşünüyorum.
Yoksa eski diplomat ve milletvekili Namık Tan’ın orada olmasının anlamı olmazdı.
Siyasi düzlemde asgari müştereklerde uzlaşamayan liderlerin, aynı kavramları kullanmayan, ayrı dünyalardan Türkiye okuması yapanların siyaseten ortaklaşması da uzun vadeli yol yürümesi de ne yazık ki zordur.
DİYALOG TEK BAŞINA YETER Mİ?
Kuşkusuz siyasi parti liderlerin kendi aralarında konuşabiliyor olması demokrasinin derinleşmesi, siyasi alanının genişlemesi açısından çok anlamlı ve değerlidir.
Bu açıdan Erdoğan’ın Özel’i kabul etmesi, Özel’in Erdoğan’ı kabul edecek olması, Özel’in Bahçeli’yi, Dervişoğlu’nu, Bakırhan ve Hatimoğlları’nı ziyaret etmesi anlamlı ve değerlidir. Ancak bu ziyaret ve karşılıklı diyalogların ülkenin yaşadığı sorunları aşması için tek başına yeterli değildir.
Çünkü liderler arasındaki başlayan diyalog süreçleri asgari demokratik standartlarının dahi olmadığı siyasi iklimde gerçekleşiyor.
Mesela Erdoğan-Özel görüşmelerini ele alalım.Erdoğan Özel’le görüşmesinde sonra başlayan süreci siyasetin “yumuşama”sı bağlamında bakarken; Özel ise siyasetin “normalleşmesi” olarak ifade ediyor.Liderlerin süreçle ilgili bu tanımlamalarına baktığımızda ifade edilen gerçek şudur; Erdoğan siyasetin ve siyasi iklimin “sert” olduğunu; Özel de, “normal olmadığını” itiraf etmiş olmaktadırlar.
Bu gerçek ortadayken Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP lideri ise Bahçeli ise partisinin Kızılcahamam kampı öncesi basın toplantısında siyasetteki yumuşama/normalleşme tartışmaları için; “Muhataplarını uyarıyorum yumuşamak surlarda gedik açmaktır. Yumuşama beklentimiz usülde değil, üslupta olmalıdır. Yumuşama adı altında yumuşakça olmamızı, köşelerimizin törpülenmesini, irademizin kırılmasını hiç kimse beklememeli” ifadelerini kullandı.
Bahçeli’nin bu açıklamalarının anlamı da, muhatapları da, hedefleri de çok açıktır.Bu açıdan siyaseti sıcak bir yaz ve zor bir sonbahar beklemektedir.
Siyasi düzlemde asgari müştereklerde uzlaşamayan liderlerin, aynı kavramları kullanmayan, ayrı dünyalardan Türkiye okuması yapanların siyaseten ortaklaşması da uzun vadeli yol yürümesi de ne yazık ki zordur.Çünkü çevremizde hızlanan bir tarih/sellikler yaşanmaktadır.
CHP, sadece iktidar olmak değil, Türkiye’yi demokratikleştirmek ve siyaseten normalleştirmeyi hedefliyorsa başlangıç noktası; ülkede asgari demokrasi ikliminin olmadığını sadece muhalefete, sivil topluma değil iktidara da kabul ettirmek zorundadır. Aksi halde CHP, siyasi iktidar blokunun kurduğu yeni dengeyi meşrulaştıran parti olmaktan öteye geçemez.
MEŞRULAŞTICI DEĞİL DÖNÜŞTÜRÜCÜ PARTİ OLMALIDIR
Bütün bu süreçte en önemli ve bu anlamda kilit parti CHP’dir.
CHP, 31 Mart seçim sonuçları bağlamında ülkenin 1. Partisi olmuş, bu haliyle de gelecek için tüm seçmenlerde çekim merkezi olmuştur.Kazanılan yerel yönetimlerde sergilenecek başarı, CHP’ye iktidar yolunu açması imkan dahilindedir.
Ama burada sorun, mevcut CHP’nin bu ne kadar hazır olduğudur.Yukarıda andığım Erdoğan ve Özel’in yaşanan süreci farklı kavramlarla anarken; sanki aynı şeyden bahsediyormuş gibi davranmaları partinin ülkenin içinde olduğu siyasi iklimin zihniyet ve ideolojik bağlamının yeterince farkında olmadığını düşündürtmektedir.
Eğer CHP, sadece iktidar olmak değil, Türkiye’yi demokratikleştirmek ve siyaseten normalleştirmeyi hedefliyorsa başlangıç noktası; Türkiye’de asgari demokrasi ikliminin dahi olmadığını sadece muhalefete, sivil topluma değil iktidara da kabul ettirmek zorundadır.
AKP içinden Erdoğan’a gelen MHP’yle iktidarla daha fazla devam etmeyelim, çünkü kaybediyoruz baskısı, Erdoğan’ın yeni iktidar seçeneği yaratmasını zorunlu kılmaktadır. Bu senaryoda CHP biçilen rol bu ortaklık olabilir. Bu, Erdoğan ve AKP için bir seçeneksizlik olabilir ama CHP için değildir.
CHP, AKP'NİN ORTAĞI OLUR MU?
Aksi halde CHP, siyasi iktidar blokunun kurduğu yeni dengeyi meşrulaştıran parti olmaktan öteye geçemez. Bunun ne anlama geldiğini son dönemde kulislere yansıyan haberlerle açmaya çalışayım.
AKP içinden Erdoğan’a gelen MHP’yle iktidarla daha fazla devam etmeyelim, çünkü kaybediyoruz baskısı, Erdoğan’ın yeni iktidar seçeneği yaratmasını zorunlu kılmaktadır. Bu senaryoda CHP biçilen rol bu ortaklık olabilir.
Bu, Erdoğan ve AKP için bir seçeneksizlik olabilir ama CHP için değildir.Çünkü CHP’nin temel iddiası bu sistemin dönüştürülmesi ise bunun ilk adımları siyasi alanın genişlemesi yani hukuk (yargı) ve demokrasinin (yasama) güçlendirilmesi olmalıdır.
Bunlar olmadan girişilecek her pazarlık baştan kaybetmeyi kabullenme olacaktır.
Bu açıdan bu yaz ve sonbahar CHP için de sıcak geçmelidir.Ve partinin önceliği tüzük kadar partinin yapısal ve ideolojik dönüşümü olmalıdır.Çünkü zaman yok…
Yorum Yazın